Vaadi Kemmûn Yerine Gelmeyen Vaad
Vaad, Arapça kökenli bir sözcüktür ve sözlük anlamları ile “ söz vermek, ileriki bir zamanda yerine getireceği konusunda güvence vermek anlamlarına gelir. Verilen vaadin yerine geleceği söylenen süreye ise vade denmektedir. Vaad ümidi çağrıştırırken vade ise sabır ile beklemeyi gerektirir.
Kemmûn – كمون ise kimyon demektir ve Türkçede kimyon şeklinde telaffuz edilmektedir.
Eski devrin insanları kimyonun sürekli yeşil kalmasını sağlamak için kullandıkları bir hile varmış. Kimyona her gün “yarın sana su vereceğim” diye vaade bulunurlar; kimyon ise “ yarın bana su verilecek “ diye umut ederek o gün de yeşil kalır hatta büyüyüp gelişirmiş [1] Bu nedenle eski devirlerde yerine gelmeyen vaatlere vaadi kemmûn denilirmiş[2]
Şu halde vaadi kemmûn, kimyon vaadi anlamına gelmektedir. Eski devrin insanları bu tip kandırmacalara “vaadi kemmûn” derlermiş. Bu tip vaadler ile yapılan kandırma şeklini ise yalancılığı ile meşhur bir Arap yalancısı olan olan Urkûb’un yalanlarına benzetirler ; “Urkub’un vaadi veya Urkub’un kemnunu” olarak ifade ederlermiş. [3]
Vaat ve Va’d-i Kemm’un Maşukun Yalan Vadesi
Divan şiirinde vaad ve vade konusu genellikle âşık ve maşuk çerçevesinde ele alınır. Ancak Allah’ın kullara verdiği vaatler ile birlikte devlet adamlarının vaatleri de şiir dünyamıza girmiştir. Divan şairleri Yaradan’ın vaatleri dışındaki vaatlere pek itibar etmemişler vade ve vaat konusunda çok karamsar kalmışlar, bunları yalancı maşukların, biçare âşıklara verdikleri yalan vaatler ve vadeler olarak görmüşlerdir. Divan şairleri aslı çıkmayan vaatlere va’d-i kemm’un demişlerdir.
Maşuk Vaatleri
Divan şiirinde âşık; maşuktan hep talep eden bir zavallı olmaktadır. Maşuk ise aşığı oyalayan, yalan söyleyen aldatan, ümit verip yerine getirmeyen, sürekli olarak vade verip uzatan ama vadindi de yerine getirmeyen vicdansız birisidir.
Âşık, sürekli olarak vefa bekleyen, sevgilisinin vaadini yerine getireceğini uman, verilen vaatlerin vadeleri dolsa bile daha yeni vaatlerin vadesi ile oyalanan zavallı konumundadır. Maşukun aslı çıkmaz vaatleri zaman kazanmak, aşığı oylamak, ümit tazelemek amaçlıdır. Bu vaatler ve vadeler âşığı her seferinde heyecanlandırır ancak sürekli ertelenen ve gerçekleşmeyen vaatlerin sonunda âşık hep biçare kalır.
Yüz türlü va'de verdin birisi olmadı hîç
Gerçek yârin dilinde bunca yalan gerekmez Nesîm
Va'd-i visâlin ideli ümmîdi âşinâ
Hercâyî oldı gitti görünmez elem bana Nâmî
Nakd-i vakt ister visâl-i dilber-i sîmîn-beri
Gönlümüz aldanmaz oldu va'de-i ferdâ ile Azmizâde Hâletî
Devlet Din Adamı Ekâbir Vaatleri
Divan şiirinde aslı çıkmayan vaatlere va’d-i kemm’un denir. Devlet ve din adamları ile feleğin vaatleri de va’d-i kemm’un yani hep yalan vaatlerdir. Devlet adamlarının verdiği vaatler ve vadeler “va’de-i lütf i ekâbir, va’d-i ekâbir “ denir. Bu vaatler inandırıcı değildir.
Şaraba gark ederler daima atşan-ı ihsânı
Meğer kim va’d-i kemm’un, va’de-i lütf i ekâbirdir. Nazim
İnsanı değil şimdi benim zannım o dur ki
Kemmunu bile aldatamaz va’d-i ekâbir Haleti
Yaradanın Vaatleri
Tanrı kullarına pek çok şey lütfetmiş, ihsan etmiş; hak edecek kullarına pek çok şey vaad etmiştir. Divan şairleri Allah’ın lütuflarına ve vaatlerine hilafsız olarak saygılıdır.
Hak Te‘âlâ kıla lutfından bizi dâ’im mu‘âf
Levha-i dil ola cengâr-ı kederden pâk ü sâf
İtmeye Nakşî derûnum va‘de-i Hakk’a hilâf
Cân ü dilden diyelüm estagfirullâh El-Gafûr Nakşi
KAYNAKÇA
[1] A.T. Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar , MEB, 1996, s.491
[2] A.T. Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar , MEB, 1996, s.491
[3] Yasemin AKKUŞ,” Klasik Türk Şiirinde Vaat Meselesi” Abant Sosyal Bilimler Dergisi, 30.11.2024