Be çağlayıp akan ırmak
Vaktlı vaktsız akmak olmaz
Lekeliktir be gaziler
El üstüne düşmek olmaz
Binelim arap atlara
Yaraşır koç yiğitlere
Ağzı açık na-mertlere
Yiğit sırrın açmak olmaz
Arap at da Burak olur
Koç yiğitte yürek olur
Bun deminde gerek olur
Yiğide hor bakmak olmaz
Ararsan var kalbin ara
Eller sana ne der göre
Tuz ekmek yediğin yere
Hiyanetlik etmek olmaz
Karac'oğlan'ın dediği
Na-merde boyun eğdiği
Koç yiğidin sevdiği
Gelirse de koçmak olmaz
VARSAĞI
Bre ağalar bre beyler
Ölmeden bir dem sürelim
Gözümüze kara toprak
Dolmadan bir dem sürelim
Amen hey Allahım aman
Ne aman bilir ne zaman
Üstümüzde çayır çemen
Bitmeden bir dem sürelim
Bana felek derler felek
Ne aman bilir ne dilek
Âhir ömrümüze helâk
Etmeden bir dem sürelim
Karacaoğlan der cânân
Güzelim sözüme inan
Bu ayrılık bize heman
Ermeden bir dem sürelim
Karacaoğlan
VARSAĞI Erlik günü geldiğinde
Erlik günü geldiğinde
Yigitlere şan görünür.
Yığın yığın harcanmaya
Nice yüz bin can görünür.
Kopunca bir büyük savaş
Er tez gider, korkak yavaş.
Yüreksize akçayla aş,
Erlere meydan görünür.
Bir gün olur yılda, ayda
Birleşiriz hep Altay’da.
Güz ayında, kurultayda
Başı börklü han görünür.
Atsız der ki: Ne var canda?
Yatarız taze çimende.
Rus’un adı her geçende
Gözlerime kan görünür.
Hüseyin Nihal Atsız Hayatı ve Eserleri
Bulgar/Bolkar Dağı ( varsağı)
Yörü, behey Bulgar Dağı!
Senden yüce dağ olma mı?
Sende yaylayan güzelin,
Yanakları ağ olma mı?
Bulgar Dağı iki çatal.
Arasında güller biter.
Bir yiğide bir yar yeter,
İki seven del'olma mı?
Bulgar Dağı pare pare.
Kim'al giyer, kimi kare,
Selam eylen nazlı yare,
Ayrılanlar bir olma mı?
Yol üstünde iki hanlar,
Hani sana konan canlar?
Sevip sevip ayrılanlar,
Yanıp yanıp kül olma mı?
Karac'oğlan, seni gördüm;
Düşümü hayıra yordum.
Bugün güzellere sordum,
Bencileyin kul olma mı.
Eteğinde kervan işler,
Yükseğinde döner kuşlar.
Kürk geydirir, at bağışlar
Hemen beğler sende m'olur?
Yaylası ufak tepeler!
Yağar yağmur, kar sepeler.
Kulakta altın küpeler,
Hemen güzel sende m'olur?
Karac'oğlan, düz ovalar.
Şahanın keklik kovalar.
İnil inil taş yuvarlar,
Koca seller sende m'olur?
Yürü Behey Bulgar Dağı
Yürü behey Bulgar Dağı
Senden yüce dağ olma mı
Sen yaylanın güzelisin
Yanakların ağ olma mı
Bulgar Dağı iki çatal
Arasında güller biter
Bir yiğide bir yar yeter
İki seven del'olma mı
Bulgar Dağı pare pare
Kim'al geyer kimi kare
Selam eylen nazlı yare
Ayrılanlar bir olma mı
Hanı hanlar hanı hanlar
Kafeste beslenen canlar
Sevip sevip ayrılanlar
Yanıp yanıp kül olma mı
Karac'oğlan seni gördüm
Düşümü hayıra yordum
Bu gün güzellere sordum
Güzellere kul olma mı
Varsağı
Kuğumu yâre gönderdim
Kuğum eğlendi gelmedi
Selâmetle gelür derdim
Mûsa’m eğlendi gelmedi
Ne hâlet geldi serine
Mecnun mu oldu birine
Âşık m’oldu bir birine
Mûsa’m eğlendi gelmedi
İştiyâkım hadden aştı
Hasretiyle ciğer pişti
Eşinden ayrı mı düştü
Mûsa’m eğlendi gelmedi
Âşık der ki acep hâl oldu
Yâd avcıya şikâr m’oldu
Bizden gayri yâr mı buldu
Musa’m eğlendi gelmedi
Ergun, Saadettin Nüzhet (1933). XVII nci asır Sazşairlerinden Âşık, İstanbul: Semih Lütfi: Sühulet Kütüpanesi, 49.
Yürü bre Çiçek Dağı
Yürü bre Çiçek Dağı,
Sende suna boylum galdı
Hep guşların dönüm çağı
Bülbülün goncası soldu
Bakarım ki yar gelecek
Yareme merhem olacak
Mısır’a sultan olacak
Yusuf u kenanım geldi.
(Dizdaroğlu,1969: 85) -
VARSAĞI - Behey elâ gözlü dil-ber
Behey elâ gözlü dil-ber
Vaktin geçer demedim mi
Harami mi olmuş gözlerin
Beller keser demedim mi
Bak şu kaşa bak şu göze
Ciğer kebap oldu köze
Yakasız gömlekler bize
Felek biçer demedim mi
Deryalarda yüzer gemi
Şeker dudağının yemi
Süregör devranı demi
Devran geçer demedim mi
Karac'oğlan der merd ile
Sözüm yoktur nâ-merd ile
Kahpe felek bu derd ile
Bizi eğer demedim mi
Karacaoğlan
Yürü bire yalan dünya
Yürü bire yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
İnsan bir ekine misal
Seni eken biçer bir gün
Ağalar içmesi hoştur
O da züğürtlere güçtür
Can kafeste duran kuştur
Elbet uçar gider bir gün
Aşıklar der ki n'olacak
Bu dünya mamur olacak
Haleb'i Osmanlı alacak
Dağı taşa katar bir gün
Yerimi serin bucağa
Suyumu koyun ocağa
Kafamı alin kucağa
Garip anam ağlar bir gün
Yer yüzünde yeşil yaprak
Yer altında kefen yırtmak
Yastığımız kara toprak
O da bizi atar bir gün
Bindirirler cansız ata
İndirirler tuta tuta
Var dünyadan yol ahrete
Yelgin gider salın bir gün
Karac'oğlan der naşıma
Çok işler gelir başıma
Mezarımın baş taşıma
Baykuş konar öter bir gün
Karacaoğlan
Hey Ağ'lar Her Sürem Ata Binilmez
Hey ağ'lar her sürem ata binilmez
Ata binince de uğru boş gerek
Her güzele benim diye aldanma
Kahkül kıvrım kıvrım eğri kaş gerek
Yiğidin atı da kulağın diker
Güzel ırgalanır da omuzun silker
Kınalı keklik gibi gürleşir kalkar
Güzele gerdan da ata döş gerek
Yiğidin atı da çabuktan olur
Güzelin yüzünde çifte ben olur
At dördünde ağam biraz çiğ olur
Güzele on dörtte ata beş gerek
Dadaloğlu'm da bunu böyle söyler
Eksiği varsa ağ'lar siz tamam eylen
Bin atta da biri yavuz olmalı
Yavuz ata uygun arkadaş gerek
Dadaloğlu, Yaşamı ve Şiirleri, Öner Yağcı, İleri Yayınları, No.108, Birinci Basım, Ekim 2006, s.182.
Hey Ağalar Hey Paşalar Hey Beyler
Hey ağalar hey paşalar hey beyler
... oğlu şerrin benden ırmadı
Benim gönlüm dönüp döğüşmek ister
Ah neyledim Tayyaroğlu koymadı
Akşam namazı göç göçe oldu
Çarhacılar birbirine düş oldu
Balıklı derede zor döğüş oldu
Toygun oldu baba oğlun bilmedi
Dadaloğlu der ki belim büküldü
Oynadı şelfeler zırhlar söküldü
Gelin kız kalmadı yola döküldü
Ağlaşır analar oğul gelmedi
Dadaloğlu
Dadaloğlu, Yaşamı ve Şiirleri, Öner Yağcı, İleri Yayınları, No.108, Birinci Basım, Ekim 2006, s.1
Hey Ağalar Kış M'olacak Bilemem
Hey ağalar kış m'olacak bilemem
Gavur Dağı gene başın duman mı
Padişahtan ferman gelmiş gel deyi
Gidiyom ya geleceğim güman mı
Kırpık olur Gavur Dağı'n ormanı
Padişah derdimin olmaz dermanı
Devlet hakkımızda vermiş fermanı
Yeni evliyim ayrılacak zaman mı
Dadaloğlu'm hile yoktur işimde
Yiğit olan yiğit görür düşünde
Alışkan tüfekle dağlar başında
Azrailden başkasına aman mı
Karacaoğlan ve Kılıcoğlu'nun da benzer şiirleri vardır.
Dadaloğlu, Yaşamı ve Şiirleri, Öner Yağcı, İleri Yayınları, No.108
Yürü bire Halit'in kalesi
Dört bir yanın gülbenk olur ün olur
Arap atlar döne döne döğüşür
Arap atın koç yiğidin gün olur
Yayanlıkta yürümesin bilmeyen
Saatlerce at üstünden inmeyen
Yurtlarının kıymetini bilmeyen
Her birisi bir kötüye kul olur
Dadaloğlu'm dağda her kuş ötemez
Yiğitler de derdi baştan atamaz
Yurdunu yitiren yerde yatamaz
Kavgaya girende başka hal olur
Dadaloğlu
Dadaloğlu, Yaşamı ve Şiirleri, Öner Yağcı, İleri Yayınları, No.108, Birinci Basım, Ekim 2006, s.199.
İlk dizenin “ Yürü bre Hemite’nin kalesi “ şeklinde olması gerektiğini düşünüyoruz.