Varsağı Seçkin Örnekleri

10.11.2019

 

Be çağlayıp akan ırmak
Vaktlı vaktsız akmak olmaz
Lekeliktir be gaziler
El üstüne düşmek olmaz

Binelim arap atlara
Yaraşır koç yiğitlere
Ağzı açık na-mertlere
Yiğit sırrın açmak olmaz

Arap at da Burak olur
Koç yiğitte yürek olur
Bun deminde gerek olur
Yiğide hor bakmak olmaz

Ararsan var kalbin ara
Eller sana ne der göre
Tuz ekmek yediğin yere
Hiyanetlik etmek olmaz

Karac'oğlan'ın dediği
Na-merde boyun eğdiği
Koç yiğidin sevdiği
Gelirse de koçmak olmaz

 

 Karacaoğlan'ın Hayatı İle İlg

 

VARSAĞI

 

Bre ağalar bre beyler

Ölmeden bir dem sürelim

Gözümüze kara toprak

Dolmadan bir dem sürelim

 

Amen hey Allahım aman

Ne aman bilir ne zaman

Üstümüzde çayır çemen

Bitmeden bir dem sürelim

 

Bana felek derler felek

Ne aman bilir ne dilek

Âhir ömrümüze helâk

Etmeden bir dem sürelim

 

Karacaoğlan der cânân

Güzelim sözüme inan

Bu ayrılık bize heman

Ermeden bir dem sürelim

 

Karacaoğlan

 

 

 

VARSAĞI   Erlik günü geldiğinde

 

 

Erlik günü geldiğinde

Yigitlere şan görünür.

Yığın yığın harcanmaya

Nice yüz bin can görünür.

 

Kopunca bir büyük savaş

Er tez gider, korkak yavaş.

Yüreksize akçayla aş,

Erlere meydan görünür.

 

Bir gün olur yılda, ayda

Birleşiriz hep Altay’da.

Güz ayında, kurultayda

Başı börklü han görünür.

 

Atsız der ki: Ne var canda?

Yatarız taze çimende.

Rus’un adı her geçende

Gözlerime kan görünür.

 

 

Hüseyin Nihal Atsız Hayatı ve Eserleri

 

 

Bulgar/Bolkar Dağı ( varsağı)

 

Yörü, behey Bulgar Dağı! 
Senden yüce dağ olma mı? 
Sende yaylayan güzelin, 
Yanakları ağ olma mı? 

Bulgar Dağı iki çatal. 
Arasında güller biter. 
Bir yiğide bir yar yeter, 
İki seven del'olma mı? 

Bulgar Dağı pare pare. 
Kim'al giyer, kimi kare, 
Selam eylen nazlı yare, 
Ayrılanlar bir olma mı? 

Yol üstünde iki hanlar, 
Hani sana konan canlar? 
Sevip sevip ayrılanlar, 
Yanıp yanıp kül olma mı? 

Karac'oğlan, seni gördüm; 
Düşümü hayıra yordum. 
Bugün güzellere sordum, 
Bencileyin kul olma mı. 

Eteğinde kervan işler, 
Yükseğinde döner kuşlar. 
Kürk geydirir, at bağışlar 
Hemen beğler sende m'olur? 

Yaylası ufak tepeler! 
Yağar yağmur, kar sepeler. 
Kulakta altın küpeler, 
Hemen güzel sende m'olur? 

Karac'oğlan, düz ovalar. 
Şahanın keklik kovalar. 
İnil inil taş yuvarlar, 
Koca seller sende m'olur?

                                Karacaoğlan

 

 

Yürü Behey Bulgar Dağı

 

Yürü behey Bulgar Dağı

Senden yüce dağ olma mı

Sen yaylanın güzelisin

Yanakların ağ olma mı

 

Bulgar Dağı iki çatal

Arasında güller biter

Bir yiğide bir yar yeter

İki seven del'olma mı

 

Bulgar Dağı pare pare

Kim'al geyer kimi kare

Selam eylen nazlı yare

Ayrılanlar bir olma mı

 

Hanı hanlar hanı hanlar

Kafeste beslenen canlar

Sevip sevip ayrılanlar

Yanıp yanıp kül olma mı

 

Karac'oğlan seni gördüm

Düşümü hayıra yordum

Bu gün güzellere sordum

Güzellere kul olma mı

 

                             Karacaoğlan

 

Varsağı

 

Kuğumu yâre gönderdim

Kuğum eğlendi gelmedi

Selâmetle gelür derdim

Mûsa’m eğlendi gelmedi

 

Ne hâlet geldi serine

Mecnun mu oldu birine

Âşık m’oldu bir birine

Mûsa’m eğlendi gelmedi

 

İştiyâkım hadden aştı

Hasretiyle ciğer pişti

Eşinden ayrı mı düştü

Mûsa’m eğlendi gelmedi

 

Âşık der ki acep hâl oldu

Yâd avcıya şikâr m’oldu

Bizden gayri yâr mı buldu

Musa’m eğlendi gelmedi

 

Ergun, Saadettin Nüzhet (1933). XVII nci asır Sazşairlerinden Âşık, İstanbul: Semih Lütfi: Sühulet Kütüpanesi, 49.

 

Yürü bre Çiçek Dağı

 

Yürü bre Çiçek Dağı,

Sende suna boylum galdı

Hep guşların dönüm çağı

Bülbülün goncası soldu

 

Bakarım ki yar gelecek

Yareme merhem olacak

Mısır’a sultan olacak

Yusuf u kenanım geldi.

 

(Dizdaroğlu,1969: 85) - 

 

 

 

VARSAĞI - Behey elâ gözlü dil-ber

 

 

Behey elâ gözlü dil-ber

Vaktin geçer demedim mi

Harami mi olmuş gözlerin

Beller keser demedim mi

 

Bak şu kaşa bak şu göze

Ciğer kebap oldu köze

Yakasız gömlekler bize

Felek biçer demedim mi

 

Deryalarda yüzer gemi

Şeker dudağının yemi

Süregör devranı demi

Devran geçer demedim mi

 

Karac'oğlan der merd ile

Sözüm yoktur nâ-merd ile

Kahpe felek bu derd ile

Bizi eğer demedim mi

 

                               Karacaoğlan

 

 

Yürü bire yalan dünya

 

Yürü bire yalan dünya

Sana konan göçer bir gün

İnsan bir ekine misal

Seni eken biçer bir gün

 

Ağalar içmesi hoştur

O da züğürtlere güçtür

Can kafeste duran kuştur

Elbet uçar gider bir gün

 

Aşıklar der ki n'olacak

Bu dünya mamur olacak

Haleb'i Osmanlı alacak

Dağı taşa katar bir gün

 

Yerimi serin bucağa

Suyumu koyun ocağa

Kafamı alin kucağa

Garip anam ağlar bir gün

 

Yer yüzünde yeşil yaprak

Yer altında kefen yırtmak

Yastığımız kara toprak

O da bizi atar bir gün

 

Bindirirler cansız ata

İndirirler tuta tuta

Var dünyadan yol ahrete

Yelgin gider salın bir gün

 

Karac'oğlan der naşıma

Çok işler gelir başıma

Mezarımın baş taşıma

Baykuş konar öter bir gün

                           Karacaoğlan

 

Hey Ağ'lar Her Sürem Ata Binilmez

 

Hey ağ'lar her sürem ata binilmez

Ata binince de uğru boş gerek

Her güzele benim diye aldanma

Kahkül kıvrım kıvrım eğri kaş gerek

 

Yiğidin atı da kulağın diker

Güzel ırgalanır da omuzun silker

Kınalı keklik gibi gürleşir kalkar

Güzele gerdan da ata döş gerek

 

Yiğidin atı da çabuktan olur

Güzelin yüzünde çifte ben olur

At dördünde ağam biraz çiğ olur

Güzele on dörtte ata beş gerek

 

Dadaloğlu'm da bunu böyle söyler

Eksiği varsa ağ'lar siz tamam eylen

Bin atta da biri yavuz olmalı

Yavuz ata uygun arkadaş gerek

 

Dadaloğlu, Yaşamı ve Şiirleri, Öner Yağcı, İleri Yayınları, No.108, Birinci Basım, Ekim 2006, s.182.

 

 

Hey Ağalar Hey Paşalar Hey Beyler

 

Hey ağalar hey paşalar hey beyler

... oğlu şerrin benden ırmadı

Benim gönlüm dönüp döğüşmek ister

Ah neyledim Tayyaroğlu koymadı

 

Akşam namazı göç göçe oldu

Çarhacılar birbirine düş oldu

Balıklı derede zor döğüş oldu

Toygun oldu baba oğlun bilmedi

 

Dadaloğlu der ki belim büküldü

Oynadı şelfeler zırhlar söküldü

Gelin kız kalmadı yola döküldü

Ağlaşır analar oğul gelmedi

 

Dadaloğlu

Dadaloğlu, Yaşamı ve Şiirleri, Öner Yağcı, İleri Yayınları, No.108, Birinci Basım, Ekim 2006, s.1

 

 

Hey Ağalar Kış M'olacak Bilemem

 

Hey ağalar kış m'olacak bilemem
Gavur Dağı gene başın duman mı
Padişahtan ferman gelmiş gel deyi
Gidiyom ya geleceğim güman mı

Kırpık olur Gavur Dağı'n ormanı
Padişah derdimin olmaz dermanı
Devlet hakkımızda vermiş fermanı
Yeni evliyim ayrılacak zaman mı

Dadaloğlu'm hile yoktur işimde
Yiğit olan yiğit görür düşünde
Alışkan tüfekle dağlar başında
Azrailden başkasına aman mı

 

Karacaoğlan ve Kılıcoğlu'nun da benzer şiirleri vardır.

Dadaloğlu, Yaşamı ve Şiirleri, Öner Yağcı, İleri Yayınları, No.108

 

 

Yürü bire Halit'in kalesi
Dört bir yanın gülbenk olur ün olur
Arap atlar döne döne döğüşür
Arap atın koç yiğidin gün olur

Yayanlıkta yürümesin bilmeyen
Saatlerce at üstünden inmeyen
Yurtlarının kıymetini bilmeyen
Her birisi bir kötüye kul olur

Dadaloğlu'm dağda her kuş ötemez
Yiğitler de derdi baştan atamaz
Yurdunu yitiren yerde yatamaz
Kavgaya girende başka hal olur

 

Dadaloğlu

Dadaloğlu, Yaşamı ve Şiirleri, Öner Yağcı, İleri Yayınları, No.108, Birinci Basım, Ekim 2006, s.199.

 

İlk dizenin “ Yürü bre Hemite’nin kalesi “ şeklinde olması gerektiğini düşünüyoruz.  

 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da