22.12.2013
Bu Eser 23.12.2013 Tarihinde Günün Yazısı Seçilmiştir
ESER VE YAZAR HAKKINDA
Yabancı, ” L'étranger “ Albert Camus'nün 1942 yılında yayınlanmış olan ve edebiyat alanında en önemli eseridir. Eser, oldukça basit kurgusuna ve çok sıradan bir olay örgüsüne rağmen Albert Camus’un ve Varoluşçuluk düşüncelerinin özetini vermesinden olsa gerek birçok eleştirmen tarafından oldukça beğenilmiş ve Le Monde’nin seçtiği “Yüzyılın yüz kitabı “ arasında gösterilmiştir.[1]
Eser, Albert Camus"nün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alır. "Yabancı", aynı zamanda yazarın en gizemli eseri kabul edilmiştir.
Camus, "Sisifos Soyleni" "Veba" ve bu romanında da "absürdizm” düşüncesini ortaya koymaktadır. Romanın konusu, olay örgüsü ve özellikle ana karakterleri insanlığın ve dünyanın anlamsızlığını hatta saçmalık olduğunu düşünen uyumsuzluk felsefesine uygun olarak şekillenmiştir.
Öleceğimizi bilerek yaşamak çok saçmadır. Hayat anlamsız ve boşunadır. "Hayat hiçbir şey değildir ama itina ile yaşarız.” tezlerine dayanan bu eseri ile Camus, dünyanın en önemli yazarları arasına girmiştir.
Romanın kahramanı olan "Meursault", "adı" olmayan bir "Yabancı"dır; Meursault, " algıladığı şeyleri tanımlayamayan, ama gerçeği de bulamayan boş bir bilinç olmaktadır. “ Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür.”[2] "Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir," düşüncesinin özü olan bir kahraman olarak kurgulanmıştır. Ancak eserin amacı da bu değildir.
Eserin konusu, Cezayir’de, tesadüfen bir Arap’ı öldüren Fransız, Mersault, kendisini ölüme götüren olayları kayıtsız şekilde izlemektedir. Her şey, kendiliğinden olup bitmekte, Meursault, topluma, kendine, adım adım yaklaşan ölüme, hayata, dünyaya ve eylemlerine yabancılaşmış ve kayıtsız kalmıştır.
Romanının teması; hayata, eylemlere, duygulara, çevreye, beklentilere ve insanın kendisine yabancılaşması, ölüm, umursamazlık, kabullenmişlik, yalnızlık, önyargıları sorgulayıştır.
Roman kahramanının yabancılaşması romanda, roman kahramanının ağzından şu şekilde ifade bulmaktadır. ‘herkes bilir ki, hayat yaşamak zahmetine değmeyen bir şeydir, aslında 30 ya da 70 yaşında ölmenin önemli olmadığını bilmez değildim, çünkü her iki halde de gayet tabii olarak başka erkekler ve kadınlar yine yaşayacaklar ve bu binlerce yıl devam edecektir (...) İnsan mademki ölecektir, bunun nasıl ve nez aman olacağının önemi yoktur’ sözleri, çağdaş nihilizmin "saçma" kavramı altında irdelenmesidir.[3]
Eserin mesajı ise: dünya boş ve manasız bir yerdir. İnsan, hayat, toplum saçmadır. Yazara göre yaşamın tekdüzeliği altında, makineleşmiş bir dünyada makineleşmiş insanlar vardır. [4]
Bu durum ve kahramanın ölümü kayıtsız bir şekilde bekliyor olması varoluşçuluğun özüdür. Roman okunurken, yazarın hissettikleri okuyucuya kahramanın ve papazın ağzından yansımaktadır. “Mersault’ın yaşama sıkıntısına paralel bir sıkıntı okuyucuda da uyanır. Bütün kişilerin yaşamları ve eylemleri Camus’nün savunduğu düşünceyle birleşince okuyucuya boş ve anlamsız gelir.”[5]
ANLATICI TİPİ
Roman ben merkezli bir anlatıcının yani kahramanın ağzından, öznel bir anlatım ile aktarılmaktadır. Eserdeki her şey Mersault’ın gözlemlerinden aktarılmıştır. Mersault davranışlarıyla, konuşmasıyla varoluşçuluğun tezi olan absürd/saçma’yı destekler. Meursault’ı ziyarete gelen papaz ise Meursault’u yargılayan yansıtıcı bilinç görevindedir. Papaz, hem Mersault’u okura yansıtan bir bilinç hem de Meursault’un doğru yolu bulmasını öğütleyen düşüncelerin yansıtan bir fikir aynasıdır.
KİŞİLER ZAMAN VE MEKÂN UNSURLARI
Mersault’ın sevgilisi Marie; neşeli, bir kadındır ve Mersault’ın hareketlerine ve umursamazlığına karşı gayet sabırlı davranmaktadır. Mersault’ın komşusu Raymond; çapkın, sinsi ve belalı birisidir. Mersault’ın hayatının değişmesine yol açan bir kişi olarak karşımıza çıkmıştır.
Romanda herhangi bir zaman kavramı belirtilmemiştir. Ama sıcak olduğunun vurgulanması yaz aylarında geçtiğini düşündürebilir. Örneğin, Meursault’ın annesinin cenazesine giderken otobüste “Hava çok sıcak.” Demesi zamanı anlamamızı sağlar. Zaman kavramını Camus’nün katmayışının nedeni, Mersault’ın yaşadığı yabancılaşmayı, zamandan kopmayı kuyucuya yansıtmak istemesi olabilir.
Yabancı Roman’ındaki mekânlar Cezayir, sahil, hapishane ve duruşma salonudur. En önemli mekan mahkemedir.
ESERİN ÖZETİ
Mersault Cezayir’ de yaşamakta olan Devlet dairesinde küçük bir memurdur. Annesi ise huzur evindedir. Marie adında sevmediğini sandığı bir sevgilisi vardır.
Mersault’un annesi ölmüş, Annesinin ölümüyle işinden izin alarak Marengo’ya cenazeye gitmiştir. Mersault hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmektedir. Onun ölümünü duyduğunda, ölümün kendisi değil, ertesi gün yas elbisesini giydiğinde, patronunun başsağlığı dilememesi ve annesinin ölümünü ispatlamış olacağıdır. Mersault, Sevgiyi ve ayrılığı sadece alışkanlıklara bağlamakta bencilliklerine de anlamlı gerekçeler bulmaktadır. Ölüm/cenaze merasimi esnasında ölümle yüzleşmesi gerekirken ölümden başka her türlü detayı düşünmüştür. Annesinin ölümüne tepkisiz kalmış, hatta bu güzel günü kırlarda geçiremediği için hayıflanmıştır. Cenazeden sonra evine döner ve hafta sonunu Marie ile geçirir.
Mersault Raymond Sintes’le arkadaş olmuş ve kendisini aldatan kız arkadaşına ders vermesine yardım etmiştir. Raymond’la sevgilisin kavga etmiş, Mersault, arkadaşının haklılığı yönünde şahitlik yapmıştır.
Bir gün, Mersault komşusu Raymont ve sevgilisiyle sahile giderken belalı insanlarla karşılaşmış ve onlardan birini öldürmüştür. Cinayet sonunda Mersault mahkemeye çıkar. Böylece kahramanın iç diyalogları ve iç hesaplaşmaları anlamsız düşünceleri ortaya çıkmaya başlar.
“Hayatın her alanında bir ötekileştirme, aslında kendini yüceltme/üstün kılma fikri ile mevcuttur. Tamamen tepkisizdir, edilgendir, hayatı uzaktan seyreder. “[6]
Mersault tutuklanır ve avukat ile savcı ile yaptığı konuşmalarda olaylar cinayetten daha çok annesinin ölümüne gösterdiği tepkiye/tepkisizliğe dayanır. Bu olay mahkemede de karşısına çıkar ve ahlaki çöküşün kanıtı olarak, bu çöküntünün topluma yayılmaması için giyotinle öldürülmesine karar verilmiştir. on günlerinde hapishane papazı tarafından ziyaret edilen Mersault Tanrı’yı reddeder ve yaptığı her şeyde haklı olduğunu iddia eder.
Meursault; gözlemci, umursamaz, olanları kabullenmiş, hayatı derinlemesine düşünmeyen, aşırı uçta bir kimsedir. Ölüme yaklaştıkça kendine karşı farkındalığı artmakta ama bunu da umursamamaktadır.
Meursault yargıç ve savcıların mütalaalarından sonra ölümü kabul etmiş ve kayıtsızca ölümü beklemektedir. .
KAYNAKÇA
[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/le-monde-yuzyilin-yuz-kitabi-listesi/93526
[2] https://www.idefix.com/kitap/yabanci-albert-camus/tanim.asp?sid=F5R8GROXHY4CNFIFTD63
[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Yabanc%C4%B1_(Albert_Camus_roman%C4%B1)
[4] NEHİR TUNA, “YABANCI” – ALBERT CAMUS, https://oblderince.wordpress.com/2, erişim tarihi, 12-11-2013
[5] NEHİR TUNA, “YABANCI” – ALBERT CAMUS, https://oblderince.wordpress.com/2, erişim tarihi, 12-11-2013
[6] Albert Camus, Yabancı (L’Étranger)
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın
Esa Resmi Hesap
6 years ago