Yalan Ve Doğru Bir İnşa Şeklidirler

01.03.2014

Bu Eser 09.03.2014 Tarihinde Günün Yazısı Seçilmiştir

Nesnel süreçler gibi yalanlar da olugulaşan, olaylaşan kendine özgü seçme ayıklanmasını yapmanın kesikli sürekliliği oluşla bir inşalar entegrasyonudurlar.

 

Kabataş yalanı ve inşasının hakikat olan sapma açısı görülmezden gelinirse; sanal alanın çapulcu, Allahsız kitapsız oluşların anlam yaslamasıyla örgülenmesi doğrudur.

 

Çünkü bu dünya Allahsız kitapsız olanların zalim olmayacağı düşüncesini ve Allahlı kitaplı olanların da zalim, zulmeden olacağını daha işin başında bu alanın gerçekleşmeler dünyası dışında bırakmıştır. Bu bir genel eğilimdir. Her şey gibi istisnalarını taşır.

 

Bu nedenle Allahsız kitapsız olma kavramı hemen zalimlikle, zülümlükle reaksiyon olur. Ve bu yalan Kabataş'ta olmuş bitmiş olur. Bu nedenle Allahsız kitapsız olmak bu dünyanın filtre edilmiş inşa malzemesi oluşla zulmü, dolaysıyla nefret edilmeyi inşa ettiği gibi,  üzerine işeme, başına cinsel organ sürtme gibi fantezileri, zulmün alameti oluşla kendi gibi inanıcılarına çağrıştırır.

 

Bu öyle bir garabettir ki Sivas'ta, insanları yakar. Kerbela’da insanları katleder. Ama bu onun dünyası dışında kalışla, onunla ilişkilenmeyen husumetidir. Bunları hep ateistlerin yapacağına hükmederler. Hüküm gerçek olmasa da, camide içki içtiler, camileri bombalayacaklardı diye transfer doğruların içinde olurlar.

 

Doğrular dünyası olumsallar dünyası oluşla, her şey olasıdır. İyi olan gün gelir kötü olur. Kötü olan bir bakmışsınız ki iyi olur. Oysa sanal dünya her şeyin olumsal olduğu değil başta hüküm olunan (ön yargı olan) şeylerin dünyasıdır. Kötüler hep kötü (Ebu Süfyan), iyiler hep iyidir (Ebu Bekir).

 

Kötü hükmün bir benzeri doğrular dünyasında oluşursa; ki oluşur; bu oluşma ne ateistlikle ne imanilikle ilgili olmadığı gibi ilgili olan şey de değildir. Oysa olan şey bu dünyaya ateizmin ilgilisi olduğu şey gibi filtre edilir. Ve bu alan dünyasında geleceği bilmenin bir mucizesi olarak görürler.

 

Bir kez yalana sapma açısını göremezsek, artık sürece inanmak zorundayız. Süreç kendi doğrularıyla kesikli sürekli olgulaşır. Yani yalan olan şeyin inşa konutları da doğrudurlar.

 

Nesnel olan şeyin inşa konutları nesneye göre doğrudur. Doğrular, nesneye göre düzeltilir ve doğrular nesneye göre mantıklı edilirler.

 

Yalan (nesnel olmayan, nesnel olup ta yamultulur) olan şeyin inşa konutları da yalana göre doğrudur. Doğrular yalana göre düzeltilirler. Yalana ya da doğru olmayan şeye göre doğruları mantıklı edilirler.

 

Örneğin nesnellikte nesnel olan şeyin söz gelimi bir sopanın size vurması ve canınızı acıtır olması doğrudur. Ya da sopanın onca belirimleri içinde meyve düşürmesi de doğrudur.

 

Oysa yalan alanda sopanın olmaması doğrudur. Sopa olmaz ama sopanın yapacağı tüm etkiler yaşanır. Bu yüzden sopanın olmaması nedenle, sopa size inmez ve sopanın canınızı acıtmaz olması doğrudur.

 

Doğru ile doğru olmayanı, yalanla, yalan olmayanı bağıtlayıp giriştirdiğiniz zaman bambaşka bir düşünce ortaya çıkar. Bu düşünce de, ne doğrudur; ne de yanlıştır.

 

Doğru olan alan dünyada; etki eşittir, tepkidir.

 

Doğru olmayan alandaki dünya da etki tepkinin karşılığı; etme bulma dünyasıdır.

 

Burada doğru eğri algısına bir açıklık getirelim. Doğru alan, sanal alana göre; yanlış alandır. Sanal alan doğru alandır. Doğru alana göre de; sanal alan yanlıştır, doğru alan doğrudur.

 

Bir farkla. Sanal alan seçme ayıklamasını, kesikli sürekli olayların dışında bırakmazlar. Ayıkladığı şeyleri, bu dünyanın da dışına kendilerine göre kötüler dünyası olan nesneler dünyasına atarlar.

 

Oysa nesnel dünya içinde ayıklananlar, hep kesikli sürekli olanın hemen yanı başında durmakta ve göz önünde bulundurulmakla yine bir başka şekilde kullanımdırlar. Nesnel dünya, sanal dünya gibi kendi için  sırça köşk yaratmaz. Tek yanlı davranmaz. Nesnel dünya sanal dünyayı da kullanır.

 

Etki tepki dünyasında suratına tokat patlattığınız birisinin size tepkisi, çok kuvvetli olasılık olaraktan onun da size tokat akis etmesi olacaktır.

 

Etme bulma dünyasında tokat yediğinizde, sopa olmayacağı için karşılığında tokat attığınız kişiden bir tokat yemeye bileceksiniz. Bu dünya tokat atan bir dünya değil, tokat atılsa bile atılan tokadın her hangi bir şekilde isnat karşılığının beklendiği dünyadır.

 

Ama biraz sonra ya da üç gün sonra tepe taklak yuvarlanıp ağzınızın burnunuzun kırıldığı süreçteki acı; patlattığınız tokadın tepkisel karşılığı oluşla yorumlanacaktır.

 

Söz gelimi "Allah'ın sopası yok ya". İşte o da böyle adaleti sağlıyor (tepkiyi-karşılığını böyle ortaya koyuyor) denir.

 

Durum bu şekliyle mantıki ve doğru edilir. Koruk yiyen dedenin torununun dişi kamaşır olacaktır. Gerçek alanda koruk yediyseniz sanal alanda dişiniz kamaşacaktır. Gerçek alanda bir gün dişiniz kamaşır da.

 

Sanal alanın seçme ayıklaması bu kamaşmayı inşa malzemesi oluşla içine alır ve konuşur. O zaman gerçekten yediğiniz nane önünüze konur ve bu nane; nedeni ne olursa olsun; bu kamaşma ile bağıntılanır.

 

Bu doğrudur. Çünkü kamaşma sanal anlamadır. Kamaşma gölge yansıma ve yaslama oluşla bir gölge yapanla ya da bir kamaşmayı yapana; dalıp çıkarak, sanal dünyanın bağıntın gerçeği (doğrusu) olurlar.

 

Eğer koruk yiyip te nesiller boyu torununun dişi kamaşmadıysa, aksine kamaşmak bir yana abat olanlar varsa; bunlar sanal âlemde görmezden gelinecektirler. Bunlar sanal âlemde olmadıkları için görülmez olacaklardır.

 

Çünkü dişi kamaşmamak gibi bir durum sanal alan için doğru olmayan bir durumdur. Bu sanal dünyada hep dişi kamaşanlar ve onların dek hikâye anlatımları vardır.

 

Sanal dünyada dişi kamaşmayanların olmaması; neden mi doğru olmayan bir durumdur? Çünkü sanal alanın seçme ayıklaması içinde dişi kamaşmamak gerçekliği hep dışta bırakılırlar.

 

Sistem içinde hep dişi kamaşan torun örnekleriyle ya da falan şeyden ötürü çarpılmış yamulmuş olan insanların görülmez olan sopayla çarpıtıldıklarının anlatım inşa ve dolgu malzemeleriyle doludur.

 

01.03.2014

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar