YALANCI DESTANI’NDAN

14.10.2016

YALANCI DESTANI’NDAN
 
Bir alay hergele çıkıp âleme
Âdemin hayvanı samansızlan
Geyüp câmeleri, dönüp âdeme
Kırlının gömleksiz yorgansızlan
 
Hâlık’ı unutup herbiri sapmış
Câh-ı dünya için kapular yapmış
Vatan sürgünleri hep külah kapmış
Herbiri bir yerin mekânsızları
 
Çıktılar etrafa “âdemiz!” diye
Geceleri kalpak, gündüz fes geye
Belimiz büküldü baş eğe eğe
Merd oldu yabanın tabansızları
 
Görülmemiş bunlar gibi uğursuz
Hayâsız, edebsiz, ustasız, pirsiz
Zadegânlık satar nesli belirsiz
Çingânenin donsuz, tumansızları
 
Ehl-i din zulm ile ateşe yanmış
Ne diyara gitsen her yer kuşanmış
Değil illâ dârü'ş-şifâ boşanmış
Şimşek delilerin fermansızlan
 
Atıp tutup gide seninki gene
Söz kavafı, çene değil makine
Cehlinden kul olmuş kibr ile kîn’e
Yapma beyzâdenin ihsansızlan
 
Tamam dirhemleri meydana asar
Dara-mara derken yansın kasar
Ondalık satarken çoğunu çalar
Esnafın hak saymaz mizansızlan
 
Yalan firar etti, çevirdi avcı
Acann seçtiler hocayla hacı
Cerîdeci, kâtip, hekim, saatçi
Dellâle verdiler pek cansızları
 
Buldu belâ şükretmeyen hâline
Aldandı feleğin reng-ü âline
Değişti îmânı dünya mâline
Şeytanın yularsız, çobansızlan
 
Yeryüzünde sofu gayet hâindir
Şeytan maskarası, çarpıcı cindir
Daveti duyarsa salar şahindir
Ziyafetler bekler sahansızlan
 
Geçirmiş birtakım câhil hakkını
Dervişân kılıklı hep iş kaçkını
Esrara, şaraba vermiş aşkını
Namazsız, niyazsız, erkânsızlan
 
Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri (I-V). Ankara: Akçağ Yay., 580-581.

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar