YALANCI DESTANI’NDAN
Bir alay hergele çıkıp âleme
Âdemin hayvanı samansızlan
Geyüp câmeleri, dönüp âdeme
Kırlının gömleksiz yorgansızlan
Hâlık’ı unutup herbiri sapmış
Câh-ı dünya için kapular yapmış
Vatan sürgünleri hep külah kapmış
Herbiri bir yerin mekânsızları
Çıktılar etrafa “âdemiz!” diye
Geceleri kalpak, gündüz fes geye
Belimiz büküldü baş eğe eğe
Merd oldu yabanın tabansızları
Görülmemiş bunlar gibi uğursuz
Hayâsız, edebsiz, ustasız, pirsiz
Zadegânlık satar nesli belirsiz
Çingânenin donsuz, tumansızları
Ehl-i din zulm ile ateşe yanmış
Ne diyara gitsen her yer kuşanmış
Değil illâ dârü'ş-şifâ boşanmış
Şimşek delilerin fermansızlan
Atıp tutup gide seninki gene
Söz kavafı, çene değil makine
Cehlinden kul olmuş kibr ile kîn’e
Yapma beyzâdenin ihsansızlan
Tamam dirhemleri meydana asar
Dara-mara derken yansın kasar
Ondalık satarken çoğunu çalar
Esnafın hak saymaz mizansızlan
Yalan firar etti, çevirdi avcı
Acann seçtiler hocayla hacı
Cerîdeci, kâtip, hekim, saatçi
Dellâle verdiler pek cansızları
Buldu belâ şükretmeyen hâline
Aldandı feleğin reng-ü âline
Değişti îmânı dünya mâline
Şeytanın yularsız, çobansızlan
Yeryüzünde sofu gayet hâindir
Şeytan maskarası, çarpıcı cindir
Daveti duyarsa salar şahindir
Ziyafetler bekler sahansızlan
Geçirmiş birtakım câhil hakkını
Dervişân kılıklı hep iş kaçkını
Esrara, şaraba vermiş aşkını
Namazsız, niyazsız, erkânsızlan
Köprülü, M. Fuad (2004). Saz Şairleri (I-V). Ankara: Akçağ Yay., 580-581.