Macar oğlu, karayağız yiğitti
Anası da, ninnilerle büyüttü
Düşmanları değirmenmiş, öğüttü
Seni avladılar, o’na yanarım
Hile ile, çağırdılar yanına
Acımadan kasd ettiler, canına
Bakmadılar, yere düşen kanına
Genç iken vurdular, o’na yanarım
Sevdiğini acılara, kattılar
Bir kurşuna, sevdâları sattılar
Cesedini, fışkılara attılar
Yârini el almış, o’na yanarım
Malı gayasını, mezar seçtiler
Seni atıp, karşı dağa geçtiler
Şeytana uyup da, ömür biçtiler
Garip bacın bekler, o’na yanarım
Gün doğuşu, kara taşa çıkınca
Malı gayasına, varıp yakınca
Kemerin tokası, parlar bakınca
Çürümüş bedenin, o’na yanarım
Emmin Veli buldu, ayın onunda
Acı haber, köye vardı sonunda
Kemiklerin kalmış, aba donunda
Yavuklun ağlıyor, o’na yanarım
Türkmen köyünde geçen, gerçek bir olaydan yola çıkarak şiirleştirdiğim, Macaroğlu lakabı ile anılan gencin hazin hikayesi.
Köyünde güzel bir kızı sever, köyde laf edilmeye başlanır. Kulaktan kulağa derken kızın abilerine kadar gelir bu sevdâ.Kendilerine zül saydıkları bu olayı temizlemeye karar verirler. Yaylada Koyun güden macaroğlu'nu ağıllarının bulunduğu yere çay içmeye çağırırlar.Macaroğlu'nu orada vururlar, Cesedini önce koyun gübrelerinin içine saklarlar, daha sonra 60 metre yükseklikteki malı Kayasının içinde kuyu şeklindeki derinliği olan kayaların arasına atarlar. O bölgeye kimseyi yaklaştırmazlar, Malı kayasının karşısında biraz yüksekçe bir kara taş vardır. Tesadüfen, güneş doğarken oralarda gezen kızın küçük abisi malı kayasına doğru bakar, bir cismin parladığını görür. Yanına vardığında bu parlayan nesnenin kayaların arasından görünen Macaroğlu'nun kemerinin tokasıdır.Vicdan azabından kurtulmak isteyen Kızın küçük abisi, Bir mektup yazar cesedin saklı olduğu yeri nasıl bulacaklarını etraflıca anlatır, bir gece Macaroğlu'nun evinin avlusuna atar. Aradan 6 ay geçmiştir,sonunda emmisi Veli Malı kayasından Macaroğlu'nun cesedini çıkarıp köye getirir.