‘’Yağmurla mı konuştun küçük kız
Mektubunun kıvrımlarına sinmiş kokusu
Yağmurdan mı anımsadın ansızın
Unutulmuş çocukluğunun anayurdunu.’’ (H. Ergülen)
Mavi düş, yaşlı cennet
Devasa lanetin hikmeti
Ermekle nihayetlenmek arsındaki o değnek.
Düş pazarı yalnızlığın kibirli sükûnu
Aşka delalet yorgun ikbalin yüzdeki nuru.
Sözcükler yalın ayak ve mütecessis
Aşkı ihbar eden mevsim nasıl da kifayetsiz
Yetim yürek yetim niyet
Birden başladın mı saymaya yarına
Düşler kabrinde terk edilmiş birer izlek
Hani sakladığın
Sakındığın gözünden
Lafügüzaf elbet tebessümü çalınmış kordan yelek.
Sancılı olmanın meali yorgun bir denklemde
Gizli saklı
Boyut değiştiren her renk işin aslı:
Ölümün de cilvesi yüklendiğin yük
Hayatın nazarında yerle yeksan terk edilmiş
Bir keramet
Göğe konuşlu hale
Aşka niyaz yükleyen rahle
Örtündüğün İlahi acılar
Pervasız sevmelerin de boğazını sıkar.
Kindar neslin küs misali
Geviş getiren hüzünden akan rahmetin meali
Bir göğüslediğin bir gülümsediğin
Yaftalar nezdinde solan güneş
Asla da doğmayacak gecene heceler
Yazdığın kadar yalnızsın şair:
Varsın tetiklensin imgeler
Elbette kayıtsızlığı cihanın
Su testisi olsaydı keşke yüreğin
Kırıldığına minnet mi ederdi yetim mizacın?
Soru eki yüklendi cümleler
Cümleten sevdik de ne oldu?
Hangi düştü gerçeğe yakın?
Hangi mezardı huzurun nakli?
Kürediğin kadar küstün madem
Kibar sözcüklere serildin de ne oldu?
Hayta ömür nelere gebe;
Aşkın zincirine eklenen son kelepçe
Elbet basireti bağlanan mutluluk
Künyende yalan yok ve aşk nasıl da tevafuk yüklü:
Şimdi mil çektiğin her detayda uyusun da büyüsün
O küçük kız:
Kırmızı şapkasında asılı kirazlar
Solan güne meşkin
Kefenin de yok madem cebi:
Sevgiyle doldur yaşarken kabrini
Kalbini de iyi kolla
Kanayan her gecede saklıdır senin matemin.