ADI: YEŞİL GECE
YAZARI : Reşat Nuri Güntekin
İlk Basım : 1928
Roman Hakkında
Yeşil Gece, Reşat Nuri Güntekin’in ilk kez 1928 yılında yayınlanmış toplumsal konulu bir romanıdır. Yazıda eserin konusu, özeti, yazıldığı dönemin sosyal yapısı ile romanın ilişkisi, devrin sosyal ve toplumsal yapısı, Yeşil Gece romanının roman türü vb ele alınmıştır.
Roman bir öğretmenin hayatını ele alan yönü ile Çalıkuşu romanının erkek kahramanlı şekli gibidir. Mektepli ve medreseli çatışmalarına dayanan Yeşil Gece romanı Cumhuriyetin ilk yıllarında çağdaşlaşma düşüncesi, eski eğitim kurumlarının ve toplumun çağdaşlaştırılması endişesi ve amacı ile kaleme alınmıştır. Sosyal ve toplumsal konulu bu roman birçok eleştirmen tarafından ideolojik bir roman olarak da tanımlamıştır. Roman, Cumhuriyet idaresini savunan Reşat Nuri’nin siyasi amaçları öne çıkardığı, dinciliğe karşı inkılâp fikirlerini, medreseye karşı inkılâp okullarını savunan ilk romanı olmaktadır.
Bu roman diğer yandan Çalıkuşu’nun erkek kahramanlı ve Cumhuriyet döneminde yazılmış bir versiyonu gibidir. İlk basımı 1928 yılında yapılan roman daha sonra defalarca basılmıştır.
“Yeşil Gece, eski ve yeni rejimin sembolleri konumundaki kurumlar› konu edinmesi nedeniyle ideolojik bir roman olarak değerlendirilir. Zira 1928 yılına, yani “Yeşil Gece”ye kadar, Reşat Nuri’nin romanlarında maceran›n ve duygusallığın ön planda olduğu görülmektedir”[1]
Devrin Sosyal Yapısı ile Romanın İlişkisi
Çalıkuşu adlı romanında genç bir bayan öğretmen yaşamı etrafında şekillenen, genç Öğretmen Feride’nin yobazlar, batıl itikatlar, kötü gelenekler ve geri kalmış zihniyetler ile yaptığı mücadeleler anlatılırken bu romanında ise aynı güçlüklerle savaşan erkek bir öğretmenin başından geçenler anlatılmıştır.
Bu romanın türü sosyal ve toplumsal bir romandır. Roman, başkahramanı Şahin Bey’in yaşadığı çatışmalardan hareketle devrin sosyal yapısı, batıl itikatları, gericiliği, yobazlığı, yeniliklere karşı gösterdikleri dirençleri vb dile getirmektedir. O günlerde moda olan memleketçilik akımının fikri sevkiyatıyla henüz ilan edilmiş Cumhuriyet ilkelerini topluma kazandırmaya çalışan idealist bir öğretmen ile değişime direnen gerici, yobaz ve softa çevrelerin çatışmalarına dayanır.
Roman Atatürk Devrimlerinin ve henüz ilan edilen Cumhuriyetin ilk yıllarındaki sosyal değişimleri konu almıştır. Roman, Reşat Nuri’nin derin ve dikkatli gözlemleri ile önem kazanır. Roman dönemin sosyal durumunu çağdaş ve gerici çevreleri, sosyal tabakalar arasındaki medenileşme veya ona karşı durma mücadelelerini başarılı bir şekilde dile getirmiştir. Roman diğer yandan da Şahin Hoca’nın kimliği etrafında yapılan değişim ve modernleşme mücadelesinin uğradığı yenilgilerin öyküsüdür.
Yeşil Gece Romanı’nın Konusu
Yeşil gece romanı toplumsal ve sosyal konulu bir romandır. Roman medresede yetişen, daha sonra da öğretmen okulunu bitirerek çağdaş bir eğitim alan yenilikçi ve inkılâpçı düşüncelere sahip çağına göre modern fikirler besleyen bir öğretmenin görev yerlerinde - Ege Bölgesi'ndeki bir kasabada- gerici, yobaz, çıkarcı ve çağdaş değişimlere karşı çıkan birtakım güçlerle giriştiği çatışmalara dayanmaktadır.
Şahin Bey, Cumhuriyet, Atatürk ilke ve İnkılâplarına bağlı idealist bir öğretmendir. Hem medrese hem de çağdaş eğitim aldığı için her konuda yeteri kadar aydınlanmıştır. Halkı gerici, softa ve yobazlardan kurtarmak, uydurma ve İsrailiyat hurafelerden arındırmak azmindedir. Fakat Cumhuriyet idaresi ve kanunlardan aldığı desteklere rağmen bu çevreler ile yaptığı mücadeleyi kaybeder.
Romanın Ana Fikri
Roman Cumhuriyet idaresini savunan yönü ile ideolojik bir roman özelliği de taşır. Romandaki ana fikir: Cumhuriyet ideolojisinin yerleştirilmesi ve halkın softaların ve yobazların ellinden kurtulması kanunlar ve jandarmalar ile sağlanamaz şeklindedir. “Güntekin, Yeşil Gece roman›yla İnkılâbın sadece kanunlarla gerçekleşemeyeceğini tarihi gerçeklerden hareketle ortaya koymuştur.”[2]
Romanın Özeti ( Alıntı )
Romandaki olaylar Yunanlıların İzmir'i işgaline ve işgal sonrasına kadar sürer. Olaylar İstanbul'da başlar, İzmir'in bir kasabası olan Sarıova'da devam eder ve yine Sarıova'da son bulur.
Eserin kahramanı Şahin Efendi, İstanbul'da Somuncuoğlu adlı bir medresede yetişmiş, daha sonra çağdaş bir muallim mektebinden mezun olarak ateşli bir milliyetçi ve cumhuriyetçi olmuştur. Zamanla, medresede öğrendiği bilgileri sorgulamaya ve çağdaş hayattan edindiği bilgilerle mukayese etmeye başlamıştır. “Bu karanlıkta yaşanmaz. Asırlardan beri burada yeşil bir gece hüküm sürüyor, demeyi âdet etmişti."(s.42) Şahin Efendi’nin "anası ölmüş, memlekette dikili ağacı kalmamış" idealist bir öğretmendir. “Onun dindarlığı maksatsız bir fikir ve ruh ihtiyacı değildi."(s.42) Şahin Efendi, medrese eğitimi sorgulamış Cumhuriyet idaresine ve inkılâplarına hak vermeye başlamıştır.
Şahin Efendi, medresede öğretilen hurafeler ve İsrailiyat ile ilgili bilgilerin farkına da varmaya başlamıştır. İnanç dünyasında değişimler yaşamaya başlayan Şahin Bey en sonunda medreseden ayrılır. Muallim olmaya heves eden Şahin Efendi sıkı bir inkılâp sevdalısı olmuştur. “Yıllar geçtikçe bu; kimse ile davası olmayan, her şeyi hoş gören, şen, şakacı, munis softada bir ikinci çehre göründü: Muallimliğe yeni bir din gibi inanan, onun mukaddes aşkıyla için için yanan ateşli bir havari çehresi..."(s47-48)
Şahin Efendi artık ateşli bir Cumhuriyetçi, İnkılâpçı ve Milliyetçidir. Bu fikri değişim memleketini yobazlardan; milletini de hurafelerden kurtarmak idealine kadar onu sürüklemektedir. Bunu sağlamının yolunu ise halkı aydınlatmakta ve çağdaş eğitimden geçirmekte bulmaktadır. : “Okumayan, anlamayan insanların mesut olmalarına nasıl imkan verilir? Cahil insan, her zaman, her yerde ya kendi vehimlerine, batıl fikirlerine yahut da başkalarının hasis hırslarına ve menfaatlerine kurban oluyor."( s.48) Şahn Efendi eğitimin ne denli önemli olduğunu da fark etmiştir. : "İlme, âlime ve kitaba hudutsuz emniyet ve hürmeti" vardır. Muallim olan Şahin Efendi tayin olduğu kasabada fikirlerini yaymaya başlar.
Fakat Sarıova Kasabası Emir Dede mektebinin başmuallimi olarak tayin olan Şahin Efendi’yi pek çok zorluk beklemektedir. Hurafeler ve softalar onun inkılapçı ve yenilikçi düşüncelerine karşıdır. Onun inkılapçı anlayışına karşı çıkanlar ona karşı çeşitli tuzaklar da kurmaktadır. Şahin Efendi, kanunlar ve destekçilerinin yardımıyla bu tip çevreler ile mücadeleye başlar. Onu destekleyen Rasim Efendi ve Deli Necip ile birlikte zorlukları aşmaya çalışmaktadır.
Şahin Efendi'nin mücadelesinden birisi de kadınların haklarıdır. “Kadın, çok büyük kuvvet... Ben ki kadını hiç tanımamış, düşünmemiş bir adamım... Bugünkü felaketlerimizde belki onu asırlarca ihmal etmiş, cahil bırakmış olmamızın da bir dereceye kadar tesiri var."(s.114)
Şahin Efendi'nin Sarıova'daki bağnazlar, softalar ve hurafelerle olan savaşı artarak devam eder. Fakat karşısındakiler onu yıpratmaya başlamıştır. Azmini ve inancını kaybetmemeye çalışır. Bu kasabada kendisine muhalif olanlara karşı giriştiği savaşta yavaş yavaş gücünü kaybetmektedir. Bütün felaketlerin başı olan cahillik onu diz çöktürmeye doğru sürüklemektedir. Sonunda bu şiddetli savaşta Sarıova'nın hatırı sayılan belli başlı şahsiyetlerinden biri haline gelmiştir.
Ancak Yunan işgali bitince Rasim Efendi ve Komiser Kazım Efendi'nin ölmesi, Deli Necip'in de Yunan askerleri tarafından öldürülmesi sonrasında Şahin Efendi bütün destekçilerini kaybetmiş hale gelmiştir. Ama o yine de savaşını sürdürüp mücadelesine devam etmek azmindedir. : "Vaktiyle Emir Dede Mektebinin soğuk ve karanlık odasında bugünü konuşan ve bekleyen dört müttefikten yalnız kendisi sağ kalmıştı. Fakat şahısların ölmesinden ne çıkardı? Fikirler yaşıyordu ya."(s.245)
Dostları ve destekçilerini kaybeden Şahin Efendi'nin Sarıova'daki mücadelesi bir hüsranla sonuçlanır. Mücadeleye girdiği ilk yıllardaki şevk ve heyecanın yerini artık büyük bir hüsran ve hayal kırıklığı almıştır. Fakat hala umut vardır. "Çok doğru söylemişler... İnkılâp denilen şey bir günde olmuyor."
Yaptığı mücadelede mağlup olan Şahin Efendi, Sarıova'dan çıkarken kendisine yeni bir yol çizmiştir. " Zaferin ve inkılâbın doğduğu yere " gidecek ve "orada derdimi nasıl olsa anlatırım" diyerek avunacaktır.
[1] Bahattin ŞEKER, Yeşil Gece ve Gerçek, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi 2006 / Cilt: 23 / Say›: 1 / ss. 243-256
[2] Bahattin ŞEKER, Yeşil Gece ve Gerçek, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi 2006 / Cilt: 23 / Say›: 1 / ss. 243-256