YIL 2023 MEVSİMLERDEN GAZZE GÜNLERDEN GAZZE

03.11.2023

    YIL 2023 MEVSİMLERDEN GAZZE GÜNLERDEN GAZZE 


   Her mevsimi ayrı seviyorum ama nedense sonbaharı, kışı bir başka. Neden derseniz; içimdeki hüzne, dünyadaki dertlere, sararan yapraklar, esen sert rüzgâr, yağan kar da eşlik eder sanki. Tabiat derdime, üzüntüme ortak! İnsanlığın acı gündeminin tercümanı olur adeta. 

    Diyeceksiniz ki neden hüznünü, dünyanın dertlerini dağıtacak, bir nebze içini ısıtacak güneşli havaları daha çok sevmiyorsun. İçinizde bir yangın varsa, dünyanın bir yerinde acı hüküm sürüyorsa sanki o güneş de görünmüyor gözünüze. İçinizi ısıtmıyor, dağıtmıyor kederinizi. Düşünün bir an : Çok sevdiğiniz insanları kaybetmişsiniz ya da dünyanın bir yerinde acı çeken, hayatları yıkılan, ocakları sönen insanlar var. 

    Elbette ateş düştüğü yeri yakar. Herkes kendi gündemiyle, kendi derdiyle baş başadır. Ama bir yandan da siz o güneşin altında, baharın, yazın güzellikleri içindeyken dünyanın bir yerinde acı hüküm sürüyor, feryatlar yükselip arşa değiyor. Çocuk, yaşlı, genç, kadın, erkek demeden insanlar bombaların altında. Geçmiş, gelecek, yaşama sevinci, temel ihtiyaçlar her şey bir enkazın altında. Ekranlara yansıyan büyük acılar, büyük bir yıkım, adeta bir yok oluş... İnsanlık can çekişiyor. Bireysel acılarımız bile hafifliyor bir an. 

    Dünyanın bir yeri bombalar altındayken, nice hayat son bulurken kendi acınız canınızı nasıl çok yakabilir! Dünyanın birçok ülkesi, insanı bu büyük yıkıma, seyirci olurken nasıl içinizi ısıtabilir güneş! Nasıl yakınabilirsiniz günlük sıkıntılardan, kişisel acınızdan! Ama ne yazık ki yine o kanıksanan ve sanki "işimize gelen" şu söze geliyoruz : Ateş düştüğü yeri yakar. Ama unutmayalım ki Nazım Hikmet 'ın şu dizeleri de bize başka bir aydınlanma, farkındalık yaşatıyor. "Sen yanmazsan/ ben yanmazsam/ Biz yanmazsak /Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?"

Demek ki birlikte yanmazsa o yürekler toz, duman, feryatlar içinde olmaya devam edecek insanlık. 

    Birlikte yanmadıkça ne Gazze ne de dünyanın başka bir coğrafyasındaki yangını söndürmeye gücümüz yetmeyecek. Bu yangın ateşe körükle gitmek demek değil, barışı tesis etmek, insanlığa "barış" çağrısı yapmak demektir. "Zulmü alkışlamama, zalime dur diyebilme" iradesini göstermektir. Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini benimsemektir. Elbette gerektiğinde topraklarını savunmak ve korumak da boynumuzun borcudur. Her millet önce barış için kolları sıvamalı ve barışa giden yolları aramalı. 

     Dünya ülkeleri, barış ve insanlık için tek ses, tek yürek olabilmeli. Hüzün, keder, yas, acı, açlık, susuzluk, yanmış, yıkılmış haneler olmamalı insanlığın kaderi. Dünyanın bir yerinde hayatın sefasını sürenler, bir başka yerinde cefasıyla yüzlesmemeli, "kan gölüne" dönmemeli hiçbir vatan toprağı. Yasımız bir olmazsa sevincimiz de bir olamaz. 

    Hangi milletten olursa olsun her vatan toprağında, masmavi gökyüzünün altında doğmalı güneş. Güneş oradaki insanların İçini ısıtmalı. Umutlar tükenmemeli, bir toz bulutu olmamalı yaşama sevinci. Gazze'den yükselen o büyük ateş, yaşanan tarifi imkânsız acılar "insanım" diyen herkesin yüreğini sızlatmalı. Gündemi olmalı, derdi olmalı. 

     Tolstoy 'un sözüyle vurgulayalım nasıl insan olunabileceğini : "Acı duyabiliyorsan canlısın. Başkasının acısını duyabiliyorsan insansın."


3 Kasım 2023

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar