YOLDAŞ
Gündüz yâr niyetiyle gülümserken güneşe,
Akşam da koşuyorsun ondan gelen ateşe.
Ay, sevgiliden alıp salıyor ışıkları
Hükmederken geceye, topluyor âşıkları.
Hepimiz bir an için ona olup pervane
Yanıverip kurtulsak, dolaşmasak divane.
Senin de yüreğin bak, tutuşmuş benim gibi
Bırak yansın, zamanla... o da küllenir bil ki.
Ezilmiş, hırpalanmış dahası kırılmışsın,
Aşkla dolan kalbini, taşırken yorulmuşsun.
Bu yanık kokusunu nerde olsa tanırım
İtiraf etmeye de inan ki utanırım.
Ben insan değilim ki sana zarar vereyim,
Güven de derdini sun, dermanımla dereyim.
Yaranı gösterirsen, sadece bant olurum.
Kanayan damlalara küçük bir bent olurum.
O yanar göl içinde açan nilüfersin sen.
Yolu aşka yönelmiş bir garip Sefer’sin sen.
Boş kalan ellerine tutundum bırakma ha...
Yüzüme dokun ama gözlerime bakma ha...
Sinendeki alevler, tam oradan yansıyor
Karanlıkta parlayan kor, ateşle sızıyor.
Eğer sen şair isen ben senin şiirinim.
Bana Ferhat olsan da geç kalmış bir Şirin’im.
Bu zorlu dik yokuşta, sadece yoldaşım ben
Belki yorgun sırtını vereceğin taşım ben.
19 Haziran 2019
Not:Her akşam koşu parkurunun aynı köşesinde beni bekleyen kedinin ilhamiyle yazdım. Adını “Şiir” koydum. Seslenince kesinlikle geliyor. Kediler arkadaşlarını kendileri seçer. Vefalı ve riyasız bir gönül tarafından seçilmek güzelmiş.