Yüzakı Öyküsü Konusu Metni ve Ömer Seyfettin Hakkında

03.01.2020

 
 
Yüzakı Öyküsü ve  Ömer Seyfettin  Hakkında
 
Yüz Akı adlı öykü   Ömer Seyfettin'in ilk  kez  20  Şubat 1919’da Diken Dergisinde yayımlanmış olan bir öyküsüdür.
 
Yüzakı adlı öykü, Ömer Seyfettin’in sosyal, gündelik hayat, insan yaşamına dair izlenimleri ile yazdığı öykülerden biridir.  Dürüst insanın kalmadığına dair serzenişlerinin  ürünü olan bu hikayesinde Ömer Seyfettin  ahlakın ve dürüstlüğün yok olduğunu savunmuş bu görüşüne uygun birkaç hikaye daha yazmıştı.
 
 Beyaz Lale  Çakmak , KülahBomba ve Tuhaf Bir Zulüm adlı öykülerinde Balkan Savaşları esnasında şahit olduğu olayları ve anıları yazan Ömer Seyfettin , Büyücü ,  Kütük Topuz,  Forsa , Efruz Bey, Pempe İncili Kaftan  gibi öykülerinde milli şuur, vatan aşkı, kahramanlık gibi konular işlemiş  ama Keramet , Yüksek Ökçeler , Çakmak , Külah , hatta Perili Köşk gibi öykülerinde ise ahlaki düşkünlük, hırıszlık, dolandırıcılık ve manevi değerlerini yitiren insanları konu almıştı.
 
Yüzakı adlı öyküsünde Ömer Seyfettin ahlaki değerlerini yitiren toplumdan muzdarip olan bir zenginin dürüst insan arayışını konu olarak ele almıştır. Olayın kahramanı, insanlığın ölmediğini halen çok dürüst insanların kaldığını savunan bir müftü tarafından önerilen ve çok dürüst olarak tanıtılan bir çobana bir koyun sürüsünü emanet etmesi ve sürüsünün tamamen elden gitmesine dair dinlediği trajik komik bahaneleri dinlemesini konu edinmektedir.
 
Yeni Lisan  başlıklı makaleleri ile “ konuşulan dili edebiyatın dili haline getirmek” isteyen Ömer Seyfettin bu hikayesini sade bir dille yazmış, bu öyküsünde   bir sürüyü tamamen iç eden bir çoban ve anlattıkları üzerinden dünyada sağlam ve güvenilir insan kalmadığı ana fikrini işlemiştir.
 
Öykünün Konusu
 
Yüzakı adlı öyküsünde Ömer Seyfettin ahlaki değerlerini yitiren toplumdan muzdarip olan bir zenginin dürüst insan arayışını konu olarak ele almıştır. Olayın kahramanı, insanlığın ölmediğini halen çok dürüst insanların kaldığını savunan bir müftü tarafından önerilen ve çok dürüst olarak tanıtılan bir çobana bir koyun sürüsünü emanet etmesi ve sürüsünün tamamen elden gitmesine dair dinlediği trajik komik bahaneleri dinlemesini konu edinmektedir.
 
Yüzakı  Metni  (Ömer Seyfettin)
 
Mehmet Efendi, on senedir kasabada oturuyordu. Köydeki tarlaları, bağları, bahçeleri ortak elinde kalmıştı. Aziz ahbabı Müftü Hacı Ali Efendi ile dertleşirken:
— Hepsini yanmış, kül olmuş farz ediyorum. Artık dünyada bir tane olsun doğru adam yok, dedi.
Faziletin, iyiliğin varlığına dini gibi iman eden Müftü
— Var ama sen bulamıyorsun, diye başını salladı.
Mehmet Efendi taştı:
— Yok, yok, yok! Vallahi, billahi yok! Herkes yalancı, herkes dolandırıcı. Denemediğim ne hısım kaldı, ne akrabam. Kardeşim bile beni aldattı.
— Öyleyse git, malının başında otur.
 
— Doğru söylüyorsun. “Gemin oldu, kıçında… Çiftin oldu, içinde…” Ne yapayım ki, burada işlerimi bırakamıyorum.
— Köydekilerini sat.
— İttifak etmişler. Kimse almıyor.
Müftü Efendi, dünyada doğruluğun, faziletin hâlâ var olduğunu biliyordu. Fakat nasıl ispat etmeliydi? Mehmet Efendi gibi, kötülerin hilesine tutulanlar, imanlarını da bozuyorlardı. Gel zaman, git zaman, bir gün gelecekti ki, artık kimse kimseye inanmaz olacaktı.
— Benim tanıdığım bir çoban var. Çok doğrudur! Dedi.
— Çoban mı?
— Evet…
Mehmet Efendi, yarasının üzerine yeni bir yara açılmış gibi, suratını acı acı ekşitti:
— Hele o çobanlar? Diye derin derin bir ah çekti, bin beş yüz koyunumdan nihayet elli tane bıraktılar.
— Pekâlâ, bu elli koyunu benim söylediğim doğru adama ver. Yüz yapsın!
 
Mehmet Efendi güldü:
— Şaka etme.
— Sahi söylüyorum.
Müftü, tanıdığı çobanı anlatmaya başladı. Bu, dünyada yalan nedir bilmez bir adamdı. Gayet saftı, dervişti. Ömrünü dağlarda, meralarda geçirirdi. Beş vaktine beş daha katardı.
Müftü methettikçe Mehmet Efendi yumuşadı:
— Bari şu benim koyunları ona versek, dedi.
Ertesi gün yaylaya haber gönderdiler. Çobanı kasabaya çağırttılar. Mehmet Efendi, Müftü’nün karşısında onunla anlaştı. Elli koyunu bu çoban gezdirecek, elli koyunun verdiği kârdan beşte biri kendine ait olacaktı. Koyunlar köyden getirtildi. Bu küçük sürü ile çoban çıktı, gitti. Günler, haftalar, aylar geçiyordu. Mehmet Efendi, Müftüye rast geldikçe:
— Bu çoban doğru çıkarsa, köydeki bütün işlerimi de ona bırakacağım, diyordu.
— Göreceksin, göreceksin!
— İnşallah…
 
Bir sene sonra, bir cuma sabahı Mehmet Efendi evinin alt katındaki odada otururken “Doğru Çoban”‘ı karşısında gördü. Elinde büyük bir toprak kapla ıslak bir post vardı. Bunları selam vermeden sedirin yanındaki pencerenin içine bıraktı:
— Hoş geldin?
— Hoş bulduk!
— Otur bakalım…
— Eyvallah!
— Koyunlardan ne haber? Doğurmadılar mı?
Çoban:
— Hepsi kısırmış! Dedi.
— Hiçbiri doğurmadı mı?
— Hayır.
— Yünlerini ne yaptın?
— Daha kırpmamıştım.
Mehmet Efendi anlamadı:
— Ne demek?
— On iki tanesini çaldılar.
— Ey?
— Geriye ne kaldı?
— Otuz sekiz.
— Otuz ikisi geçen sonbahar kelebek oldu, öldüler.
— Ey?
— Geriye ne kaldı?
— Altı.
— Beşini kurt yedi…
— Geriye ne kaldı?
— Bir!…
— İşte bu bir koyuna da gözüm gibi bakıyordum. Evvelki akşam sağdım. Sütüyle şu yoğurdu yaptım. Dün sabah yayladan inerken zavallı uçuruma yuvarlandı. İndim, başına gittim, bir de gördüm ki, ölmüş. Daha soğumadan yüzdüm. İşte postu.
Çoban eliyle pencerenin yanındaki ıslak deriyi gösteriyordu. Mehmet Efendi, kır sakalını sol eliyle tuttu. Önce kızardı, sonra sarardı. Çoban susmuyordu:
— Yoğurt iki buçuk okka.. Yarım okkası benim. Pöstekideki hakkımı size bağışlıyorum!
Mehmet Efendi hiç sesini çıkarmadı. Ayağa kalktı. Yoğurt kabını eline aldı, yavaş yavaş “Doğru Çoban”‘ın önüne geldi. Dolu kabı bütün kuvvetiyle kafasına geçirdi:
— Al hakkını kerata! Diye yumruklamaya başladı. Tekmeleye tekmeleye kapıdan dışarı attı!
Bu esnada Müftü Efendi, dostunun ziyaretine gelmişti. Kapıda çobanı, suratı yoğurt içinde görünce şaşırdı, sordu:
— Ulan, bu ne hal?
Saf çoban, uğradığı haksızlıktan şaşırmış gibiydi. Fakat yine mantığını kaybetmemişti. Acı bir serzeniş tavrıyla:
— Ne olacak efendim, dedi, hesabını doğru veren işte böyle yüzünün akıyla dışarı çıkar.
 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar