ROMANIN YAZARI KONUSU BASIMI TÜRÜ ÖZELLİKLERİ HAKKINDA
Zavallı Necdet, Servet-i Funun topluluğunun az tanınmış üyelerinden Saffet Nezihi ‘in ( 1871-1939) ilk yayınlanma tarihi 1900 yılı olan romantik konulu bir romanıdır.
Gerçek adı Ömer Lütfi olan 1871 yılında İstanbul'da doğan yazar Servet-i Fünun topluluğu içinde sönük kalmış, yazılarını ve romanlarını İkdam gazetesinde çıkardığı için de topluluk ile çok sık anılmamıştır. Servet-i Fünun ve Malumat dergilerinde de yazmış olan Saffet Nezihi’nin bu romanı romantik ve duygusal oluşu nedeni ile konu olarak Namık Kemal’in romancılığına daha yakın bir çizgide yazılmıştır.
Eser ilk önce İkdam gazetesinde Zavallı Necdet adı ile tefrika edilmiş, halk tarafından çok sevilmesine rağmen edebiyat tarihçilerinin alaka göstermediği ve tanıtmadıkları bir eser olarak kalmıştır. Eser, İkdam gazetesinde tefrika edildikten sonra 1900 senesinde yayımlanmış, daha sonra ise beş kere baskı görmüştür. 1900, 1902, 1917, 1936, 1942, 1961).
Zavallı Necdet, konusunun İstanbul’da geçmesi, seçkin zümrelerin yaşantısını dile getirmesi, ferdi aşk konularında olması, Saffet Nezihi’nin de Servet-i Fünun üyelerinden birisi olması ve ve Servet-i Funun dergisinde de yazılarının çıkması nedeni ile bu roman da Servet-i Funun topluluğu romanlarından birisi olarak sayılır.
İstanbul’da geçen üçlü aşk konusunu işleyen roman diğer Servet-i Funun romancıların aksine sade bir dille yazılmış, Necdet ve Feridun'un ağzından anlatılan anı şeklinde kaleme alınmıştır. Roman, yazarın Necdet Feridun’un ağzından anlatılan anılar bölümü ile yazarın İbrahim Şemsi’ye ve oğluna rastladığı ve İbrahim Şemsi’nin anıların kaleme aldığı bölüm olarak iki bölüme ayrılır.
Roman, Meliha karakterini tamamen kötü, Müzehher ve İbrahim Şemsi tamamen iyi, Necdet ise aşk, pişmanlık ve sadakat duyguları arasında intihara sürüklenen zavallı bir karakter olarak çizilmesi nedenleri ile tamamen romantizm anlayışına uygun olarak yazılmış bir romandır.
Roman işlediği aşırı duygular ve hazin ölümler ile de romantizmi destekleyen unsurlar içermektedir.
Nihad Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi’nde bu roman için şunları yazmıştır: “Muharririni kendi adıyla yâd ettiren Zavallı Necdet romanı ise, herhangi edebi bir kıymetten uzaktır. Fakat hatırat tarzında anlatılan bu roman, halk tarafından kolay benimsenen lisanı ve gönül avlayıcı hissiliği ile çok tutunmuş bir piyasa romanıdır.” Banarlı’nın bu ifadelerine rağmen beş bölümden oluşan eser sağlam bir kurguya dayanmaktadır.
Necdet, Meliha ve Müzehher arasındaki üçü de hazin bir sonla biten bu roman 1960 ila 1990 yılları arasındaki acıklı Türk Filmlerinin nüvesini oluşturan başlıca romanlardan birisi olmaktadır.
Nitekim, roman 1961 yılında Nevzat Pesen tarafından filme de uyarlanmış, eserin başrollerinde, Göksel Arsoy, Suna Pekuysal ve Belgin Doruk yer almıştır.[1]
ROMANIN YAZIMI BASIMI İÇERİĞİ KONUSU HAKKINDA
Necdet Feridun, sarı saçlı mavi gözlü çok yakışıklı zevk ve eğlenceye düşkün biridir. Köşklerinde yaşayan Necdet’in günleri gezmek ve eğlenmekle geçmektedir. Necdet, evlenmeyi düşünmeyen hovarda bir gençtir.Bir gün Necdetlerin karşılarındaki pembe köşke bir aile taşınır. Bu köşkün sahibinin kızı Meliha, her gün piyano çalmaktadır. “İnce bir mûsiki sanatının bizim kadınlarda da bu derece ilerleyişini ben mümkün değil düşünemezdim. “İnan bana! O hüzünlü hava, o ölüm nağmeleri, aşkımın felâketini daha önce bana esinlendirdi. Son nefesini veren talihsiz bir gencin dilinden dökülüyormuş gibi sandığım o çığlıktan bu günkü sonumu hissettim”
Meliha; sarı lepiska saçlı, mavi gözlü, kamelya rengini andırır pembe beyaz zarif bir kızdır. Necdet’in annesi ve kız kardeşi de her gün Meliha’yı övmektedirler.
Necdet Feridun ile Meliha’ya âşık olur. Necdet, Meliha’dan başka bir şey düşünmemeye başlar. Meliha’nın sürekli piyano çalmakta Necdet ise o piyanonun sesini dinleyerek içini çekmektedir. Meliha'nın ağabeyi Ferit Saffet de Necdet'in kız kardeşi ille evlenmek üzeredir. Necdet, bu nedenle Ferit Saffet Bey ile ilgilenmeye başlar. Necdet de ailesini dünürcü göndererek Meliha'yı istetecektir. Meliha ile eveleneceğinden kuşkusu olmayan Necdet bu nedenle sürekli olarak Meliha'yı hayal etmeye de başlamıştır.
Meliha'nın babası bir gün Necdet ‘i köşklerine çağırıp, İbrahim Şemsi Bey'i tanıyıp tanımadığını sorar. Necdet, İbrahim Şemsi Bey'i n kendi sınıf arkadaşı ve çok iyi birisi olduğunu söyleyince Meliha’nın babası İbrahim Şemsi Bey'in Meliha'ya talip olduğunu ona haber vermiş olur. Necdet bunu duyduktan sonra büyük bir üzüntüye kapılmıştır. Üstelik kız kardeşinin düğünü ile Meliha'nın düğünü aynı günde olacaktır. Hatta düğünde İbrahim Şemsi'nin nikâh şahitliği yapma vazifesi de kendisine düşmüştür. Bunun üzerine Necdet aşkını kalbine gömmeye karar verir. Bu aşktan söz etmeyecek sınıf arkadaşı İbrahim’e de ihanet etmeyecektir. Çünkü İbrahim Şemsi onun en yakın dostudur. Kız kardeşi de Meliha'nın ağabeyi ile evlendiği için aralarında akrabalık oluşacak İster istemez Meliha’yı sürekli görecektir. Necdet için artık çok zor günler başlamıştır.
İbrahim Şemsi askerlik yapmaktadır. Bu nedenle görevi gereği başka yerlere gitmekte Meliha ise bu nedenle sık sık yalnız kalmaktadır. İbrahim şinasi’nin evde olduğu günlerde Necdet ve Meliha ve İbrahim Şemsi birlikte de vakit geçirmekte üçü birlikte Beyoğlu’na eğlemeye de gitmektedirler. “Meliha’nın bakışlarında bir sıcaklık bir sevda eseri vardı; bunu kesin olarak anlıyordum.”
Meliha aşka düşkün sevdiği ile birlikte olmak isteyen bir kadındır. . Eşinin sık sık gitmesi, sık sık eşinden ayrı kalması Meliha’yı oldukça üzmekte ve onu mutsuz etmektedir. Bu nedenle Meliha Necdet Feridun'a âşık olmaya başlar.
“Şiir isteyen, aşk isteyen, üzerine titrenilmek isteyen; kısacası, bütün bu incelikleri isteyen ve arayan genç kadını hiç, hiç tatmin edemiyor, onun belki çocukluğundan beri beslediği umutların yıkılmasına, hayallerin dağılmasına sebep oluyordu.”
Hatta bir gün Necdet Feridun’a aşkını itiraf eder. Necdet bunu duyunca hiç hoşnut davranamamış, asla arkadaşına ihanet edemeyeceği için derin bir üzüntüye kapılmıştır. Fakat Meliha İbrahim Şemsi' den ayrılıp Necdet ile evlenmeyi kesin kes istemektedir. İbrahim Şemsi Bey yine görevi gereği bir başka şehre gidince Ferit Saffet ve eşi Meliha'nın yanına giderlerken Necdet’in de gelmesi için ricada bulunurlar. Necdet de mecburen kabul etmiş ama sabaha kadar uyuyamayacağını bildiğinden çantasından bir şırınga çıkarıp koluna iğne vurmuştur. Bu yüzden Necdet Feridun sarhoş gibi olmuş, üstelik Meliha onu yatağına alıp onunla birlikte olmuşlardır.
Fakat İbrahim Şemsi Bey evine çabuk dönmüştür. Arkadaşı İbrahim Şemsi’yi aldatan Necdet büyük bir vicdan azabına kapılmış, pişmanlık duygusu ve üzüntüden yataklara düşmüştür. Necdet'in İzmir’de yaşayan halası ölünce Necdet'in annesi ölen halanın kızı Müzehher’i evlerine getirmiştir. Müzehher geldiği bu evde Necdet’e âşık olur. Sürekli Necdet ile ilgilenmeye ve pişmanlık hastası olmuş olan Necdet'e bakmaya başlar. .Necdet iyileştiğinde annesi i Müzehher ‘i Necdet’e almayı tasarlamaktadır.
Meliha ise hadisenin farkına varmış, Müzehher'i kıskanmaya başlamıştır. Bu nedenle Müzehher’i paylamaya, sürekli olarak da onunla uğraşmaya başlamıştır. Oysaki kalp hastası olan Müzehher’in strese ve sinir harbine dayanacak gücü yoktur.
Ayrıca Necdet annesinin de ısrarı üzerine Müzehher ile evlenme karar vermiştir. Necdet, bir yandan arkadaşına ihanet etmiş olmanın azabı diğer yandan sevdiği kadın olan Meliha’nın ısrarları karşısında muazzam bir bocalama, pişmanlık ve istek arasında kalmıştır. Bir yandan Meliha’yı deli gibi arzulamakta diğer yandan da en yakın dostunu aldatmış olmanın ıstırabını yaşamaktadır. Üstelik her şeye rağmen Meliha, peşini bırakmamaktadır.
Meliha bu karara karşı çıkarak Necdet'e “ senden hamile kaldım senin çocuğunu karnımda taşıyorum “ demiştir. Bunun üzerine Necdet, Müzehher ile evlenmekten vazgeçer. İstanbul’dan kaçar. Sinir bunalımları geçirir, bu arada kalbi bu olaylara dayanamayan Müzehher hayatını kaybeder.
Necdet bu defa da kendine âşık olan bir kızın ölümüne sebep olmuştur. İbrahim Şemsi Bey ise bir çocuğunun olacağından dolayı çok mutludur. Necdet Feridun yaşadığı onca pişmanlık ve üzüntü ye daha fazla katlanamaz ve intihar ederek bu azaptan kurtulur.
Necdet'i Müzehher'in yanına gömerler. Üstelik Meliha’nın da doğumu çok zor geçmiş ve çocuğu doğar doğmaz Meliha ‘da hayatını kaybetmiştir. Ölen Müzehher’i de alıp Necdet'in mezarının yanına gömmüşlerdir.
Meliha’dan doğan çocuk olan ve adı Fikret büyüdükçe Necdet'e benzemeye başlar. Fikret İbrahim Şemsi, Fikret ve Necdet'in annesi aynı evde yaşamaya başlamış, Fikret'i Necdet'in annesi büyütmüştür. İbrahim Şemsi ile Fikret, zaman zaman Meliha, Müzehher, Necdet’in mezarına gidip ziyaret etmişlerdir..
KAYNAKÇA
[1] https://www.sinemalar.com/film/11096/zavalli-necdet