Kelebekler misâli uçuşurken sefâda Çiçeklerin özünde seni göresim gelir Gülünden ayrı kalmış bülbül gibi cefâda Sevdâ nedir diyene seni sorasım gelir
Eyyûbun sabrı ile derde giriftâr olan Mecnûn gibi Leylâ’ya çölde vefakâr olan Katmer katmer açarken aşka davetkâr olan Güllerin arasından seni alasım gelir
Yokluğunla muzdârib bu gönül kederinde Senden yadigâr olan bir sızı var derinde Uykularımı bölen gecenin bir yerinde Zülfün karanlığında seni bilesim gelir
Yollarında güllerle, binbir çiçek yetirip Vuslâtın gelişiyle hasretini bitirip Zümrüd-ü anka ile Kafdağından getirip Şu yaralı gönlüme seni veresim gelir
İlk gözağrımdın benim sevdânın sırasında Gözlerinin izi var kalbimin yarasında Hergün yıkıp kurduğum hayâller arasında Mâziye geri dönüp seni bulasım gelir