12.10.2014
Osmanlı nakkaş, hattart ve şairleri (Şehnâme-i Selîm Hân, 1581) (TSMK, A., nr. 3595, vr. 9a
EVLİYA ÇELEBİ (1611-1682)
Asıl adı Derviş Mehmed Zillî olan Evliya Çelebi'dir 1611 yılında 25 Mart 1611'de İstanbul Unkapanı semtinde doğmuştur. BabasıDerviş Mehmed Zilli, I. Süleyman’dan I. Ahmed’e kadar ki padişahların kuyumcubaşılığı görevinde bulunan biridir.
Şeyhülislâm Hâmid Efendi Medresesi’nde yedi yıl eğitim görmüş, Evliya Mehmed Efendi’ ile hıfza çalışmış, babasından hattatlık öğrenmiş, Enderun’da tahsilini sürdürmüştür.
10 ciltlik "Seyahatnâme" adlı eserinde Osmanlı imparatorluğu içindeki bütün yerleri, ayrıca Almanya, Avusturya, Rusya, Kafkasya ve İran'ı anlatmıştır.
Evliya çelebi, gezip gördüğü ülkelerin, nesi meşhur, ne gibi adetleri var, nasıl giyinirler geçim ve yerleşme durumları nasıldır; kale, çeşme, çarşı, pazar ve mimari eserlerinin yeri ve sayısını biraz da abartarak anlatmıştır. Tarihi ve coğrafi bilgiler vermesi, toplumsal yaşamı yansıtması yönüyle Seyahat-nâme önemli bir eserdir. ( BKZ EVLİYA ÇELEBİ HAYATI SEYEHATNAMESİ VE ÖZELLİKLERİ- EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİNDEN SEÇMELER )
KÂTİP ÇELEBİ (1609-1657)
Osmanlı ilim ve kültürünün en büyük bibliyograf ve coğrafyacısı, felsefe, tıp, tarih, biyografi, musiki, astronom ve matematikçisi, Cihannüma ve Keşfü'z-Zünun gibi meşhur eserlerin yazarı, Batılıların "Hacı Kalfa" olarak tanıdıkları bilim adamıdır. Eserleri sade ve orta nesrin özelliklerini gösterir.. Asıl adı Mustafa bin Abdullah olan Kâtip Çelebi’ye ordu kâtipliğinde bulunduğu için ulema ve halk onu Kâtip Çelebi diye tanımıştır. Ayrıca Hacca gittiği ve baş muhasebeci ikinci halifesi olduğu için Hacı Halife ismiyle de anılmıştır
Arapça yazdığı "Keşfü'z Zünûn" birçok bilim dalı ile ilgili 1450 kitabı tanıtır. Bu eser Batı dillerine de çevrilmiştir.
"Cihan-nüma" adlı eseri dünya ve Osmanlı ülkeleri coğrafyası kitabıdır.
"Fezleke" ve "Takvimü't-Tevarih" tarih alanındaki eserleridir.
Denizcilikle ilgili olarak yazdığı "Tuhfetü'l-Kibar Fi-Esfâr-il-Bihar" büyük deniz savaşlarını anlattığı kitabıdır.
"Mîzânü'l-Hak" tarih felsefesi üzerine bir eserdir. Dini ve sosyal meseleleri müspet bir görüşle inceler. ( bkz KATİP ÇELEBİ HAYATI ESERLERİ SEYEHATNAMELERİ )
NÂİMÂ (1655-1716)
Asil ismi Mustafa Naim Efendidir. 1655 tarihinde Haleb'de doğmuş, İstanbul'a gelerek Haleb’de başladığı tahsilini Enderun mektebinde devam ettirmiştir. 1688'de Baltacılar ocağında tahsilini sürülürken İbrahim (Nevşehirli Damat) Efendiyle sıkı bir dostluk ilişkisi kurmuştur. Enderun Baltacılar koğuşunda devam eden tahsili sırasında ilmî araştırmalara büyük merak ettiği tarih, astroloji ve edebiyat dallarında bilgisini genişletmiştir.
Divan-ı Hümayun kâtibi oldu. Bu görevi esnasında tarih incelemelerinde bulunmuş, Amcazade Hüseyin Paşa'nın kendisine verdiği görevle tarih müsveddelerine dayanarak "Vakanüvis" olarak kitabını yazmaya başlamıştır. 1716 yılında defter eminliği görevi ile atandığı Mora'da hastalanarak vefat etmiştir ve mezarı da oradadır.
Tarihçi Nâimâ'nın "Nâimâ Tarihi" olarak bilinen altı ciltlik eseri, hem tarih, hem de edebiyat açısından önemli bir kaynaktır. Yazar, 1591-1636 yılları arasındaki olayları tarafsız bir biçimde anlatır. Devletin aksayan yönlerini eleştirir, oldukça başarılı tasvirleri vardır. ( bkz NAİMA HAYATI VE NAİMA TARİHİNDEN ALINTILAR )
PEÇEVÎ İBRAHİM (1572-1650)
Peçuyli İbrahim Efendi (1572–1650) Türkmen kökenli Macaristan'da doğmuş Bosna Alaybeyi Cafer Bey’in oğlu Osmanlı tarihçisidir.
Macarlarca (vakanüvis) adıyla tanınır. Annesi Ünlü Boşnak ailesi Sokullu'ya (Sokolovic) mensup olan ve soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Peçevî 14 yaşında babasını kaybedince, akrabası olan Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmet Paşa'ya bağlanmış ve onun korumasında eserler vermiştir. Pek çok kez Osmanlı-Avusturya savaşlarına katılan Peçevî, Anadolu ve Rumeli'de defterdarlık görevlerinde de bulunmuştur.
1641 yılında devlet görevinden çekilerek tarihini yazmaya başlamıştır. Bu tarih eserinden özellikle 1520-1640 dönemini incelemiştir. Pecevi bu eserinde kullandığı kaynakları gayet açık belirtmiştir ve eserini yazarken daha önce yazılmış pek çok tarih kitabını incelemiştir. Böylece Osmanlı tarihçilerinin arasında ilk defa olarak Avrupalı tarihçilerin eserlerine, özellikle Macarca yazılmış tarih eserlerine kaynak vermiştir. Yazdığı iki ciltlik Tarih-i Peçevi 17. yüzyıl ve öncesi Osmanlı tarihinin en önemli kaynaklarından biridir. ( bkz İBRAHİM PEÇEVİ HAYATI VE PEÇEVİ TARİHİ )
NERGİSÎ (1592-1635)
Asıl adı Mehmet'tir. Bosna'da dünyaya geldi. Ailesi Nergizadeler denilen bir ailedir. İlköğrenimini Saray Bosna’da yapan Nergisi daha sonra İstanbul’a gelmiştir. Nergisi devrinin tüm ilimlerini öğrenmiş Kafzade Feyzullah Efendiden hat örenmiştir.
Rumeli’de bulunan Çaniça, Yeni Pazar, Elbasan, Bayaluka, Mostar, Manastır gibi yerlerde kadı olarak görev yapmış IV. Murat'ın vakayinüvisi olmuştur. Revan seferinin vakanüvisliği ile görevlendirildi. Fakat Nergisi bu sefere giderken Gebze'de atından düşerek ölmüştür.
Nergîsî, beş mesneviden oluşan hamsesi de süslü nesir denilen bir uslup ile yazılmıştır. Hamseyi meydana getiren eserleri Nihâlistân, Meşâkku’l-Uşşâk, Gazavât-ı Mesleme, İksîr-i Saâdet ve Kanûnü’r-Reşâd isimli eserlerdir. ( Bkz NERGİSİ ( 17. YY ) SÜSLÜ NESİR VE ESERLERİNDEKİ KONULAR )
VEYSÎ (17. yüzyıl)
Veysî (1561 Alaşehir/Manisa - 1628 Üsküp),Osmanlı kadısı şair ve yazar. Veysi’nin babası Alaşehirli Kadı Mehmet Efend’dir. İlk eğitimine doğum yeri olan Alaşehir’de başlamış, buradaki ilk eğitimden sonra eğitimine İstanbul a devam etmiştir. Kazasker Salih Molla Efendi’den mülâzemet dersleri alır. Vezir Mehmet Paşa’nın Mısır valiliği sırasında onun divan kâtibi olur. Akhisar, Tire kazalarında kadılık, Aydın Saruhan’da mal müfettişliği yapmış, Vezir Ali Paşa’nın Macaristan seferi sırasında ordu kadısı olmuştur. Birçok yerde daha kadılık yapan Nergisi 4 Ağustos 1628 tarihinde 68 yaşında iken vefat etmiştir.
Süslü nesrin önemli temsilcisi Veysî’nin en tanınmış eseri Durretü’t-Tac Fî Sâhibi’l-Mi’rac’dır. Bu eserini siyer türünde yazmıştır ve eserinde Hz. Peygamberin hayatını anlatır. ( bkz VEYSÎ HAYATI EDEBİ KİŞİLİĞİ ESERLERİ 16 YY )
ESRAR DEDE (1748-1796)
Gerçek adı Mehmed olan Esrar Dede 1748 (Hicri 1162) yılında İstanbul'da doğdu. Doğum tarihi tam belli değildir. Babasının ismi Ahmed-i Bîzebân’dır. Çok iyi bir eğitim görmüş, Arapça ve Farsça başta olmak üzere Rumca, Latince ve İtalyanca öğrenmiştir. Esrar Dede’nin yetiştiği muhitte İtalyan( Ceneviz –Venedik) kökenli Levantenlerin bulunması onun farklı dilleri ve Rumcayı öğrenmesine olanak sağlamıştır. Dile olan ilgisi ve kabiliyeti nedeni ile , Lûgat-ı Tilyan isimli bir Türkçe - İtalyanca sözlük yazmıştır.
Galata Mevlevîhânesi'nde tanıştığı Şeyh Gâlip ile ömür boyu dost kalmıştır. "Esrâr" mahlasını da, Şeyh Gâlip'e arz edip talebelerinden olunca almıştır. Şeyh Gâlip ile tanıştıktan sonra Şeyh Gâlip'in eğitimine girmiş Şeyh Galip ‘in tedrisatına girdikten sonra da Mevlevilik dairesinden çıkmamış, tezkireci ve meşîhat makamlığını kazanmasına rağmen Şeyh Galip’in yanından ayrılmamıştır. Kimi kaynaklara göre bu dergâhta çileye giren dervişlere yol gösteren Kazancı Dede payesine kadar yükselmiştir.
Hayatı boyunca Mevlevilik dairesinden çıkmadı. Daha sonraları tezkireci ve meşîhat makamlığını kazanmasına rağmen Şeyh Gâlip'in yanından ayrılmadı. Ömrü boyunca Galata Mevlevîhânesi'nde kendisine ayrılan odada yaşadı, eserlerini burda kaleme aldı ve 1796 (Hicri 1211) yılında burada vefat etti. ( bkz Esrâr Dede Hayatı ve Şeyh Galip'le Dostluğu )
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın