Acıklı Bir Hikâye, Konusu ve Özeti Ömer Seyfettin

13.01.2020
 
Acıklı Bir Hikâye, Ömer Seyfettin
 
Acıklı Bir Hikâye, Ömer Seyfettin’in ilk kez 16 Ocak 1911’de Zaman’da çıkan öykülerinden biridir.
 
Yazarın bu öyküsü konusu itibaren merhamet ve vicdan konulu olup, belli bir siyasi mesajı da olmayan öykülerinden biridir.   Çok sert geçen bir kış ayında yiyecekarayan ve donmak üzere olan bir seçenin öyküsünü anlatan bu öyküsü bazı açılardan Ömer Seyfettin’in  Kaşağı , Falaka, İlk Cinayet  ve Ant adlı öykülerine benzemektedir.
 
Yazarın çocukluk anıları ile ilgili yazdığı öykülerine benzeyen Acıklı Bir Hikâye,  adlı öyküsünde   en baskın duygunun merhamet duygusu  olduğu dikkati çeker. Nitekim Ömer Seyfettin’in  Kaşağı , Falaka, İlk Cinayet ve Ant adlı öykülerinde  merhamet duygusunun yanı sıra pişmanlık teması  da en öne çıkmaktadır.
 
 Yazar Acıklı Bir Hikâye adlı öyküsü tema içerik açısından büyük ölçüde , İlk Cinayet  adlı öykünse benzemektedir. Yazar , İlk Cinayet  adlı öyküsünde sevmek amacıyla eline aldığı bir kuşu öldürmüş olmaktan duyduğu acıyı ve pişmanlığı dile getirmiştir.
 
Acıklı Bir Hikâye ‘nin Konusu
 
Acıklı Bir Hikâye  adlı öyküsünde Ömer SEYFETTİN   karda kışta, soğukta ayazda aç kalan bir serçenin yiyecek ararken bir çocuk tarafından vuruluşunu konu etmiştir.
 
 HİKÂYENİN ÖZETİ:
 
Kış gelmş, her taraf ayaza, kar ve buz içindedir. Dereler, tepeler bembeyaz olmuş, ırmaklar dereler donmuş,  ağaçların dalları buz tutmuş, yaprakları dökülmüştür. Karlar her bir tarafı bembeyaz bir keçe gibi kaplamıştır.  Karların beyaz örtüsü yüzünden hiçbir yerde toprağın rengi ve kendisi dahi gözükmemektedir.
 
Kuşlar soğuktan ölmekte donarak yerlere düşmektedir. Bir bahçenin ortasındaki bir ağacın donmuş dalları arasında bir serçe açlıktan ölmek ve soğuktan da donmak üzerdir.
 
Serçe etrafa bakınmakta sıcak bir yuva ve bir yiyecek kırıntısı bulmak için aranmaktadır. Bir çocuğun yakınlarından geçmesini ve birisinin yiyeceğinden bir kırıntının yere düşmesini umut etmektedir.  Tüm umudu insanlardan gelecek minicik bir yiyecek kırıntısıdır..
 
Tüm ümidini yitirip soğuktan donup yere düşecekken uzaktan bir atlının ona doğru yaklaştığını görür. Binicinin altındaki kırmız kuyruklu at oradan geçerken yerlere taze gübreler döker. Bu gübreler onun için umuttur. Bu gübrelerin içinden arpa taneleri bulacağını umut eden zavallı serçe  gübrenin başına gelerek içindeki buğdayları teker teker ayırır ve buğday tanelerini büyük bir sevinç ile yemeye başlar..
 
Karnının doyuran serçe bir damın başına konup ölümden kurtulduğu için sevinçle ötmeye başlar. Bunu duyan bir çocuk hemen tüfeğini doğrultup serçeye ateş eder.  Vurulan zavallı serçe karların üstüne düşer.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar