KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarAgıt ve Sagu Nedir Agıt ve Sagu Örnekleri

Agıt ve Sagu Nedir Agıt ve Sagu Örnekleri

27.07.2017

Sagu Geleneği Edebiyatta Ağıt

 

Ağıt,  bir  kişinin ölümü, gelin giden kızlar, askere giden gençler, üzücü sosyal olaylar, doğal afetler ya da üzücü bir olayın ardından söylenen halk türküsüdür.  Doğal afetlerden sonra söylenenlerine destan ( ağıt destan) denir.

Ağıt söylemeye ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı denir. Ağıt yakma geleneği İslamiyet öncesinden beri Türk kültürünün en yaygın manzum türüdür. Bilinen ilk destanlarımızdan birisi olan Alper Tunga Sagusu da ağıt şeklindedir.

 İslamiyet öncesi edebiyattaki adı sagu, söyleyenlerine baksı, ozan, kam, şaman veya sağutçu denmiştir.   Eski Türklerde sagu söyleme geleneğinin çok yaygın olduğu,  yug adı verilen cenaze törenlerinde ölenlerin sağlıklarındaki kahramanlıklarını, hayatlarını, yaptıkları işleri dile getiren ölenin arkasından duyulan üzüntüleri ifade eden profesyonel sağucuların oldukları bu sagucuların ücret karşılığında ölenlerin arkasına sagular söyledikleri bilinmektedir.

6.yüzyıldan kalma Çin kaynakları yog töreni hakkında şu bilgileri vermekteler: "Ölüyü çadıra koyarlar. Ölünün oğulları torunları erkek-kadın öteki akrabaları atlar koyunlar keserler çadırın önüne sererler. Yog'a katılanlar ölünün içinde bulunduğu çadırın çevresinde atla yedi kez dolaşırlar. Çadırın kapısının önünde bıçakla yüzlerini yaralarlar. Bu işi yedi kez yinelerler. Belirlenen günde ölünün atı (kesildikten sonra) ile eşyalarını yakıp külünü ölünün mezarına gömerler. Baharın ölenleri güzün otlar ve yapraklar sarardığında gömerler. Güzün ya da kışın ölenleri ise çiçekler açıldığında baharın gömerler. Defin gününde ölünün akrabaları tıpkı yakınlarının öldüğü günde yaptıkları gibi at üzerinde gezer ve yüzlerini keserler. Mezar üzerine yapılan binanın duvarlarına ölünün resmini yaptığı savaşların resmini çizerler. Bu ölü yaşarken bir düşman öldürmüş ise mezarın üstüne bir taş koyarlar. Kimi ölülerin mezarlarında bu taşların sayısa yüze hatta bine dek çıkar". Sağular yuğ adı verilen cenaze törenlerinde okunmuştur. Ağıt’ın divan edebiyatındaki karşılığı ise mersiyedir.[1] ( bkz Edebiyatımızda Mersiye Mersiyeciler ve Örnekleri )

Sagu söyleme geleneği İslamiyet ile birlikte İslami inançlara sahip motifler de alarak geleneğini sürdürmüştür.  Ölenlerin arkasından türkü yakmak ağıt yakmak geleneği bu gün dahi Anadolu’nun hemen her köşesinde devam eden bir gelenektir.  

Ağıtların koşma düzeninde ve oldukça çok sayıda dörtlükten oluşan türlerine destan da denir. Bu destanların bir kısmı doğal afetler sonucunda ölenler için söylenir.

Ağıtlar ekseri olarak koşma ve türkü düzenindedir. Ağıt, bir nazım biçimi değil bir halk şiiri türüdür. 7, 8 ve 11 heceli olanlar daha yaygındır.  Ağıtlar yapısal olarak muntazam özellikler taşımayabilir, kafiye, ölçü durak bakımından bozuk olabilirler.  Birçoğu bend ve kavuştak anlayışına göre oluşmuştur. Genellikle de doğaçlama, ölümden ve faciadan hemen sonra oluşurlar.[2]

Ağıtların arkasında yaşanmış öyküler vardır ve bazı ağıtlar bu öyküleri dile getirir. Ağıtlar daha çok anonim edebiyatta görülür ve söyleyeni bilinmez fakat ozan geleneğimizde de ağıt söylemiş çok sayıda ozan vardır.

ÖRNEKLER

Can evimden vurdu felek neyleyim
Ben ağlarım çelik teller iniler
Ben almadım toprak aldı koynuna
Yarim diyen bülbül diller iniler
........

Yurt yuva kıldığın tenli mereği
Düzüp kotardığın tepir eleği
Şu kavdan yaptığın Tecir tereği
Divan-ı Bariye yadiğar götür.  Celali

Sabah oldu Alim gider işine.
Köyde güzel kızlar düşer peşine.
Vurdular aslan Ali'mi vurdular.
Şimdi bize haram oldu uykular.[3]

Akma Pınar akam suyun süzerler
Ters ördeği baş ucuna dizerler
Oğulsuz ocağı tezce bozarlar
Nerde benim çifte benlievladım.  [4]     Şöhret

Gelin giden kızlar ve doğal afetler için de söylenmiş  çok sayıda ağıt vardır. Bu ağıtların pek çoğu ölen veya faciaya uğrayan kişinin dilinden söylenmiştir.

Baba ekinin yetti mi
Gardaş ekmeğin arttı mı
İşte goyup gidiyorum
El kızı keyfin arttı mı
....
Fırat kenarında gezen gayıhlar
Anam ağlar bacım benisayıhlar
Başıma toplanır bağrı yanıklar
Acımadın  Fırat se yuttun beni

KAYNAKÇA

[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/edebiyatimizda-mersiye-mersiyeciler-ve-ornekleri/75852

[2] Dr Aslan Tekin Edebiyatımızda Terimler, ANK. 2006 . Shf 9

[3] Erman ARTUN, Tekirdağ'dan Ağıt, Ninni ve Türküler,

https://turkoloji.cu.edu.tr/HALKBILIM/erman_artun_tekirdag_agit_turku

[4] Tahir ül Mevlevi Edebiyat Lüğati Enderun Kiiiiitapev, İst. 1973 shf 19

 

 

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da