Ateş Gecesi Hakkında Konusu Özeti İnceleme Reşat Nuri Güntekin

16.06.2019

Ateş Gecesi Hakkında Konusu Özeti İnceleme Reşat Nuri Güntekin

 

 

ATEŞ GECESİ REŞAT NURİ GÜNTEKİN

 

ROMANIN YAZARI YAZIMI BASIMI KONUSU İÇERİĞİ ÖZELLİĞİ TÜRÜ HAKKINDA

Ateş Gecesi, Reşat Nuri Güntekin   ilk baskısı 1942 yılında yazılmış bir aşk romanıdır. Roman II. Dünya savaşının devam ettiği yıllarda yazılmış olmasına rağmen toplumsal konulardan ve sosyal şartlardan uzak tamamen aşk konulu popüler ve ticari amaçla yazılmış bir romandır.

Acımak , Çalıkuşu , Dudaktan Kalbe, Damga gibi romanlarında da aşk konusunu ele almasına rağmen  daha ziyade sosyal konulara yönelmiş olan Reşat Nuri Güntekin bu romanında yazıldığı dönemdeki ağır sosyal sorunlara rağmen daha ziyade aşk konusunu öne çıkarmış, roman bu yönü ile popülist bir roman daha ziayde satılmak için yazılmış ticari bir roman özelliği taşımıştır.  Bu nedenle Reşat Nuri ‘in bu romanı Dudaktan Kalbe  adlı romanı gibi ticari kaygıyla yazılmış daha ziyade aşk konusuna meyletmiş bir romanı olma özelliği taşır.  Fakat Ateş Gecesi adlı bu romanı Reşat Nuri’nin yazdığı en güzel aşk romanı olmak özelliğini de taşır.

Romanlarında  cumhuriyet tipi insan modeli çizmeye çalışan romancı” Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Akşam Güneşi gibi romanlarında kişilerin duygusal dünyaları ile ülkenin sosyal gerçekleri çağdaş maceralar içinde ortaya koymaya çalışmıştır”.  Yazar öykü, roman ve oyunlarında kahramanlarını tek yönlü karakterler olarak oluşturmasına rağmen, onları doğal çevreleri içinde ele almış, karakterlerini yaşayan canlı ve yerli olarak aktarmaya büyük özen göstermiştir.  Aşk ve sosyal konuları iç içe ele almayı çok seven romancı her şeye rağmen bu romanında da aynı başarıyı sürdürmeye çalıştığı söylenebilir.  

Romanın Konusu: II. Abdülhamid devrinde Milas’a sürgün gönderilen kişiliği oturmamış ve hercai gönüllü bir delikanlı olan Murat’ın yaşadığı aşklar ve dönemin bazı siyasi ve sosyal olayları romanın konusudur. Ailesinden kalan miras ve lüks yaşantısı yüzünden kişiliğini bulamayan Murat’ın sonu gelmeyen aşkları ve tutarsızlıkları romanın asıl mevzusunu teşkil eder.

ŞAHIS KADROSU:

KEMAL MURAT BEY: On dokuz yaşında iken  İstanbul’dan Milas’a sürgün edilen varlıklı ,  yakışıklı, dürüst ama bir türlü olgunlaşamayan hercai gönüllü  bir delikanlı.. Afife’ye âşık olması hayatını değiştirmiş ama karakteri nedeni ile ne ona açılabilmiş ne de gereken alakayı gösterebilmiştir.

AFİFE: Selim Bey’in kız kardeşidir. Genç yaşında dul kalan Afife, Murat’a aşık olmuş, ama kişiliği gelişmemiş olan Murat da ona aşık olduğu halde, her iki aşık sonucu hüsran olan uzun süreli bir aşk içinde bocalamışlardır.  Romanın sonunda genç bir kız değil dul bir kadın olduğu anlaşılır.

STEMATULA:, Murat Bey’in Milas’a gelmesiyle ona aşık olan bir genç kız.

SELİM BEY: Girit’i kurtarmak için çalışan, zamanında Rumlar’ın eline esir düşen Sklavaki ailesinin küçük oğlu.

VARVAR DUDU: Murat Bey’in Milas’a sürgün gönderildiğinde, evinde kaldığı kırk yaşlarındaki dul kadın.

ATEŞ GECESİ ÖZETİ:

Padişah, Kemal Murat Bey’i ve ailesini sürgüne göndermiş, Milas kaymakamı onları karşılamış, Kaymakam Murat Bey’i görünce çok şaşırıp” sürgün sen misin çocuğum” diyerek ona sormuştu.  Kemâl Murad miralay bir babanın oğluydu ve İstanbul’da mühendis mektebinde okuyordu.  Kemâl neden sürgün edildiğini bile bilmediği halde Milas’a gönderilmişti.  Kemal Murat Bey’in sürgün edilmesinin nedeni yengelerinden birisinin Veliaht Reşat’ın sarayında olmasıydı. Murat Bey yaşından küçük gösterdiği için Kaymakam çok şaşırmış, daha sonra da yanında olanları Murat Bey’e tanıtmıştı.

Kemal Bey’e Rum Mahallesi’nde Varvar Dudu adlı bir kadının evi gösterilmişti. Bu ilçede Kemal Bey’e büyük bir saygı gösteriliyordu. Bir gün kaymakam, Murat Bey’i de alarak Selim Beyle birlikte içki içmeye gitmişlerdi.  Murat Bey onlardan küçük olmasına rağmen onlara ayak uydurmuş ama kaymakam,  ona bir ara “Murat Bey çocuğum, yaşın itibariyle olmasa da vaziyetin itibariyle koskoca erkeksin “ diye bir söz söylemişti.

Kemal Bey. Başlangıçta bu ilçeyi ve yaşadığı mahalleyi biraz yadırgamış ama zaman geçtikçe alışmaya başlamıştı. Bu mahallede her sene “Ateş Gecesi” düzenleme geleneği vardı.

Murat Bey uzun boylu, yeşil gözlü, yakışıklı bir gençti. İlk önce bu ilçede Stematula adlı bir kıza ilgi duydu. Stematula, bakışlarıyla erkekleri etkileyen çok güzel olmasa da ilgi çekici bir kızdı. Fakat o kızın peşinden hiç ayrılmaması sık sık onu görmek için evinde gidip gelmesi nedeni ile rahatsız olmuş ve bu nedenle Stematula’dan soğumuştu. Üstelik Stematula diğer kızlar hakkında çok dedikodu yapan Murat beyi diğer kızlardan kıskanan asılsız dedikodular yapan bir kızdı. Böylece Murat Bey, Stematula’nın asıl yüzünü anlamaya başlamış ve mahallenin neşeli güzel ve en güzel kızlarından birisi olan Rina’ya ilgi duymuştu.  

Murat Bey bir akşam Rina ile karşılaşmış,  ikisi birlikte yürüyerek mahalleye kadar gelmişlerdi. Bu tesadüften sonra sık sık rastlaşmaya başlamışlardı. Bir ziyafette de Rina ile beraber olan Murat Bey ile Rina hep göz göze gelince Stematula bunun farkına varmış ama hiçbir şey yapınamamıştı.  Hatta Rina,  bir şey söyleyecek gibi Murat Bey’e iyice yaklaşmış,  yüzünü Murat Bey’in yüzüne değdirmişti.  

Fakat Murat Bey, Yortu gecesinde bir ağaca arkasını dayamış, yüzü karanlıklar içinde bir kadın görmüş ona çok ilgi duymuştu.  Murat Bey,  Stematula’nın yanına giderek o kadının kim olduğunu sormuş Yunanistan’dan geldiğini öğrenmişti.  Murat Bey, kadının yanına yaklaşıp ona Rumca bir şeyler sormuş, kadın da Rumca konuşunca Murat hiçbir şey anlamamıştı. Bunun üzerine Stematula yanlarına ikisi arasında tercümanlık yapmıştı.  

Murat Bey’in aklı yortu gecesinden sonra hep kadında kalmıştı. Her gün ve her yerde o kızı hayal ediyor, mutlaka o matmazeli görmeyi istiyordu.  Bunun için Stematula’dan rica ederek o kadının hakkında bilgi toplamak istedi.  Stematula en sonunda her şeyi öğrenip geldi.  O matmazel Yunan asıllı değil bir Osmanlı kızıydı. Üstelik o bayan, Doktor Selim Bey’in kız kardeşi Afife’ydi.

Böylece Murat Bey,   sevdiği kız Afife’ye erişebilmek amacıyla Doktor Selim Bey ile ilişki kırmaya başlamıştı. Selim Bey’e kendinden ve babasından söz etmiş; Selim Bey, Murat Bey’in anlattıklarından yola çıkarak Murat Bey’in babasını hatırlamıştı.  Murat Bey’in babası bir zamanlar Selim Bey’e çok çok yardım etmiş onu ve ailesini birçok kere birçok tehlikeden korumuştu. Bu nedenle Selim Bey’ de Muratla ilgilenmeye başladı. “Babanın zamanında bize çok büyük yararları oldu, artık sen de benim bir kardeşimsin “  diyerek ona sahip çıkmaya başlamıştı. Böylece Murat Bey  sık sık Selim Bey’in evine girmeye ve  Afife’yi daha sık görmeye başlamıştı.  

Murat Bey hastalanmış, Selim Bey de onu kendi evinde tedaviye başlamıştı. Murat Bey’e köşkte bir oda hazırlanmış ve Afife onunla ilgilenmişti. Afife, sabah kahvaltısını yatağına kadar getiriyor, Murat Bey’e çok ilgi gösteriyordu. Bu durum Murat Bey ile Afife Hanım’ın arasındaki bağı çok güçlendirmiş bu yakınlık ve aşkı nedeni ile Murat nereye baksa Afife’yi görür gibi oluyordu. İyileşmeye başladıkça Afife Hanım’la o küçücük bahçede ormanda gezer gibi saatlerce birlikte kalıyorlardı. Murat Bey bazen kederlenip hüzünleniyor, Afife Hanım da ona “ neden böyle üzgün duruyorsun, yoksa bir derdin mi var? Yoksa âşık mısın? “  diye sorular soruyordu. Murat Bey  ise bu sorulara düzgün cevap veremiyor,  “acaba onu sevdiğimi biliyor mu ? “  diye düşünüp duruyordu..

II. Meşrutiyet ilan edilmiş, Murat Bey’in sürgünü bitmişti. Bu nedenle Murat İstanbul’a dönmüş; bu nedenle Murat ile Afife ayrılmak zorunda kalmışlardı.

Murat Bey’, İstanbul’a ailesinin yanına dönmüş aradan yıllar geçmesine rağmen Murat Bey’in Afife Hanım’a olan sevgisi sönmemişti. Üstelik Murat Bey artık olgun bir adam olmuş otuz beş yaşına girmişti. Fakat hala eski güzelliğini koruyordu. Bir gün Afife Hanım ansızın İstanbul’a gelmiş ve olan biten her şeyi anlatmıştı. Afife Hanım ‘ın yüzünde çizgiler belirmiş, göz kapaklarının altı morarmaya başlamıştı.  Abisi Selim Bey rahmetli olmuş, Afife Hanımın ise Murat Bey’den başka hiçbir kimsesi kalmamıştı. İstanbul’a çocuklarının kaydı için gelen Afife, Murat ve annesini görmek için köşklerine kadar gelmiş ve Murat’ın annesinin de ısrarı ile o gece köşkte kalmıştı.  Afife ile Murat aynı odada birlikte sabahlamışlar, Afife önceden beri Murat’ı sevdiğini de söylemişti.

Lakin birkaç gün sonra Afife İstanbul’dan ayrılırken Murat Bey onu uğurlamaya bile gelmemişti.

Reşat Nuri'nin Diğer Kitapları ve  Özetleri 


Reşat Nuri Güntekin Hayatı Edebi kişiliği Eserleri

Acımak Romanı Özeti Reşat Nuri Güntekin

Çalıkuşu Roman Özeti ve İnceleme Reşat Nuri Güntekin

Dudaktan Kalbe Roman Özeti Reşat Nuri Güntekin

Damga Romanı Özeti Reşat Nuri Güntekin

Anadolu Notları Hakkında Alıntılar Özet Reşat Nuri Güntekin

Çalıkuşu Romanı

Yeşil Gece Hakkında ve Özeti İle Reşat Nuri Güntekin

Ateş Gecesi Hakkında Konusu Özeti İnceleme Reşat Nuri Güntekin

Akşam Güneşi Hakkında Konu Özet İnceleme Reşat Nuri Güntekin

Kavak Yelleri Hakkında Konu Özet İnceleme Reşat Nuri Güntekin

Gizli El Hakkında Konu Özet İnceleme Reşat Nuri Güntekin18.06.2019

Kızılcık Dalları Hakkında Konu Özet Analiz Reşat Nuri Güntekin

Bir Kadın Düşmanı Hakkında Konu Özet İnceleme Reşat Nuri Güntekin

Tanrı Misafiri Konu Özet İnceleme Reşat Nuri Güntekin

Kan Davası Hakkında Konu Özet Analiz Reşat Nuri Güntekin

Değirmen Hakkında Konu Özet inceleme Reşat Nuri Güntekin’in

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar