Dudaktan Kalbe Roman Özeti Reşat Nuri Güntekin

15.11.2016

Dudaktan Kalbe Roman  Özeti Reşat Nuri Güntekin



 DUDAKTAN KALBE , REŞAT NURİ GÜNTEKİN
 

Dudaktan Kalbe, Reşat Nuri Güntekin  ‘in ilk baskısı 1923 yılında yapılan  aşk ve sosyal konuları bir arada işleyen bir romanıdır. Romanlarını  Cumhuriyet’in ilanından sonra yayımlayan Reşat Nuri, cumhuriyet ilk döneminin en önemli romancılarından birisi olarak kabul edilmektedir. 

Dudaktan Kalbe, Reşat Nuri Güntekin‘ in basılan ilk romanları arasında yer almış 

Çalıkuşu (1923)  adlı romanı ile hemen hemen aynı zamanlarda yayımlanmış, Çalıkuşu adlı romanı ile birlikte romancı olarak şöhret kazanmasını sağlayan ilk romanlarından birisi olmuştur. Bu yüzden bu iki romanı Reşat Nuri'nin romancılık kariyerindeki en önemli adımı olmaktadır.

Dudaktan Kalbe adlı eseri Çalıkuşu Damga Romanı  Anadolu Notları Yeşil Gece Ateş Gecesi Akşam Güneşi Kavak Yelleri  romanları ile birlikte Reşat Nuri'nin başyapıtları arasında sayılmıştır. Dudaktan Kalbe, defalarca baskı görmüş yazarın en çok bilinen ve okunan romanlarından olmuştur. 

Çalıkuşu’nun yarattığı ilgi üzerine peş peşe romanlarını yayımlamaya başlayan Reşat Nuri, hemen akabinde " Damga" ve " Dudaktan Kalbe" yi yayımlanmış, 1926’da "Akşam Güneşi" adlı romanını bastırmıştı.  1927'ye kadar Bursa ve İstanbul’daki çeşitli liselerde Fransızca ve Türkçe öğretmenlikleri ile müdürlük görevi yapmakta olan Reşat Nuri, peş peşe yayımlanan bu romanları sonrasında ülke çapında  tanınmış bir romancı haine gelmişti.[1]

Dudaktan Kalbe,  romanı 2007 yılında TV dizisi haline de gelmiş; Show TV tarafından yapılan televizyon dizisinde başrolleri Aslı Tandoğan, Burak Hakkı, Özge Özder, Yiğit Özşener ve Fadik Sevin Atasoy paylaşmışlardır. [2]

Reşat Nuri, romanlarında cumhuriyet tipi insan modelleri ortaya koymaya çalışmış, romanlarındaki  idealist öğretmen ve Aydın tiplemeleri ile bunu başarmak istemişti. Reşat Nuri, bu romanında da karakterlerini yeni idarenin beklentilerine uygun idealist kimlikler üzerinde inşa etmeye çalışmış,  ülkenin sosyal gerçeklerini çağdaş maceralar ve sosyal sorunlar bazında ele almaya gayret etmiştir. 

Öykü ve romanlarındaki karakterlerin cinsiyetleri değişse bile idealist cumhuriyet aydının temsil edecek şekilde  düşünen aynı değerler için mücadele eden kişiler olmuşlardır. Üstelik bu karakterler yapmacık veya özenti karakterler değil, her yönü ile milli, doğal, sosyal çevreleri ile uyumlu, devrin sorunları ile alakalı ve mücadeleci ve idealist kişilerdir. 

 Romanlarında aşk ve sosyal konuları  iç içe işleyen yazar   eserlerini toplumun aydınlanmasını sağlamak amaçlı yazan, halkı bağnazlıktan koparmaya çalışan bir yazardır. Yazar bu romanında da halkı softalardan, batı itikatlardan kurtarmaya çalışmıştır.  Yazarın bu romanı da sade sıcak ve içten bir dille yazılmış,  roman gerçekçi gözlemlere dayalı, sosyal faydayı gözeten amaçlarla yazılmıştır. 

 

 

KİTABIN KONUSU

 

Romanda gerçek sevgiyi anlayamamış bir gencin düştüğü bunalım anlatılmaktadır.  Roman, aşk acısı çeken ve tekrar âşık olmayacağını, aşkın bir daha dudaktan kalbe inmeyeceğini felsefe edinmiş bir gencin öyküsünü dile getirir.

ANA FiKRi

Yanlış yer ve zamanda yaşanmış bir aşk insana çok derin acılar yaşatır.  Gerçek sevgiyi bilip, tanıyamayan birisi gerçek aşkı ve sevgiyi de anlayamaz.  Yanlış yer ve zamanda yaşanmış bir aşk, insanı bunalıma sürükler, hatta intihar etmesine bile sebep olabilir.

KİTABIN ÖZETİ

Saip Paşa, İzmir'in tanınmış kişilerinden, belediye başkanlığı yapmış birisidir. Saip Paşa’ nın yeğeni Hüseyin Kenan; mavi gözlü, esmer tenli, durgun, çekingen ince ve uzun, boylu bir gençtir. Küçük yaşta babasını kaybetmiş, annesi ve kiz kardeşi ile dayılarının yanında kalmaktadır.  Dayısı onu büyük bir özenle ve sıkı bir disiplinle yetiştirmektedir.

Kenan, Mühendislik mektebini bitirmiştir fakat küçüklüğünden beri musikiye âşıktır. Dayılarının yanında Reji kâtipliğini yapan Mesut Bey`den keman dersleri almaktadır. On yedi yaşındadır. Mühendislik Mektebine giderken dayılarının komsusu Leyla isminde bir kıza asık olmuş çok çekingen bir genç olduğundan Leyla’ya olan aşkını ifade edememiştir.  Hüseyin Kenan,  bir müddet sonra içindeki müzik sevgisini bastırmak ve iyi bir müzik eğitimi almak için annesinin dükkânını satıp Avrupa’ya müzik eğitimi almaya gitmiştir.  Çok güzel keman çalmaya başlayan Hüseyin Kenan Orada kemancılığı çok ilerletir ve güzel eserler vererek müzikteki yeteneğini batı dünyasına kabul ettirmeyi başarır.

O artik ünlü bir Virtüöz dür. Bu arada kız kardeşi Afife evlenmiştir. Annesi de bir yıl sonra Afife`nin yanına gider. Hem onları hem de dayısını görmek için Seydi köye gider.  Dayısının ısrarıyla çocukluğunun geçtiği şehre, İzmir’e gitmek ister.   İstanbul’dan İzmir`e gemi ile gider. Gemide Münir Bey, Prens Vefik Paşa ve kızı Prens Cavidan’ la beraber yolculuk yapar. Münir Bey ise dayısının komşusudur. Saip Paşa vaktiyle haylaz bir oğlan diye bildiği yeğeni Hüseyin Kenan’la övünmekte, ziyafetler düzenleyerek bu ünlü besteciyle yakınlığını dostlarına göstermekten büyük bir zevk duymaktadır

Münir Bey,  Kenan`nın Cavidan’la evlenmesini istemektedir.  Bu Düşüncesini Saip Paşa ve Kenan’a ifade eder. Kenan ile Cavidan nişanlanırlar. Dayısının davetlerinden, kalabalıktan ve şatafattan sıkılan Hüseyin Kenan, Bozkaya’ya giderek biraz dinlenmek ister.

Kenan İzmir, Bozyaka`da Lamia adlı genç bir kızla tanışır. Lamia,  annesi ve babası ölmüş amcalarının yanında kalan uysal bir genç kızdır. Lamia yüz başıyla nişanlıdır. Kenan ona yüzündeki çillerden dolayı Kınalı Yapıncak ismini takar. Aralarında maceraya benzeyen bir ilişki olur.  Bu arada Hüseyin Kenan evli bir kadın olan Nimet Hanıma kur yapmaktadır. Nimet Hanımla sık sık buluşmaktadır.  Burası küçük bir kasaba olduğu için dedikodulardan kurtulmak için de Lamia’ya yakınlık gösterir gibi davranmaktadır.  Kenan çocuk denecek bir kızla beraber olduğu için kendine kızmakta fakat yalnız kaldıklarında kendine hâkim olamamaktadır. Lamia ile Kenan’ın beraberlikleri duyulur ve dedikodular çıkmaya başlamıştır.

Hüseyin Kenan yaz bitince İstanbul’a döner. Niyeti Prenses Cavidan’la evlenmektir. Hüseyin Kenan prensesin Mısır’a gittiği sırada tekrar İzmir’e döner. Orada Lamia ile aralarında yakınlaşma başlar ve Lamia’ya sahip olur. Üstelik Lamia Kenan’dan hamile kalmıştır. Daha sonra Lamia ile evlenmek istediğini söyler.  Fakat Lamia,  Kenan’ın evlilik teklifini vazife icabı yaptığını düşünerek ve Kenan’ın tavırlarından aslında kendisini sevmediğini zannederek Kenan’ın evlenme teklifini kabul etmez.

Dedikodular yüzünden Amcası Şükrü Bey Lamia`yı dayısı Rıza Bey`in yanına Kütahya`ya gönderir. Trende Lamia Makbule isimli bir kızla tanışır. Kenan’dan hamile kalmış ve hayata küskün bir şekilde Kütahya`da yaşamaya başlar. Lamia hamileliğini üç ay sonra öğrenir ve intihar etmek istemektedir. Yengesi  “ kendini düşünmüyorsan doğacak çocuğunu düşün”  demektedir.  Lamia çok değişmiştir ve sürekli olarak intihar etmek veya hayta kalmak arasında bir yerde yaşamaktadır.  Bir gün intihar eder ve İntihardan kurtarılır.

Lamia’nın bir kız çocuğu olur. Adını Mebrure koyar. Dayısının kızı Mahmure üç çocukla ve kocasıyla babasının evinde kalmaktadır.  Fakat Mahmure  bir Çavuş ile aşk yaşamaktadır. Mahmure’nin kocasının bu olaydan haberi olmuştur. Mahmure kurnazlıkla kendisini değil de Lamia’nın Çavuşla görüştüğünü söyler. Böylece Lamia olayı üstlenmiş olur. Mahmure’yi de kocasından ayrılmaktan kurtarır.

Bu arada Kenan Cavidan’la evlenmiştir. Aşkı bir gönül oyuncağı olarak düşünen Kenan Lamia’yı sevdiğini anlamıştır.  Aşkı dudakların bir eğlencesi olarak düşünen Kenan’ın aşkı kalbine inmiş ve kalbini yakmaya başlamıştır.

Kenan şimdi bu aşkın zehir gibi dudaklarından kalbe indiğini anlar ve Kınalı Yapıncağın yanında olmasını istemektedir. Cavidan’la mutlu değildir. Cavidan’la İzmir’e Bozyaka’ya gider. Orada Lamia’yı göreceğini ümit Etmiş fakat onu görememiştir.  Kenan bu üzüntü içinde tekrar İstanbul’a döner.

Bu arada Mahmure’nin kocası Resih Bey Lamia’ya saldırır. Lamia’da onu öldürür. Mahkemede beraatına karar verilir. Dayısı Rıza Bey onu bir tanıdığının evine teslim eder. Orada ziyarete ilk gelen Makbuledir. Makbule’nin babası onu ister ve evlenmeye karar verirler. Lamia on dokuz yasındadır. Kemal Beylerin evlerine İstanbul’daki kız kardeşinin oğlu Doktor Vedat gelir. Istanbul’dan Kütahya’ya sürgün olarak gelmiştir. Lamia’nın genç ve güzel olması, dayısınında yaslı olması Vedat’ı düşündürür. Lamia’nın söylediği bir şarkı Kenan’ı tanıdığını haber verir. Kenan’ı İstanbul’dan tanıyan Vedat Lamia’ya Kenan’dan ve Cavidan’dan bahseder. Bir gün Vedat Bey bir avda vuruldu diye duyulur. Bunu öğrenmeye giden Lamia Hanımın ev sahibinin hazırladığı kömür közünden Vedat Beyle birlikte zehirlenir.

Bu olay Vedat Bey ile Lamia arasında bir aşk öyküsünün olduğu şeklinde yorumlanır. Lamia hakkında dedikodular yine başlamıştır.  Kemal Bey bu dedikodular üzerine Lamia’nın evden ayrılmasını ister. Vedat Bey olaylardan dolayı çok üzgündür. Lamia’ya evlenme teklifi eder. Lamia, bu teklifi de kabul etmez.

Bu arada Lamia,  Hüseyin Kenan’ın Prenses ile evlendiğini Doktor Vedat’tan öğrenmiştir. Lamia kocasından ayrıldıktan sonra kızıyla İstanbul’a gelir. Kısa bir süre sonra Vedat da İstanbul’a dönmüştür. Lamia ile Vedat ara sıra görüşmektedir.

Bu arada Lamia’da İstanbul’a dönmüştür.  Hüseyin Kenan Lamia’yı sevdiğini geç fark etmiş evlilik hayatında mutlu olmamıştır. Sonunda  Kenan Bey’le Prenses Cavidan ayrılır.  İki eski arkadaş olan Vedat Bey’le ile Kenan Bir gün İstanbul’da karşılaşırlar. Vedat onu muayenehanesine çağırır. Orada Kenan ile Lamia tesadüfen karşılaşır.   Kenan, tekrar görüşmek için mektup yazar. Lamia ise “ o bir yaz rüyasıydı “ diyerek konuyu kapatır. 

Kenan’ın kemanının sesinden çıkan büyülü aşk sevdası böylece bitmiştir. Kenan’da bütün ümitlerini yitirmiştir. Lamia Vedat’la evlenmeğe razı olur ve evlenirler. Kenan Bey hayata küsmüştür. Seydiköy’e annesinin mezarına gider ve kardeşini dolaşır. Altı ay sonra ölü

Bir gün Vedat’ın muayenesinde Hüseyin Kenan’la Lamia karşılaşır. Vedat’ın Lamia ile evleneceğini duyan Hüseyin Kenan intihar eder ve Lamia’ya kavuşamaz…

 

Reşat Nuri'nin Diğer Kitapları ve  Özetleri 


Reşat Nuri Güntekin Hayatı Edebi kişiliği Eserleri

Acımak Romanı Özeti Reşat Nuri Güntekin

Çalıkuşu Roman Özeti ve İnceleme Reşat Nuri Güntekin

Dudaktan Kalbe Roman Özeti Reşat Nuri Güntekin

Damga Romanı Özeti Reşat Nuri Güntekin

Anadolu Notları Hakkında Alıntılar Özet Reşat Nuri Güntekin

Çalıkuşu Romanı

Yeşil Gece Hakkında ve Özeti İle Reşat Nuri Güntekin

Ateş Gecesi Hakkında Konusu Özeti İnceleme Reşat Nuri Güntekin

Akşam Güneşi Hakkında Konu Özet İnceleme Reşat Nuri Güntekin

Kavak Yelleri Hakkında Konu Özet İnceleme Reşat Nuri Güntekin

Gizli El Hakkında Konu Özet İnceleme Reşat Nuri Güntekin18.06.2019

Kızılcık Dalları Hakkında Konu Özet Analiz Reşat Nuri Güntekin

Bir Kadın Düşmanı Hakkında Konu Özet İnceleme Reşat Nuri Güntekin

Tanrı Misafiri Konu Özet İnceleme Reşat Nuri Güntekin

Kan Davası Hakkında Konu Özet Analiz Reşat Nuri Güntekin

Değirmen Hakkında Konu Özet inceleme Reşat Nuri Güntekin’in

 


[1] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/resat-nuri-guntekin-hayati-edebi-kisiligi-eserleri/74570

[2] https://ayyapim.com/dudaktan-kalbe

0

1

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar