ESERİN YAZARI KONUSU DÖNEMİ TÜRÜ HAKKINDA
Değirmen adlı roman Reşat Nuri Güntekin ’in ilk baskısı 1944 yılında yapılmış olan yazdığı en son romanlarından biridir.
Yazarın ustalık döneminde yazılmış olan bu romanı devletin işleyiş düzenine getirdiği ince tenkitler, ironi örneği vakalar ve misaller ile dikkati çeker. Birkaç romanı dışında genellikle sosyal faydayı öne çıkaran romanlar yazan Reşat Nuri bu romanında yıllar süren müfettişlik görevi ile şahit olduklarını güldürürken düşündüren traji komik bir dille ve çok ince bir alaycılık ve tenkitle dile getirmektedir. Devlet çarkının olumsuz yönde işleyişini dile getirirken ortaya koyduğu gülünç durumlar günümüzde de devam eden çarpıklıklara da işaret etmesi yönünde çok dikkat çekicidir.
1944 yılı öncesindeki dönemlerde yazılmış olmasına rağmen devlette işlerin nasıl yürütüldüğü, olmayan depremlerin nasıl icat edildiğini, deprem icat edenlerin de nasıl ve neden ödüllendirildiğini anlatan bu roman nedense yazarın diğer romanları kadar itibar görmemiş, bilinmez bir nedenle bu romanının üstü örtülü kalmıştır. Aslında yazarın bu romanı Acımak , Çalıkuşu , Yaprak Dökümü , Dudaktan Kalbe , Damga gibi sosyal ve önemli bir eseridir.
Reşat Nuri’nin bu romanında devletin yönetim ve davranış biçimine gülünç bir yönden acı bir eleştiri getirilmiş, “ maceralarını anlatırken geride yer alan sosyal fon bize, yazarın çektiği fotoğraflar olarak”[1] yansıtılmıştır. Yazar kahraman olarak seçtiği kişilerin mizaçları maceraları ve sosyal ilişkileri vasıtası ile o dönemin sosyal ortamını ve toplumsal şartlarını da bize aktarmış olmaktadır.
KİTABIN KONUSU
Osmanlı devletinin son yıllarında Sarıpınar adlı bir ilçede oldu zannedilen bir zelzele sonrasında oluşan traji komik olaylar ve olmayan depremin ortaya çıkarmadığı hasarın, deprem olmuş gibi ortaya çıkarılmak zorunda kalınması anlatılmaktadır.
İlçenin idari ve mülki amirlerinin düzenlediği bir âlemde göbek atan Kızanlıklı Naciye, küçük bir zelzele oluşturmuş, sahte deprem olayı tüm ülkeye yayılmış, ortaya gerçek bir deprem hasarı çıkartılmak zorunda kalınmıştır.
KİTABIN ANA FİKRİ
Devletin memurları olmayan olayları olmuş gibi göstermemeli, herkes görev ve sorumluk alanına uygun olarak hareket etmelidir. Örtbas edilen hatalar daha büyük hatalara neden olur.
Romanın Karakterleri
Halil Hilmi Efendi: İlçenin kaymakamı, yumuşak huylu ve nazik bir adamdır.
Reşit Bey: ilçenin belediye başkanı ve yardımsever bir insan
Arif Bey: ilçenin doktoru, Kaymakamın en iyi dostu.
Ömer Bey: ilçenin ileri gelenlerinden zengin, eli açık bir insan.
Hurşit: kaymakamın korumasıdır. Saf kişilikli bir insandır.
Hamit Bey : Vilayetin mutasarrıfıdır.
Rıfat : Belediye başkatibidir. Açıkgöz çıkarcı bir kişidir.
Kızanlıklı Naciye: İlçede düzenlenen eğlencelerde oynayan bir dansöz
ROMANIN ÖZETİ
Ücra bir yerde küçük bir ilçe olan Sarıpınar kasabasının ileri gelenlerinden ve en zenginlerinden birisi olan Ömer Bey bir gece bir eğlencesi düzenler. Eğlenceye kasabanın bütün önemli şahsiyetleri ve ilçenin kaymakamı Halil Hilmi Efendi’de katılır. Ömer Bey, göbek havası oynasın, dans etsin diye bir de Bulgar kızı getirtmiştir.
Eğlencenin en tatlı zamanı gelmiş, sahneye dansöz kız çıkmış, herkes dansözü seyrederken Mal Müdürü “deprem oluyor arkadaşlar” diye bağırmaya başlamıştır. Bunun üzerine telaşlanır ve oraya buraya doğru koşuşturmaya başlar. Kaymakam Halil Hilmi Efendi, kalabalığın tam ortasında olduğu için bir ileri bir geri kaçışmaya çabalamış ama ayağı bir şeye takılıp yere düşmüştür.
Velhasıl bu depremde Kaymakam Halil Hilmi Efendi hafif bir şekilde yaralanmıştır. Kaymakam kendine geldiğinde kendisini Hükümet Konağının bahçesinde ve portatif bir asker karyolasında yatıyor şekilde bulur. Kaymakamın her yerini sarıp sarmalamışlardır. Kendini sargılar içinde gören Kaymakam bu halinden çok korkmuş ama vücudunda sadece küçük bir sızı hissetmektedir. Koruması olan Jandarma Hurşit ” az biraz yaralandınız “ derken Doktor Arif Bey’e göre yaraları oldukça önemlidir. Bu nedenle kaymakamın da kafası iyice karışmış, ağır mı yaralanmış, hafif mi yaralanmış bir karar verememiştir.
Kasabada da önemli bir hasar olmamış, depremde hiç kimse de ölmemiştir. Üstelik yaralanan sekiz on kişinin tamamı da Ömer Bey’in tertip ettiği gecede deprem oldu diye depremden kaçarlarken merdivenden dökülerek sağını solunu burkan ve inciten kişilerden ibarettir.
Kumandan İstipli Niyazi Efendi’de bütün kasabayı dolaşmış, “çok şükür zayiat yoktur”. Diye çok sevinmiştir. Fakat Belediye Başkâtibi Rıfat İstanbul gazetelerine bir telgraf çekerek “ kasabanın harabeye döndüğünü, kaymakamın da ağır yaralananlar arasında olduğunu” haber verir.
Olayın çok abartıldığını anlayan Kaymakam Halil Hilmi Efendi, ilkönce kâtip Rıfat’a sonra da Belediye Reisi Reşit Bey’e çok sinirlenip bağırıp çağırmıştır ama çekilen bu telgraflar yüzünden basın olayı iyice abartmış, herkes Sarıpınar’da çok büyük bir felaket yaşandığını sanmış, bütün gazeteler bu haberi baş sayfalara taşıyıp yayımlamışlardır.
Kaymakam Halil Hilmi Efendi olayın bu kadar abartılacağını zannetmese bile Vali Bey ilçeye bir yardım heyeti göndermeye karar vermiş zelzele üzerine şiirler bile yazılmış, destanlar bile düzülmüş, kasabalılar da akın akın kaymakamı ziyarete gelmişlerdir. Gazeteler sayesinde olay yurtdışına bile yayılmış Sarıpınar Depremi ülke sınırlarını da aşarak, Dünya basınında bile geniş bir yer tutmuştur.
Ertesi gün kaymakam yarlarının ciddi olmadığını anlayıp tam kendine gelmeye başladığında Belediye Reisi Reşit Bey elinde bir telgraf ile telaşla içeri girer. Zelzele vilayette derin bir teessür uyandırmış ve Vali Bey ilçeye bir sıhhi imdat heyetini yolladığını bildirmiştir. Kaymakam bu imdat heyeti kimin için geliyor diye Belediye başkanına köpürür. Kaymakam, yardıma muhtaç olanlara yardım etsinler diye üç kişilik bir komisyon kurdurunca muhacirler de ayaklanmış, herkes çeşitli bahaneler icat ederek zelzeleden dolayı zarara uğradıklarını iddia edip komisyondan para talep etmeye başlamışlardır.
Nitekim imdat ekibi de gelmiş ama yapacak bir şey bulamamış, Zelzelenin tam haftasında yardım heyeti de geldi. Yardım heyetinin yanında Kaymakam Vekili Eşref de vardı. Eşref Bey ise mutasarrıf Hamit Bey’in akrabasıydı< Heyet ortalıkta bir şey göremeyince İlçede kendileri için verilen ziyafetler ile meşgul olmaya başlamıştı.
Mutasarrıf Hamit Bey, ortalığın boşu boşuna velveleye verildiğine dair bir kuşkuya kapılmış, Vali Bey de durumdan şüphelenmeye başlamıştı. Kaymakam Halil Hilmi Efendi artık sonunun geldiğini anlamış bu vaziyetten kurtulmak için çareler aramaya başlamıştı. Devletin boşu boşuna zarara uğratılması ve bu zararın ilçeden istenmesi konusu gündeme geliyordu.
Mutasarrıf akşam yemeğini Ömer Bey’in evinde yiyecek kaymakam da bu yemeğe gelecekti. Kasabadaki depremde sadece sekiz on yaralı çıkmış yaralanma olayları da sadece bu evde olmuştu. Kaymakam rakı içtikleri, kadın oynattıkları, sonra da deprem oldu zannederek kaçışırken merdivenden yuvarlandıkları ortaya çıkacak diye artık çok korkuyordu.
Sarıpınar zelzelesi bir türlü gündemden düşmüyor, bir taraftan da depremin abartıldığı şeklinde dedikodular çıkıyordu. Dâhiliye nazırı ve müsteşar Vali’ye telgraf çekerek derhal Sarıpınar’a gitmesini istemişti. Bunun üzerine Vali de Sarıpınar’a gitmeye karar vermiş, ama iş bununla da kalmamış olaya Şehzade de dâhil olmuştu.
Vali Sarıpınar’a gelmiş, kasabayı dolaşmış, mutasarrıf ve Belediye Reisini her fırsatta azarlayıp alaya almaya başlamıştı. Vali iki günde herşeyi düzelteceğini umuyordu ama Kaymakam işleri iyice berbat etmişti. Kasabada zelzeleden eser yoktu.
Valinin ilçeye geldiği günün akşamı Şehzadenin de yabancı ve yerli basın mensuplarıyla ilçeye geleceği haberi duyulmuştu. Şehzade Şemsettin Efendi depremden harabe olmuş bir kasaba görmezse işler tamamen sarpa saracak tam bir rezalet çıkacaktı. Bunun üzerine Vali hemen işe koyuldu ve halkı da ikna ederek kasabayı gerçekten harabeye çevirtti.
Şehzadeye ilçenin harabe kesimleri gösterildi. Şehzade ilçenin gerçekten harabeye döndüğüne inanıp vali ile birlikte kaymakamı birer madalyayla ödüllendirdi.
Yabancı ülkelerden toplanan yardımlarla valinin yıktırdığı yerler yeniden yapılmıştı.
TÜM ESERLERİ İÇİN TIKLAYIN
https://edebiyatvesanatakademisi.com/writer/resat-nuri-guntekin
KAYNAK
[1] Aykar SÖNMEZ, İNSANCIL YAKLAŞIM AÇISINDAN REŞAT NURİ GÜNTEKİN’İN ESERLERİ, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 6 Sayı: 28, Güz 2013 .s