Bedesten Kültürü ve Tüm Yönlerden Bedestenler

30.06.2013

 

BEDESTEN

Farsça, “Bedestan” kelimesinden gelmektedir.  Kimi kaynaklar bedesten kelimesinin Arapça ve Farsçadakullanılan “bezzasistan, bezistan” (bez kumaş alınıp satılan yer) kelimesinden geldiği görüşündedir. [1]

Bu günkü anlamıyla bedestenler  “carsı, borsa, ticaret merkezi” manalarına gelmektedir. Bedestene kale içi manasına gelen “kayseriyye” de denmiştir. Bedesten şehirler ve milletler arası ticaretin yapıldığı yerdir. Bedestenler şehirlerin ticaret merkezidir.

Bedestenler kıymetli malların alınıp satıldığı yerlerdir. Bu özellikleri ile çarşı, han ve arastalardan ayrılırlar. Bedestenler başta, ipek kumaş,  mücevher, kıymetli silah ve koşum takımları olmak üzere devrin en gözde mallarının satıldığı yerlerdir.

Türk tipi bedestenler önceleri şehrin merkezlerinde kargir yapılardan ibaretti. Araplardaki Kaysariyya denilen kapalı çarşı yapı şekli Osmanlılara da geçmiş bedestenlerin değerli mal satılan yerler olması sebebi ile bedestenlerin taş ve kapalı bir sitemde yapılması zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır.  

Günümüzdeki banka ve borsaların görevini de üstelenen içlerinde büyük tüccarların mal alıp sattığı kurumlar olan bedestenler önce Bursa, Edirne ve İstanbul gibi başkent olan illere inşa edilmiş daha sonra diğer şehirlere doğru yayılmıştır. Osmanlı’da ticarî malların toplandığı, değerlerinin tespit edildiği ticaret merkezi ve borsa olarak bedesten ve han modelleri ortaya çıkmıştır. Bu modeller kuruluş döneminde, önce Bursa ve Edirne’ye; sonra geliştirilerek İstanbul ve bütün ülke geneline yayılmıştır.

Anadolu ve Rumeli’nin bilhassa kervan ve transit yolları üzerinde bulunan büyük şehirlerinde bedesten ve kapalı çarşılar yapılmıştır. Bunların bazıları oldukça yüksek ve büyük yapılar olmuştur. Örneğin İstanbul’daki, Kapalı Çarşı içindeki dört bine yakın dükkânıyla dünyadaki bu tip çarşıların en büyüğüdür.

Başlangıçta Han ve bedesten işlev bakımından hem ticaret hem de konaklama merkezi olarak yapılmışlar. 15. ve 16. yüzyıl ve sonrasında, bütün büyük şehirlerde bedesten sadece borsa ve ticaret merkezi olarak, hanlar da hem mola yeri hem de belli iş kollarlında malların alınıp satıldığı yerler olarak kullanılmaya başlanmıştır.  

 

MİMARİ AÇIDAN BEDESTENLER

Osmanlı’da bedesten; kare veya dikdörtgen şeklinde, kurşun kaplı kubbeleri olan, kullanışlı şekilde bölümlere ayrılmış, kalın taş duvarlı genellikle yüksek tavanlı yapılardır.

Üzeri kubbelerle örtülü, kapalı çarşı şeklindeki yapıların ilk örneklerine 13. yüzyıl başlarında rastlanmış, sonraki yüzyıllarda her şehirde bir veya birkaç tane han ve bedesten yapılabilecek kadar genişlemiştir.

Bedestenler Osmanlı şehircilik anlayışının belli başlı özelliklerinden birisidir. Her Osmanlı şehrinde dinî ve ticarî merkezler bulunur her şehre ulu cami veya selâtin cami, han veya bedesten gibi mutlaka büyük mimari yapılar yapılırdı.  “Bu yapılar, şehrin merkezi olurlar ve şehrin Osmanlı’ya ait olduğunu sembolize ederlerdi.”

Şehrin merkezinde bir kale gibi yapılan bedestenler bir, iki, bazen de dört ayrı kapılıdır. Bu kapılar çarşıdan şehre ana cadde şeklinde devam eder. Bedestenin içi, taş duvarlarla her birinin tepesinde bir kubbe bulunan kare biçiminde 4 ila 20 arasında değişen bölümlere ayrılmıştır.[2] Bedestenler Türk Mimari tipinin ve zekâsının ürünüdür. Yapısal mantığı Türk mimarisinin özelliklerini taşır. Bedestenler tıpkı Ulu camiler gibi kubbeli eşit birimlerin çoğaltılması tekniği ile yapılan bir yapı çeşididir. [3]

Bedesten ve hanların girişleri, abidevî şekilde yüksek,  taş işleme-süsleme sanatı örnekleri ile bezelidir.

Bedestenler taş ve kağir yapılardır. Çatıları da yangından etkilenmeyecek malzemelerden ve tonozlarla kaplanmıştır. Duvarlar taştandır. İç bölmeler kare payelere dayanan, tuğla kemerlerle bölünmüştür. Bu bölmeler yine tuğlalara yapılan kubbelerle örtülmüştür.  Pencereler az sayıdadır ve demir kapaklıdır. Bu pencereler yukarılarda bulunur ve iç mekân bu pencerelerden gelen ışıklarla aydınlanır. Bedestenler çok kubbeli yapılar olarak kendi içlerinde gelişme, genişleme ve birbirlerine eklenme imkânı bulabilmişlerdir.

Kagir ve taşlardan yapılmış bedestenlerin dış duvarlarına bitişik dükkanlar sıralanır. Dört cepheye açılan kapılar çok sağlam dövme demirlerle yapılmış kapılar ile korunur.

 

 

BEDESTENLER VE İŞLEVLERİ

Bedestenler Osmanlı devrinde en değerli malların alınıp satıldığı Borsa işlevine de sahip olan değerli kumaşların, mücevherlerin ve diğer değerli eşyaların alınıp satıldığı yerlerdi. Bedestenler üstü kapalı, kapıları ve pencereleri muhkem yapılmış, bekçileri ve koruma görevlileri olan emniyeti sağlanmış mahfuz çarşılardır. Bedestenlerin yapıldığı şehirler ticaret merkezleri olan şehirlerdir.

Osmanlı Bedestenleri ve hanları Hindistan’dan İran’dan veya Avrupa’dan gelen tüccarları ağırlıyor onların ticaret yaptıkları ve kaldıkları yerler oluyorlardı. Bedesten ve hanların kira gelirleri, çoğunlukla en yakınlarındaki kamu yararına tahsis edilmiş veya sunulmuş, cami, medrese, imarethane ve şifahanelerin giderlerini karşılıyorlardı. Bu bakımdan bazı külliyelerin içine bedesten, arasta, han  veya çarşı inşa ediliyor bunların kira ve diğer gelirleri bu külliyenin veya vakfın giderlerini, onarımlarını ve bakımlarını karşılasın diye kullanılıyordu.

Osmanlı’da tüccarlar, gezgin (seffar) veya yerleşik olarak iki grup idi. Bedestenler yerleşik tüccarların işyerlerinin bulunduğu yerlerdi. Ayrıca buralar malların fiyatlarının ayarlandığı borsa, hatta vergilerinin alındığı vergi dairesi görevi de görürdü. Fiyat belirleyen, vergileri tahsil eden resmî görevliler burada bulunurlardı. Böylece malların değerlerinin kontrol dişi artmasına, yani karaborsaya izin verilmezdi.”[4]

 

Bedestenlerin dört önemli fonksiyonu vardı:

1- Malların fiyatlarının belirlendiği yerdi.  (Borsa);
2- Vergilendirilmenin yapıldığı ve tahsil edildiği yerdi. (Vergi Dairesi);
3- Kamuya ve şahıslara ait kumaş, altın-elmas, mücevher ve kıymetli vesikaların devlet teminatı altında, depolandığı satıldığı bir merkezdi.
4- Yerleşik tâcirlerin ticarî faaliyetlerini yürüttüğü ve sınır ötesi ticaret için kervanların hazırlandığı yerdi.

Bedestenler bir Osmanlı şehrinin cami ve külliyelerinden sonraki en önemli mimari yapısıydı. Bedestenlerin mimari özellikleri belli kıssaları karşılayacak şekilde ortak mimari öğelere hatta planlara sahipti. Bedestenler, carsı veya Kapalıçarşıların çekirdeğini oluştururdu. Bazı bedestenler, sadece belli bir malın alınıp satıldığı yerler şeklinde bir işlev görüyordu.  Bazı bedestenlerde sadece örneğin, kuyumcuların, ipekçilerin, halıcıların, kumaşçıların, baharatçıların, aktarların ve kitapçıların bulunduğu bedestenler olarak kullanılıyordu. Yani İpekçiler veya kuyumcular bedesteninde başka mal ürün ve hizmet verilmiyordu. Bazı bedestenler ise değerli olmak kaydıyla birçok malın alınıp satıldığı yerler oluyordu.  İstanbul gibi büyük şehirlerde bedestenlerin çeşitli işkollarına uygun olarak faaliyet gösterirken küçük şehirlerde her iş kolu için ayrı bir bedestenin yapılması ebetteki mümkün olamıyordu.  

Bedestende özel bir emniyet bölüğü ve emanetçisi vardı.  Kayıp mallar bir müddet saklanır, sahibi çıkmayınca Beytü’l-mal’e aktarılırdı.[5]

Bedestenlerin etraflarında meyve, sebze, tahıl, un, tuz gibi gıda maddelerinin, hem odun-kömür gibi yakacak maddelerinin ticareti yapılabiliyordu. Bedestenlerin etraflarında ise bedestende alınıp satılan malların hizmet sektörü oluşabiliyor,  bedestenlerin yakınlarında,  terziler,  tabakhane, boyahaneler, yağhaneler, aşçılık, çömlekçilik, iğnecilik ve yemenicilik, nalcılık, semercilik gibi çeşitli is kolları ve esnafları ortaya çıkıyordu.

Bedestenler bir anlamda etraflarında pek çok iş ve meslek kollarının iş yapmasına olanak sağlayan ticari ve mesleki faaliyetler oluşturan merkezler hainle geliyorlardı. Bedestenlerin etrafı diğer iş, meslek ve ticaret erbapları ile dolup taşınca bedestenler ve civarlarına, han, mescit, çeşme, cami tuvalet, şadırvan, çayhane, berber,  hamam gibi yapılar da ortaya çıkıyordu.

Bedestenler ayrıca Ahilik ve Loncalık sistemine göre örgütleniyor, kendi tüzüklerini ve geleneklerini oluşturuyorlardı.  Bedestenlerdeki esnaflarına arasında sosyal ve maddi dayanışmalar kuruluyor,  Her bedestenin seçilmiş bir akil adamı, şeyh, pir veya lideri oluyordu. [6]Esnaflar arasında belli bir miktar para toplanıyor bedestenin seçilmiş önderine veya pirine bu paralar veriliyor, bu paralarla iş yeri açma hakkına ulaşan yetişmiş elemanlara iş yerleri açılıyor veya bu paralar hayır hasenat işlerinde kullanılıyordu. Bazı bedestenlerin yardım sandıklarında toplanan paralar bir dükkân açabilecek seviyeye gelirse bir dükkân daha açılıyor, bu dükkânın geliri de bu bedestendeki esnaflara pay ediliyordu.

Çıraklı eğitiminden geçmemiş kişiler bu bedestenlerde işe alınmıyor,  kalfalık ve ustalık eğitiminden geçmemiş kimselerin iş yeri açmasına izin verilmiyordu.

 

AYAKTA KALMIŞ OLAN OSMANLI BEDESTENLERİ 

  • Adana Bedesteni (16. yüzyıl)
  • Afyon Bedesteni (1478)
  • Amasya Bedesteni
  • Ankara Mahmut Paşa Bedesteni (15. yüzyıl)
  • Bayburt Bedesteni
  • Beysehir
  • Bergama Bedesteni (16-17. yüzyıl)
  • Bursa Bedesteni (14. yüzyıl)
  • Edirne Bedesteni (1418)
  • Eregli (Konya)
  • Filibe (Plovdiv- Bulgaristan)
  • Gelibolu Bedesteni (15-16. yüzyıl)
  • Harput Bedesteni  1523
  • Isparta (1562)
  • İstanbul Bedestenleri (15. yüzyıl)
  • Istip (Yugoslavya),
  • İzmir Kızlarağası Bedesteni
  • İnegöl Bedesteni 1887-
  • Kahramanmaraş Bedesteni (12. yüzyıl)
  • Kastamonu (1474)
  • Kırklareli Hızır Bey Bedesteni (14. yüzyıl)
  • Kırkkaşık Bedesteni(1579 Tarsus)
  • Konya Bedesteni
  • Lefkosa,
  • Manisa Bedesteni (14. yüzyıl)
  • Mardin (1480),
  • Merzifon,
  • Makedonya, Saraybosna (1551),
  • Niğde Bedesteni (15. yüzyıl)
  • Rüstem Paşa Bedesteni (16. yüzyıl)
  • Samsun Bedesteni
  • Selanik (1481 -1512),
  • Serez (1419),
  • Sivas bedesteni[7]
  • Sofya (1481-1512),
  • Şam (1752),
  • Sumnu (Kolarovgrad-Bulgaristan),
  • Trabzon Bedesteni
  • Tire Bedesteni (15. yüzyıl)
  • Tekirdağ Bedesteni (16. yüzyıl)
  • Tire (1480),[8]
  • Tokat Bedesteni (16. yüzyıl)
  • Urfa (1568)
  • Uskup (1418)
  • Uşak Bedesteni (19. yuzyıl)
  • Vezirkopru (1670)
  • Yanbolu (1492-Bulgaristan),
  • Yenisehir (Larissa-Yunanistan 1510)
  • Zile (1494)[9]



KAYNAKÇA


  • [1] Semavi Eyice,  Bedesten Maddesi,  TDV, Islâm Ansiklopedisi c.5, Shf, shf, 302-311
  • [2] https://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/osmanlida-bedestenler.html
  • [3] Semavi Eyice,  Bedesten Maddesi,  TDV, Islâm Ansiklopedisi c.5, Shf, shf, 302-311
  • [4] Savaş Şakar, Bedestenler, https://www.savassakar.com/index.php/bedestenler/
  • [5] https://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/osmanlida-bedestenler.html
  • [6] https://www.edebiyadvesanatakademisi.com/sanat/381-debbaglik_zanaati_ve_deri_isleme.html
  • [7] Özhan Öztürk. Karadeniz: Ansiklopedik Sözlük. 2. Cilt. Heyamola Yayıncılık. İstanbul. 2005. ISBN 975-6121-00-9
  • [8] Savaş Şakar, Bedestenler, https://www.savassakar.com/index.php/bedestenler/
  • [9] Özhan Öztürk. Karadeniz: Ansiklopedik Sözlük. 2. Cilt. Heyamola Yayıncılık. İstanbul. 2005. ISBN 975-6121-00-9

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar