ESERİN YAZARI KONUSU DÖNEMİ TÜRÜ HAKKINDA
Bir istifa Reşat Nuri Güntekin ’in ilk baskısı 1956 yılında yapılmış olan birkaç hikâyeden oluşan hikâyelerini bir araya getirdiği Tanrı Misafiri adlı hikâye kitabı içinde olan bir öyküsüdür. Bu hikâye kitabında esere adını veren Tanrı Misafiri adlı öykü yanında, Yaseminli Yuva ,Bir istifa adlarındaki hikayelerden oluşur.
Yazarın Tanrı Misafiri adlı öykü kitabı yazarın, Sönmüş Yıldızlar, Leyla İle Mecnun, Olağan İşler adlı hikâye kitapları ile birlikte dört hikâye kitabından biridir.
Yazar hikâyelerinde de romanlarındakilere benzer konular işlemiş hikâyelerinde geri kalmışlık, ideal cumhuriyet aydınlarının memleketi kalkındırmak için katlanmak zorunda kaldıkları yobazlıkla, bağnazlıklar savaşları, aşk, macera, devletin eskiyen kurumlarına yapılan kara mizah türü ince eleştiriler, toplumun aksayan yönlerini traji komik bir şekilde ortaya koymak gibi konuları işlemiştir.
Tanrı Misafiri adlı öykü kitabında da yazar sosyal faydayı öne çıkarmış, şairlik görüntüsü altında kadınları aldatarak geneleve pazarlayan bir adamın elinden karısını kurtaran bir adamın planını anlatmıştır.
Bir istifa
Askerliğini yeni yapmış olan bir öğretmen, göreve başladığı okuldaki ilk dersinde öğrencilerine bir soru sorar. Bu soru şu şekildedir. “ Bana hayatta en mutlu olduğunuz günü anlatın? Çocukların içinden birisine söz hakkı veren öğretmen bu soruyu gözüne kestirdiği bir öğrenciyi ayağa kaldırarak “sen anlat” der. O çocuk, “Babamın cezaevine düştüğü gün” diye şaşırtan bir cevap vermiştir. Öğretmen nedenini sorduğunda ise çocuk “ Çünkü babam annemi ve bizi çok döğüyordu “ diye cevap vermiştir.
İkinci çocuk, “Hastaneye yattığım gün, çünkü ameliyatta biraz zorluk çektim ama sonra çok güzel yemekler yedim, temiz yataklarda yattım ” diye anlatır.
Üçüncü çocuk, “‘Benim en güzel günümle, en kötü günüm bir arada geldi, öğretmenim. Babam Anadolu’da askerdi. Yıllarca ondan para, mektup değil, hatta sağ haberini bile alamadık. Elimizdeki bütün para bitmiş, bütün eşyamız satılmıştı. Vaktiyle iyi gün gördüğümüz için kimseye derdimizi söyleyemiyorduk. Nihayet üç gün bir kuru ekmek parçasıyla yaşadık. Dördüncü gün açlıktan yüreğim ezilmiş, gözlerim kararmış olduğu halde eve dönmüştüm. Annemi hasta buldum. Başını bağlamıştı. Gözlen ağlamaktan şişmişti. ‘Babandan para geldi çocuğum. Sana yemek hazırladım,’ dedi. Önüme sıcak bir çorba koydu. ‘Babam nasılmış?’ diye sormaya cesaret edemiyor, aç bir kurt gibi çorbayı içiyordum. Bir aralık gözüm bir köşede duran babamın kılıcına, saatine, yüzüğüne ilişti. O vakit, annemin niçin ağladığını anladım. Ben de ağlamak istiyordum. Fakat o kadar açtım ki…
Arkamı anneme çevirdim yediğim saatte ömrümün en mesut zamanı diyecektim, ama çorbaya gözyaşlarımın acılığı karışmıştı.”
Öğretmen dinlediği bu hikâyelerden çok müteessir olmuştur. Dersten çıkan öğretmen birkaç dakika sonra müdürün odasına girer ve istifa kâğıdını uzatır. . Müdür, hayretle sebebini sorunca:
“Biraz daha silah taşımaya, kan görmeye ihtiyacım var. Öğretmen olmak çin gerekli metaneti ve katı kalpliliği belki bu sayede kazanırım ” diye bir cevap vermiştir.
TÜM ESERLERİ İÇİN TIKLAYIN
https://edebiyatvesanatakademisi.com/writer/resat-nuri-guntekin