Civelek Nedir Civelek Taburu ve Osmanlıda Eşcinsellik

14.10.2022

 

Civelek Nedir 

Osmanlıca yazılışı : جیوه‌لك

Civelek Türkçe kökenli bir sözcüktür.  Kelime anlamları Türkçede cıvıl cıvıl, canlı, neşeli, sokulgan, oynak, cilveli, fıkır fıkır hareketli manalarına gelir. Eski dilde “neş'eli deve yavrusu veya genç” [1] anlamlarında da kullanılmıştır.               

Civelekler ve Civelek Taburu

Osmanlı devrinde Yeniçeri ocağına alınan askerler genellikle Hıristiyan asıllı tebaadan seçilen ve devşirilen çocuk yaştaki gürbüz ve sağlıklı gençlerden oluşurdu. Bu gençler ocağa alınır, yeteneklerine ve fiziki görünüşlerine göre ortalara ( bölüklere) alınırdı.

Civelekler daha ziyade aşçılar ocağına alınan ve bu ocakta yaver gibi yetiştirilen gençlerden oluşuyordu. Civelekler, yakışıklı ve genç çocuklar arasında çıkan kadınsı özelliklere sahip, eşcinsel erkeklerden oluşan yeniçerilerdi. O dönemin şartlarına göre homoseksüellik çok da ayıplanan bir vaka değildi. Hatta ozellikle İstanbul'da insanlarin yadirgamadigi normal bir durum olarak görülüyordu. Konaklara ev işlerini yapmalari için cariye, cinsel ihtiyaçları karşilması icin odalık satın alınması normal karşılanırdı. Anlaşildigı kadarı ile evin hanımlarının itiraz etme şansı hemen hiç yoktu.


Ayrıca emekli olana kadar yeniçerilerin evlenmesi yasaktı. Bu etkenler nedeni ile Yeniçeriler arasında homoseksüellik yaygındı. Bu nedenle yeniçerilerin cinsel ihtiyaçlarını karşılayan civelek taburu kurulmuştu. Civelek taburu savaşlara da katılır ve yeniçerilerin cinsel ihtiyaçlarını karşılardı. [2] Civelekler taburundaki yeniçerilerin gönül bağı kurduğu yeniçeriler de olabiliyordu.


Osmanlı Toplum Yapısında Eşcinsellik

Birçok kaynak saraydaki içoğlanları müessesesi içinde eşcinsel görevler için ayrılan kişiler olduğu görüşündedir. İçoğlanlarının bazılarının peçe örttükleri, padişahın özel zevkleri için seçildiklerine dair bilgiler ve çelişkili iddialar bulunmaktadır. Ancak saray için içoğlanları alındığı ve bu devşirmelerin özenle yetiştirildiği bariz bir gerçektir. İçoğlanları “ gruplar halinde devlet merkezine getirilen devşirmelerin en zeki, en gürbüz, endamı en düzgün ve iyi huylu olanlar” [3] arasından seçilirdi. Seçilen içoğlanları Gılmânân-ı Enderûn, gılmânân-ı hâssa veya gılmânân-ı Sarây-ı Âmire de denilen Enderun’daki eğitim merkezlerinde eğitilirlerdi. İçoğlanı seçilen bu çocuklara “Edirne, Galata ve İbrâhim Paşa saraylarında Türk-İslâm terbiyesiyle birlikte gerekli dersler verilir, görgü kuralları anlatılır, bu arada silâh talimi, binicilik ve yeteneklerine göre çeşitli sanatlar öğretilirdi. Bu çocukların en kabiliyetlileri Topkapı Sarayı’na alınır, diğerleri ise genellikle kapıkulu süvariliğine verilirdi. Enderun’un Büyük Oda ve Küçük Oda iç oğlanlarına dolama giydikleri için “dolamalı”, daha yüksek dereceli doğancı, seferli, kiler, hazine ve Has Oda gılmanlarına da kaftan giymelerinden dolayı “kaftanlı” denirdi. ”[4]

Eşcinsellik olayları sadece Yeniçerilik teşkilatında değil, tarikatlarda, kimi derviş grupları arasında esnaf teşkilatlarında hatta saray ve konaklarda da vardı.  Saraylarda bazı içoğlanlarının bulunma nedeni bu idi. Hatta içoğlanlarına zengin konaklarında da rastlanıyordu.  

Büyük konak sahipsahip ise iç oğlanı, gılman veya müennes de denilen bu tip eşcinselleri veya cariyeleri köle tacirlerinden gulam olarak satın alıyorlardı. Bu tip gençlerin Osmanlı ordusundaki adı ise civelekti.

Osmanlı toplum düzeninde “erkek erkeğe ilişki ya da erkek erkeğe seks  “ divan şairlerinin şiirlerine de bir hayli yansımıştır. Erkek ekeğe eşcinselliğe “oğlancılık” denirdi. Osmanlılarda pasif gey erkeklere lûtî de diyorlardı.[5] Bu nedenle “ oğlancılığın diğer adı “ lutilikti”.  


Osmanlı devrinde seks işçisi eşcinsel erkeklere "hîz oğlanı" da denirdi. Hîz oğlanlarının oluşturduğu gruba ise “ hîzan” deniliyordu. Hatta hayatını bu yoldan kazanan "hîz oğlanları”  kayıt altına alınır "defter-i hîzán" adlı kütüğe kaydedilirdi. Osmanlı döneminde hizanlar " yani gayler " bir meslek gurubu olarak kabul edilmiş ve bir esnaf teşkilatı olarak sayılmıştı.  Hiz oğlanlarının hamamlarda çalışanlarına ise  “ hamam oğlanı “ deniyordu.  Eşcinseller arasındaki münasebetlere gulampara (kulampara- aktif eşcinsel ) veya gulamperestlik denirdi. ( bkz KORSAN GEMI ESIR BENDE KÖLE GULAM- KUL KÖLE NEDIR ŞIIRLERDE BENDE KÖLE GULAM )

Osmanlı devrinde gulamperestlik veya eşcinsel ilişkilerin dervişler, esnaflar, şairler arasında da yaygın olduğu divan şairlerinin şiirlerinden, şehrengizlerden, medreselerde ders kitabı olarak da okutulan Mercimek Ahmet’in Kabusname gibi eserlerinden de anlaşılmaktadır. [6]( bkz MERCIMEK AHMET VE KABUSNAME: KABUSNAMEDEN ÖĞÜT ÖRNEKLERI )


Örneğin Osmanlıda “ ahlaka mugayir olduğu için “ toplatılan ve sansüre uğrayan ilk eser olan Enderunlu Fazıl’ın “Hubanname” Güzeller veya "Güzel Oğlanlar Kitabı” erkek güzeller adına yazılmıştı. Çok müstehcen içerikler taşıyan bu eser ancak Tanzimat devrinde ki aydınların köleliği ve gulamperestligi ayıplayan tavırları sonrasinda yasaklanmış  bir kitaptı. [7]


Hamamcılar kethüdası Derviş İsmail’in yazmış olduğu “ Dellaknâme-i Dilgüşa[8], 19.asırda Ceride i Havadis’te basılan kendi başına kötülükler ile savaşan bir genci ve iki eşcinsel erkek arasındaki aşkı anlatan "Hançerli Hanım Hikâye-i Garibesi" adlı eserler, Gazneli Mahmut ve kölesi Ayaz ile ilgili anlatılanlar,  Tanzimat sürecinde dahi bu durumun gündemde olduğunu anlamamız için yeterlidir.

KAYNAKÇA 

[1] https://www.luggat.com/civelek/1/1

[2]  TDK Tarih Terimleri Sözlüğiü

[3] AHMET ŞİMŞİRGİL, https://islamansiklopedisi.org.tr/ic-oglani

[4] AHMET ŞİMŞİRGİL, https://islamansiklopedisi.org.tr/ic-oglani

[5] İklim Bayraktar ("Osmanli Tarihinde Oğlancılık"23 Ocak 2011).

[6] MERCIMEK AHMET VE KABUSNAME: KABUSNAMEDEN ÖĞÜT ÖRNEKLERI, https://www.edebiyatvesanatakademisi.com//search?term=MERCIMEK+AHMET+VE+KABUSNAME%3a+KABUSNAMEDEN+%c3%96%c4%9e%c3%9cT+%c3%96RNEKLERI

[7] HUBANNAME (GÜZELLER KITABI) ENDERUNLU FAZIL, https://www.edebiyatvesanatakademisi.com//search?term=HUBANNAME+(G%c3%9cZELLER+KITABI)+ENDERUNLU+FAZIL+

[8] Koçu, Reşat Ekrem. Dağ Padişahları: Tarihimizdeki Büyük Şekaavet ve İsyanları, sf 103.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar