02.05.2015
ZARÎFÎ, Çorlulu
1558- 1559- ö. 1013/1604 ten sonra
Çorlulu Zarifî, on altıncı yüzyılın ikinci yarısı ile on yedinci yüzyılın ilk başlarında yaşamış, bir Divan şairidir. Ruscuklu Zarifi ve Diğer Zarifilerden ayırmak için ona Çorlulu Zarifi denmiştir. Divan edebiyatındaki Zariflere baktığımızda ayrı ayrı yerlerde ve ayrı ayrı zamanlarda yaşamış altı Zarifi mevcuttur. [1]
Çorlulu Zarifi’den devrin kaynakları çok fazla bahsetmediklerinden Zarifî’nin hayatıyla ilgili bilgilerimiz oldukça kısıtlıdır. Bu yüzden doğumu, ölümü ve hayatıyla ilgili bilgileri yazdığı mersiyeler kasideler, sunduğu kişiler ve şiirlerinde düşürdüğü tarihlerden çıkarılmaktadır. [2]
Zarifi’nin hayatı ve eserleri hakkında elimizde olan hemen hemen bütün bilgileri Zarifi üzerinde derinlemesine çalışmalar yapan Dr. Gülşah TAŞKIN’a aittir. Zarifî, Râhatü’l-ervâh adlı eserinin sonlarında, “Bade’t-târîh bu kıt’ ayı tahrîr ve kâilinün mevlidi Çorlî oldugı tastîr olundı” diyerek kaydettiği bir kıt’a ile Çorlulu olduğunu açıklar. [3]
Doğum tarihini ise Mihr ü Mâh’ adlı eserini 986 (1578) yılında kaleme aldığında yaşının yirmi olduğundan dolayı bilinmekte buna göre de 1558-1559 yıllarında doğduğu tahmin edilmektedir.[4]
Zarifi, Çorlu’ya yerleşerek evini medreseye çeviren Bihiştî Ramazan Efendi’nin talebesidir. Bir taraftan Ahmed Paşa Camii’nde imam-hatiplik ve vâizlik yapan Behişti Ramazan Efendi diğer taraftan zaviye haline getirdiği evinde tasavvufî irşat faaliyetini sürdürmüş, zaviyenin etrafında yaptırdığı barındırdığı talebelere de ders vermiştir. [5] Nitekim kuvvetli bir şair olarak tanınan Zarîfî de Bihiştî’nin talebesi olarak anılmaktadır.
Şairin Kanûnî Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murad, III. Mehmed ve I. Ahmed dönemlerinde yaşadığı Kanûnî ve II. Selim döneminde oldukça genç olduğu III. Murad döneminden itibaren şair olarak tanınmaya başladığı sanılmaktadır. Zarîfî, Mihr ü Mâh adlı eserini yazmaya başladığında babasının vefatını, ebced hesabı ile düşürmüş ve o yıllarda yirmi yaşlarında olduğunu ifade etmiştir. Bu tarih kıt ‘asında babasının “Zarif” lakabıyla anılan ve çevresinde çok sevilen Musa adında biri olduğunu ifade etmektedir. Şair, Zarîfî mahlasını bundan dolayı seçmiş olmalıdır.
Râhatü’l-ervâh’ın eserinin sonunda ise veba salgınında iki çocuğunu ve torunun kaybettiği onlar için yazdığı mersiyelerden anlamaktayız. Bu mersiyelerde düşürdüğü tarih ise ebced hesabı ile 1013/1604 tarihini göstermektedir. [6]Bundan dolayı da Zarifi’nin 1604 yılından sonra öldüğü ortaya çıkmaktadır.
Zarîfî’nin Şemsi Ahmed Paşa’ya (ö. 988/1580) şiirler sunmasından sonra belli bir dönemde devlet memuriyetine girdiği anlaşılmaktadır
.
Eserleri
Divan: Divanda şairin diğer eserlerinden toplanan parçalarla birlikte on üç kaside, on terciibend, iki müseddes, üç tahmîs, bir murabba, biri Arapça, biri müveşşah olmak üzere 289 gazel, on üç mesnevi, iki tarih kıtası, on iki kıta, iki nazım, kırk altı matla‘ ve on dört müfred olmak üzere toplam 408 şiir bulunmaktadır.
Zarîfî divanının üç nüshası tespit edilebilmiştir. Bilinen en kapsamlı nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (TY, nr. 673/3) ve şairin Râhatü’l-ervâh ile Mihr ü Mâh adlı eserleriyle birlikte Zarîfî külliyatı içinde yer almaktadır. Leiden Üniversitesi Kütüphanesi’nde mevcut ikinci nüshası da (Cod. Or., nr. 1286) Râhatü’l-ervâh ve Mihr ü Mâh ile beraber Zarîfî külliyatı içindedir. Üçüncü nüsha Biblioteca Apostolica Vaticana’da kayıtlıdır (Vatikano Turco, MS, nr. 262/2, vr. 39-91), bu nüsha Mihr ü Mâh ile birlikte ciltlenmiştir. Gülşah Taşkın divan üzerine doktora tezi hazırlamıştır (bk. bibl.). [7]
Mihr ü Mâh. III. Murad’a sunulmak üzere 986 (1578) yılında kaleme alınan Mihr ü Mâh şairin ilk eseri olup aruzun “mefâîlün mefâîlün feûlün” kalıbıyla yazılmış, 1213 beyitlik klasik bir aşk hikâyesidir. Mesnevinin İstanbul (TY, nr. 673/2) ve Leiden (Cod. Or., nr. 1286) üniversiteleriyle Atatürk Üniversitesi (Seyfettin Özege Bölümü, Agâh Sırrı Levend Kitapları, nr. 147) kütüphanelerinde, Almanya Marburg Millî Kütüphanesi’nde (Or. Oct., MS, nr. 2390, vr. 110-142) ve Biblioteca Apostolica Vaticana’da (Vatikano Turco, MS, nr. 262/1, vr. 1-37) nüshaları tesbit edilmiştir. Zarîfî’nin Mihr ü Mâh’ı üzerine Vedat Nuri Turhan yüksek lisans tezi hazırlamıştır (bk. bibl.) [8]
Râhatü’l-ervâh. 1013’te (1604) tamamlanan eser I. Ahmed’e sunulmak üzere manzum-mensur karışık yazılmıştır ve Sa‘dî-i Şîrâzî’nin Gülistân’ına nazîredir. Eserde şairin diğer eserlerine nisbetle daha ağır bir dil kullanılmıştır. Yer yer müstehcen fıkralar, Nasreddin Hoca fıkraları, latifeler ve ilginç hikâyelerin anlatıldığı Râhatü’l-ervâh kültür tarihi açısından bir kaynak niteliğindedir. Bu eseri Nasrettin Hoca fıkralarına yer veren ender sayıdaki divan edebiyatı eserlerinden biriis olması açısından da önemlidir. [9]Eserin Leiden Üniversitesi’nde (Cod. Or., nr. 1286), İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi ile (TY, nr. 673/1) Almanya Marburg Millî Kütüphanesi’nde (MS. Or. Oct., nr. 2390, vr. 1-108) kayıtlı üç nüshası bilinmektedir. [10]
EDEBİ KİŞİLİĞİ
“Zarifî’ nin ilahî ve mecazi aşkı bir bütün olarak işleyen, aşkı insanın ruhunu arındırması için en önemli araçlardan biri olarak gören ve bir sevgiliye kavuşmaktan çok aşkı amaç edinen bir şair olduğu söylenebilir”[11]
Zarîfî şiirlerinde genellikle aşk, şarap, dünyanın geçiciliği gibi din dışı divan şirinin klasik konularını işlemiş, şiirlerinde sade bir dil kullanan Zarîfî, atasözleri ve deyimlere de sık sık yer vermiştir.
Gazel
Her kaçan kaddin bana ol serv-kâmet gösterür
Şîve-i reftâr idüp çok dürlü hâlet gösterür
Açılup bâğ içre gonca handeler kılsun diyü
Bülbül-i gül nagmeler idüp şetâret gösterür
Togalum mi’rât-ı hûrşîd ile kûy-ı dil-bere
Görelüm âyîne-i devrân ne sûret gösterür
Bülbüline gonca-i la'lini dil-ber öpdürüp
Gül gibi rûyın dürüp sonra nedâmet gösterür
Erba'în içre terakkî eyleyüp sûfî şitâ
Halkı âb üzre revân idüp velâyet gösterür
Er dimez ana Zarîfî ehl-i ışk itmez kelâm
Bu zen-i dünyâya her kim ki mahabbet gösterür (Taşkın 2009: 256)
KAYNAKÇA
[1] Rasinı DENİZ, ZARİFİ'NİN YAZMA TASAVVUF- NAMESİErciyes Üver. İlahiyat Dergisi, S. 7, Kayseri 1990, shf . 215
[2] Gülşah TAŞKIN, ÇORLULU ZARİFÎ’NİN RÂHATÜ’L-ERVÂH’INDA AŞK VE ÂŞIK, International Periodical For the Turkish Studies, Volume 5/3 Summer 2010, shf 523, 543
[3] Gülşah TAŞKIN, ÇORLULU ZARİFÎ’NİN RÂHATÜ’L-ERVÂH’INDA AŞK VE ÂŞIK, International Periodical For the Turkish Studies, Volume 5/3 Summer 2010, shf 523, 543
[4] GÜLŞAH TAŞKIN, https://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&detay=144
[5] Mustafa Uzun, BİHİŞTÎ RAMAZAN EFENDİ, TDV İA, cilt: 06; sayfa: 146
[6] Gülşah TAŞKIN, ÇORLULU ZARİFÎ’NİN RÂHATÜ’L-ERVÂH’INDA AŞK VE ÂŞIK, International Periodical For the Turkish Studies, Volume 5/3 Summer 2010, shf 523, 543
[7] Gülşah TAŞKIN, ÇORLULU ZARİFÎ’NİN RÂHATÜ’L-ERVÂH’INDA AŞK VE ÂŞIK, International Periodical For the Turkish Studies, Volume 5/3 Summer 2010, shf 523, 543
[8] Gülşah TAŞKIN, ÇORLULU ZARİFÎ’NİN RÂHATÜ’L-ERVÂH’INDA AŞK VE ÂŞIK, International Periodical For the Turkish Studies, Volume 5/3 Summer 2010, shf 523, 543
[9] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/nasreddin-hoca-hayati-fikralarina-dair-kaynaklar/77189
[10] Gülşah TAŞKIN, ÇORLULU ZARİFÎ’NİN RÂHATÜ’L-ERVÂH’INDA AŞK VE ÂŞIK, International Periodical For the Turkish Studies, Volume 5/3 Summer 2010, shf 523, 543
[11] Gülşah TAŞKIN, ÇORLULU ZARİFÎ’NİN RÂHATÜ’L-ERVÂH’I
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın