07.08.2015
Cür’a
Osmanlıca yazılışı: cür’a : جرعه
Cür’a nın sözlüklerdeki anlamı bir yudum, yudumluk içim, bir yudumluk su, “bir çeşit ibrik, damla damla döken” manalarındadır. Fakat cür’anın anlamı divan şiirinde ve eski dilde bir yudum sudan ziyade kadehin dibinde kalan bir yudumluk tortudur.
Üzüm suyu ile yapılan şarapların kadehte kalan tortularının veya bir yudumluk artığına Cür’a dendiği bilinmektedir. Çür’a divan şiirinde kadehin dibinde kalan son yudumluk tortuya veya yuduma denir. Kadehlerin dibinde bir yudum Cür’a bırakılması eski bir adettir. Eskiden şarapçılar kadehin dibinde mutlaka bir yudum şarap bırakırlar bu yudumu da Şarabın mucidi olarak kabul ettikleri,[1] pirleri olarak gördükleri Cem ‘in ruhuna ve diğer şarapçıların ruhuna gitsin diyerek toprağa dökerlermiş. ( BkzŞehname ve Taberi'de Cem Cemşit-i Hurşit)
A.Talat Onay’a göre eskiden bardakta su bırakmak veya fazla doldurarak taşırmak hoş görülmez, bu suyu dökmek de israf sayılırmış [2] Kadehe konulan şarabın da içilmemesi şarapçılar tarafından pek hoş görülmez, kadehindeki şarabı bitirmeyen de ayıplanırmış. Cüra’yı Cem’in ruhu için toprağa dökmek âdeti bazı şairlerimiz tarafından kınandığı görülmektedir. Şarapçılar Cür’ayı toprağa serperek eski ayyaşların ruhlarına da gitsin amacı güttüklerine dair işaretler de vardır.
Hâk-i pây-ı ehli dil meftunu yaranız hele
Hak isek de cura nuş- bezm-i rindanız hele Abdi [3]
Şimdilik ariflerin ayak toprağı dostların da aşığıyız. Toprak idiysek bile rintlerin meclisinde cür’a içen bir toprağız
Sağarı sunma tamamen içmeyene ey saki
Dökme hâk-i siyehe âb-ı ruh meykedeyi Nabi
Ey Saki şarabı tamamen içip bitirmeyene şarap verme, mey ile neşelenmiş olanların baş tacı etmeleri gereken neşeyi kara toprağa dökmelerine engel ol.
Serinde neşe, sahba atasıdır hakin
Teeddüb eyle ruh – hake cür’a paş olma Nabi
Başında neşe ile içki dolu kadeh toprağın atasıdır. ( üzümden yapılmış olduğundan) Edepli ol da baş tacı etmen gereken neşeyi toprağa ayaklar altına - dökme
Daha eski devirlerde şaraplar tek yudumda veya tek dikişte içilecek şekilde doldurulur, bez mi cemlerde bu kadeh elden ele dolaşır, saki herkese doldurur doldurur verirmiş, Böylece şarabın ve kadehin dönmesi sağlanır bu dönme ile feyz ve şifa ile aşk ve vefanın da devrettiğine inanırlarmış.
Yürü var tanı kim ma’nide pir – i meykede
Her ayağı kim sunar el vermedir irşaddur. Necati Bey
Kınamayı bırak da meyhaneye var. Pir-i muğanın sunduğu elindeki kadehte nice irşad ( aydınlanma vardır.
Dün gördü cür’a döktüğüm pir-i meykede
Bugün beni onarmayan onun ilencidir. Necati Bey i
Meyhaneci dün cür’ayı toprağa döktüğümü gördü. Bu gün onun ilenci yüzünden çok perişan haldeyim
Ahir mekânın olsa gerek cür’a gibi hâk
Devran elinden erse gerek cam- ı ayşa seng Baki
Tıpkı senin de son mekânın olan toprağa can cürasını dökeceğin gibi, bir gün bir taşa gelip bu kadeh de kırılacak ve cürası toprağa dökülecek
Divan şairleri şarabı renginden dolayı kana benzetmişler şarabın kadehte kalan son tortusunu da Cem'in ruhuna gitmesi üzere toprağa dökme âdetini de kanını toprağa dökme ile alakalandırmışlardır. Aşağıdaki beyitte tam olarak bu düşünce vardır.
Dökmedin devr yire cürʿa gibi ḳanumızı
Sāḳiyā nūş idelüm al berü şol ḳanlıḳdan Necati
Ben bir ednâ cür'adan kim aklı bî-hûş eyleyem
Vây eger bezm-i mahabbetde kadeh nûş eyleyem Hayali Bey
Kaynakça
[1]https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/cem-cemsid-i-hursit-divan-siirinde-cem-ve-tum/85236
[2] A. Talat Onay, Eski Edebiyatta Mazmunlar, MEB Yayınları, İst. 1996- shf.
[3] A. Talat Onay, Eski Edebiyatta Mazmunlar, MEB Yayınları, İst. 1996- shf.
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın