CEM
İran’da hüküm süren ilk sülâlelerden Pîşdâdiyân’ın dördüncü ve en büyük hükümdarıdır. Hayatı efsaneleşmiş, divan şiirine de bu esatirler deki efsanevi kimliği ile girmiştir.
İran destanlarında: Hz. Âdem’in yedinci oğlu Geyûmers’in torunu olarak gösterilir. “Cem’e güzel yüzlü oluşu sebebiyle Pehlevîce “ışık ve nur” anlamına gelen Şîd lakabı verilmiş ve Cemşîd adıyla da anılmıştır.” [1] ( BKZ Hatt-ı Câm Hatt-ı Sağar Nedir ve Cemşid-i Hurşid'in Kadehi )
Çemşid denmesinin nedeni ise Güneş’in oğlu ( Ay) olarak kabul edilmesi ile ilgilidir. Cem toplumu, askerler, sanatkârlar ve çiftçiler olmak üzere üç sınıfa ayırmış mesleklerin pek çoğu onun zamanında ortaya çıkmıştır. Topraktan maden üretimi ve savaş aletleri onun zamanında icad olmuş, sekiz yüz sene yaşadığı söylenen Cem’in zamanında birçok ilim ve meslek dalı ortaya çıkmış, şarabı, çiftçiliği, resim, heykel, müzik, müzik aletlerinin pek çoğu vb onun zamanında bulunmuştur. Yabel onun zamanında tıbbı, Yübel onun zamanında musikiyi, diğer kardeşleri Tübel ise çiftçilik ve diğer meslekleri bulmuştur.[2] Bihzad ve Mani[3] resim sanatını bulan kişiler olmuşlardır. ( BkzDivan Şiirinde Ressam Bihzâd Mazmunu )
700 yıl hüküm süren Cem, tahta Güneşin Hamel Koç burcuna girdiği 21 Mart’ta tahta çıkmış, Simurg’un kendisine verdiği üzümleri yetiştirip suyundan şarabı icat etmiştir. Tahta çıktığı gün herkese şarap dağıtmış, 21 Martı ( Nevruz günü ) “ bayram ilan etmiş, ateşler yaktırmış, Güneşin Oğlu Cemşid-i Hurşit olarak kendini tanrı ilan etmiş, her şehre heykellerini diktirmiş ahali ise o heykellerinden Cem’in kendilerini gözetlediğine inanmışlardır. ( BKZ Cemşid ü Hurşid Menevisi Ahmedi )
Cem, 21 Martta altından bir tahta oturmuş altın elbiseler giymiş güneşin doğuşu ile birlikte herkesin gözünü kamaştırmış, tahta çıktığı bu günü de bayram ilan etmiştir. ( BKZ İlkçağdan Bugüne Destanlar Gelenekler İnançlar ve Divan Şiirinde Nevruz ) İran esatirlerinde Cemşid ile ilgi bir başka efsaneye göre Cemşîd, ifritleri nevruz gününde yakalamış onları ilâhî saltanat arabasına bağlamış ve onların sayesinde saltanat arabasını göklere yükseltmiştir. Cemşîd, yakaladığı bu ifritleri insanlara hizmet etmeleri için de görevlendirmiştir. ( Kaynak:ŞİNASİ GÜNDÜZ, Nevruz DİA- Ehsan Yarshater, “Nawrūz”, ER, X, 341-342)
Ne câm Cem’de ne Cem pây-dâr-ı taht-ı zerinde
Ko almasun katı âvâreler şarâb üzerinde Nevizade Atai
Divan edebiyatında Cem genellikle kadehiyle birlikte ve şarabın mucidi, veya Ayine-i Cem , Bezm (içki meclisi) ve Nevruz vesileleri ile zikredilir. ( BKZ Nevrûz Nevruz-u Amme Nevruz u Hassa Nedir Şiirlerde Nevruz )
Saki Cem ile İskender'in aynasını parçalar gibi sinesini parçalayıp kırmızı şarabı sunarsa neyleriz.
Senin ay gibi parlayan yüzün içtiğim kırmızı şarabın içinde gözüküyor , İskenderin veya Cem’in aynasının ancak adı var. ( tadı yok)
Bursalı Rahmi bu beytinde hem Cem'den hem de hükümran kıldığı kendi hükümdarlık sülalesi olan Keyani sülalesinden bahsetmiştir.
Cam-ı Cem, Cem’in Dünyada Olan Biteni Gösteren Aynası
Cem’in aynası Rivayete göre bu kadeh, temsilî yedi madenden yapılmış, sihirli bir kadehtir. Diğer adı ise Cam-ı Cihannuma’dır. Esatirlere ve Cem’in kadehi etrafında oluşan inanışlara göre Cem bu kadehe bakarak civar ülkelerdeki halleri seyredermiş. Cem’in aynası İçine bakıldığında, dünyada olup biten her şeyi gösteren bir aynadır. Cem bu kadehe bakarak, devlet görevlilerinin adil davranıp davranmadıklarını, zulum edenleri, nizamı bozanları, intizamı sağlayanları görür ona göre davranırmış, Hangi ülkeye bakmayı dilerse o ülkeyi görür ülkelere ve düşmanlarına da bakarak tedbirler alırmış[4] ( BKZ Mir'ât Nedir Mirât-ı âlemnuma Ayîne-i İskender ve Cem'in Aynası-
Câmı Cem Câm-ı cihannüma Câm-ı âlemnüma, )
Cem’in Kadehi : ( BKZ : Câmı Cem Câm-ı cihannüma Câm-ı âlemnüma,)
Cem’in Kadehi ile Cem’in aynası aslında aynı şeydir. Cem kadehini ayna gibi kullanır. Kadehindeki şaraba bakarak âlemi, ülkesindeki yolsuzlukları, adaletsizlikleri, halkı ve yönetenleri izler, düşmanlarının ülkesini de gözetlermiş. Bu kadeh, temsilî yedi madenden yapılmış, sihirli bir kadehtir ve kadeh boşalınca derhal geri şarapla dolmaktadır.
Ey Zahid, Sufilerin şarabının çeşmesi Cem’in hayratındandır. Şaraba mani olma ki muhabbet erbabı o çeşmeden su içer.
Cem kimi eski metinlerde bazı benzer özelliklerinin olmasından dolayı olsa gerek Hz. Süleyman ile ilişkilendirilmiş, Hz. Süleyman’a da Cem denmiştir. Cem ile İskender ve Zülkarneyn arasında da ilgi kurulmuş , Cem; İskender ve Zülkarneyn’in yerine de kulanılmıştır. [6]Cem’i Hz Süleyman ile karıştıran şiirlerde eğer Cem; hüdhüd, belkıs, Saba, Asaf, Hatem ile birlikte kullanılıyorsa burada kast edilen Cem değil Hz. Süleyman’dır.
Bu dizede Hüdhüd ile Cem kullanılsa da maksad Hz Süleyman olmalıdır Eğer Cem, sed, seyehad ve düşman gemilerini yakan ayine ile kullanılıyorsa bu defa maksat İskender demektir.
Ab-ı hayatı Zülkarneyn ve Hızır aradığına göre Hz Süleyman dense bile kasıt İskender’dir.
İgili Linklerimiz
Kaynakça
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın