Cemşid ü Hurşid Menevisi Ahmedi

29.10.2014

Çemşîd ü Hurşîd ve Ahmedi Hakkında Gerekli Bilgiler 


Çemşîd ü Hurşîd, ünlü 14. yüzyıl divan şairi Ahmedi  ’nin en çok tanınan eserlerinden biri ve en az İskendername  kadar tanınmış bir mesnevisidir.

Çemşid’i Hurşit ilk önce İran edebiyatında Salman Saveci tarafından yazılmıştır. Cemşîd ü Hurşîd mesnevisi ilk yazan kişi olan şair Selman-ı Sâveci (Ö. 376) bu eseri Celâyirli hükümdarı Sultan I. Üveysi’nin isteği üzerine 1361 yılında kaleme alınmıştı. [1] (Uğurlu, 2009: 18). Daha sonraki dönemlerde yazılan Farsça ve Türkçe Cemşîd ü Hurşîd mesnevileri Sâveci’nin bu mesnevîsinden esinlenilerek yazılmıştır. Türk edebiyatında Ahmedi’den başka Şeyhoğlu Mustafa ve Cem Sultan

 da bu mesneviyi yazmıştır. ( bkz Şeyhoğlu Mustafa Edebi Kişiliği ve Hurşitname Özeti )

Ahmedi’nin bu eseri Türk Edebiyatında yazılmış olan ilk Çemşid’i Hurşit mesnevisidir. Ahmedi  bu eseri Salman Saveci’den tercüme etmiş konuyu ondan almış, ama aslı 1. 700 beyitten oluşan eseri 5. 000 beyite çıkarmıştır. ( bkz Ahmedi Hayatı ve Edebi Kişiliği ( 14. yy )

Eserde Dede Korkut Hikayeleri ve Köroğlu Hikayesinde de gördüğümüz kimi motifler, yerel unsurlar, Türk folklorundan gelme konular ve yer yer lirik gazeller de vardır ve   [2] Ahmedi bu eserini yerel ve milli unsurlarla zenginleştirmiş adeta telif bir eser yazmıştır.

Ahmedi’nin bu eserinden ilk önce N. S Banarlı söz etmiş, Mehmet Akalın da bu eseri yayınlamıştır. Ahmedi’nin Çemşid’i Hurşit’i İranlı şair Salman Saveci’nin aynı adı taşıyan 1700 beyitlik eserinden tercüme edilerek beş bin beyite çıkarılan ve 1403 yılında tamamlanan bir mesnevi şeklindedir. [3] Ahmedi bu çeviride eserin aslına sadık kalmamış, Salman’ın mesnevisini beş bin beyite çıkaracak kadar esere kendisinden çok şey katmıştır. [4] Ahmedî’nin en çok tanınan mesnevilerinden biri olan bu mesnevide gündelik hayata dair sahneler de dikkat çeker. Eser tercüme eser olmaktan ziyade Selman’ın aynı ismi taşıyan eserinden faydalanılarak yazılmış telif bir eser özelliği taşır.  Bu mesnevi de Ahmedi gazellere de yer vermiştir. ( bkz. Ahmedi Şiirleri )

Cemşid ü Hurşid’te Çin hükümdarının oğlu Cemşid ile Rum kayserinin kızı Hurşid arasındaki aşk hikâyesi anlatılır. Eser Ahmedi tarafından Germiyan Bey’i Emîr Süleyman Çelebi’nin emri ile yazılmış ve ona takdim edilmiştir.

Bu eser Mehmet Akalın tarafından günümüz diline çevrilmiş ve incelenmiştir. ( Mehmet Akalın, Ahmedî; Cemşîd u Hurşid, İnceleme-Metin, Ankara, 1975, )

Bu mesnevinin tek nüshası İstanbul Üniversitesi Ktp. TY. nr. 921′de Ahmedî’nin diğer eseri İskendernâme ile aynı mecmuadadır. [5]

Çemşid ü Hurşid’in Özeti

Çin’de kudretli bir hükümdar vardı. Emrinde milyonlarca askeri bulunuyor oklarının temreninden ateşler çıkıyordu. Bu hükümdarın oğlu Cemşîd i bir gece eğlendikten sonra uykuya daldı. Rüyasında bir kız gördü ve ona âşık oldu. Çemşid uyandıktan sonra  iyi bir ressam olan Mihrab adlı bir bezirgâna gördüklerini anlattı.  Bezirgân ise Çemşid’in anlattıklarından bu kızın Rum Kayserinin kızı olduğunu anladı. Ve kızın bir resmini yaparak Çemşid’e verdi. Cemşîd de, rüyada görüp sevdiği kızın kim olduğunu anlamış oldu. Bu olaydan sonra Cemşîd acı çekmeye başladı ve hastalandı.

Etrafındakiler bu dertten vazgeçmesi için telkinlerde bulunup, onu eğlendirmeye çalıştılar. Ailesi onu bu dertten kurtarmak için Çin’deki bütün kızları getirip ona gösterdi. Fakat Çemşid, Çin’de kendisine gösterilen hiçbir kızı beğenmeyip günden güne solmaya devam etti. En sonunda bu kızı alabilmek için Rum Kayserinin yanına gitmeğe karar verdi. Yanına da Mihrab’ı da (bezirgânı) alarak yola çıktı. Yolda Perilerle, devlerle, cadılarla savaşmak zorunda kaldı ve onların ellerinden kurtuldu. Sonunda sevdiği kızın ülkesine ulaştı.

Mihrab’ın yardımıyla sevgilisini buldu. Onunla tanıştı. Cemşîd ile Hurşit birlikte eğlenceler düzenleyerek uzun bir vakit geçirdi. Hurşid’in annesi olan her şeyi öğrendi. Ancak kendisini bir tüccar olarak tanıtan Cemşîd’e kızını vermek istemiyordu. Kızını Çemşid’ten uzak tutmak için Hurşid’i uzak bir köşke hapsetti. Cemşid ile Hurşid mektup yoluyla haberleşmeye ve gizli gizli tekrar görüşmeye başladı. An­cak âşıkların kavuşmaları için Hurşid’in annesini razı etmeleri gerekiyordu. Mih- rab, Cemşid’in aslında bir şehzade olduğunu söyleyerek onu ikna etti.

Bu arada Çın hükümdarı da her türlü tehlikeye karşı oğlunu korumak maksadı ile bir ordu göndermişti. Ordular gelince  Cemşîd, Rum sarayına ve Sultanın karşısına çıkıp kendinin Çin Hükümdarının oğlu Çemşit olarak tanıttı.

Fakat o sırada Şam hükümdarının oğlu da Hurşid’i babasından istemek üzere Rum diyarına gelmişti. Hükümdar her iki talibi meydanda yarışmaya davet etti. Yarışmayı kim kazanırsa Hurşit’i ona vereceğim dedi. Cemşîd, Hurşid’in bir köşkten kendilerini izlediği bir meydanda bu gençle çeşitli spor müsabakaları yaptı. Bu yarışmalarda Cemşîd rakibini her defasında mağlup etti ve Hurşid’i almaya hak kazandı. Bu arada Şam hükümdarı da oğlunun Hurşid’le evlenebilmesi, için bir ordu göndermişti.

Cemşîd’in ordusu Şam ordusunu da yendi. İki sevgili evlendiler. Çin’e döndüler. Çin hükümdarı geri döndüğü zaman bütün malını mülkünü oğluna bıraktı. Ve kendisi bir köşeye çekilerek hükümdarlığı oğluna verdi. [6]

İlgili Başlıklarımız

KAYNAKÇA 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar