03.08.2017
İskender ( Makedonyalı) ve İskender-i Zülkarneyn
Makedonya’dan kalkıp Anadolu, Suriye, Irak Mısır, İran Turan Himalayalar üzerinden Hindistan’a kadar giden, ön yakın ve uzak Asya’yı fetheden İskender, İslam ve Divan edebiyatında isminden en çok söz ettiren tarihi ve efsanevi karakterlerin başında gelir.
MakedonyalI II. Filip'in oğlu İskender, tarihte III. Aleksandros olarak da bilinmiş, MÖ 336 - MÖ 323 yılları arasında yaşamış, tarihteki en büyük Makedonya kralı olarak adını tarihe yazdırmıştır. Batılı ve Yunanlı kaynaklar onu Alexander III of Macedon olarak bilirken; İslam ve Divan edebiyatında ise, İskender-i Zülkarneyn, İskender-i Yunanı, Makedonyalı Filip'in oğlu İskender olarak bilinmiştir.
Tarihteki İskender’in Asya’yı zapt etmek üzere başlayan yürüyüşü, Çanakkale boğazını aşarak başlamış, Anadolu’daki Ege, Batı ve Doğu Akdeniz’deki tüm krallıklar ile şehir devletlerini egemenliği altına alarak devam etmişti. Pozantı’yı aşıp Çukurova’yı zapt eden İskender; dünyanın en güçlü devleti olan Pers ordularını ve komutanları Dara’yı Hatay Dörtyol’un Kuzuculu kasabası eteklerinde ki şimdiki adı Kinet Höyüğü, tarihteki adı İsos kenti olan şehrin dağlara doğru yükselen doğu yamaçlarında büyük bir bozguna uğratmıştı. [1][2] ( bkz ssos Savaşı Nasıl ve Nerede Yapılmıştır.-İssos Kenti Kinet Höyüğü Kazıları ve Sonuçları- İssos Kenti Zannedilen Epiphaneia ( Erzin )
Dünya’da İskender’i durdurabilecek tek güç olan Pers orduları ve Dârâ ( III.Darius ) ’nın yenilmesi üzerine Belen geçidini aşan İskender, Suriye’ye indi. Babil devletini de ortadan kaldırıp Perslerin kalbine kadar yürüdü. ( Bkz Dârâ III.Darius Kimdir ve İskender ) Bununla da yetinmeyip önce Mısır’a yönelen ve oraya bir Tanrı gibi giren İskender daha sonra Turan ülkesine kadar ilerledi. Saka Hükümdarı Hakan Şu dahi onunla savaşmayı göze alamayarak Kuzeye doğru çekilmişti. ( Bkz Şu Destanı Hakkında Bilgiler ve Tam Metni )[3]
Turan ellerini de dolaşan İskender önce Himalayalara doğru gitti. Bu dağları aşamayıp güneye doğru yönelmiş, Afganistan içlerine ulaşmış, bugünkü Pakistan ve Bangladeş’ten de geçip Hint ülkesine kadar ilerlemişti. Hint sultanı Porus’u dahi esir ederek ordularını darmadağın eden İskender ve orduları artık yorulmuşlardı. İskender daha 32 yaşında iken dönüş yolunda hastalandı ve öldü. MÖ 323
Yukadaki örneklerde de görüldüğü gibi divan şairleri Dara veİskender arasındaki rekabeti ve tarihte geçen olayları da biliyorlardı. Fakat bunlara rağmen İskender; Fars ve Türk divan edebiyatına tarihi kimliğinden çok efsanevi bir kimlik olarak girdi. İslam edebiyatında Zülkarneyn olarak bilinen Çift boynuzlu hükümdar ile Makedonyalı İskender’in kimliği birleşmişti.
İskender-i Zülkarneyn
İskender-i Zülkarneyn, cift boynuzlu olan dünyayı fethe çıkan, Hızır ( Hızır Kimdir Şiirlerimizde Hz. Hızır Tasavvuru ) ve İlyas ile birlikte ( bkz İlyas Peygamber Kimdir Kıssaları ve Edebiyatta İlyas) ab-ı hayatı bulmaya giden (Ab-ı Hayat Ab-ı Hayvan Bengisu Nedir Beyit örnekleriyle ) , zulumat karanlıklar ülkesini de zapt eden bir tasavvur olarak karşımıza çıkmıştı.
Bu efsanelere göre: İskender, Hızır ile birlikte Zulumat ülkesine kadar gelmişler, İlyas ve Hızır bir çeşme başında oturup balık yerlerken pişmiş bir balığın canlandığını görmüşler; Hızır, Ab-ı Hayatı bulmuş olduklarını anlamışlardı. Hızır atıyla birlikte bu suya girerek sudan da içmiş, yanın da bulunan İlyas’a da bu sudan içmişti. Hızır, sudan içmesi için İskender’i de çağırmayı düşünmüş ama tam o anda su ortadan kaybolmuştu. Ab-ı hayatın İskender’e nasip olmayacağını anlayan Hızır ise bu suyu bulduğundan İskender’e hiç söz etmemiş.[4]Ama Hızır, İlyas ve Hızır’ın atı artık ölümsüz olmuştu.
Ye'cüc ve Me’cüc kavmi üzerine sed yaptığı da düşünülen İskender-i Zülkarneyn, divan şairleri tarafından Dara’yı mağlup eden Makedonyalı İskender ile her zaman karıştırıldı. Buna rağmen Divan şairleri Makedonyalı İskender’i hocası Aristo ile de tanıyor, Onun İran, Turan, Mısır ve Hint ülkesini de zapt ettiklerini biliyorlardı.
İSKENDER’İN AYNASI
Bu nedenle Divan şairleri Arsto’nun aynası , ( Kısaca Risto da diyorlardı) İskender’in aynası mazmunların da bu nedenle oluşturmuşlardı. AYİNE-İ ALEM NÜMA da denilen bu ayna ile ilgili birkaç tane efsane de oluşmuştu.
Bunlardan ilki şu şekildeydi: “ İskender İskenderiye şehrini kurduğu zaman orada bulunan hekimlerden Belinas, Hermis ve Valines bir ayna yapmışlar ve yüksek bir yere koymuşlar, bu aynada oraya gelmekte olan gemileri daha çok uzakta iken görüyor ve bu aynaların ışığını tutarak uzaktaki gemileri yakıyordu” [5]
Bu efsanenin diğer bir çeşidi de şu şekildeydi: Aristo, öğrencisi İskender için uzaktaki gemileri yakabilen bir ayna yapmıştı. Bu ayna İskenderiye şehrinde minare gibi bir sütunun üzerine kurulmuştu ve İskender bu aynaya bakarak yüz mil uzaktaki gemileri bile görüyordu. Fakat bu gece, bekçileri uyurken çalınmış ve denize atılmıştı.
İskender’in Aynası ile ilgili diğer bir r rivayette ise: Hint hükümdarı Kayd, İskender'e hediye olarak bir ayna göndermişti. İki yüzü de gösteren bu aynanın arka tarafı sadece doğru konuşanları gösteriyor, yalan söyleyenlerin yüzünü ya göstermiyor ya da yüzlerini kızartarak gösteriyordu. İskender bu aynayı insanların doğruyu söyleyip söylemediklerini öğrenmek için kullanıyordu. Yalancı olanlar aynaya baktığı zaman ayna görüntü vermeyince İskender onların yalan söylediklerini anlamış oluyordu.
İgili Linklerimiz
KAYNAKÇA
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın