18.07.2020
Decameron Hikâyeleri Dünya edebiyatında modern hikâye ve romanların ilkini oluşturan Giovanni Boccaccio ‘nun (1313 - 1375) bir öykü kitabıdır. Bu öyküleri aynı zamanda Rönesans’ın ortaya çıkmasında önemli bir rol üstlenmiş ve Boccaccio dünya edebiyatında çağdaş öykücülüğün babası sayılmıştır.
Floransalı bir bankacının; Parisli
bir kadından olduğu öne sürülen gayri meşru bir çocuğudur. Dante’nin etkisinde kalan
Boccaccio, aynı zamanda Yunan
mitolojilerini bilen ve onlara düşkün bir yazardır. Decameron’un diğer bir
özelliği ise İtalyan Edebiyatı açısından Dante’nin İlahi
Komedya’sı
ile birlikte İtalyanca halk dili ile yazılan ilk eser olmasıdır. Çünkü İlahi Komedya ve Decameron adlı esere kadar İtalya’daki eserler Latince yazılmıştır.
Boccaccio, bu öykülerini 1348’de meydana gelen ve Floransa’daki nüfusun %75'i öldüren veba salgını sonrasında yazmaya başlamış kitabı ve içindeki öyküleri 1353 yılında tamamlamıştır. [1]
Decameron, Yunancada “on günlük
bir olay” anlamına gelir. [2]
Öyküler veba salgını sırasında vebadan kurtulmak için bir araya gelen yedi genç
kadınla (Pampinea, Filomena, Lauretta, Emilia, Ellisa, Fieametta ve Neifile) üç
erkektir (Panfilo, Filostrato, Dioneo) nun on gün boyunca bir birlerine anlattıkları
yüz hikâyeden oluşur. Kitapta anlatılan öyküler böyle bir çerçeve hikâye
içerisinde oluştuğu için bu yapı bir açıdan Arap Edebiyatındaki Binbir Gece Masallarının
[3]çerçeve
hikâyesine benzemektedir. ( bkz Binbir
Gece Masalları Tarihçe Konu Basımları Etkileri )
Bazı çevreler yukarıda sözü edilen çerçeve hikâyesi nedeni ile Decameron Hikâyelerini roman türünün de başlangıcı olarak görmektedirler.
‘Decameron’un önsözünde kitabın özelliklerini açıklar, sevenlerin, özellikle de seven kadınların acılarını hafifletmeyi amaçladığını belirtir. ‘Decameron’ gelişmekte olan Floransa burjuvazisinin, işleri nedeniyle sık sık uzak ülkelere giden kocalarının dönüşünü beklemekle ömür tüketen kadınları için yazılmıştır.
Boccaccio'nun Decameron adlı eseri Türkçeye tam olarak ilk kez Rekin Teksoy tarafından çevrilmiş daha sonra birkaç çevirisi daha yapılmıştır.
Dünyadaki ilk modern hikaye kitabı olması nedeni ile tüm dünyada
bilinen bir öykü kitabı olan Decameron hikayeleri bir çok kez filme de
uyarlanmıştır. İlk film uyarlaması İtalyan yönetmen Pier Paolo Pasolini
tarafından 1971 yılında "İl Decameron" (Dekameron'un Aşk Öyküleri)
adıyla yapılmıştır. Bu film uyarlamasını
[4]
The Little
Hours (2017), Bakireler Diyarı (2007), The Tricky Game of Love (1971) adlı
filmler izlemiştir.
Decameron
Hikayeleri Özeti
İtalya’da veba salgını çıkmış herkes ölmektedir. Bu salgından kurtulmak
için yedi kadın ile üç erkek ilk önce Fiesole dolaylarında bir eve daha
sonra da bir şatoya sığınırlar. Kadınların
adları Pampinea, Filomena, Lauretta, Emilia, Ellisa, Fieametta ve Neifile
dir. Erkeklerin adları ise Panfilo,
Filostrato, Dioneo’dur.
Veba salgının etkisi ile bunalan bu gençler günlerini güzel geçirmek,
gülüp eğlenmek, hayatta kalmayı başarmak, bir birleri ile hoşça vakit geçirmek amacıyla Cuma
ve Cumartesi günleri dışında her gün öğleden sonra bir öykü anlatırlar. Bu gençler Cuma ve Cumartesi günlerini ibadete
ayırmakta ve o günlerde ibadet etmekteler diğer günlerde ise çimenlerin üzerine
yayılıp, o gün anlatılacak olan hikayelerin konularını belirleyip bir birlerine
anlatmaktadırlar.
Öykülerin konusunu tespit etmek
ise günün kralı ve kraliçesine düşmektedir. Bu gençler bunun içinde kendi
aralarından günün kralını ve kraliçesini seçmektedirler.
Birinci ve dokuzuncu günde ise herkes dilediği öyküyü anlatmış, her gün
için on öykü anlatıldığından toplamda on günde yüz öykü anlatılmış olur
On kişinin on günde anlattığı yüz öyküden oluşan bu öykü kitabında
anlatılan öykülerin konuları bir hayli dağınıktır. Konuları her günün kralı ve kraliçesi
belirlediği için öyküler yaklaşık olarak yirmi konu üzerinde odaklanır. Böylece öykülerdeki başlıca konular: mutluluk, kadın erkek ilişkileri, aşk, sahte
ve yozlaşmış din adamlarının şehvet düşkünlüğü, para , mal ve mülk edinme
hırsı, kahramanlık tutku, soyluluk,
cömertlik, cimrilik tir.
Bir veba salgını olduğu esnada , yedi kız, üç erkek olmak üzere on
kişilik bir topluluk,veba salgınından kaçmak için, yakınlarında ki tepelerden
birinin eteğine bir köşke çekilir. Bu on kişilik topluluk orada iki hafta
kalırlar. Her gün aralarından bir kral ve kraliçe seçerler, onların yönetimi
altında, şehrin dertlerinden uzak, neşeli bir hayat sürmeye çalışırlar. Cuma ve
cumartesi günleri hariç; geri kalan on gün içinde öğleden sonra Böylece günde
on hikaye, toplam yüz hikaye anlatılmış olur. Bu hikâyelerin kimisi komik,
kimisi acıklıdır.
Decameron Hikayelerinden Örnek Bir Hikaye
Yalancı Aşçı ve Turna Kuşu
Bir zamanlar, Floransa’da zengin bir soylunun yalancı bir aşçısı varmış. Bir akşam, efendisinin verdiği davet için şişe geçirdiği turna kuşunu pişirirken, köylü kadınlardan biri onu görmek için uğramış:
“Bu kızartma da ne kadar güzel kokuyor! Tadına bakabilir miyim?” diye sormuş.
Kadına hoş görünmek isteyen aşçı, turna kuşunun bir butunu ona armağan etmiş. Kızartma sofraya götürüldüğünde, ev sahibi hemen bir parçasının eksik olduğunu fark etmiş ve aşçıyı çağırtmış.
“Turna kuşunun öteki butuna ne oldu?” diye sormuş.
Aşçı kendinden emin, “Turna kuşlarının tek butu olduğunu herkes bilir!” demiş.
Adam, “Sen benim hayatımda ilk kez turna kuşu gördüğümü mü sanıyorsun?” diye
kızmış.
“Ama bu doğru!” diye ısrar etmiş aşçı ve, “bana canlı turna kuşları
bulabilirseniz, size bunu kanıtlarım!” demiş.
“Yarın sabah benimle köye gel: Turna kuşlarının kaç butu olurmuş, göreceğiz!”
diye yanıtlamış canı sıkılan soylu.
Ertesi gün, aşçı efendisine bir turna kuşu sürüsü göstermiş. Hepsi çayıra
dağılmış, tek bacakları üstünde duruyorlarmış.
“İşte efendim! Gördüğünüz gibi, turna kuşlarının yalnız bir tek butu var!”
demiş aşçı.
Adam ellerini çırpmış ve kuşlar havalanmış. Böylece uzun bacaklarının ikisi de
görünmüş.
“Şimdi ben de iki bacaklı olduklarını gördüm!” demiş palavracı aşçı kurnazca.
“Ama dün sofrada, siz ellerinizi çırpmamıştınız, efendim!” diye eklemiş.
0
0
Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın