KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarEne’l Hak Nedir Edebiyatta Ene’l Hak Tabiri

Ene’l Hak Nedir Edebiyatta Ene’l Hak Tabiri

16.08.2021

 

ENE’L HAK NE DEMEKTİR ŞİİRLERDE ENE’L HAK

Osmanlıca yazılışı : الحق أنه

Osmanlıca  yazılışı ene : أنه

Osmanlıca  yazılışı  Hak : الحق

Arapça  ene “ أنه "  ben anlamına gelen bir sözcüktür.  El Hak “ الحق “ ise ben Allah’ım, ben Hakk’ım manasındadır.

Ene’l Hak, الحق أنه  sözcük anlamları ile “Ben Hakk'ım", "Hak'tan gayrı değilim." demektir.  Ene’l Hak, الحق أنه  tabiri Hallâc-ı Mansûr’un (ö. 309/922) ulûhiyyet ve hulûl iddiaları taşıyan sözü olarak tarihe , tasavvufa ve edebiyata geçmiş, Hallâc-ı Mansûr’un da feci bir şekilde kazığa oturtulmasına yakılarak idam edilmesine de sebep olmuştur.

 İslam tarihinde bazılarının şarlatan, bazılarının deli, meczup, bazılarının da keramet sahibi bir velî olarak bahsettiği Hallâc-ı Mansûr’un ( BKZ Hallâc-ı Mansûr İlahîlik Mehdîlik)bu meşhur sözünün kaynağı tasavvuftaki  Vahdet i Vücut inancıdır. ( bkz Tasavvufun Maksadı, Düşüncesi ve Vahdet i Vücut)

“Ben Hakk'ım" manasına gelen Ene’l Hak sözcüğünü söyleten tasavvuf ve Vahdet i Vücut inancı şu şekildedir."Varlık birdir. O da Hakk'ın vücudundan ibarettir. O'ndan başka hakiki vücud sahibi bir varlık, "O'ndan başka "kaim bi nefsihi" bir vücud mevcud değildir. Diğer varlıkların vücudu, O'nun vücuduna nisbetle yok hükmündedir. Çünkü onların vücudları O'nun varlığına bağlıdır." [1]

Hallac-ı Mansur, Hak’kın kişilerin bedeninde vücut bulabildiği (Hulûl Nedir Tanrı Bedenlere Girer İnancı ) , insan-ı kamil’in Tanrı ile birleşip-bütünleştiği, kişinin varlığının Tanrı ile bütünleşebildiği[2] bu düşünceler ile bu sözcüğü söylemiştir. İlk kez Hallac-ı Mansur tarafından söylenen bu sözcük Tevhid akidesine aykırı bulunmuş,  “ulûhiyyet (ilâhlık) iddiası olarak algılanmış “ Hallac-ı Mansur’un kazığa çakılarak ve yakılarak idam edilmesinin de başlıca sebeplerinden birisi olmuştur. [3][4]

Ene’l Hak sözcüğü şiir ve edebiyat dünyamızda  Hallac, Mansur ve Hallac-ı Mansur sözcükleri ile tenasüplü, tevriyeli kullanılır.

Penbe-i berf ile pür kıldı cihânı ser-be-ser
Kürte-i beyzâ giyüp Hallâc-ı devrân oldı kış 
Ravzi 

Haqqdan başqa kim söyləyər «ənəl-həqq».
Aləm zərrələri Mənsur tək olar,                      
Şeyh Mahmud Şebusteri- Gülşen-i Raz

Mest olanlar kelâmı kendinden gelmez velî
Pes enelhak nice söyler kişi Mansûr olmadan (Şemseddin Sivâsî’den).

 
Cân ile gûş eyle eşyâda enelhak ma’nisin
Dîde-i ibretle bak her zerre bir Mansûr’dur (Zekâî Mustafa Efendi’den). 

Yine makbûl olurdu nezd-i Hak’ta  
“Enelbâtıl” demiş olsaydı Mansûr
Ayırmaz birbirinden ehl-i tevhîd
 Enelhak da enelbâtıl da bir nûr (Üsküdarlı Tal’at Bey’den).

KAYNAKÇA 

[1] Prof. Dr. Hasan Kamil YILMA,TASAVVUFTA VARLIK (VAHDET-İ VÜCUD), tanburtaksimi.blogcu.com/tasavvufta-varlik-vahdet-i-vucud) )
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/vahdet-i-vucud-nedir-tanimlar-ve-izahlar/75274
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/hallac-i-mansur-ilahilik-mehdilik/80068
[4] SÜLEYMAN ULUDAĞ, HALLÂC-ı MANSÛR, https://islamansiklopedisi.org.tr/hallac-i-mansur

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da
esmaesma416
esma4 years ago
Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı'dır.(Spinoza) Ene'l Hak tabiri,uluhiyyet ve hulul iddialarını çağrıştırmaktan başka;Hak(gerçek-doğru),El-Hakk(Allah'ın güzel isimlerinden biri gerçek ,doğru,sabit olmak) anlamlarını da çağrıştıracak şekilde ele alınmalıdır. Vahdet- i Vücut başlığından hareketle,bu tabirin bizi aslında varlık problemine ve bu alanda yapılan çalışmalara yönlendirdiğini görebiliriz.İslam kültüründe olsun Batı kültüründe olsun bu başlığın her yüzyılda düşünürler tarafından metotlu veya metotsuz ele alındığını görebiliriz. Allah'ın varlığını hiç reddetmemiş ve eserlerinin temelini Allah sevgisi üzerine kuran;Hallac- ı Mansur,Nesimi,Spinoza gibi düşünürler,yaşadıkları dönemde çalışmalarının yanlış anlaşılması sebebiyle ateist, din düşmanı olarak tanınmış,düşünce tarihindeki yerlerini almışlardır.
esaesa446
Esa Resmi Hesap4 years ago
@esaesa446 | Spinoza'nın düşünceleri Antik Yunanlılardan beri var olan Pantesit düşüncelerin sistematik hale getirilmiş şeklidir. Bu düşüncelerin özü "evren ile tanrı aynı şeydir. Evren veya doğa tanrının kendisidir" düşüncesine dayanır. Mutasavvıflar ise Yunan ve Hint felsefelerini İslami düşünceler ile yoğurmaya , yorumlamaya çalışan kişiler olmuşlardır. Tasavvuf'un kökeni 11 asır öncesine kadar uzandığından mutasavvıfların Spinoza'dan etkilenmeleri mümkün değildir. Ancak Spinoza'nın İslam tasavvufundan etkilenmiş olması ihtimali yüksektir.
esmaesma416
esma4 years ago
@esmaesma416 | Spinoza,yı (17.yy) döneminde yanlış anlaşılması ve dışlanması yönüyle vermek istemiştim. Yaşadıkları dönem itibariyle tabiki İslam düşünürlerin etkilenmeleri mümkün değil .teşekkür ederim.
metehan486
Mete Han4 years ago
Taliban kafalılar, biri Tanrıya inanmış olsa bile onların tapındığı dogmalara, hurafelere inanmıyorsa kafirdir, ateisttir. maide 33. ayete göre (Allah’a ve peygamberine karşı savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası ancak ya öldürülmeleri veya asılmaları yahut el ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi ya da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu, onların dünyada uğradıkları aşağılayıcı cezadır. Âhirette ise onlar için büyük bir azap vardır) Allaha ve peygamberine savaş açmış yada bozguculuk yapmış sayılarak ya öldürülürler ya elleri ayakları çaprazlamasına kesilir yada bulundukları yerden sürgün edilirler. Onun için spinoza, hallacı mansur, ibn Sina, hatta Mevlana'ya kafir derler. İşin garibi hiristiyan ve yahudiler de dinlerinden olmayanlara kafir derler.