Gazel / Sorma Bana
Kime mecbûrum o sîmîn-bere sor sorma bana
Derdim ol şûh perî-peykere sor sorma bana
Âşıkın kametini cevr ile kim dâl itdi
Şu duran dil-ber-i dal-hançere sor sorma bana
Doğrusu âşıkı sevmez mi sever mi bilemem
Anı sen var o kaddi ar'ara sor sorma bana
Seni sayd eyleme mümkin mi didim dil-dâra
Didi bin nâz ile sîm ü zere sor sorma bana
Pek kes-â-kes veremem sana cevâb ol şuhun
Geldi mi hatt-ı ruhu berbere sor sorma bana
Geldi mi âleme Vâsıf gibi erbâb-ı suhen
Oku dîvânını şâirlere sor sorma bana
Günümüz Türkçesiyle:
1- Bana sorma kime mecbur olduğumu. O gümüş göğsü, gümüş bedenli güzele sor.
2- Sor bakalım şu hançerini çekmiş güzele, âşığının belini eziyet ile kim dâl harfi gibi iki büklüm etmiş.
3. Âşığını sever mi yoksa sevmez mi? Bunu bilemem ben. Sen ona git, o dağ servisi gibi boyu olan güzele sor, bana sorma.
4- Ben, ona “Seni avlamak mümkün müdür?” diye sordum Bana bin naz ile dedi ki: “Sen, onu gümüş ve altına sor, bana sorma.”
5- Dün gece uykusunda ağzını kimin öptüğünü ben bilemem. Âşığın ağzını ara, bana sorma, başkasına sor.
6- Ben kesin veremem; sen o sevgilinin yüzüne tüy gelip gelmediğini berbere sor, bana sorma.
7- Bu dünyaya Vâsıf gibi usta bir şair geldi mi? Sen onun divanını oku ve şairlere sor. Bana sorma bunu.
Enderunlu Vasıf