Gergedan İnceleme ve Özet Eugen Ionescu

07.06.2015


 

Yazıda  Gergedan  Eugen Ionescuadlı eseri hakkında bilgiler, eserin özeti,  eserin konusu, ana fikri,  eserin kahramanları, romanın olay örgüsü, eserin yazarı nEugen Ionescu hayatı,  diğer romanları, Gergedan   adlı eserden alıntılar, eser hakkında yorumlar, çevrildiği diller, eserin basım yılı, basım hikâyesi yazar ve eseri arasındaki ilişkiler yer almaktadır.
 
Gergedan  Eugen Ionescu
 
Gergedan,  özgün adı ile  Rhinoceros, Yahudi kökenli [1]Romen yazar  Eugen Ionescu’nun yazmış olduğu otuzdan fazla tiyatro oyunu arasında en  çok tanınmış olan  ve 1959 yılında yazılmış olan  bir  tiyatro  eseridir. [2]
 
1909  yılında  Rumen bir baba ve Fransız bir annenin oğlu olarak dünyaya gelen Eugen Ionescu, İrlandalı  yazar Samuel Beckett’le birlikte  Absürd Tiyatro’nun babası kabul edilmiştir. Sıradan durumların ötesinde bireyin var oluşundaki anlamsızlığı dile getiren varoluşçu yazarlardan biri olan Eugen Ionescu bu oyununda insanların umarsızlıklarını ve içlerindeki hayvanı ortaya çıkarmak istemiştir.  “Gergedan” daki Berenger karakteri Ionesco’nun yarı otobiyografik tiplemesidir. Ionesco bu oyunda Fransızların Alman işgali altındayken Nazi barbarlığına karşı koymamalarını şiddetle kınar. “
 
Bu oyun 1930’larda  herkesin Faşizme teslim olmasına  şahit olan Ionesco’nun Nazi dehşetini alegorik olarak insanların gergedanlaşmaya alışması  şeklinde irdelediği absürt bir tiyatro oyunudur.  İçimizdeki hayvanı ortaya çıkaran bu eser, Nazi yayılmacılığına ve insanların Nazizm’e teslim oluşunu kara mizahi bir eleştiri ile  sembolize etmektedir. Kalın zırhlı, iri cüsseli ve yalnız yaşayan bir hayvan olan gergedan bu oyunda Nazileri temsil ederken herkesin gergadanlaşmaya başlaması da Nazilerin önlenmez yayılışını temsil etmektedir.
 
Herkesin hiç istemediği halde Nazileşmesi veya Nazilere teslim olması hadisesini gergedanlaşma  veya gergedanlaşmaya alışmak  sembolü içinde anlatan bu eser  ilk olarak Romanya’da değil, 1959’da Düsseldorf Schauspielhaus’da  ve Almanca  olarak sahnelenmiş tir.
 
Gergedan”ın ilk kez Fikret Adil çevirisiyle 1960’ların Devlet Tiyatrosu’nda oynanmış, [3]daha sonra da Devekuşu Kabare’de Haldun Taner’in uyarlamasıyla 1971’de sahnelenmiş sonrki yıllarda da defalarca oynanmıştır.
 
 “...Birdenbire ortaya çıkan bir düşüncenin bulaşıcı bir hastalık gibi yayılması, yeni bir din, bir öğreti, bir fanatizm sürükleyiveriyor insanları... Bilmem hiç dikkatinizi çekti mi, insanlar sizin düşüncelerinizi artık paylaşmıyorsa, sanki canavarlarla karşı karşıyaymışsınız duygusu uyanıyor insanda. Örneğin gergedanlarla. Gergedanların saflığı, aynı zamanda acımasızlığı var onlarda. Onlar gibi düşünmüyorsanız göz kırpmadan öldürebilirler sizleri...”
 
 
ÖZETİ  VE KONUSU
 
Bir taşra kentinin  büyük meydanından bir gergedanın hızla geçer. Kahvedekiler gergedanlar konusunda tartışmaya  başlarlar. Ama  hiç kimse önlem almaya kalkışmaz. Kasaba sakinleri, gergedan tehlikesinden pek etkilenmemiştir. Ancak  Gergedanlar giderek her yerde görülmeye ve her kes  bu hayvanlara dönüşmeye başlamıştır.
 
 Gergedanlar her yerde gözükmekte, herkes  de  git gide gergedana benzemeye başlamıştır.  Üstelik  bütün kurumlar da gergedanlaşmaktadır.  Gergedanlar, sokak ve caddelerde   inleme ve öfkeyi andıran marşlar söyleyerek dolaşmakta, önlerine çıkan her şeyi ezerek ve yok etmektedir.
 
Bu dönüşümü dehşetle izleyenler olduğu gibi, zamanla değişime ayak uydurmaya, gergedanların erdemlerinden söz etmeye başlayanlar da ortaya çıkmaya başlar. Gergedanların sayısı hızla artmaya başlar. Bu işe en çok karşı olanların bile bir gün alınları kaşınmaya, kızarmaya, sonra da birer birer gergedan boynuzları çıkmaya başlamıştır.  Duruma şaşıran insanlar, “ Aaa o da mı? Aaa bu da mı?” diyerek, hiç beklemedikleri insanların gergedanlaşmasını seyretmeye başlamıştır.
 
Günlerden bir gün, bir gergedan   hukuk kitapları basan büyük bir yayınevine dalmış ve  içeridekiler canlarını zor kurtarmıştır. Orada bulunan Madam Boeuf, yayınevini basan gergedanı tanımıştır.  Madam Boeuf’e sevgiyle böğüren  gergedan Madam Boeuf'ün kocasıdır.
 
Geride insan olarak  Berenger ve nişanlısı Daisy kalmıştır. Berenger'nin etrafındaki tüm insanların aşama aşama gergedanlaştığı  bu dünyada ayakta kalmaya çalışan tek bilinçli insandır. Berenger anlamsızlığa, saçmalığa ve baskılara rağmen, insanın onurundan vazgeçmemesi gerektiğini savunmaktadır. Herkesin gergedanlaşmasına çok öfke duymakta, bunun yanlış olduğunu ortaya koymaktadır. Fakat onun sergilediği tutum da açık bir başkaldırı değil bir çeşit  çaresizliktir.
Üstelik tüm  tüm uyarılarına karşın büyük bir aşkla bağlı olduğu Daisy de  git gide gergedanlaşmaktadır.  Sevgilisi de gergedanlara katıldığında yapayalnız kalan Berenger, tek başına kalsa da insan olarak kalacağını  haykırır.” Son insanım ben, sonuna kadar da insan kalacağım! Teslim olmuyorum" der. Fakat aynaya baktığında kendisini tanıyamaz... Yoksa o da mı gergedan olmuştur.
 
[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Eug%C3%A8ne_Ionesco
[2] https://www.salom.com.tr/haber-82889-ionesconun_gergedani.html
[3] Nihat Demirkol, Gergedanların “mahalle baskısı”, hem de İzmirde... https://www.dipnotkitap.net/TIYATRO/Gergedanlar.htm
 

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar