Hoyrat Nedir Özellkleri ve Örnekleri

31.03.2013
 
 
 

Hoyrat, veya hoyrat Türk Halk Şiirinde mani türünün bir benzeri veya maninin bir türü olarak kabul edilmesi gereken Doğu ve Güneydoğu bölgesi ile Irak Azerbaycan’ı sahasında karşımıza çıkan bir halk şiiri türüdür.  Manilerden ezgiyle söylenmesi ve içeriğindeki yiğitlik havası taşıyan edası ile maniden ayrı bir özellik taşır.

 

Kelime anlamı ile hoyrat: yıpratıcı, kıymet bilmeyen,  göze hor gelen, ürkütücü gibi manalara gelmektedir. Hoyrat kelimesinin,. “Fakir, garip, başıboş” anlamlarına gelen “Hoyrat” kelimesinden; Kerkük’ün bir semti olan “ Korya” kelimesinden veya “kaba saba, kötü, kibirli “anlamlarına gelen “hoyrat” kelimesinden geldiği [1] hakkında farklı görüşler bulunmaktadır.

 

Mâni, genel olarak aaba şeklinde uyaklanan, 4+3=7li hece ölçüsü kalıbıyla söylenen bir halk şiiri türüdür. Mâni sözcüğü, manadan (anlam) gelmektedir. 

 

Edebiyatta bir terim olarak "Hoyrat" , (horyat da denir) dört dizede oluşan, serbest tarzda söylenen, mani türevi veya benzeri  anonim halk edebiyatı nazım türüdür. Hoyratın Söz ve ezgisinde koçaklamalarda ve varsağılarda da gördüğümüz yiğitlik havası hâkimdir.  Hoyrat nazım şekline Anadolu’nun ve Türk dünyasının her yerinde rastlanmaz ancak daha ziyade Irak’ta Türklerin yoğun olarak bulunduğu Kerkük,  Erbil ile Diyarbakır, Elazığ, Harput, Erzurum, Kars, Urfa yörelerinde yaygın olan bir nazım şeklidir. [2]

 

 Manilerin “Kesik Mani, Cinaslı mani”  türleri geleneksel halk edebiyatımızın sevilen ve sık rastlanılan türleridir. Hoyratlar ise en çok bu tip manilere benzer. Hoyratların mani olup olmadıkları, bir çeşit mani sayılıp sayılamayacağı fazla irdelenmemiştir. Bazı halk bilimciler hoyratı müstakil bir anonim halk şiiri türü olarak kabul eder.    Bu görüşlerin bazı açılardan kabul edilebilir yanları bulunmaktadır. Çünkü hoyratların maiden ayrı bir tür olarak kabul edilebilmesine olanak verecek bazı özellikleri de vardır.

 

Araştırmacıların pek çoğu hoyratları bir mani türü olarak değerlendirmektedir. Çünkü hoyratlar da maniler gibi dört dizelik bir nazım şeklidir.  Üstelik manilerin kafiye sistemine uygun,  maniler gibi yedi hecelik 4+3 veya 3 +4 hecelik bir nazım türüdür. ( Bkz : MANİLERİN YAPISI TÜRLERİ VE ÖRNEKLERİ) İlk dizesinin kısa olması sebebi ile en çok kesik maniye benzer.  Şekli itibariyle tam bir kesik mani olan hoyratlar kafiyeleri bakımından cinaslı özellik taşır. Hoyratların kafiye şeması cinaslı şekildedir. 

 

Bazı halkiyatçılar ise hoyratı maniden ayrı müstakil bir halk şiiri türü olarak kabul eder. Ata Terzibaşı hoyratı şöyle tarif etmiştir. “Gerek söz gerekse kendine has müziği ile hamaset ve mertlik havası uyandıran sevda, gurbet, keder, sevinç, yas, vatan sevgisi, kin ve bunun gibi duyguları işleyen sanat kavramından nasibini almış, klasik unsurlarla beslenmiş, kişisel duygu boşalmasına pek müsait bir halk edebiyatı ve müziği türünün birlikte adıdır.” Hoyratlar ezgi karakterleri ve  yiğitlik mertlik edasında olması veya erkeklere özgü bir tür mani olarak görülmesi bakımlarından  manilerden ayrılır. Hoyrat sözünü (kuruyat) (korya ‑t)veya (hoyradı) (koyrat) tabirlerinden geldiği ileri sürülmektedir.[3]

 

Hoyratların ilk dizeleri tıpkı manilerde de olduğu gibi belli bir mana ifade etmeyen doldurma sözlerdir.  İlk dizeleri kesik olan bu doldurma sözler cinaslı manilerde veya hoyratlardaki diğer dizelere ayak verir. Bu özellik maniler için de geçerlidir.  Hoyratların Anadolu’daki diğer adı cinaslı manidir. Fakat Hoyrat söyleyenlerin erkek olması gerektiği, hoyratın özel bir ezgisi olması cinaslı manilerden ayrı bir tür olarak düşünmememiz gerekebileceğini de ortaya koymaktadır.

 

Üstelik hoyratların müzikte de bir türü vardır. Hoyrat çağırma olarak adlandırılan bu türkü türlerinde sesler daha gür ve serttir.[4] Hoyrat havaları denilen bu uzun havaların Irak Türkmenlerinde yirmiye yakın makamı vardır. Bu makamların  bazıları, muhalif, beşri, kesük,nobatçı,yetimi yolçı, muçula, İskenderi,  Ömergele, mazan, Ahmet dayı,memeli,  Karabağlı, idele, kurdo şerife, malallah, matan… dır.  [5]

Bu tip benzerliklerine rağmen hoyratların maniden farklı bir tür olarak düşünülebileceğini gösteren başka  özellikleri de vardır. “Diyarbakır ve Urfa’da cinaslı mani özelliği gösteren dörtlüklerden kadınların söylediklerine meani erkeklerin söylediklerine hoyrat denilmektedir. “   En azından manilerin kadınlar tarafından söylendiği hoyratların ise erkeklerin söylediği bir tür mani olduğu yiğitçe söyleyiş edasını taşıması bakımından da anlaşılmaktadır.  Azerbaycan, Kars  ve Azerbaycan’da bu tip dörtlükler mani veya mahnı, bayatı ve hoyrat olarak türlere ayrılması hoyratın maniden farklı bir tür olarak görüldüğünü kanıtlar.

 

Hoyratlar dinleyenlerde ezgisi ve sözüyle yiğitlik ve mertlik havası uyandırır.  Hoyratlar basit üsluplu, derin anlamlı, uyumlu, cinaslı sözcüklerden kuruludur. Genellikle 7 hecelidir. Benzer dizelerin başına veya sonuna konulan ve miyan veya meyan denilen ek sözcüklerle vezin bozulabilir. İlk dize bir anlam ifade eden ve diğer dizelere ayak veren cinaslı bir sözcüktür. Hoyrat söyleyenlere hoyrat çağıran ya da sazlıyan (yas törenlerinde ağıt yakan anlamında) denir. Anadolu’da hoyratların bir bölümüne ayaklı mani, kesik mani adı da verilir.

 

Azerbaycan Türklerinin  “Bayatî”, ve hoyrat olarak çeşitlendirdiği bu tip dörtlüklere Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Irak Türkleri de “Hoyrat” demektedir.

Tüm bunlardan yola çıkarak hoyratların kesik mani türünde erkeklerin söylediği, yiğitlik mertlik edası taşıyan, kesikli mani özelliğindeki bir tür mani olduğunu kabul etmek gerekir.

Hoyrat yedi heceli dizelerden oluşur. İlk dize, kesiktir ve kafiye sözünü belirler. Çoğunlukla dört mısralı olmakla beraber, bazen mısra sayısı daha fazla olabilir. Hoyratın en önemli özelliklerinden biri de uyağının cinaslı kafiyelerden seçilmiş olmasıdır.  Buna rağmen az da olsa cinassız hoyratlara da rastlamak mümkündür.

 

Cinassız Hoyrat Örneği

 Al tespihi zikreyle,

Her ni’mete şükreyle

Yük ağır menzil uzak

Gel bu yola fikreyle.

 

Cinaslı hoyrat

 

O yan kara

Bu yan ak oyan kara

Türkmen’e hor bakanın

Gözlerin oy Ankara.

 

Kazan kara

Kap kara kazan kara

Kerkük’e el sürenin

Mezarın kaz Ankara.

 

Güle naz

Bülbül eyler güle naz

İndim o dost bahçesine

Ağlayan çok gülen az

 

Düşte gör

Hayalde gör düşte gör

Düşenin dostu olmaz,

İnanmazsan düş de gör

 

Hoyratlar kendilerine has bir ezgi ile söylenir. Konuları bakımından manideki konular olan aşk, gurbet, kahramanlık, ayrılık, yoksunluk, sıla, gündelik hayata dair konular işlenebildiği, gibi mertlik ve yiğitlik özellikleri gösteren konular da hoyratlar da işlenebilmektedir.  “Irak Türklerinde canlı bir şekilde yaşayan hoyratlarda Cinaslı kafiyeler vazgeçilmez bir özelliktir. Cinaslar ne kadar ustaca kullanılırsa hoyrat da o kadar başarılı sayılır.

 

Çoğunlukla yedili hece ölçüsü ile söylenen hoyratların, başına veya sonuna eklenen ve meyan denilen kelime ve mısralarla bu ölçünün bozulduğu da olur. İlk mısra genelde üç veya dört heceden oluşan ve anlam ifade eden bir kelimedir. Daha sonraki mısralara ayak verir. “

 

Hoyrat cinaslı özelliği ile ayaklı veya kesik maniye benzer. Kesik manilerde İlk mısra üç veya dört hecelik bir ayaktan oluşur. Bu kesik mısralar bazen mısra ünlem özelliğindeki kelimelerle yedi heceye tamamlanır. Kesik ve cinaslı manilerin “Ah hele zalim, ah balam” gibi doldurma sözlerle kendine has bir girişi ve müziği vardır.

 

Hoyratlar diğer mani türlerinde de görüldüğü gibi karşılıklı olarak da söylenebilir. Karşılıklı hoyrat çığırmaya, “kanşar- be kanşar çağırmağ” veya “kanşarın vermeğ” deyimleri kullanılır.

 

Kebap yandı köz ister

Sürme yandı göz ister,

Köz köze, gözüm göze

Ustan durup söz ister

 

Kebap yandı közün çek

Sürme yandı gözün çek.

Köz göze, gözüm göze,

Ustan geldi, özün çek.

 

Şanlıurfa’da erkeklerin dik ve tiz sesleriyle okuma şekline "Hoyrat" adı verilirken, kadınların daha pes sesle okuduklarına ise "Meani" denir. “ Şanlıurfa'da, Düz Urfa Hoyratı, Tecnis, İsfahan, Mesnevi, Kalata, Garip, Hüseyni, İbrahimi, Beşiri, Aşırtmalı, Acem, Kesik, Kesik kerem, Havar Kardaş, Yayla, Kılıçlı, Muhayyer, Daği, Bahçacı, Daşçı, Mahmudiye, Elezber, Çargah, Nevruz, Kürdi, Irak gibi hoyrat çeşitleri okunmaktadır. “

 

Urfalıyam ben özüm

Kulak ver dinle sözüm

Urfa biz siye kurban

Evvel başta ben özüm,

 

Dağlar beni

Ayırdı dağlar beni

Ayrılık ne zor imiş

Yandırır dağlar beni

 

Ah o gözler, ah o gözler

Kan eder ah o gözler

Beni vuran ok değil

Sendeki ahu gözler ( Elazığ)

 

Düşte gör,

Hayalde gör, düşte gör

Dostun kim, düşmanın kim?

Hele bir kez düşte gör.

 

Hoyratların en sık kullanıldığı yöre Irak Türkmenlerinin yaşadığı yörelerdir.  Hoyratlar neredeyse Kerkük ile özdeşleşecek kadar Kerkük’te çok söylenmektedir. Türkmen folklorunda Kırık hava yanında, başlı başına bir ekol kabul edilen hoyrat,  Irak Türkmen folklorunun en çarpıcı özelliklerinden biridir.  “Hoyrat demek Kerkük demektir”

 

Kerkük hoyratları 20 yy dan itibaren derlenmeye başlamış, Ata Terzibaşı 2000'e yakın Kerkük manisi ve hoyratı derlemiştir. (Ata Terzibaşı, Kerkük Hoyrat ve Manileri,  Bağdad, 1955, genişletilmiş baskı, İstanbul, 1975)

 

HOYRAT ÖRNEKLERİ:

 

Sürme beni,

 Her göze sürme beni

Eşikte kulun olam

Kapından sürme beni. (Elazığ) .

 

Güne düştüm,

Gölgeden güne düştüm

Felek! Gözün kör olsun

Dediğin, güne düştüm (Elazığ)

 

Derde kerim,

Gam derer, derd ekerim

Yas tutma deli gönlüm

Mevla her derde Kerim.  (Elazığ)

 

Soluk gül,

Soluk bahar, soluk gül

Ağlattın beni her gün,

Demedin bi soluk gül. (Şanlıurfa)

 

Şirazdır,

Isfahandır, Şirazdır

Balam nasıl ağlamaz,

Meme küçük şir azdır. (Kars)

 

Yarımca

Aldım yârin elinden

Bir dal bastı yarımca

Sevdim seni a güzel

İnan ki tam yarımca

Bıraktın beni yolda

Eller gibi yarımca   (Körfez Kocaeli)

 

Kadıköy’e

Arzuladık ihvanı,

Geldik şu Kadıköy’e

Müftü haraç keserse

Ne yapsın kadı köye. (İstanbul)

 

Güle naz

Bülbül eyler güle naz

Girdim dost bahçesine

Ağlayan çok gülen az. (Kerkük)

 

Yüz aya değer

Hüsnün yüz aya değer

Ay var bir güne değmez

Gün var yüz aya değer. (Kerkük)

 

Oku yara,

Aç kitap oku yara.

Sinemde yer kalmadı,

Meğer ok, oku yara. (Kerkük)

 

O yar gözün

Kim görüp o yar gözün?

Aslan gücünden düşse

Karınca oyar gözün.

 

Ne çaram var

Ne sağalmaz yaram var

Can alan canım alı

Can vermem ne çaram var

Yapıldı kayasız hammam

Yekhenmem ne çaram var

Biçtiler yekhesiz könek

Girmezsem ne çaram var

Geldi bir boyınsız at

Minmesem ne çaram var

Kuruldı hak divanı

Getmesem ne çaram var

 

Boğazlar

Kasap koyun boğazlar

Tanrı yer dağıtanda

Türk’e düştü Boğazlar.

 

Kalasız

Kerkük olmaz kalasız;

Odu men koydum gettim

Siz sağlıktan kalasız.

 

Men sene gülüm demem

Gülün ömri kem olu

Men sene gözüm demem

Tana düşer kör olu

Men sene derviş demem

Post girer abdal olu

Men sene paşam demem

Tahtan düşer azl olu

Men sene begim diyerem

Daim begler beg olu[6]

 

 KAYNAKÇA

 

[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Hoyrat

[2] Ahmet Özdemir, Manilerden Seçmeler, Bordo Siyah, İst. 2006.

[3] Abuzer Akbiyik ,” Hoyrat Nedir”.abuzerakbiyik.com.tr/page_detail.php?page_id=197

[4] Aslan Tekin, Edebiyatımızda Terimler, Elips Yayınları, Ankara, 2006, shf, 156

[5] Aslan Tekin, Edebiyatımızda Terimler, Elips Yayınları, Ankara, 2006, shf, 156

[6] Ata Terzibaşı, Kerkük Hoyrat ve Manileri,  Bağdad, 1955, genişletilmiş baskı, İstanbul, 1975)

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar