Hoyrat, veya hoyrat Türk Halk Şiirinde mani türünün bir benzeri veya maninin bir türü olarak kabul edilmesi gereken Doğu ve Güneydoğu bölgesi ile Irak Azerbaycan’ı sahasında karşımıza çıkan bir halk şiiri türüdür. Manilerden ezgiyle söylenmesi ve içeriğindeki yiğitlik havası taşıyan edası ile maniden ayrı bir özellik taşır.
Kelime anlamı ile hoyrat: yıpratıcı, kıymet bilmeyen, göze hor gelen, ürkütücü gibi manalara gelmektedir. Hoyrat kelimesinin,. “Fakir, garip, başıboş” anlamlarına gelen “Hoyrat” kelimesinden; Kerkük’ün bir semti olan “ Korya” kelimesinden veya “kaba saba, kötü, kibirli “anlamlarına gelen “hoyrat” kelimesinden geldiği [1] hakkında farklı görüşler bulunmaktadır.
Mâni, genel olarak aaba şeklinde uyaklanan, 4+3=7li hece ölçüsü kalıbıyla söylenen bir halk şiiri türüdür. Mâni sözcüğü, manadan (anlam) gelmektedir.
Edebiyatta bir terim olarak "Hoyrat" , (horyat da denir) dört dizede oluşan, serbest tarzda söylenen, mani türevi veya benzeri anonim halk edebiyatı nazım türüdür. Hoyratın Söz ve ezgisinde koçaklamalarda ve varsağılarda da gördüğümüz yiğitlik havası hâkimdir. Hoyrat nazım şekline Anadolu’nun ve Türk dünyasının her yerinde rastlanmaz ancak daha ziyade Irak’ta Türklerin yoğun olarak bulunduğu Kerkük, Erbil ile Diyarbakır, Elazığ, Harput, Erzurum, Kars, Urfa yörelerinde yaygın olan bir nazım şeklidir. [2]
Manilerin “Kesik Mani, Cinaslı mani” türleri geleneksel halk edebiyatımızın sevilen ve sık rastlanılan türleridir. Hoyratlar ise en çok bu tip manilere benzer. Hoyratların mani olup olmadıkları, bir çeşit mani sayılıp sayılamayacağı fazla irdelenmemiştir. Bazı halk bilimciler hoyratı müstakil bir anonim halk şiiri türü olarak kabul eder. Bu görüşlerin bazı açılardan kabul edilebilir yanları bulunmaktadır. Çünkü hoyratların maiden ayrı bir tür olarak kabul edilebilmesine olanak verecek bazı özellikleri de vardır.
Araştırmacıların pek çoğu hoyratları bir mani türü olarak değerlendirmektedir. Çünkü hoyratlar da maniler gibi dört dizelik bir nazım şeklidir. Üstelik manilerin kafiye sistemine uygun, maniler gibi yedi hecelik 4+3 veya 3 +4 hecelik bir nazım türüdür. ( Bkz : Manilerin Yapısı Türleri ve Örnekleri) İlk dizesinin kısa olması sebebi ile en çok kesik maniye benzer. Şekli itibariyle tam bir kesik mani olan hoyratlar kafiyeleri bakımından cinaslı özellik taşır. Hoyratların kafiye şeması cinaslı şekildedir.
Bazı halkiyatçılar ise hoyratı maniden ayrı müstakil bir halk şiiri türü olarak kabul eder. Ata Terzibaşı hoyratı şöyle tarif etmiştir. “Gerek söz gerekse kendine has müziği ile hamaset ve mertlik havası uyandıran sevda, gurbet, keder, sevinç, yas, vatan sevgisi, kin ve bunun gibi duyguları işleyen sanat kavramından nasibini almış, klasik unsurlarla beslenmiş, kişisel duygu boşalmasına pek müsait bir halk edebiyatı ve müziği türünün birlikte adıdır.” Hoyratlar ezgi karakterleri ve yiğitlik mertlik edasında olması veya erkeklere özgü bir tür mani olarak görülmesi bakımlarından manilerden ayrılır. Hoyrat sözünü (kuruyat) (korya ‑t)veya (hoyradı) (koyrat) tabirlerinden geldiği ileri sürülmektedir.[3]
Hoyratların ilk dizeleri tıpkı manilerde de olduğu gibi belli bir mana ifade etmeyen doldurma sözlerdir. İlk dizeleri kesik olan bu doldurma sözler cinaslı manilerde veya hoyratlardaki diğer dizelere ayak verir. Bu özellik maniler için de geçerlidir. Hoyratların Anadolu’daki diğer adı cinaslı manidir. Fakat Hoyrat söyleyenlerin erkek olması gerektiği, hoyratın özel bir ezgisi olması cinaslı manilerden ayrı bir tür olarak düşünmememiz gerekebileceğini de ortaya koymaktadır.
Üstelik hoyratların müzikte de bir türü vardır. Hoyrat çağırma olarak adlandırılan bu türkü türlerinde sesler daha gür ve serttir.[4] Hoyrat havaları denilen bu uzun havaların Irak Türkmenlerinde yirmiye yakın makamı vardır. Bu makamların bazıları, muhalif, beşri, kesük,nobatçı,yetimi yolçı, muçula, İskenderi, Ömergele, mazan, Ahmet dayı,memeli, Karabağlı, idele, kurdo şerife, malallah, matan… dır. [5]
Bu tip benzerliklerine rağmen hoyratların maniden farklı bir tür olarak düşünülebileceğini gösteren başka özellikleri de vardır. “Diyarbakır ve Urfa’da cinaslı mani özelliği gösteren dörtlüklerden kadınların söylediklerine meani erkeklerin söylediklerine hoyrat denilmektedir. “ En azından manilerin kadınlar tarafından söylendiği hoyratların ise erkeklerin söylediği bir tür mani olduğu yiğitçe söyleyiş edasını taşıması bakımından da anlaşılmaktadır. Azerbaycan, Kars ve Azerbaycan’da bu tip dörtlükler mani veya mahnı, bayatı ve hoyrat olarak türlere ayrılması hoyratın maniden farklı bir tür olarak görüldüğünü kanıtlar.
Hoyratlar dinleyenlerde ezgisi ve sözüyle yiğitlik ve mertlik havası uyandırır. Hoyratlar basit üsluplu, derin anlamlı, uyumlu, cinaslı sözcüklerden kuruludur. Genellikle 7 hecelidir. Benzer dizelerin başına veya sonuna konulan ve miyan veya meyan denilen ek sözcüklerle vezin bozulabilir. İlk dize bir anlam ifade eden ve diğer dizelere ayak veren cinaslı bir sözcüktür. Hoyrat söyleyenlere hoyrat çağıran ya da sazlıyan (yas törenlerinde ağıt yakan anlamında) denir. Anadolu’da hoyratların bir bölümüne ayaklı mani, kesik mani adı da verilir.
Azerbaycan Türklerinin “Bayatî”, ve hoyrat olarak çeşitlendirdiği bu tip dörtlüklere Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Irak Türkleri de “Hoyrat” demektedir.
Tüm bunlardan yola çıkarak hoyratların kesik mani türünde erkeklerin söylediği, yiğitlik mertlik edası taşıyan, kesikli mani özelliğindeki bir tür mani olduğunu kabul etmek gerekir.
Hoyrat yedi heceli dizelerden oluşur. İlk dize, kesiktir ve kafiye sözünü belirler. Çoğunlukla dört mısralı olmakla beraber, bazen mısra sayısı daha fazla olabilir. Hoyratın en önemli özelliklerinden biri de uyağının cinaslı kafiyelerden seçilmiş olmasıdır. Buna rağmen az da olsa cinassız hoyratlara da rastlamak mümkündür.
Cinassız Hoyrat Örneği
Al tespihi zikreyle,
Her ni’mete şükreyle
Yük ağır menzil uzak
Gel bu yola fikreyle.
Cinaslı hoyrat
O yan kara
Bu yan ak oyan kara
Türkmen’e hor bakanın
Gözlerin oy Ankara.
Kazan kara
Kap kara kazan kara
Kerkük’e el sürenin
Mezarın kaz Ankara.
Güle naz
Bülbül eyler güle naz
İndim o dost bahçesine
Ağlayan çok gülen az
Düşte gör
Hayalde gör düşte gör
Düşenin dostu olmaz,
İnanmazsan düş de gör
Hoyratlar kendilerine has bir ezgi ile söylenir. Konuları bakımından manideki konular olan aşk, gurbet, kahramanlık, ayrılık, yoksunluk, sıla, gündelik hayata dair konular işlenebildiği, gibi mertlik ve yiğitlik özellikleri gösteren konular da hoyratlar da işlenebilmektedir. “Irak Türklerinde canlı bir şekilde yaşayan hoyratlarda Cinaslı kafiyeler vazgeçilmez bir özelliktir. Cinaslar ne kadar ustaca kullanılırsa hoyrat da o kadar başarılı sayılır.
Çoğunlukla yedili hece ölçüsü ile söylenen hoyratların, başına veya sonuna eklenen ve meyan denilen kelime ve mısralarla bu ölçünün bozulduğu da olur. İlk mısra genelde üç veya dört heceden oluşan ve anlam ifade eden bir kelimedir. Daha sonraki mısralara ayak verir. “
Hoyrat cinaslı özelliği ile ayaklı veya kesik maniye benzer. Kesik manilerde İlk mısra üç veya dört hecelik bir ayaktan oluşur. Bu kesik mısralar bazen mısra ünlem özelliğindeki kelimelerle yedi heceye tamamlanır. Kesik ve cinaslı manilerin “Ah hele zalim, ah balam” gibi doldurma sözlerle kendine has bir girişi ve müziği vardır.
Hoyratlar diğer mani türlerinde de görüldüğü gibi karşılıklı olarak da söylenebilir. Karşılıklı hoyrat çığırmaya, “kanşar- be kanşar çağırmağ” veya “kanşarın vermeğ” deyimleri kullanılır.
Kebap yandı köz ister
Sürme yandı göz ister,
Köz köze, gözüm göze
Ustan durup söz ister
Kebap yandı közün çek
Sürme yandı gözün çek.
Köz göze, gözüm göze,
Ustan geldi, özün çek.
Şanlıurfa’da erkeklerin dik ve tiz sesleriyle okuma şekline "Hoyrat" adı verilirken, kadınların daha pes sesle okuduklarına ise "Meani" denir. “ Şanlıurfa'da, Düz Urfa Hoyratı, Tecnis, İsfahan, Mesnevi, Kalata, Garip, Hüseyni, İbrahimi, Beşiri, Aşırtmalı, Acem, Kesik, Kesik kerem, Havar Kardaş, Yayla, Kılıçlı, Muhayyer, Daği, Bahçacı, Daşçı, Mahmudiye, Elezber, Çargah, Nevruz, Kürdi, Irak gibi hoyrat çeşitleri okunmaktadır. “
Urfalıyam ben özüm
Kulak ver dinle sözüm
Urfa biz siye kurban
Evvel başta ben özüm,
Dağlar beni
Ayırdı dağlar beni
Ayrılık ne zor imiş
Yandırır dağlar beni
Ah o gözler, ah o gözler
Kan eder ah o gözler
Beni vuran ok değil
Sendeki ahu gözler ( Elazığ)
Düşte gör,
Hayalde gör, düşte gör
Dostun kim, düşmanın kim?
Hele bir kez düşte gör.
Hoyratların en sık kullanıldığı yöre Irak Türkmenlerinin yaşadığı yörelerdir. Hoyratlar neredeyse Kerkük ile özdeşleşecek kadar Kerkük’te çok söylenmektedir. Türkmen folklorunda Kırık hava yanında, başlı başına bir ekol kabul edilen hoyrat, Irak Türkmen folklorunun en çarpıcı özelliklerinden biridir. “Hoyrat demek Kerkük demektir”
Kerkük hoyratları 20 yy dan itibaren derlenmeye başlamış, Ata Terzibaşı 2000'e yakın Kerkük manisi ve hoyratı derlemiştir. (Ata Terzibaşı, Kerkük Hoyrat ve Manileri, Bağdad, 1955, genişletilmiş baskı, İstanbul, 1975)
HOYRAT ÖRNEKLERİ:
Sürme beni,
Her göze sürme beni
Eşikte kulun olam
Kapından sürme beni. (Elazığ) .
Güne düştüm,
Gölgeden güne düştüm
Felek! Gözün kör olsun
Dediğin, güne düştüm (Elazığ)
Derde kerim,
Gam derer, derd ekerim
Yas tutma deli gönlüm
Mevla her derde Kerim. (Elazığ)
Soluk gül,
Soluk bahar, soluk gül
Ağlattın beni her gün,
Demedin bi soluk gül. (Şanlıurfa)
Şirazdır,
Isfahandır, Şirazdır
Balam nasıl ağlamaz,
Meme küçük şir azdır. (Kars)
Yarımca
Aldım yârin elinden
Bir dal bastı yarımca
Sevdim seni a güzel
İnan ki tam yarımca
Bıraktın beni yolda
Eller gibi yarımca (Körfez Kocaeli)
Kadıköy’e
Arzuladık ihvanı,
Geldik şu Kadıköy’e
Müftü haraç keserse
Ne yapsın kadı köye. (İstanbul)
Güle naz
Bülbül eyler güle naz
Girdim dost bahçesine
Ağlayan çok gülen az. (Kerkük)
Yüz aya değer
Hüsnün yüz aya değer
Ay var bir güne değmez
Gün var yüz aya değer. (Kerkük)
Oku yara,
Aç kitap oku yara.
Sinemde yer kalmadı,
Meğer ok, oku yara. (Kerkük)
O yar gözün
Kim görüp o yar gözün?
Aslan gücünden düşse
Karınca oyar gözün.
Ne çaram var
Ne sağalmaz yaram var
Can alan canım alı
Can vermem ne çaram var
Yapıldı kayasız hammam
Yekhenmem ne çaram var
Biçtiler yekhesiz könek
Girmezsem ne çaram var
Geldi bir boyınsız at
Minmesem ne çaram var
Kuruldı hak divanı
Getmesem ne çaram var
Boğazlar
Kasap koyun boğazlar
Tanrı yer dağıtanda
Türk’e düştü Boğazlar.
Kalasız
Kerkük olmaz kalasız;
Odu men koydum gettim
Siz sağlıktan kalasız.
Men sene gülüm demem
Gülün ömri kem olu
Men sene gözüm demem
Tana düşer kör olu
Men sene derviş demem
Post girer abdal olu
Men sene paşam demem
Tahtan düşer azl olu
Men sene begim diyerem
Daim begler beg olu[6]
KAYNAKÇA
[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Hoyrat
[2] Ahmet Özdemir, Manilerden Seçmeler, Bordo Siyah, İst. 2006.
[3] Abuzer Akbiyik ,” Hoyrat Nedir”.abuzerakbiyik.com.tr/page_detail.php?page_id=197
[4] Aslan Tekin, Edebiyatımızda Terimler, Elips Yayınları, Ankara, 2006, shf, 156
[5] Aslan Tekin, Edebiyatımızda Terimler, Elips Yayınları, Ankara, 2006, shf, 156
[6] Ata Terzibaşı, Kerkük Hoyrat ve Manileri, Bağdad, 1955, genişletilmiş baskı, İstanbul, 1975)