İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci HayatıTiyatroculuğu

30.07.2013






İbn-ür Refik Ahmet Nuri Sekizinci

(d. 1874, İstanbul - ö. 6 Mart 1935, Ankara). Tiyatro oyuncusu, oyun yazarı ve spor adamıdır.

 

Asıl adı İbn-ür Refik Ahmet Nuri’dir. Dedesi fes nâzırı Süleyman Paşa, babası ise Osmanlı dönemi sorgu hâkimi (müstantik) Mehmed Refik Bey’dir.[1] Bu nedenle İbnürrefik Ahmed Nuri adı ile bilinmiştir. 1874 yılında, İstanbul'da Üsküdar'ın Ayazma mahallesinde doğan, yazarın soyadı kanunu çılmasından sonra Sekizinci soyadını almasının nedeni, Alfred Savoir'ın La Huitième Femme de Barbe-Bleu (Mavi Sakalın Sekizinci Karısı) adlı oyunundan uyarladığı Sekizinci (1922) adlı tiyatro eserinin en tanınmış eseri olması nedeni iledir. Cumhuriyetin ilanından sonra soyadı kanunu çıkınca en sevdiği oyunu olan Sekizinci adlı oyunun adını kendisine soyadı olarak kabul etmiştir.

HAYATI

 

Yazar, ilk orta ve ortaokulu İstanbul’da Doğancılar Sıbyan Mektebinde ve Üsküdar’da Rüstem Paşa Mekteb-i İptidaisinde tamamladı. [2] Lise eğitimi için bir süre Paşakapısı Askerî Rüştiyesine devam ettikten sonra 1881'de Mekteb-i Sultani yani Galatasaray Lisesi'ne başlamıştır. Tiyatroya olan ilgisi de Galatasaray lisesinde öğrenci iken başlar. Galatasaray Lisesi'nde öğrenci iken arkadaşlarıyla büyük bir bahçede mahalle halkına oyunlar sunmaya başlamışlardır. Sundukları bu oyun genellikle Namık Kemal’in ZAVALLI ÇOCUK  adlı tiyatro oyunudur. Bu oyunun yanı sıra ilk komedilerini de o yıllarda yazmış ve mahalle halkı önünde canlandırmaya başlamışlardır.  Yazdığı ve mahalleli önünde oynadığı ilk oyun “Çoban Kızı “ adlı oyunu olmuştur. Bu ilk deneyimleri onun hayatına büyük ölçüde verecek onun bir tiyatrocu olmasına sebep olacaktır.  Galatasaray Lisesinde iken bir yandan da Güllü Agop'un Osmanlı Tiyatrosuna gitmeyi adet edinmiştir.  Burada melodramlardan ziyade toplumsal hayatı yansıtan ve eleştiren komedilerden hoşlanmaya başlar. Galatasaray Sultanisini bitirdikten sonra tiyatro ile olan alakası bitmeyecek, ancak 1880 li yıllardan itibaren tiyatro eserlerine uygulanan baskı ve yasaklamalar nedeni ile tiyatroya olan hevesini somut şekilde ortaya koyacak çalışmalardan uzak durmak zorunda kalacaktır.

 

 Ancak II. Meşrutiyetin ilanına kadar sürecek olan tiyatro oyunlarının sahnelenmesine getirilen yasaklar nedeni duraksamaya uğrayan hevesi II. Meşrutiyetin ilanından sonra yeniden canlanır.

Fakat Galatasaray Lisesindeki eğitimini 1884'te yarım bırakır. Üç yıllık eğitim sürecinde bir yıl Fransızca eğitim gördükten sonra ilk önce hariciye nezareti mektubi kaleminde çalışmaya başlar. [3] Daha sonra nezaretin mülhak muhtelit karantina idaresi muhasebe kalemine tayin edilmiştir.  Bu görevinde iken Türkçe ve Fransızca muhasebe müdürlüğüne kadar ilerler.

 

İkinci Meşrutiyet'in ardından Milli Osmanlı Tiyatrosu adıyla amatör bir tiyatro gurubunu kuran arkadaşı Reşat Rıdvan ile birlikte Selanik'e kadar tiyatro oyunları sahnelemek amacıyla gitmiş, Selanik’te Namık Kemal'in " Vatan Yahut Silistre " adlı piyesini oynamışlardır. İttihat ve Terakki Cemiyeti yararına sahnelenen oyun Harbiye Nezareti bahçesinde oynanmış, sahnede gerçek askerler ve toplar dekor olarak kullanılmış ve bu oyun Selanik’te oynadıklarında büyük bir ilgi uyandırmıştır.

.

 

 Bu yıllar arasında hem yazmakta hem de oyunlarda tiyatro oyuncusu olarak rol almaktadır. 1886'da Karantina İdaresi Muhasebe Kalemine tayin edilir. 1891'de aynı dairenin muhasebe kalemi Türkçe kısmında çalışmaya başlar. 1893'te bu dairede Türkçe kısım müdürü olur.  Daha sonra Fransızca Muhasebe Müdürlüğüne geçmiştir.  O yıllarda bu dairenin amiri olan AHMET MITHAT EFENDI’nin  teşvikiyle Fransızca tercümeler yapmaya başlamıştır. [4] Bu görevlerinde iken çocukluk yıllarından beri devam eden tiyatroya olan ilgisini sürdürmektedir. Nitekim 1911'de "Yeni Tiyatro Cemiyeti" adlı tiyatro derneğinin kurucu üyelerinden birisi olmuştur. 1914'te Donanma Cemiyeti için kurulan tiyatroda görev aldı; Darülbedayi'nin kurulması için en çok gayret eden kişilerden biri olmuştur. Türkiye’de, düzenli bir tiyatro kurulması ve sahne sanatçılarının yetiştirilmesi fikri, 1914 yılında, Şehremini (Belediye Başkanı) Operatör Cemil Topuzlu tarafından ortaya atılmış ve Darülbedayinin kuruluşunda ve bu kuruluşun edebi kurulunda yer almıştır. 1915'te İstanbul Şehir Tiyatrosu yönetim kuruluna üye seçilir.

 

On sene boyunca Darülbedayi adına çalışmış ama belediyenin mali desteklerinin azalması sonrasında istifa eder. 1918-1919 arasında Fenerbahçe Spor Kulübü’nün başkanı olur. Darülbedayi’den ayrıldıktan sonra Yeni Tiyatro Temsil Heyeti’ni kurar.  Bu heyette REŞAT NURI, Hüseyin Suat, MEHMET MAHMUT YESARI  , HALIT FAHRI  ve MEHMET RAUF  da vardır. Ancak bu topluluk, 1923'te maddi destek bulamadığı için dağılır. 1921’de Türk sinemasının ilk komedisi olan Bican Efendi Vekilharç adlı filmin senaryosunu yazmıştır. [5]

 

 

Mülhak muhtelit karantina idaresi muhasebe kaleminde Türkçe ve Fransızca muhasebe müdürü iken,  Lozan Barış Antlaşması sebebiyle bu idarenin tasfiye edilmesi üzerine Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreterliği ve Karantina Dairesi'nde çalışmıştır.

 

1923'te  Mehmet Mahmut Yesari ve Reşat Nuri Güntekin  ve ressam Münif Fehim (Özarman )ile birlikte "Kelebek" adında haftalık mizah dergisi çıkarmıştır. (1923-1924, 77 sayı)[6]

 

1932'deAnkara’ya yerleşerek Halkevleri çatısı altında hem oyun yazıp hem de oynamaya başlar. 1934'te Türk-Rus ortak yapımı olan “Türkiye’nin Kalbi: Ankara “ adlı belgeselde rol alır. 1935'te kendi yazdığı Himmet’in Oğlu adlı piyeste Himmet’i canlandırır. Bu oyun ve turne için gittiği İzmir turnesinden sonra bir daha sahnelere dönemez.

 6 Mart 1935 tarihinde, Ankara Halkevi Tiyatro Kolunda rejisör olarak görev yaptığı sıralarda ölmüştür.

 

TİYATROCULUĞU VE SANATÇI KİŞİLİĞİ

 

Yazarın lise yıllarındayken başlayan tiyatro oyunculuğu ve yazarlık merakı  ile bir yandan oyunlar çeviriyor ve adapte eserler yazıyordu.

 

Osmanlı Donanma Cemiyeti'nin bir temsil heyeti kurması üzerine bu heyetin de yazarları arasına katılmış, Darülbedayi ’in kuruluşundaki edebi kurulda da yer almıştı.  10 sene kadar Darülbedayi ‘de çalışmış, Darülbedayi ‘den ayrıldıktan sonra gezgin bir topluluk kurarak Anadolu’ya turneye çıkmıştı. 1932’de Ankara Halkevi Sahnesi’nde yönetmen olarak çalışmaya başladı; oyunlarda görev aldı 1935 yılında hayatını kaybedinceye değin burada çalışmıştı

 

İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci; lise yıllarındayken tiyatroyu çok sevmiş tiyatronun çok gelişecek ve geleceği olan edebi bir tür olarak görmüştü. Güllü Agop tiyatrosundan aldığı izlenimler ile hem güldürü, hem ibret verici oyunlara önem vermişti.  Bu bakımdan komedi türüne önem veren ama güldürürken de düşündürtmeyi amaçlayan  bir tiyatro yazarlığı ile tiyatro  oyunculuğu birleştiren bir sanatçı olmuştu.

 

Elliyi aşkın telif ve adapte vodviller ile komediler çevirmiş ve yazmıştır.  Kendi el yazısıyla yazıp bıraktığı biyografisinde tiyatro sevgisini şöyle anlatmaktadır.

 

« Çocukluğumdan beri edebiyata çok merakım vardı. O zamanın maruf ediplerinden  Namık Kemal ,  Ziya Paşa 'yı, Muallim Naci'yi,  Abdülhak Hamit Tarhan ' ı okudum. Tiyatroya merakım çoktur. Güllü Agop'un tesis ettiği Osmanlı Tiyatrosu'na çok giderdim. Burada nadiren oynanan ve az çok kıymetli edebiyesi olan piyesleri tercih ederdim. Ben Galatasaray Sultanisinde iken Tıbbiye ve Harbiye talebesinden arkadaşlarımdan birkaçını kandırdım, aramızda para topladık, birimiz büyük bahçesinde büyük bir sahne inşa ettik. Ramazan geceleri kolu komşuya o zamanın usulünde yazılmış eserleri temsil ederdik. En başta Namık Kemal'in "Zavallı Çocuk" namındaki dramı vardı. Ben "Çoban Kızı" namında bir komedi yazmıştım. Bunu çok temsil ettik. Çünkü seyircinin çok hoşuna gitmişti. O zaman anladım ki, halkın gülmeye daha çok ihtiyacı var. Onun için Meşrutiyet'ten itibaren yazdığım eserlerimin çoğu vodvildir. Hâlâ o kanaatteyim ki, tezli piyeslerde muharrirlerin tasvir ettikleri vakalar vodvil şeklinde temsil edilirse halka daha faydalı ibret verir. Fakat bu piyeslerdeki nükteler nezih ve edebî olmak şartıyla, bence tiyatro sahnesi edebiyat meşheridir.

 

Tanin gazetesinin himayesi altında Enver ve Niyazi kruvazörleri menfaatine "Vatan Yahut Silistre" piyesini oynamaya teşebbüs ettik. Bize iştirak eden amatörler meyanında Raşit Rıza, Nurettin Şefkati, Şadi, Muvahhit ve Rıza Fazıl gibi kıymetli sanatkârlar vardı. Piyesi Kuleli ve Darüşşafaka mekteplerinde temsil ettik. Sonra Osmanlı Donanma Cemiyeti kuruldu ve ben de Heyeti Edebiye'ye dâhil oldum. Faaliyet arzu ettiğim veçhile ciddî ve temiz idi. Bunu gördükçe biz de tiyatronun inkişaf edeceğine iman ettim ve piyes yazmağa başladım. O günden bugüne kadar yazdığım dram, vodvil, komedi küçük büyük elliden fazladır.” [7]

 

Aynı zamanda bir spor adamı olan Ahmet Nuri, 1918–1919 yılları arasında Fenerbahçe Spor Kulübü başkanlığı yaptı. İbn-ür Refik Ahmet Nuri Sekizinci Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı iken 3 Mayıs 1918 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk’ü ağırlamış, Atatürk kulübün Kuşdilindeki lokaline ziyarette bulunmuştu.  Bu tarih daha sonraları kulübün kuruluş günü olarak görülmüş ve kulübün kuruluş tarihi ise 3 Mayıs 1907 olarak kabul edilmiştir. [8]

Tiyatro Eserleri

 

Bir komedi ve vodvil ustası olan yazar, yazılarına Meşrutiyet döneminde başlamış, Cumhuriyet ilan edildikten sonra da yazmayı sürdürmüştür.

 

İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci; 1908 Meşrutiyet sonrası, gerçek tiyatro yazarlarının öncüleri arasına katılır. Tiyatro yapıtlarında halkı güldürürken eğlendirmeyi, "faydalı ibret verici" oyunlar yazmaya öncelik tanır. Halkın gülmeye çok ihtiyacı olduğuna inanır. Tiyatro yapıtlarının çoğu uyarlamadır. O bunlara yaratıcı tiyatro gücünü katma ustalığı gösterir.   Yazmış olduğu elli oyunun yirmi tanesi yayımlanmıştır. [9]

 

Hayatı hakkında yapılmış en kayda değer çalışma :  “İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci, Mehmed Rebii Hâtemi Baraz, T.C. Kültür Bakanlığı, 2001” dır.

 

Başlıca tiyatro eserleri:

 

Âlemdar

Asrî Hülyalar

Aşk-i Atik

Bir Nokta

Büyük Baba

Ceza Kanunu

Çoban Kızı

Çürük Merdiven

Sekizinci

Dokuzuncu

Dört Cihar

Fener Bekçileri

Fırsat Yoksulu

Gelin Kaynana

Yavuz Hırsız

Hisse-i Şayia

Hüsmen Ağa

İpekçi Merhum

Kuş Kafesi

Kibir ve İnat

Sınıf Arkadaşı

Nâkıs

Odalık

Pembe Köşk

Sivrisinekler

Son Ateş

Şair

Yalancının Mumu

Yataklı Vagonlar

Yavrum Komiser

Yegâne · Zamaneler

Zühal Burcunda

Zaptiye Nazırı

Tecdid-i Nikâh

Şer'iye Mahkemesinde

Sürurî Apartmanı

Nurbaba Köşkü

Nel Kulesi

Monte Kristo

Lokmanzade

Kısmet Değilmiş

Kadın Tertibi

Hoşkadem Gebe

Himmetin Oğlu

Eski Âdetler

Belkis

Asrî Olalı

KAYNAKÇA 

 

[1] ABDULLAH UÇMAN, https://islamansiklopedisi.org.tr/sekizinci-ahmet-nuri

[2] DR. KORAY ÜSTÜN, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ibnurrefik-ahmet-nuri

[3] DR. KORAY ÜSTÜN, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/ibnurrefik-ahmet-nuri

[4]BARAZ, M. R. Hatemi (2001). İbn-ür Refik Ahmet Nuri Sekizinci I-II-III. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.

[5] ÜSTÜN, Koray (2013). İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci’nin Tiyatroları Üzerine Bir İnceleme. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi.

[6] ABDULLAH UÇMAN, https://islamansiklopedisi.org.tr/sekizinci-ahmet-nuri

[7] https://tr.wikipedia.org/wiki/Refik_Ahmet_Nuri_Sekizinci

[8] https://tr.wikipedia.org/wiki/Fenerbah%C3%A7e_Spor_Kul%C3%BCb%C3%BC

[9] https://www.kenthaber.com/marmara/istanbul/Kimdir/iz-birakan/ibn-ur-refik-ahmet-nuri-sekizinci

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar