KISAS-I ENBİYÂ
Peygamberlerin hayat hikâyelerini, peygamber oluşlarını, mucizelerini ve tebliğ faaliyetlerini anlatan eserlere Kıssas-ı Enbiya denilir. Kıssa- hikâye, enbiya ise nebiler, peygamberler anlamına gelir. Kelime anlamıyla Nebilerden Kıssalar “peygamberlerin kıssaları, tarihleri” anlamına gelmektedir.
Kıssas-ı Enbiya adlı eserler Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen yirmi sekiz peygamberin hayatlarını, onlarla ilgili hikâyeleri anlatan eserlerdir. Bu eserler nebilerin hayatlarını mucizelerini, tebliğ ve irşat faaliyetlerini anlatırken genel olarak, Kuran Tevrat ve İncil’de geçen kıssalardan yararlanmışlar ama kıssası enbiyalarını yazarlarken israiliyat adı verilen şekillerde Yahudi ve Hıristiyan dini metinlerinde ve literatürlerinde geçen pek çok anlatılarla birleştirerek yazmışlardır.
Kıssas-ı Enbiya adlı eserlerde yer alan hikâyelerin bazıları Kur’an’da da kısaca yer alan kıssalardır. Fakat Kuranda kısa bir şekilde geçen pek çok kıssa daha sonra Tevrat’tan İncil’den ve hıristiyan yahudi dinî literütüründen alınan alıntılar ve metinlerle desteklenmiş, bu anlatıları içeren kısas-ı enbiyâ eserleri oluşmaya başlamıştır.
Kısas-ı enbiyâ türündeki eserlerin en meşhurları Ebu İshak ül- Sa‘lebî’nin Arâ’isü’l-mecâlis adlı eseri ile (DİA, III, 265-266) Kisâî’nin Kısasü’l-enbiya adlı kitabıdır Daha sonra yazılan Kıssas- ı Enbiyaların pek çoğu bu eserlerin ya tercümesi veya da kısaltılmış şeklidir.
Kâtib Çelebi, Vehb b. Münebbih (ö. 110/728) kısas-ı enbiyâ konusunda eser yazan ilk müellif olduğunu belirtir. “Ehl-i kitaba dair pek çok rivayetin Vehb b. Münebbih kanalıyla İslâmî literatüre girdiği bilinmektedir. Kâtib Çelebi ayrıca Ali b. Hamza el-Kisâî, Sehl b. Abdullah et-Tüsterî, Muhammed b. Abdülmelik el-Müsebbihî’nin Arapça; Muhammed b. Hasan ed-Dandurmî ve İbrâhim b. Halef en-Nîsâbûrî’nin Farsça kısas-ı enbiyâlarından da bahseder. (Keşfü’z-zunûn, II, 1328).”[1]
Türk Edebiyatında yazılmış olan “ilk “kıssas- ı enbiya Rabguzi’ye “aittir. ( Bkz. RABGUZİ VE KISSASU'L ENBİYA ) Bu eserlerin çoğu Sa‘lebî ve Kisâî’ye dayanır. Bu eserlerin içeriğinde peygamber kıssaları ve hikâyeleri haricinde Dört Halife’nin Hasan ve Hüseyin’in hayat hikâyeleri de yer alabilmektedir. Kıssas’ı Enbiyaların içinde İslamiyet’le hiç ilgisi olmayan İsrailiyat türü veya eski devrilerden kalan hikâyelere bile rastlanılır. Kıssası enbiyalarda yer alan Harut ve Marut hikâyesi bunlardan biridir. Bazı Kıssas-ı Enbiyalarda Sümer, Asur ve Mezopotamya kültürlerinden sızıp gelen kıssaların varlığı bu şekilde açıklanabilir. Bu tip eserlerde Ashabı- Kehf gibi tanınmış hikayelere de rastlanılmaktadır. [2]
Cevdet Paşa’nın Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârîh-i Hulefâ’sı eski harflerle yazılmış Kıssas – ı enbiyaar içinde en değerli olanlarından biridir. Kıssas-ı Enbiya konusunda Cumhuriyet döneminde yazılmış birçok eser vardır. Şakir Berki, Kur’an’da Peygamberler Tarihi (Ankara 1958); Mustafa Âsım Köksal, Peygamberler Tarihi (Ankara 1990); Ahmet Lutfi Kazancı, Peygamberler Tarihi (İstanbul 1997); Abdullah Aydemir, İslâmî Kaynaklara Göre Peygamberler (Ankara 1992);[3]
Müellifi Bilinmeyen 14 yy . Kıssas-ı Enbiyası
Türk Edebiyatında yazılmış olan önemli Kısasu'l Enbiya ların arasında Vasfi Mahir’in sözünü ettiği müellifi bilinmeyen ama 1333 ve 1340 yılları arasında yazıya geçirilmiş olan bir Kısasu'l Enbiya daha vardır.
Vasfi Mahir bu eserin bin sayfa tutarında olduğunu eserin Aydınoğlu Mehmet Bey zamanında 1333- 1340 tarihleri arasında yazıldığını ifade eder. Eserin yazma nüshasının Türk Dil Kurumu kitaplığında olduğu şeklinde bir not düşen Vasfi Mahir, konuya açıklık getirmese de demek ki eser Aydınoğlu Mehmet Bey’e takdim edilmiş ve yazma nüshada bu konu hakkında bilgi verilmiş olmalıdır.
Vasfi Mahir’in verdiği bilgilerden yola çıkarsak eserin çeşnili kısımlarını ashaptan derlenen rivayetlere dayandığını anlamış oluyoruz. Buna rağmen Vasfi Mahir eser hakkında şunları da yazmayı ihmal etmemiştir. “ Muhammed’den önceki dini tarihin İslamileştirilmiş muazzam bir destanıdır. Bir nevi kitabı – ı mukaddes tercümesi, İbn-i İsak ve Hişam Siyeri’nin evvelki kısmı gözü ile bakılabilir. Allah’a dünyanın yaratılışına, peygamberlere ve onlarla ilgili şahıslara hadiselere ait menkıbelere yer veren bir serdir. Arap, Fars, Türk dini yazarlarına fıkra masal hikâye nevinden ilk malzemeyi veren ve anlattıkları halk destan, hikâye menkıbeleri arasına da yayılan maşeri, ahlaki ve hayati kültür temelidir… Mesela dünyanın öküzün boynunda olması tabiat hadiselerinin melekler _ ve abdallar -tarafından yapılıp idare edilmesi gibi birçok inanışlar peygamber hikâyeleri ve diğer sair hikâyeler ilk kaynak olarak bu esere bağlanabilir“ [4]
Vasfi Mahir’in sözünü ettiği bu eser aşağı yukarı Rabguzi’nin eseri ile yanı tarihlerde yazılmış olması oldukça manidardır. Rabguzi bu eserini Harezm sahası dili ile 1311 tarihinde yazmış Moğol Emiri Nasirüddin Tokboğa’ya takdim etmiştir. [5] Rabgûzî’nin eseri dörtlükler beyitler, aruz ölçüsü ile yazılmış gazeller ve mülemmalarla sanatkârane bir dille yazılmış olduğundan mensur olarak yazılmış olduğu bu eserin Rabgûzî’nin eserinin bir nüshası olamayacağı ihtimalini ortaya koymaktadır. Anlaşıldığı kadarı ile bin sayfadan oluşan bu eser oldukça hacimlidir.
Kısasu'l Enbiya'nın İçeriği Özellikleri Nüshaları ve Rabgûzî
KAYNAKÇA
[1] M. Süreyya Şahin, KISAS-ı ENBİYÂ, TDVİA cilt: 25; sayfa: 496
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/kisasu-l-enbiya-nin-icerigi-ozellikleri-nushalari-ve-rabguzi/75001
[3] M. Süreyya Şahin, KISAS-ı ENBİYÂ, TDVİA cilt: 25; sayfa: 496
[4] Vasfi Mahir Kocatürk , Türk Edebiyatı MEB, 1970, SHF 193
[5] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/kisasu-l-enbiya-nin-icerigi-ozellikleri-nushalari-ve-rabguzi/75001