Maktel-i Hüseyin ve Kerbala Destanı 14. yy

18.07.2015

 

 

Hazreti Hüseyin'in Kerbela'da şehit edilişini konu alan ve acıklı bir üslupla yazılan menkıbevi hikâye  ve destanlarına tümüne Maktel-i Hüseyin adı verilir. Maktel-i Hüseyin adı ile tabir edilen manzum, nesir, destansı, menkıbevi veya tarihteki hadiseyi tarihi şekilde ele alan  yazılı, sözlü ve anonim çok sayıda eser vardır.  Maktel-i Hüseyin hem   halk, hem de divan edebiyatında onlarca yüzlerce şairin yazarın veya anonim anlatıcıların eserlerinin konusu olmuştur.

 

61 (680) yılında Kerbelâ’da Hz. Hüseyin’in ve yakınlarının Emevî ordusu tarafından çölde on gün susuz bırakılarak katledilmesi,  Müslümanlar üzerinde derin etki bırakmıştır. Bu hadise mersiyelere, halk arasında yeni inançların ve efsanelerin doğmasına, menkıbeler, efsaneler ve destanların oluşmasına vesile olmuş,  bu konuda pek çok eserin yazılması ve  “maktel-i Hüseyin” adı verilen müstakil eserlerin oluşmasına neden olmuştur.

 

Ebû Mihnef’in (ö. 157/774) Maktelü’l-Hüseyn adlı eseri  bu türdeki eserlerin elimize ulaşan ilkidir.  Bu eser yazılı ve sözlü rivayetlerden faydalanılarak meydana gelmiş ve kendinden sonraki bütün Maktel’- i Hüseyin adlı eserlerin membaı olmuştur.  [1] İlk olarak Araplar tarafından işlenen Kerbelâ Vak‘ası, İranlılara sonradan Türk ve diğer İslam edebiyatlarına doğru yayılmış  ve popüler hale gelmiştir. İlk önemli Farsça makteli, Hüseyin Baykara döneminde Hüseyin Vâiz-i Kâşifî 908 de (1502) Ravzatü'ş-Şühedâ  adı ile  Herat’ta kaleme almıştır.[2] Türk edebiyatında en eski maktel Kastamonulu Şâzî’nin Dâstân-ı Maktel-i Hüseyin’idir. 763 te (1361-62) bu eser üzerinde (Üsküdar Hacı Selim Ağa Ktp., Kemankeş Emîr Hoca, nr. 528) Nurcan Öznel Güder bir doktora tezi hazırlamıştır (bk. bibl.)[3] Bu ilk eser 3313 beyitten oluşur. [4] 

 

Fakat daha sonraki araştırmacılar Kastamonulu Şazi diye biir olmadığı edebiyatımızdaki yazılan ilk makteli yazan kişinin Yusuf-ı Meddah olduğunu iddia etmişlerdir. Yusuf-ı Meddah [5] bilindiği gibi Varka ve Gülşah adlı hikâyenin de müellifidir. Üstelik Yusuf-ı Meddah bu eserin yazıldığı tarihte yaşamıştır.[6] Bazı araştırmacılar bu noktadan hareket ederek Varka ile Gürşah’ın dili ile edebiyatımızın yazılan ilk maktelini karşılaştırmışlar bu eseri Yusuf-ı Meddah’ın yazmış olduğunu ispatlamaya çalışmışlardır.  Yusuf-ı Meddah’ın yazmış olduğuna inandığımız 1361 de Farsça'dan tercüme ettiği bu eser  hem edebiyatımızdaki maktellerin kaynağı olmuş, hem de en çok rağbet gören maktellerden biri olmuştur. Gelibolulu Mustafâ Âli'nin Subhatü’l-Abdal’ı, Lamiî Çelebi ve Hacı Nureddin Efendi’nin Maktel-i Hüseyin’ leri divan edebiyatındaki diğer önemli maktel mesnevileridir. ( bkz VARKA VE GÜLŞAH HİKAYESİ ÖZETİ ( YUSUF-I MEDDAH NÜSHASI )

 

Yusuf-ı Meddah olan ilk eser de bu gerçekliğe yakın olarak yazılmıştır. Bu eser  Türk edebiyatındaki Maktel-i Hüseyinlerin kaynağını teşkil eder ve on -meclis- bölümden oluşur.  Sonraki eserler de bu tertibe uymuşlar. Hasan ve Hüseyin’in  doğumundan başlayarak Kerbela’dan şehit edilişlerine kadar ki süreci anlatmışlardır. XIV. yüzyıldan başlayarak maktel türünde telif ve tercüme pek çok eser kaleme alınmıştır.

 

Bu eserden sonra Divan şairleri  tarafından çok sayıda maktel yazılmıştır. Buna rağmen    Divan edebiyatında yazılmış olan  en önemli Maktel-i Hüseyin, Fuzuli’nin yazdığı Hadikatü’s-Süeda adlı eserdir.

 

Türk edebiyatındaki maktellerin büyük kısmı tarihi gerçeğe ve vakalara uygun yazılmış olan halk için yazılan,  bu yüzden de sade bir dille yazılmış olan, bazıları da destanlaşan  eserlerdir. Bu eserlerin bir kısmı mesnevi şeklinde yazılmış eserlerken bir kısmı da hece ölçüsü  ile dörtlükler halinde yazılmış destanlar şeklindedir. Ayrıca mensur olarak yazılmış örnekleri de de mevcuttur.

 

Halk edebiyatına da yansıyan bu hikâyeler çok sayıda  eserin vücuda gelmesine yol açmış, Maktel-i Hüseyin halk arasında anlatılan ve okunan en tanınmış destan ve menkıbelerden birisi olmuştur. Günümüze ulaşan maktellerin pek çoğu beyitler halinde veya dörtlükler halinde yazılmış olan manzum destanlar şeklindedir.   Aruzla yazılanlar olduğu gibi hece ile de yazılmış olanları vardır. Örneğin  Vasfi Mahir “  hususi kitaplığımdadır “ diye not düştüğü üç  ayrı zamanda yazılmış üç ayrı maktel nüshasını beyit ve mısra örnekleri ile tanıtmış üçünün de manzum olduğunu belirtmiştir.  Vasfi Mahir bu yazma nüshaların 14 yy dil hususiyetleri ile yazılmış oldukları kanaatindedir. Yakın devirlere doğru mensur örnekleri de ortaya çıkmış ve  bazı varyantları basılmıştır.  ( bkz VARKA VE GÜLŞAH HİKAYESİ ÖZETİ ( YUSUF-I MEDDAH NÜSHASI )

 

İLGİLİ lİNKLER 

 

 

KAYNAKÇA 

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar