KategorilerEDEBİYATRoman Öykü Oyun Nesir Türleri YazarlarMuhsin Ertuğrul Hayatı ve Tiyatroculuğu

Muhsin Ertuğrul Hayatı ve Tiyatroculuğu

19.06.2013




Muhsin Ertuğrul

Doğum 28 Şubat 1892 İstanbul, Osmanlı devleti Ölüm    29 Nisan 1979 (87 yaşında) İzmir, Türkiye, Tiyatro yazarı, çevirmen, sinemacı, oyuncu, yönetmen, sanat yönetmeni, eleştirmen, yönetici,

Eserlerinde “Ertuğrul Muhsin May, Selim Kudret, Perdeci, Ahmet Rıdvan, İpçeken, Servet Moray, Füruzan Cemali” takma adlarını da kullanmıştır.  Batılı anlamdaki Türk tiyatro oyunculuğu ve yönetmenliğinin kurucusu olarak kabul edilen Muhsin Ertuğrul,  Türk sinemasının da öncü isimlerindendir.   1922-1939 yılları arasında Türkiye’de film yapan tek kişi olarak kalmış, Türk Tiyatroculuğu ve Türk Sinemacılığı Tarihine adını kazdırmıştır.

HAYATI 

 

1892 yılında dünyaya İstanbul'da dünyaya gelen Muhsin Ertuğrul, Hariciye Nezareti veznedarlarından Hüseyin Hüsnü Bey’in, Alman asıllı ikinci eşi Fatma Dilruh’tan olan altı çocuğunun en küçüğüydü. [1]

Bu ailenin en küçük çocuğu olarak yetişen Muhsin Ertuğrul, sırasıyla Tefeyyüz Mektebi’, Darüledep, Soğukçeşme ve Toptaşı rüştiyelerini bitirerek, Mercan İdadisinden mezun oldu.  Onun tiyatro merakı daha ilkokulda Tefekküz Mektebinde iken başladı. Babası ile bir karagöz oyununu izlemeye gitmiş ve çok etkilenmişti.  Böylece daha o günlerde tiyatroya ilgi duydu ve aktör olmaya karar verdi. [2]

Babasıyla birlikte sık sık meddah, karagöz, ortaoyunu ile Osmanlı Dram Kumpanyası temsillerine gidip gelmeye başlamıştı. Bu merakı onun tiyatrocu olarak yetişmesine ve kendisini tiyatroya adamasına zemin hazırlıyordu.

Fakat ergenlik yıllarında ülkede İstibdat idaresi vardı. Darülbedayi’nin kapıları kilitlenmiş ve temsiller yasaktı. Bu yüzden Muhsin Ertuğrul, Geleneksel Türk Halk Tiyatrolarını izlemekle ve onlarla ilgilenmekle yetinmek zorundaydı. 1908 II. Meşrutiyetin ilanıyla Tiyatro oyunlarına konan yasaklar kaldırıldı. Muhsin Ertuğrul da tiyatro ile ilgilenmeye başladı.

1909'dan itibaren tiyatro oyuncusu olarak boy göstermeye başlamıştı. Erenköy'deki Burhanettin Tiyatrosu’nda Arthur Conan Doyle'ın Sherlock Holmes- oyununda 'Bob' rolüyle ilk kez sahneye çıktı. Reşat Rıdvan ve Burhanettin Beylerin Odeon tiyatrosunda  pek çok çalışmada aktif rol oynamıştı. [3] Bu toplulukla birçok oyunda rol aldı.

Fakat Ailesi, sahneye çıkmasına ve tiyatrocu olmasına karşı çıkıyordu. Bu yüzden özellikle abası ile tartışmalar yapmaya başlamıştı.  Babasının tepkileri nedeni ile oyunculuğunu sürdürebilmek için baba evinden ayrılmak zorunda kalmıştı.

1911 yılında, Vahram Papazyan ve İstanbul’a gelen Fransız topluluklarının etkisiyle, tiyatro görgüsünü geliştirmek üzere ve  arkadaşı Vahram Papazyan'ın öğütlerine uyarak Paris’e gitti. Çeşitli Fransız topluluklarını, ünlü oyuncuları (bu arada uzunca bir süre etkisinden kurtulamayacağı Mounet-Sully’yi) ve Paris’e gelen Rus topluluklarını izleme fırsatı buldu. Orada Comédie Française ve birçok Rus tiyatro topluluklarının oyunlarını izledi.[4]

1912″de İstanbul’a dönünce yönetmen ve oyuncu olarak çalışmaya başladı. İlk kez Shakespeare’in Hamlet oyununu sahneye koydu ve Hamlet  adlı oyunda Laerdes rolünü oynadı. [5][6]

1913'te Bursa'da Millet Tiyatrosu adıyla İsmail Galip Arcan, Behzad Butak ve Kemal Emin Bara ile kurduğu Yeni Turan Temsil Heyeti’nde çok sayıda yabancı oyunu sahneledi ve bu oyunlarda oynadı. Aynı yıl Şehzadebaşı'nda Ertuğrul Sineması'nı açtı. Burada film gösterileri yanı sıra Karanlık İçinde Buse, Fener Bekçileri gibi oyunlar da sunuldu.[7] Sinemada film öncesi kısa gösteriler sundu.

 

1913 sonunda karıştığı bir siyasi olay nedeniyle sınırdaşı edilince 1913'de tekrar Paris'e gitti. 1914'de Türkiye'ye döndüğü zaman Reşat Rıdvan Bey, Darülbedayi Osmanî’nin hazırlık çalışmalarına girişmişti. Edebi tiyatro heyeti adındaki, Fransa'dan çağrılan Antoine'ında katıldığı jüri önünde Hamlet  ‘ten bir bölümü oynayan Muhsin Ertuğrul, tiyatronun sanatçı kafilesine alındı. [8]Paris konservatuarına tüm uğraşmalarına karşın giremedi.  Ancak oradaki tiyatrolar ve sinema stüdyolarında gözlemler yaptı; Jacques Copeau ve Andre Antoine'ın Odeon Tiyatrosu’ndaki çalışmalarını izledi. Bu yıllar içinde Strintberg'den Baba, Kistemaeckers'den kasırga adlı oyunları Türkçe ye çevirmişti.

İstanbul’a döndüğünde “Ertuğrul Muhsin ve Arkadaşları” topluluğunu kuran sanatçı, 1914'te Darülbedayi Osmani adıyla kurulan (İstanbul Şehir Tiyatroları) Müzik ve Tiyatro Okulu'nun kuruluş çalışmalarında Reşat Rıdvan Bey ile Andre Antoine'a yardımcı oldu. Aynı yıl sınavla Darülbedayi'ye öğrenci olarak girdi Kısa süre sonra da yardımcı öğretmen olarak Darülbedayiye atandı.

1915 yılında devamlı temsil kadrosunda çeşitli oyunlarda rol aldı. I. Dünya Savaşının başladığı yıllarda kurumdan izin alarak  Berlin’e gitti. Belinde bulunduğu yıllarda sinemaya merak sarmıştı.  Berlinde sinemacılık konusunda çalışmalar yaptı. Sinema ve tiyatro hakkında detaylı incelmelerde bulundu. Viyana'da Otello çalışmalarını izledi. Türkiye’ye döndüğünde sinemacı olmayı kafasına koymuştu.

“Berlin’e ilk gidişinde “Karanlıkta Işık” filminde rol alan Muhsin Ertuğrul, İstanbul’a dönüp Tahsin Nahit’in "Bir Çiçek Iki Böcek" adlı uyarlamasını, H. Kistemaeckers’ten uyarladığı "Uçurum"’u Halit Fahri Ozansoy’un “Baykuş” piyesini sahneledi (1917). Baykuş piyesinde başrolde ihtiyar bir köylüyü oynayan Ertuğrul, henüz 25 yaşındaydı. Kısa bir süre sonra tekrar Berlin’e gitti ve “Brenaien Düşesi” filminde ihtilalcı bir subay rolünü oynadı. Berlin'de kendi adına İstanbul Film adlı bir film şirketi kuran sanatçı, Üstat Film'in de ortağı ve yönetmeni oldu. "Samson", "Kara Lale Bayramı", "Şeytana Tapanlar" adlı filmleri çekti”.[9]

1918’de İstanbul’a tekrar döndü ve Edebi Tiyatro Heyeti adında özel bir tiyatro topluluğu kurdu.  Kısa bir süre Darülbedayi'de yeniden çalıştıysa da oyun seçimindeki anlaşmazlıklar ve yönetimdeki karışıklıklar nedeniyle bu kurumdan ayrıldı.[10]

Muhsin Ertuğrul, 1921'de Darülbedayi’e yönetmen olarak yeniden girdi. Ancak kısa süre sonra arkadaşlarıyla birlikte işten çıkarıldı. Bu sırada sinema ile ilgilenmeye başlamıştı. Türkiye'nin ilk özel film şirketi olan Kemal Film'in yerli film yapımına başlaması için bu film şirketine yardımcı olmaya çalıştı.  1921-1924 yılları arasında bu şirket adına 6 film çekti. Türkiye'de çektiği ilk film, "İstanbul'da Bir Facia-i Aşk" oldu. Kemal Film için çektiği filmler arasında Kurtuluş Savaşı’nın ilk belgesel filmi kabul edilen “Zafer Yolları” da vardır . Ayrıca Halide Edip Adıvar’ın aynı adı taşıyan romanından uyarladığı “Ateşten Gömlek” (1923), Kurtuluş Savaşı’nı konu alan ilk film olarak sinema tarihine geçti. Bu filmde başrolü oynayan Neyyire Neyir ile evlendi.”[11]

1924-1925 ‘te"Ertuğrul Muhsin ve Arkadaşları" adlı bir topluluk kurdu. İstanbul Şehzadebaşı’nda Ferah Tiyatrosu’nda çeşitli oyunlar sahneledi. Öğrenciler için indirimli matineler düzenledi.. Tiyatroda yerli yazarlara, takım oyunculuğuna, işbölümüne önem verilen örnek bir çalışma düzeni. Ertuğrul Muhsin ve Arkadaşları" adlı bu topluluk 5 ay süre içinde 23 oyun sahneledi.[12]

 

Sovyetler Birliği ve Nazım Hikmet

 

1925 yılında tiyatrosu kapandıktan sonra Sovyetler Birliği’ne gitti, Moskova'da tiyatro çalışmalarına başlamış olan Nazım Hikme 'e katıldı. “Onun sayesinde sinema dünyasından pek çok kişi ile tanışma ve çalışma fırsatı buldu. "Tamilla"(1925), "Spartaküs" (1926), "Beş Dakika" (1926) filmlerini çekti. Ayrıca Moskova'da bütün tiyatrolara girme izni alarak Stanislavski, Nemiroviç-Dançenko, Aleksandır Yakovleviç Tayrov, Vsevolod Meyerhold, Ayzenştayn ve Sergey Mihayloviç Tretyakov’la tanıştı; çalışmalarına katıldı”. [[13]

İstanbul’a dönen Muhsin Ertuğrul, Darülbedayi’de sanat yönetmeni oldu. 1927.  Bu görevini 22 yıl boyunca 1949'da Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne getirilinceye kadar sürdürdü.  22 yıl kaldığı bu görevi esnasında bu kuruma “ bir şehir tiyatrosu kimliği “ kazandırdı. [14] 1928’de Darülbedayi sanatçılarıyla Kahire turnesi yaptı.   1929 yılında Neyyire Neyir (1929-1943) ile ilk evliliğini yaptı.

İpek Film

Darülbedayi’de sanat yönetmeni iken Muhsin Ertuğrul, 1928'de Türkiye'nin ikinci büyük yapım şirketi olan İpek Film'in kurulmasına öncülük etti. "Ankara Postası" adlı filmin büyük ticari başarı kazanmasının ardından İpek Film'de 1928-1941 arasında yönetmen olarak 20 film çekti. 10 yılı aşkın süre ile ülkenin tek film yapım şirketi olarak kalan şirket, çağdaş teknolojinin kullanımı için kendisine her türlü harcama yetkisini vermişti. [15]Yeniliğe açık olan İpekçi ailesi, Ertuğrul'a her türlü harcama yetkisi vererek çağdaş düzeyde teknolojinin ülkemize girmesini sağladılar. Kendisine sağlanan bu imkânlar sayesinde ülkemizdeki ilk sesli filmlerin çevrilmesine teşebbüs etti. Böylece ilk sesli Türk filmi olan “İstanbul Sokaklarında”  adlı filmi çekti.  Ertesi sene de ikinci Türk sesli filmi olan  “Bir Millet Uyanıyor", adlı Türk filminin çekimini yapmıştı. [16]

İpek Film adına art arda 20 film çekimini tamamladı. Fakat bazı filmlerinde başarısız oluyordu. Bu yüzden film şirketi ve işlerinden soğumaya başlamıştı.

Tiyatro Meslek Okulu ve Darülbedayi Çocuk Tiyatrosu

1931'da belediye bağlı bir Tiyatro Meslek Okulu açılmasına öncülük etti. 1933 yılında İstanbul'a çağrılan Viyana Müzik ve Tiyatro Akademisi başkanı Joseph Marx, Belediye Konservatuarının öncüsü sayılabilecek bu okulu yeni baştan düzenledi ve Muhsin Ertuğrul bu kurumda dersler verdi.

Muhsin Ertuğrul, Moskova'da çocuk tiyatrosu üstüne incelemeler yaptıktan sonra 1935-1936 sezonunda İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda Türkiye’deki ilk düzenli çocuk oyunlarını başlattı. Darülbedayi Çocuk Tiyatrosu ilk oyun olarak Kemal Küçük'ün düzenlediği "Çocuklara İlk Tiyatro Dersi" adlı yapıtı, ikinci oyun olarak yine Kemal Küçük'ün "Gülmeyen Çocuk" adlı oyununu, üçüncü olarak Afif Obay'ın "Fatmacık" adlı oyununu sahneledi. Muhsin Ertuğrul, köklü bir tiyatro geleneğine sahip olduğu için filmlerinde daha çok tiyatral bir tarzla çalışıyordu.

 

Tiyatro alanında verdiği hizmetler nedeniyle 1932'de Goethe Madalyası ile ödüllendirildi.

1936'da kurulan Ankara Devlet Konservatuarı’nda tiyatro öğretmeni olarak göreve başladıysa da konservatuarın kurucusu Carl Ebert ile anlaşmazlığı düşerek 1938'de bu görevden ayrıldı. 1941'de yeniden konservatuarda ders vermeye başladı. Aynı yıl eşiyle birlikte Perde ve Sahne adlı bir dergi çıkarmaya başlayan Muhsin Ertuğrul, ilk eşi olan Neyyire Neyyir adlı eşini 1943 yılında kaybetti.

Devlet Tiyatrosu'nun Kuruluşu

1947 yılından sonra sinemadan uzaklaşmaya ve tiyatro alanında çalışmalarını yoğunlaştırmaya başladı.. 1947'de Ankara Devlet Konservatuarı Tatbikat Sahnesi'nin başına getirildi. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ve İstanbul Şehir Tiyatroları Başrejisörlüğü görevini sürdürmeye başladı.

1947'de Ankara'da Küçük Tiyatro, 1948'de Büyük Tiyatro'yu kurdu. "Bir Komiser Geldi" oyunundaki müfettiş rolüyle oyuncu olarak son kez sahnede görünen sanatçı, 1950’de Büyük Tiyatro’da balo yapılmasına karşı çıkınca Demokrat Parti iktidarının tepkisini çekti ve görevinden istifa etti. [17] Sanatçı o yıl 1950  Handan Ertuğrul ile ikinci evliliğini yaptı. Handan Hanım ile ölene kadar da evli kaldı. 1979

Devlet Tiyatrosu'ndan istifasının ardından Yapı Kredi Bankası'nın çağrısı üzerine İstanbul'a gitti; Küçük Sahneyi kurup genç sanatçılarla oyunlar yönetti. 1953 yılında sinemacılık alanında yeni bir teşebbüse geçti. Türk sinema tarihinin ilk sesli filmlerinin çekimine öncülük eden Muhsin Ertugrul İlk Renkli Türk Filminin de çekilmesi için girişimlerde bulundu.  Böylece Türk sinemasının ilk renkli filmlerinden biri olan “Halıcı Kız”’ı çekti.  Fakat bu proje büyük başarısızlıkla sonuçlandı. Ve bu film Muhsin Ertuğrul'un son sinema çalışması olacaktı. Bir daha da sinemacılık ve film çekileri ile uğraşmadı.

1954'te ikinci kez Devlet tiyatrosu genel müdürlüğüne getirildi. Küçük Tiyatro ve Oda Tiyatrosu'nu açtı. 1950  yılında ise ikinci eşi olan Handan Ertgrul ile evlendi.  (1955). İzmir ve Bursa'da Devlet Tiyatrosu, Adana'da şehir tiyatrosu açılmasında yardımcı oldu.(1957). 1958'de görevinden alındı ve İstanbul Şehir Tiyatrosu'na başyönetmen olarak atandı.

İstanbul Şehir Tiyatrosu Baş Yönetmenliği

1958-1966 yıllarında İstanbul Şehir Tiyatrosu'ndaki başyönetmenlik görevini yaptı. Üsküdar Tiyatrosunu Kadıköy Tiyatrosu'nu ve  (1960-61); Zeytinburnu Tiyatrosunu açtı (1965). 1964. 1966’da İstanbul Belediye Meclisi’nin kararıyla başrejisörlük kadrosu kaldırıldı.  Bu olay kamuoyu, meclis ve medyada "Muhsin Ertuğrul olayı", “Türk tiyatrosuna indirilen bir darbe “ olarak yorumlandı.

Şehir Tiyatrosu'nda başyönetmenlik kadrosunun kaldırılmasıyla açıkta kalan Muhsin Ertuğrul, Federal Almanya ve İspanya’daki tiyatro eğitim yöntemlerini incelemeye gitti. 1967’de LCC Tiyatro Okulu'nda sahne dersleri, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nde tiyatro eleştirisi dersleri verdi.[18]

 

23 Aralık - 12 Ocak 1970 arasında 60. sanat yılı büyük programlarla kutlayan Muhsin Ertuğrul'a 23 Ekim 1971’de Kültür Bakanı Talât Halman’ın çabasıyla Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir sanatçıya verillen Devlet Kültür Armağanı takdim edildi. 1974 yılında 82 yaşındaki Muhsin Ertuğrul, Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliğine atandı. Semt tiyatrosu, öğle tiyatrosu, gezici tiyatro gibi çeşitli uygulamalarla yeni bir tiyatro seferberliği başlattı; Gültepe Tiyatrosu'nu ve Bayrampaşa Tiyatrosunu açtı (1974-75), Deneme Sahnesini kurdurdu. Ne var ki iç çekişmeler üzerine 1976’da görevi bıraktı Çeşitli gazete ve dergilerde yazılarını sürdürdü.

Muhsin Ertuğrul'a 23 Nisan 1979'da Ege Üniversitesi'nce fahri doktora verildi. Sanatçı, unvanını almak sanat yaşamının 70. yıl kutlamalarına katılmak üzere gittiği İzmir'de 29 Nisan günü kalp krizi sonucu hayatını yitirdi.  Cenazesi, İstanbul'da Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.[19]

Ödülleri

Türk sineması ilk uluslararası ödülünü Muhsin Ertuğrul'un Nazım Hikmet'le birlikte çektiği Leblebici Horhor Ağa adlı filmle kazandı.

Venedik Film Festivali'nde Onur Madalyası ile ödüllendirildi. Onur Madalyası, 1934 Leblebici Horhor

1931- Goethe Madalyası

1971 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Kültür Armağanı

Oyuncu olarak rol aldığı filmler

·         Beranien Düşesi - 1918 / Berlin

·         Istırap / Samson - 1922

·         Boğaziçi Esrarı : Nur Baba / The Bosphorus Mystery - 1922

·         Ateşten Gömlek 1923

·         Kız Kulesinde Bir Facia - 1923

·         Ankara Postası 1928

·         Şehvet Kurbanı - 1940

·         Kıskanç - 1943

Yönetmenliğini yaptığı filmler

·         Kara Lale Bayramı - 1918

·         Şeytana Tapanlar - 1918

·         Samsun - 1919

·         İstanbul'da Bir Facia-i Aşk - 1922

·         İstanbul'da Izdırap - 1922

·         Kahveci Güzeli - 1941

·         Yapımcılığını üstlendiği filmler[değiştir]

·         Samsun - 1919

·         Otoritem boş - 1919

·         Aysel Bataklı Damın Kızı 1934

·         Senaryo ve yönetmenliğini yaptığı filmler[değiştir]

·         Boğaziçi Esrarı - 1922

·         İstanbul'da Bir Facia-i Aşk - 1922

·         Kızkulesi Faciasi - 1923

·         Ateşten Gömlek - 1923

·         Leblebici Horhor - 1923

·         Sözde Kızlar - 1924

·         Ankara Postacım Benim - 1928

·         Kaçakçılar - 1929

·         İstanbul Sokaklarında - 1931

·         Bir Millet Uyanıyor - 1932

·         Leblebici Horhor Ağa - 1933

·         Aysel Bataklı Damın Kızı - 1934

·         Bir Kavuk Devrildi - 1939

·         Evli mi Bekar mı - 1951

·         Halıcı Kız - 1953

·         Diğer önemli filmleri[değiştir]

·         Yapım yılı            Filmin adı            Yapım yeri

·         1919      Samson               (Almanya’da)

·         1925      Tamilla  (SSCB’de)

·         1926      Spartakus           (SSCB’de)

·         1926      Beş Dakika          (SSCB’de)

·         1929      Ankara Postası 

·         1938      Aynaroz Kadısı 

·         1939      Allah'ın Cenneti              

·         1939      Tosun Paşa        

·         1940      Şehvet Kurbanı               

·         1941      Kahveci Güzeli 

·         1945      Yayla Kartalı      

·         1946      Harman Sonu   

·         1947      Kızılırmak Karakoyun    

Sanat Yönetmeni[

Aysel Bataklı Damın Kızı-1923

Kitapları

"İnsan ve Tiyatro Üzerine Gördüklerim" (1975)

Afife Tiyatro Ödülleri Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü

Afife Tiyatro Ödülleri kapsamında, ödüllerin başlatıldığı 1997 yılından bu yana verilmekte olan özel ödüldür. Muhsin Ertuğrul anısına koyulan bu ödül, her sene yaşamı boyunca tiyatro dalında başarılı çizgisini sürdürmüş ya da tiyatro sanatına katkıda bulunmuş kişi açıklamasıyla verilir. Diğer özel ödüllerde olduğu gibi, bu ödülde de adaylık açıklanmaz. Bunun yerine, seçici kurul o sene ödüle layık görülen kişiyi, tüm özel ödül sahipleri ve diğer kategorilerdeki adaylarla birlikte, ödül töreni öncesinde açıklar.

 

Kaynakça

[1] Tiyatroya Adanan Bir Ömür, Hürriyet Gazetesi, Eğitim eki

[2] Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü Kim Kimdir: Muhsin Ertuğrul Sayfası

[3] https://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=730

[4] https://tr.wikipedia.org/wiki/Muhsin_Ertu%C4%9Frul

[5] https://tr.wikipedia.org/wiki/Muhsin_Ertu%C4%9Frul

[6] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/shakespeare-nin-hamlet-oyunun-incelenmesi/101244

[7] Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü Kim Kimdir: Muhsin Ertuğrul Sayfası

[8] https://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=730

[9] http tr.wikipedia.org/wiki/Muhsin_Ertu%C4%9Frul

[10] http tr.wikipedia.org/wiki/Muhsin_Ertu%C4%9Frul

[11] http tr.wikipedia.org/wiki/Muhsin_Ertu%C4%9Frul

[12] http tr.wikipedia.org/wiki/Muhsin_Ertu%C4%9Frul

[13] Tiyatoraya Adanan Bir Ömür, Hurriyet Gazetesi, Eğitim eki

[14] Tiyatoraya Adanan Bir Ömür, Hurriyet Gazetesi, Eğitim eki

[15] Şehir Tiyatroları Web Sitesi, Muhsin Ertuğrul Sayfası

[16] https://www.sehirtiyatrolari.com/ustalar/muhsin-ertugrul.htm

[17] Tiyatromuzesi.org sitesi Muhsin Ertuğrul sayfası

[18] http tr.wikipedia.org/wiki/Muhsin_Ertu%C4%9Frul

[19] Yazarnezar.com sitesi Muhsin Ertuğrul Sayfası

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da