Nazım Hikmet Hayatı Eserleri Şairliği

03.11.2013

 Nazım Hikmet Hayatı Eserleri Şairliği

 

NAZIM HİKMET: Hayatı

Memleketimden İnsan Manzaraları Nazım Hikmet

Şair Babam Nazım Hikmet

AİLESİ VE SECERESİ

(d. Selanik 20 Kasım 1901 / ö. 3 Haziran 1963)

Asıl adı Mehmet Nâzım Ran’dır. Ran soyadını soyadı kanunun çıktıktan sonra Hatice Piraye Hanım ile birlikte almıştır.  Rusya ve SSCB devletlerine gittiğinde ise Polonya asıllı annesi tarafından büyük dedesi Mustafa Celalettin Paşa'nın köken soyadı olan  “Borjecki “ soyadını kullanmıştır.

Nazım Hikmet, baba tarafından Diyarbakır, Halep, Konya ve Sivas ve en sonunda da Selanik’te valilik yapmış olan Çerkez Nâzım Paşa'nın torunudur. Babası ise Hamburg Şehbenderliği de yapmış olan Hikmet Bey’dir.

Nazım Hikmet'in babası Hikmet Bey, Galatarasay Lisesi ( Mekteb-i Sultani) den mezun olmuş, önceleri ticaretle uğraşmış daha sonra da Dışişlerinde çalışmış,   , Selanik'te, Hariciye Nezaretinde (Dışişleri Bakanlığı) çalışan bir memurdur. Babası Hikmet Bey, daha sonra Matbuat Umum müdürlüğü ve Hamburg konsolosluğu yapmış bir devlet adamıdır. Nazım Hikmet’in baba tarafından dedesi olan Nazım Paşa, Mevlevi tarikatına dâhil olan hoşgörülü ve baskıdan hoşlanmayan Selanik ‘in son valisi bir paşadır. Bu nedenle Nazım Hikmet, hem dedesinin hem de babasının adını taşımaktadır.

Annesi Celile Hanım ise eğitimci Hasan Enver Paşa'nın kızıdır. Hasan Enver Paşa, Polonya'dan 1848 ‘de Osmanlı İmparatorluğu'na göç eden, Osmanlı vatandaşı olunca Mustafa Celalettin Paşa adını alan Konstantin Borzecki'nin (Lehçe: Konstanty Borzcki, d. 1826 - ö. 1876) oğludur. Mustafa Celaleddin Paşa subay olarak görev yapmış ve Türk tarihi üzerine önemli bir eser olan 'Les Turcs anciens et modernes' (Eski ve yeni Türkler) kitabını yazmıştır. Celile Hanım'ın annesi ise Alman kökenli Osmanlı generali Mehmet Ali Paşa'nın (Karl Detroit) kızı olan Leyla Hanım'dır.

Celile Hanım'ın kız kardeşi Münevver Hanım, şair  Oktay Rıfat 'ın annesidir. [2]Bu yüzden Nazım Hikmet ile  Oktay Rıfat ,teyze çocuklarıdır.[3]Annesi Celile Hanım, iyi bir eğitim görmüş piyano çalmayı, Fransızcayı ve resim yapmayı iyi bilen bir kadındır. [4]Nazım ailenin dört çocuğundan biridir. Diğer kardeşleri ise Samiye, Piraye ve Seyda’dır.[5] [6]Kardeşi İbrahim Ali, kuşpalazından hayatını kaybetmiştir.


TAHSİL HAYATI  VE DENİZ SUBAYLIĞI DÖNEMİ

Baba tarafından Dedesi Nazım Paşa Selanik, Diyarbakır, Halep, Konya ve Sivas valilikleri yapmış olan şair ruhlu bir Osmanlı Paşasıdır. Nazım Hikmet’in babası memuriyetten ayrılıp ve ailece Halep' te vali olan, Nazım’ın dedesinin yanında ticaret yapmaya gider. Orada yeni bir iş ve hayat kurmaya çalışır. Fakat Nazım Hikmet’in babası Hikmet Bey ticaret hayatında başarılı olabilecek yapıda bir adam değildir. Halep’te giriştiği ticari teşebbüste başarılı olamaz.  Bu nedenle Halep’ten dönerek İstanbul'a gelirler. [7] Hikmet Bey'in İstanbul'daki iş kurma denemeleri de iflasla sonuçlanır.  Bu yüzden iyi düzeyde Fransızca bildiğinden hiç sevmediği halde memuriyet hayatına dönmek zorunda kalmıştır.[8]

Nazım Hikmet şiiri, dedesi Nazım Bey’in telkinleri ile sevmiştir. Mehmet Nâzım Paşa Mevlevi tarikatına bağlı ve Mithat Paşa'nın yakın arkadaşlarından bir devlet adamıdır.  Nazım Hikmet ilkokul ikinci, üçüncü sınıfta iken Paşa dedesinin yanında Halep’te kalmış o bölgeyi de böylece tanıma fırsatı bulmuş lakin babasının hüsranla sonuçlanan ticari teşebbüsleri sonrasında yeniden İstanbul’a gelmişlerdi. [9]

İlköğrenimini  İstanbul Göztepe’deki Numune Mektebi’nde -Taşmektep’te - başlamış, sonra daa Galatasaray Sultanisi ilk bölümüne (1914) gitmişti. Fakat ertesi yıl babasının ticari hayatta başarısız olması ve ailesinin para sıkıntısına düşmesi sonucu Nişantaşı Sultanisi’ne verildi.

Mekteb-i Sultani'nin orta bölümünde okurken yakın ve kader arkadaşı olan Vala Nureddin ile tanışmıştı. Nişantaşı Sultanisi’n, bitirdikten sonra 1917 yılında Deniz Harp okuluna yazılacaktı.

 İlk şiiri olan Feryad-ı Vatanı 3 Temmuz 1913'te Göztepe Taşmektep’te ortaokuluna bile daha başlamadan yazıp yayımlamıştı. Bu şiiri yazdığında henüz 12 yaşındaydı.

"Bir Bahriyelinin Ağzından" adlı bu Şiirini bir aile meclisinde Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın huzurunda okumuştu.  Bahriye Nazırı Cemal Paşa' annesi Celile Hanım ve babası Hikmet Bey’e  “Bu çocuğu deniz harp okuluna yollayın “diye bir istekte bulununca 1917 yılında Heybeliada Bahriye Mektebi'ne kaydedilmişti. Deniz Harp Okulu "Mekteb-i Fünûn-u Bahriye-i Şahâne” de öğrenci iken Lisedeki hocaları arasında: YAHYA KEMAL, Ahmet Hamdi(Akseki), İbrahim Aşki Hamdullah Suphi Tanrıöver gibi meşhur isimler öğretmenlik yapıyordu. [10]  Üstelik Nazım Hikmet kendi evlerinde edebiyat hocası  Yahya Kemal’den özel dersler de almıştı.

Annesi Celile Hanım, 1917’de babası Hikmet Bey’den ayrılmıştı.  Annesi ünlü şair  Yahya Kemal  ile gizli bir aşk yaşamaya başlamıştı. [11] İşte tam bu sıralarda  Yahya Kemal  , evlerine geliyor Nazım Hikmet’e özel ders veriyordu. Çünkü Celile Hanım da Nazım’ın şair olmasını istiyor, üstelik Yahya Kemal ’i de seviyordu. Ancak bu ilişki Nazım tarafından da fark edilmişti. Nazım Hikmet annesi ile Yahya Kemal’i öpüşürken görmüştü. Bunun üzerine Nazım Hikmet, evlerinde ona özel ders vermeye gelen hocası Yahya Kemal Beyatlı ’nın paltosunun cebine bir pusula bırakmıştı. Bu pusulaya yadıkları şunlardı. “ Hocam olarak geldiğin bu evden babam olarak çıkamazsın.”  Celile Hanım ile Yahya Kemal’in aşkını muhtemelen bu pusula bozmuş oldu. Yahya Kemal bir daha eve gelmedi. Celile Hanım’ da biten aşkın sonrasında bir süre Paris’e gitti. [12]

Deniz Harp Okulu arşivlerinde Mehmet Nazım, okula kayıt anında; 45 kg ağırlığında, 1.56 m boyunda, sarı saçlı, yüzünde çiller olan, koyu mavi gözlü, beyaz tenli bir çocuk olarak kaydedilmiştir.[13]

İlk kadın romancılarımızdan olacak olan Suat Derviş, onların  komşularının kızıdır. Suat Derviş, daha 12, 13 yaşlarında iken şiirler yazmaya başlamış ve şiirlerini Nazım Hikmet ile paylaşmıştır.  Nazım Hikmet o yıllarda komşularının kızı Suat Derviş'a âşık olur.  Bu nedenle Nâzım Hikmet Suat Derviş’in  bir düz yazı- şiirini Alemdar gazetesine göndermiş ve şiir Suat Derviş’ten habersiz  bu dergide yayımlamıştır. [4] Nazım Hikmet’in “ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını; bir kere eğemedim bu kadının başını” diye şiirler yazdığı bu mağrur kadın komşusunun oğlu Nâzım Hikmet'le uzun süre küs kalmıştır. ( bkz  Suat Derviş Hayatı ve Eserleri )Nitekim Nazım Hikmet'in 1920 yılında yazdığı gölgesi adlı şiiri Suat Derviş'e olan aşkının ürünüdür. 

Netice olarak bu yıllarda Nazım ‘da ilk şiirlerini yazmaktadır. Nazım’ı şiire teşvik eden esas etken Mevlevi ve şair olan büyük babası Nâzım Paşa’dır. Nazım Hikmet dedesinin teşviki ile ilk şiirlerini yazmaya başlamıştır. Bu yıllarda belki de Suat Derviş’e âşık olması onun da şiirler yazıyor oluşu şairlik yoluna adım atmasını sağlamıştır.  Netice olarak yayımlanan ilk şiiri olan “Hâlâ Servilerde Ağlıyorlar mı” adlı şiiri 3 Ekim 1918’de Yeni Mecmua’da çıkmıştır.

MİLLİ MÜCADELE YILLARI VE RUSYA’YA GİDİŞ SÜRECİ

 

(Nazım Hikmet Bahriye'yi bitirdikten sonra Hamidiye Kruvazörü'ne stajyer güverte subayı olarak verilmiş, bir gece nöbetinde üşütüp zatülcemp olmuştur. (1919) Kaynakların ifadesine göre bu hasatlık uzun sürer. Bu yıllarda İstanbul işgal edilmiş, Anadolu’da Kurtuluş Savaşı başlamıştır. Kaynaklar onun deniz subaylığından atılması hakkında çelişkili bilgiler sunmaktadır. Kimi kaynaklara göre sağlığını kazanamayınca sağlık kurulu kararıyla askerlikten çürüğe çıkarılmıştır (1920). Fakat kimi kaynaklara göre ordudan atılmasının temel sebebi zatülcemb hastalığı değil sık sık disiplin suçu işlemesi “aşırıya kaçan halleri bulunduğundan “ ordudan işliğinin kesildiği şeklindedir.  Sebep ne olursa olsun 17 Mayıs 1921’de ordudan ilişiği kesilmiş,  dönemin okul gemisi Hamidiye Gemisi Güverte Stajyer Subaylığı görevinden atılmıştır.[14]

Şiirle olan alakası bu yıllarda artarak devam edecektir. 1920’de İstanbul’un işgali ve Mütareke nedeni ile Kitap, Alemdar ve Ümit gibi süreli yayınlarda karamsarlık ve direniş duygularını yansıtan şiirleri yayımlanır.

Kaynaklar askerlikten ayrıldıktan sonra, ailesinden habersiz olarak  İstanbul’un işgaline üzüldüğünden dolayı ve Milli Mücadele'ye katılmak için Anadolu’ya geçmiş olduğunu yazar. 1 Ocak 1921'de Anadolu’daki Milli Mücadele için silah ve cephane kaçıran gizli bir örgütün yardımıyla  Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç , Nazım Hikmet ile Vala Nureddin, Sirkeci'den kalkan Yeni Dünya vapuruna gizlice binerek İnebolu'ya ulaşırlar. [15] Ankara'ya geçebilmek için beş altı gün, izin ve yol parası beklemişler, o sırada Almanya’dan gelen sosyalist öğrenciler ile tanışmışlardır.[16] [17] Kaynaklara göre ilk kez bu öğrenciler sayesinde Sosyalizm ile tanışır. Birlikte gelen dört şairden yalnızca Nazım Hikmet ile Vala Nureddin’e Ankara’ya gitmek için izin çıkar. İki arkadaş Ankara’ya gelerek verilen ilk görevleri olan İstanbul gençliğini milli mücadeleye çağıran bir şiir yazarlar. Bu şiir Milli eğitim tarafından on bin adet basılıp dağıtılmış fakat öğrenciler Ankara’ya gelecek olsalar nasıl görevlendirileceği sorunları yüzünden tartışımalar yaşanmıştır. [18]Kimi kaynaklara göre Vala Nureddin ile Nazım Hikmet Mustafa Kemal Paşa ile de görüşmüşlerdir.

Her iki arkadaş Ankara Hükümetinin ataması ile Bolu Lisesi'ne öğretmen olarak yollanırlar. İki ahbap kısa bir süre Bolu’da öğretmenlik yapmıştır. (1921)  Fakat bir süre sonra iki kafadar Bolu’dan ayrılarak Moskova’ya gitmeye karar verir. 30 Eylül 1921’e Batum’ a ulaşırlar.[19]Esasında Vala Nureddin ile Nazım Hikmet’i Rusya’ya sevk eden amiller yeterince açık değildir. İnegöl’de bekledikleri sırada tanıştıkları Sosyalist öğrencilerin telkinlerinin Rusya’ya gitmeleri için ne derece etkili olabileceği tartışmalı bir konudur. Rusya’ya gitme kararı Bolu’da alındığına göre bu sebeplerin Bolu’da şekillendiği ortadadır.

RUSYA YILLARI

Batum’a ulaşan Nazım Hikmet ve Vala Nureddin Moskova’ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'ne (KUTV) yazıldılar. Nazım Hikmet, Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde siyasal bilimler ve iktisat okudu. Henüz yapılanmakta olan devrime tanık oldu ve komünizm ile tanıştı. (1922-1924). 1924'te Moskova'da yayınlanan ilk şiir kitabı 28 Kanunisani sahnelendi.[20] Rus fütüristleri ve konstrüktivistlerinin etkisi altındaki ilk serbest şiirleri ve basamaklı dizeleri bu yıllarda yazdı; bazılarını İstanbul'da çıkan Aydınlık dergisinde yayımladı.

 

“ Bu arada ilk eşi Nüzhet Hanım'la kısa süren bir evlilik yaptı. 1924 Ekiminde gizlice Türkiye'ye girdi, Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası'nın yayın organları Orak-Çekiç gazetesi ile Aydınlık dergisinde çalışmaya başladı. 1 Ocak 1925'te Dr. Şefik Hüsnü'nün Beşiktaş'taki evinde toplanan Türkiye Komünist Partisi (TKP) 2. Kongresi'ne katıldı, TKP Merkez Komitesi üyeliğine seçildi. Komünistlerin tutuklanmaya başlamaları üzerine Haziran 1925'te yeniden Moskova'ya gitti. “[21]

Yurda dönüşünden sonra Aydınlık dergisine katılmış, burada çıkan şiirlerinden ötürü hakkında "gıyaben" mahkûmiyet kararı verilmişti On beş yıl içerde kalmaktan korkan şair yeniden Rusya'ya geçti. 1925. 1926'da diş hekimi Yelena Yurçenko ile ikinci evliliğini yaptı. Dr. Yelena Yurçenko, Odessa'da vize beklerken 1929'da salgın bir hastalığa yakalanarak öldü.1928'de Bakû'da ilk şiir kitabı Güneşi İçenlerin Türküsü'nü yayımladı.[22]

 1928’de çıkan Af Kanunundan yararlanmak için Türkiye'ye döndü ve bir süre Hopa cezaevinde tutuklu kalmış oldu.(1928).

Nâzım Hikmet daha sonra İstanbul’a yerleşmiş, Vâlâ Nurettin'in aracılığıyla çeşitli gazete ve dergilerle film stüdyolarında çalışmış, Muhsin Ertuğrul için birçok filmin senaryosunu yazmıştı. Cici Berber", "Fena Yol", "Karım Beni Aldatırsa", "Naşit Dolandırıcı", "Söz Bir Allah Bir", "Aysel Bataklı Damın Kızı", "Leblebici Horhor Ağa", "Milyon Avcıları".  Şiir kitaplarını çıkarıyor ve Oyunlarını yazıyordu.(1928-1932). Bir Ölü Evi, Unutulan Adam adlı oyunları Şehir Tiyatrosu'nda sahnelendi. 1935'te bir süredir birlikte olduğu Piraye Altınoğlu ile evlendi. Fakat TKP ile ilişkilerinden ve yazılarından dolayı sürekli mahkemelik oluyor, kimi davaları aflardan dolayı düşüyor veya ona dokunulmuyordu.  Aralık 1936'da 13 kişiyle birlikte tutuklanarak komünistlik suçlamasıyla yargılandı.

Bir ara yine tutuklanmış, Cumhuriyet'in 10. yılı dolayısıyla çıkarılan af yasası ile yine özgülüğüne kavuşmuştu. Akşam Son Posta, Tan gazetelerinde Orhan Selim takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapıyordu.(1933). 

Bu defa Resimli Ay dergisinde çalışmaya başladı. Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı, askeri ayaklanma hazırladığı, iddiasıyla yargılanmış, Harp Okulu Askeri Mahkemesi'nce 15 yıl, ardından Donanma içinde faaliyette bulunduğu iddiasıyla da Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce 20 yıl olmak üzere toplam 35 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.[23]Cezası 28 yıl dört aya indirilmişti. (1938) Hapse giren Nazım Hikmet 12 sene boyunca hapis yattı. Ankara, Çankırı ve1940'ta Bursa Cezaevi'nde[24] 1950 Temmuzuna kadar süren yılları boyuncu şiir ve oyun yazmayı sürdürdü.[25] Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra af yasası (1950) kapsamına alınması için bir kampanya başlatıldı. Sonunda geri kalan cezası affedildi.

Hapishanede âşık olduğu Münevver Andaç'la birlikte annesinin Cevizlik'teki evinin bir katına yerleşti. İpek Film Stüdyosu'nda dublaj yönetmeni olarak çalışıyor, senaryolar yazıyordu. 23 Mart 1951'de eşi Piraye'den boşandı. 26 Mart 1951'de Münevver Andaç'tan oğlu Memet dünyaya geldi. Serbest bırakıldıktan sonra iş bulamayan, kitap çıkaramayan hakkında askerlik kararı alınan şair öldürülmek korkusunu da duymaya başlamıştı. Kız kardeşinin kocası  Ahmet Refik Erduran  'ın yardımıyla Romanya bandıralı bir gemiye binerek Türkiye'den kaçtı. [26]1950 yılında Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği'ne gitti.  Bunun üzerine 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulunca Türkiye vatandaşlığından çıkarıldı.

 

Nazım Hikmet’in Türkiye’den kaçtıktan sonraki yaşamı tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. Vera Tulyakova (Hikmet) ile Moskova’da yaşamış, Mültecilik yılları boyunca birçok uluslararası toplantıya katılmış, Doğu Avrupa ülkelerinin yanı sıra Roma, Berlin, Paris, Viyana, Havana, Pekin ve Tanganika'ya gitmişti. Bulgaristan, Macaristan, Fransa, Küba, Mısır gibi ülkeleri dolaşıp konferanslar düzenlediği, savaş ve emperyalizm karşıtı eylemlere katıldığı, radyo programları yaptığı bilinmektedir. Türk vatandaşlığından çıkartıldığı için kendine bir vatan arayan şair anne tarafından büyük Polonya asıllı büyük dedesi olan   Mustafa Celaleddin Paşa (Konstantin Borzecki)'nın memleketi olan Polonya vatandaşlığına geçerek Borzecki soyadını aldı.[27]

3 Haziran 1963 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu Moskova’da hayata gözlerini yummuştu.  Ölümü sonrasında Sovyet Yazarlar Birliği salonunda onun adına bir ölüm töreni düzenlenmiş,  na’şı ise Novodeviçi Mezarlığı'nda gömülmüştür. Siyah renkli bir granitten oluşan mezar taşının üzerine  rüzgâra karşı yürüyen adam figürü işlenmiştir.

 2009 yılında Nazım Hikmet'in Türk vatandaşlığından çıkarılmasıyla ilgili Bakanlar Kurulu kararının iptali edilerek Nazım Hikmet'in Türk vatandaşlığı iade edildi.

Şairin tüm eserleri Asım Bezirci 8 cilt halinde topladı (1975-1980)


TAKMA ADLARI

Asıl adı Mehmet Nâzım RAN. Orhan Selim, Adsız Yazıcı, Ahmet Cevat, Ahmet Oğuz Saruhan, Ben, Bendeniz, Ercüment Er, Fıkracı, İbrahim Sabri, İhsan Koza, İmzasız Adam, Kartal, H. İhsan, Mazhar Lütfi, Mümtaz Osman, Osman Cemal, Sarı Murat, Süleyman Sabur Ran takma adlarını da kullandı

Nazım Hikmet'in Edebi kişiliği

Nâzım Hikmet, hece ölçüsü ile yazdığı ilk  şiirlerini Yeni Mecmua, İnci, Ümit ve Celal Sahir (Erozan)'ın çıkardığı Birinci Kitap, İkinci Kitap vb. dergilerinde yayımlamıştır. "Bir Dakika" adlı şiiriyle Alemdar gazetesinin açtığı yarışmada birincilik kazanmış,(1920). Daha sonra Aydınlık, Resimli Ay, Hareket, Resimli Herşey, Her Ay gibi dergilerde yazan Nâzım Hikmet cezaevine girdikten sonra yıllarca yayın yapamamıştır. Ancak, 1940'lı yıllarda, Yeni, Edebiyat, Ses, Gün, Yürüyüş, Yığın, Baştan, Barış gibi toplumcu dergilerde İbrahim Sabri, Mazhar Lütfi takma adlarıyla ya da imzasız olarak bazı şiirleri çıkmıştır. Kuvâyı Milliye Destanı İzmir'de Havadis gazetesinde tefrika edilmiştir (1949). Uuzn bir müddet şiirleri ve serleri yasaklı kapsamın alınmış TC vatandaşlığından da çıkartılmıştır.  Bu yasak ilk önce Yön dergisi tarafından delinmiş  (1965) Nâzım Hikmet'i yeniden okurlara ulaştırılmıştır.

Şiir kitaplarının basıldığı dönemlerde yayımladığı şiirleri biçim ve içerik özellikleriyle geleneksel Türk şiir anlayışından farklı yazılmış, şiirlerdir. Bu şiirler Orhan Veli  ve arkadaşlarından önce Serbest Şiirin edebiyatımızdaki ilk örnekleridir.  Bu vezinsiz, serbest şiirlerde dizeler, hatta sözcükler kırılarak merdiven basamakları biçiminde sıralanıyor, keskin uyaklar, iç uyaklar kullanılıyor, yeni konu ve sözcüklerle içerik zenginleştiriliyordu. Bu şiirler, içerik, biçim, dize sıralaması ve anlayışı, konu temalar ve yaklaşım olarak Rus şairlerinin ve batılı serbest şiirlerinin şiirlerine benziyordu.  1940 a kadar yazdığı şiirleri şairin ilk dönemi kabul edilen şiirleridir.

Simavne Kadısı Oğlu  Şeyh Bedrettin  Destanı ile Nâzım Hikmet'in şiirinde yeni bir dönem başlamış oluyordu.  " Burada şekil bakımından, halk vezni unsurları, divan edebiyatı unsurları bence azami haddinde kullanılmıştır. Diğer taraftan bu kitap, şekil bakımından, o zamana kadar elde edebildiğim bütün şekil imkânlarının bir muhasebesiydi. “[28]Bu şiir kitabı ile geleneksel şiir ile batı tarzı şiirinin özellikleri birleşmiş oluyor, Nazım Hikmet, geleneksel şiirimizden istifade eden yenilikçi bir şair görünümü veriyordu.

 Son dönem şiirleri ise 1950 den sonraki şiirleridir. Bu yıllarda yazdığı şiirlerinde üslubu yumuşamış, yurt özlemini, barışa, gelecek güzel günlere olan inancını, aşkı, umudu, umutsuzluğu, ölümü, "insana özgü olan her şeyi" konu almaya başlamıştı.

Nazım Hikmet kimilerine göre sadece siyasi konuları işleyen şair olamayan birisi, kimilerine göre âlemin en iyi şairi olarak kabul edildi.  Gerçek olan bir şey varsa şiir sanatı ve edebi kimliği Akademisyenler tarafından yeterince analiz edilip ortaya dökülmedi. Hakkında yapılan değerlendirmeler sağ veya sol görüşler açısından öznel değerlendirmeler olarak kaldı.

ESERLERİ

Bazı eserleri;

·         Memleketimden İnsan Manzaraları

·         Kafatası

·         Unutulan Adam

·         Taranta Babu'ya Mektuplar

·         Ferhad ile Şirin

·         Kuvayi Milliye Destanı

·         Kız Çocuğu

·         Tahir ile Zühre

·         Şeyh Bedrettin Destanı

·         Sevdalı Bulut

·          

Hakkında Yapılan Filmler;

·         Mavi Gözlü Dev

·         Bilinmeyen Yönleriyle Galina'nın Nazım'ı

·         Nazım'ın Küba Seyahati 

Şiir kitapları;

·         835 Satır, (1929)

·         Jokond ile Si-Ya-u, (1929)

·         Varan 3, (1930)

·         1 1 = 1, (1930)

·         Sesini Kaybeden Şehir, (1931)

·         Benerci Kendini Niçin Öldürdü, (1932)

·         Gece Gelen Telgraf, (1932)

·         Taranta Babu'ya Mektuplar, (1935)

·         Portreler, (1935)

·         Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı (1936)

·         Saat 21-22 Şiirleri, (1965)

·         Kuvayi Milliye Destanı, (1941)

·         Şu 1941 yılında (Memleketimden İnsan Manzaraları'nın 3. kitabı) , (1965)

·         Dört Hapishaneden, (1966)

·         Rubailer, (1966)

·         Memleketimden İnsan Manzaraları (İlk bölüm) , (1966)

·         Memleketimden İnsan Manzaraları, (1966-1967)

Oyunlarından;

·         Kafatası (1932)

·         Bir Ölü Evi (veya Merhumun Hanesi) (1932)

·         Unutulan Adam (1934)

·         İvan İvanoviç var mıydı yok muydu? (1955)

·         Ferhat ile Şirin (1965)

·         Sabahat (1965)

·         İnek (1965)

·         Ocak Başında / Yolcu (iki oyun birarada) , (1966)

·         Yusuf ile Menofis (1967)

·         Yolcu

Romanları;

·         Kan Konuşmaz, (1965)

·         Yeşil Elmalar (yedi yazardan derleme) , (1965)

·         Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, (1967)

·         Ivan Ivanovic Var mıdır Yok mudur? , ()

·         Öteki Defterler (yarım kalmış Orası ve Zeytin ve Üzüm Adası isimli romanları, 2008)

Fıkraları;

·         İt Ürür, Kervan Yürür (Orhan Selim adıyla gazetelerde yazdığı yazılar) , (1965)

·         Temel ile Fadime Fıkraları (Kendi adıyla Türklere ışık tutmuştur) , (1967)

Masal kitabı;

·         Sevdalı Bulut, (1968)

Çeviriler;

Preso na Fortaleza de Bursa/Yatar Bursa Kalesinde, Leonardo da Fonseca (Trans.) , (n.t.) Revista Literária em Tradução, nº 1 (set/2010) , Fpolis/Brasil, ISSN 2177-5141

Şiirleri

Nazım Hikmet Tüm Şiirleri ttps://edebiyatvesanatakademisi.com/category/nazim-hikmet-siirleri/463

Nazım Hikmet Hayatı Eserleri Şairliği

Memleketimden İnsan Manzaraları Nazım Hikmet

Şair Babam Nazım Hikmet


KAYNAKÇA 

·         [1] Taha Toros, Nazım Hikmet Biyografisinden, Cumhuriyet Gazetesi, 11.10.2005

·         [2] Taha Toros, Nazım Hikmet Biyografisinden, Cumhuriyet Gazetesi, 11.10.2005

·         [3] Nazım Hikmet Ran https://www.antoloji.com/nazim-hikmet-ran/hayati / son erişim, 12-11-2012

·         [4] Mehmet Fuat, "Mâzım Hikmet" (yaşamı, ruhsal yapısı, davaları, tartışmaları, dünya görüşü, şiirinin gelişmeleri), adam yayınları, 4.b., İstanbul-ekim 2001, s. 7-8, 11.

·         [5]  Nazım Hikmet Ran https://www.antoloji.com/nazim-hikmet-ran/hayati / son erişim, 12-11-2012

·         [6] Taha Toros, Nazım Hikmet Biyografisinden, Cumhuriyet Gazetesi, 11.10.2005

·         [7] Taha Toros, Nazım Hikmet Biyografisinden, Cumhuriyet Gazetesi, 11.10.2005

·         [8] Nazım Hikmet Ran https://www.antoloji.com/nazim-hikmet-ran/hayati / son erişim, 12-11-2012

·         [9] Mehmet Fuat, age., ( 2001)  shf-7-12

·         [10] Şahamettin Kuzucular, Necip Fazıl Hayatı ve Edebi Kişiliğihttps://www.edebiyadvesanatakademisi.

·         [11] İlk Kadın Ressamlarımızdan Nazım Hikmet’in Annesi Celile Hikmet Hanım ve Kırık Bir Aşk Hikâyesi, Lebriz.com sitesi, Erişim tarihi:28.06.2011

·         [12] İlk Kadın Ressamlarımızdan Nazım Hikmet’in Annesi Celile Hikmet Hanım ve Kırık Bir Aşk Hikayesi, Lebriz.com sitesi, Erişim tarihi:28.06.2011

·         [13] Anonim, Nâzım Hikmet Bahriye Mektebi öğrencisi,https://www.nazimhikmet.gen.tr/ son erişim, 12-11-2012

·         [14] Anonim, Nâzım Hikmet Bahriye Mektebi öğrencisi,https://www.nazimhikmet.gen.tr/ son erişim, 12-11-2012

·         [15] Memet Fuat, Nazım Hikmet: Yaşamı, Sanatsal Gelişimi, Tartışmaları, Hakkında Açılan Davalar, Onun İçin Yazılan Şiirler, Erişim tarihi:27.06.2011

·         [16] Memet Fuat, Nazım Hikmet: Yaşamı, Sanatsal Gelişimi, Tartışmaları, Hakkında Açılan Davalar, Onun İçin Yazılan Şiirler, Erişim tarihi:27.06.2011

·         [17]  Vâlâ Nurettin, Bu Dünyadan Nâzım Geçti, İst., 1965

·         [18]  Vâlâ Nurettin, Bu Dünyadan Nâzım Geçti, İst., 1965

·         [19]  Memet Fuat, Nazım Hikmet: Yaşamı, Sanatsal Gelişimi, Tartışmaları, Hakkında Açılan Davalar, Onun İçin Yazılan Şiirler, Erişim tarihi:27.06.2011

·         [20] https://tr.wikipedia.org/wiki/N%C3%A2z%C4%B1m_Hikmet

·         [21] ] https://www.ykykultur.com.tr/linkler/nh/bio/index.html

·         [22] ] https://www.ykykultur.com.tr/linkler/nh/bio/index.html

·         [23] Coşkun, Nâzım'ın Siyasal Yaşamı ve Davaları, İst., 1995;

·         [24] Coşkun, Nâzım'ın Siyasal Yaşamı ve Davaları, İst., 1995;

·         [25] Kadir, 1938 Harp Okulu Olayı ve Nâzım Hikmet, 1966;

·         [26] Taha Toros, Nazım Hikmet Biyografisinden, Cumhuriyet Gazetesi, 11.10.2005

·         [27]  Cengiz ÇELİK Nazım Hikmet Ülkücü Olsaydı, ortadogugazetesi.net/ / 2013-03-15 09:

·         [28] https://www.ykykultur.com.tr/linkler/nh/bio/index.html

 

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar

Esa

Esa

2 years ago

NAZIM HİKMET HAKKINDA KAYNAKÇA   Atakul, Cihan (2019). Politik Tiyatro'nun Nâzım Hikmet'in Oyunlarına Etkisi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi. Aymaz, Göksel (2007). Sanatsal Üretimin Toplumsal Oluşumu: Nazım Hikmet'in 'Memleketimden İnsan Manzaraları' Örneği. Yayımlanmamış Doktora Tezi. İstanbul. Marmara Üniversitesi. Coşkun, Nâzım'ın Siyasal Yaşamı ve Davaları, İst., 1995; Doğanay, Celal (2005). Nazım Hikmet Ran'ın Şiir Dünyası. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Elazığ: Fırat Üniversitesi. Erdinç, Fahri (1977). Nazım Hikmet Bulgaristan'da. Ankara: Evrensel Dostluk Yayınları. Karacabey, Süreyya (1995). Nazım Hikmet'in Oyun Yazarlığı. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi. Kadir, 1938 Harp Okulu Olayı ve Nâzım Hikmet, 1966; Koçak, Recep (2017). Nazım Hikmet'in Şiirlerinde Folklor Unsurları. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Niğde: Ömer Halisdemir Üniversitesi. Mehmet Fuat, "Mâzım Hikmet" (yaşamı, ruhsal yapısı, davaları, tartışmaları, dünya görüşü, şiirinin gelişmeleri), adam yayınları, 4.b., İstanbul-ekim 2001 Memet Fuat, Nazım Hikmet: Yaşamı, Sanatsal Gelişimi, Tartışmaları, Hakkında Açılan Davalar, Onun İçin Yazılan Şiirler, Erişim tarihi:27.06.2011 Özarslan, Ersin (2003). Nazım Hikmet: Hayatı ve Şiiri. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi. Özer, Nilay (2013). Nâzım Hikmet'in Memleketimden İnsan Manzaraları'nda İmajlar: Toplum, Tarih ve Sinema. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Ankara: İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi. Solak, Servet (2019). Nâzım Hikmet Ran'ın Şiirlerinde İnsan Teması Üzerine Bir İnceleme. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Düzce: Düzce Üniversitesi. ŞAHAMETTİN KUZUCULAR, NAZIM HİKMET HAYATI ESERLERİ ŞAİRLİĞİ, https://edebiyatvesanatakademisi.com/Arama.aspx?id=37874 Şener, Necati (2019). Nâzım Hikmet'in Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı'nda Siyasi Eleştiri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Arel Üniversitesi. Taha Toros, Nazım Hikmet Biyografisinden, Cumhuriyet Gazetesi, 11.10.2005 Terzioğlu, Öykü (2008). Nâzım Hikmet'in Sömürgecilik Karşıtı Şiirlerinde Romanlaşma, Çok Seslilik ve Mizah. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi. Uyanık, Ayhan (2017). Nâzım Hikmet'in Şiirlerinde Aşk ve Kadın. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi. Yalçın, Murat (Ed.) (2010). "Nâzım Hikmet". Tanzimat'tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi. C. 2. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. s. 742-747.