KategorilerKİTAP ÖZETLERİ VE ELEŞTİRİLERİ Od Romanı Konusu Özeti Ve İskender Pala Hakkında

Od Romanı Konusu Özeti Ve İskender Pala Hakkında

15.11.2016

 

 

KONUSU

İskender Pala son romanı OD da Yunus Emre yi konu ediyor.Yunus ile birlikte büyük bir insanlık fikrinin yeşermesini anlatan roman da Mevlanadan Barak Babaya  Temur alp atadan Tapduk Emreye Anadoluyu sabır aşk ve inanç mayasıyla kuranların hikayesi dile getiriliyor.

 

KARAKTERLER

Yunus, İsmail,Molla Kasım,İbrahim,Satı Nine,Temur Alp,Çekikgöz,Arn,Sahip Perende,Kayasar Alp,Tapdugay,Tabduk Emre,Ana Bacı,Cuci.

 

MEKANLAR

Ucusar,Sarıcaköy,Konya,Bursa.
 

ÖZET

  MOLLA KASIM

1320 ,herhangi bir gün

Adım  Kasım. Talebelik günlerimden kalan lakabımla Molla Kasım.Hayatım boyunca çok şeye sahip olmak yerine az şeyle idare ederim.Zenginliğimin ilim yönünden olmasını isterim.Günlerden bir gün balık tutmaya giderken bir adam geldi ve bana elindeki bir tomar kağıdı bana uzattı.Yağmur yağmasına rağmen kağıtlara bir damla bile düşmüyordu.Aldım ve açtım.İçinde şiirler yazıyordu.1.çok beğendim.Diğerlerini attım.Allah’a olan aşkı anlatıyordu.Sonra yemeğimi yedim ve yarı uyanık yarı uykuda rüyama Yunus girdi, şiirleri attığıma pişman oldum.Ve tarikata Yunus’un yanına gittim.Oğlu ve kendisi bana anlattılar.Söz onlarındır artık yazı benim.Oğlunu onca yıldan sonra gördü Derviş Yunus.Oğlu ise onu neden bırakıp gittiğini,bırakmak zorunda olsa da neden arayıp bulmadığını sordu.Babası ise kader anlayışlıydı.Oğlu ne Allah’ın birliğine,ne evreni yaratan biri olduğuna inanıyordu.Derviş Yunus öğrencileriyle birleşti.Ve bir bahçe dedi bahçıvansız olur mu?cevap yoktu.Derviş Yunus bahçenin de,evrenin de biri tarafından yaratıldığını söyledi.Sevgilisi olmayan biri yaşayan bir ölüye benzer.

İBRAHİM

Her şey bir yangınla başlamıştı. En çok korktuğumuz şey Çekikgöz’lerdi. Yangın alevlerinin arasından Sitare’nin sesi de geliyordu. Sitare’yi o haliyle hiç görmemiştim. Şakaklarından kan akıyordu. Sonra onları gizli bir yere götürdüm. Sonra Satı Yine’ye bakmaya gidiyordum. Sonra karşımda iki tane Çekik göz bana doğru geliyordu.

TÜMER ALP

Çekik göz’ün yaptıklarını hatırlıyor gibiyim. İbrahim’i vurmuşlar. Ben ise göğsüme kaya parçası saplanmış acı içinde kıvranıyorum. Sitare’nin yanına gittim.

İbrahim’im,  İbrahim’im! diye sızlanıyor. Köyde kalan çocuklara ve kalan son kişilere bir köye gitmeyi ve yaşamayı teklif etti. İki gündür yoldayız. Sitare annesinin öldürüldüğünü kardeşinin ırzına helal getirildiğini onları bilse daha çok acı çekerdi. Sitare kendine gelmiş ağıtlar yakıyordu.

SATI NİNE

Saracaköy’de yaşamaya çalışıyoruz.Sitare ile ben köyün eksiklerini gidermeye çalışıyoruz.Kerpiçten evler yapıyoruz.Bir ekmek alsak herkesin gözü elimizde.Çekik göz bütün köyleri ele geçirmiş durumda.Yakında bizim köye de gelebilir.Bunun için bazı tuzaklar hazırlıyoruz.Taştan evlere gizli sığınaklar,kapı açıldığı zaman başına düşecekler gibi.Tüm köye Sitare ve ben yardımcı olmaya çalışıyoruz.

SİTARE

Köye doğru giderken kuzuların arasında bir kız gördüm. Daha dikkatli bakmak için yanına gittiğimde hançeri boğazıma dayadı. Sonra babası Emin Ağa’nın yanına gittim. Bana biraz kal dedi. Bende o kızı görebilmek için kabul ettim. Üç gün kaldım ve beraber kuzuları otlatmaya gittik. Emin Ağa kızını bana verdi. Şimdi o günleri hatırladıkça gülüyoruz. Çekik göz bizim köye de geldi ve otuz sekiz kişiyi öldürdüler. Onların bazılarını

Çullarla bazılarını da üstüne kar düşmüş kefenlerle yolculardık.

HACI BEKTAŞ VELİ

Sulucakarahöyük’le gittim. Bir zadın yanına. O zad buraları yaratan olduğunu, her şeyden önce edebi olduğunu söylüyordu. Bana dedi ki her bir şey için nefes verelim. Ben ise buğday istedim. Her bir şey için on nefes verelim. Ben yine buğday istedim. En son biraz buğday, iki tane öküz birazda hediye verdi. Köye gittiğimde herkes ölüydü. Köy diye bir şey yoktu. Adamın söyledikleri aklıma geldi.Sitare’de ölmüştü.İsmail’i arıyordum.En son gizli kuyuya baktım,çağırdım ve baba diye bir ses geldi.

SAMUEL

Köle pazarındaydım. İki tavuk fiyatına satılabilirdim. Fahişelerin, kölelerin, yiyeceklerin her şeyin satıldığı pazardaydım. Biri beni satın aldı. O zaman anladım değerimi. Dokuz yaşındaydım. Beni satın alan ustamın adı ARN ustaydı. Cellâttı ve beni o şekilde yetiştiriyordu. Ondan her şeyi, insanlara işkence etmeyi, Tanrıyı yok saymayı, kötülük yapmayı öğretiyordu. Bana yatacak bir yer ve yiyecek, bir kuru ekmek veriyordu. Bir gün beni yemek yediği masasına çağırdı. Kendi yediği yemeklerden yiyebileceğimi söyledi. Bana hayatını anlattı. Sevdiği kızla beraber olunca kilisenin ona ceza verdiğini, sevdiği kızında çocuğunu doğururken öldüğünü söylemişler. Ustam da geri cellâtlığa dönmüş. Bana baba şefkati gösteriyordu. Çektiğim sıkıntılardan dolayı babamın geri gelmesi ve Allah’ın yardım etmesi için yalvardım.

ALAMUTLU

Gece yatarken bir ses duydum. Sanki çuvala koyulmuş ve yere atılmış bir şey. Sonra uyumaya devam ettim. Sabah herkes gibi bende kalktığımda kılıçlı bir adamın öldürüldüğünü gördüm. Dün gelen ses adamın öldürülmesiymiş. İki derviş bana her şeyi gördüğümü ve duyduğumu, bunu herkese anlatmamı söylediler. Ve gittiler. Bende onlara İsmail’i sordum. Ve aramaya başladık. Gittiğimiz her şehirde oğlumu arıyorduk. Ama  bulamadık. Bana oğlumu bulacaklarını söz verdiler. Ah Sitare keşke yanımda olsaydın da eskisi gibi oğlum, sen ve ben yaşasaydık.

SİTARE

Kendimi caminin çıkışında buldum. Bir adam geldi ve elimden tuttu. Bana gelmemi ve misafir olmamı söyledi.  Bu saatte herkesin evi kilitleyken bu adam beni evine davet ediyordu. Gittim.Tereyağı,sıcak yumurta,sıcak somun ekmeği vardı.Bu adam bu kulübede tek yaşıyorsa bunları kim hazırlamıştı.Sitare ve İbrahim’i karşımda gördüm.Onlarda sahanda ki yumurtayı yiyorlardı.Adam bana kendi yaşamını anlatıyordu.Uyudum,uyandım kendimi caminin çıkışında elimde sıcak ekmek ,karnım tok buldum.Kulübeye gittim.Ama orada kimse yoktu.

TABDUK SULTAN

Karşıma çıkan Çekikgöz ’dü. Benden onun her istediğini yapmam istenmişti. Önce iki rekât namaz kıldım ve ferahladım. Geriye kalan zamanlarda okuma, yazma öğreniyordum. Bende gitgide manevi huzura kavuşuyordum. Oğlumu ve Sitare’yi düşünüyordum.

PADİŞAH

Bir padişah vardı. Bana dedi ki iki kese altın verdi ve bana dağı tutarsam dağın, ağacı tutarsam ağacın altın olacağını söyledi. Ben de ağacın ağaç, dağın dağ kalmasını söyledim. Bütün insanlar bana inanamadılar.Ama bence doğrusu buydu.

ÇELEBİ FARUK

 Çelebi Faruk gelmişti. Bir odada oturuyorduk. Aslanlı Hünkâr’ım benden şiir okumamı istedi. Ben de okudum. Hepsi ben söyledikçe coşuyordu. Çok beğendiler. Sabaha kadar okumuşum, en sonun da bayılmışım.

SAMUEL

Bizden kaçan karanfil bir grup oluşturmuş insanları öldürdüğü zaman Samuel’in grubu insanları öldürmüş diye adımızı çıkarıyordu. Çekik göz’ün gücü bayağı azaldı. Uzaklardan bir yerden bir şarkı sesi geliyordu. Şu ana kadar hiç âşık olmamıştım. Hiçbir kadını sevmemiştim. Zaten bizim gibi insanların birini sevmeye ve biriyle evlenip yuva kurmaya hiçbir fırsatı da zamanı da yoktu.

MOLLA KASIM

Evet, Turakçın’ı öldürenin ve Molla Kasım’ın gözlerini kör edenin Samuel ve çetesiydi. Baba ve oğul onca aradan sonra birbirlerini buldular. İsmail babasına karşı çok öfkeliydi. Ama sonra yumuşadı. Molla Kasım Saraca köy’e götürmesini söyledi. İsmail’de götürdü. İsmail evlendi ve üç tana oğlu oldu. Molla Kasım sadece bir tanesini Yunus’u görebildi. İsmail babasıyla gurur duyuyordu. Bir zamanlar eşkıya iken şimdi hem yuva kurmuş hem Müslüman olmuş hem de derviş oluyordu. İşi de vardı. Molla Kasım’ın hikâyesi köyden köye, ağızdan ağza dolaşıyordu. 

 

                        İSKENDER PALA HAYATI

        DOĞUMU.8 HAZİRAN 1958 UŞAK

İlkokulu Uşak Cumhuriyet İ.Ö bitirdi.Liseyi Kütahya Lisesin de bitirdikten sonra İstanbul Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümü’nü okumaya hak kazandı.Aynı okulda yaptığı Lisans Tez çalışması Camiu’n-Nezair’dir.Doktora çalışmasını ise “Aşk i Hayat’ı” Edebi şahsiyeti ve Divan başlığı altında yine İstanbul Üniversitesi yaptı.Divan Edebiyatı dalında 1983 yılında Doktor,1993 yılında İstanbul Üniversitesi Doçent,1998 yılında da Kültür Üniversitesi profesör’ü oldu.Divan Edebiyatı alanında ki çalışmalarıyla dikkat çeken yazarın çeşitli ansiklopedi ve dergilerde Edebiyat araştırması sıfatıyla yayımladığı bilimsel ve edebi

 makalelerin yanında Ortaokul ve Liseler için yazdığı ders kitapları da bulunur.Ayrıca Osmanlı deniz tarihiyle ilgili araştırmalarda bulunmuş ve bir kısmını kitaplaştırmıştır.Okuma hayatına Peyami Safa’nın eserleriyle başladığını belirten yazar ilk okuduğu kitapların .Hariciye Koğuşu ve Yalnız’ız olduğunu söylüyor.Ömer Seyfettin,Refik Halid,Refat Ekrem okuduktan sonra Osmanlı Tarihi ve Edebiyatla tanışması Erzurum ve İstanbul’da ki Üniversite yıllarına denk gelmiş.Birana Hilmi Yavuz ile TRT’de şairane adlı programı sunan yazar,TRT 2’de Divanç adlı programı hazırladı.Şu anda Zaman Gazetesi’nde Kültür-Sanat sayfasında köşe yazıları yayımlanmaktadıri
 

Od Romanı Konusu Özeti Ve İskender Pala Hakkında

Şah Sultan Hakkında ve Özeti İskender Pala

OD ve İskender Pala

İskender Pala ve OD Romanı Hakkında

Kamilü’l kelam Hakkında Özeti ( İskender Pala)

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da