Pençikli Pençikçi Pençikli Köle Nedir ve Şiirlerde Pençik
Pençik sözcüğü Farsça beş anlamına gelen penç sözcüğünden gelir. Pençik kelime anlamı ile penç ü yek / penç-yekten hareketle “beşte bir” manasına gelmektedir.
Pencik sözcüğü Osmanlı devrinde esir alınan gayri Müslimlerden beşte birinin devlet hissesine düşmesi veya esir alanların aldıkları esir başına devlete verdikleri vergiyi ifade eder. Ganimet alınan esirlerin ve malların beşte birinin devlete, diğerlerinin ise gazilere taksim edilmesini ifade eden “hums-ı şer’i” kanununa dayanmaktaydı. ( bkzPençik Sistemi Hums-ı şer’i ve Pençikli Köle Nedir )
Esir alınan, vergisi verilerek pençik hakkı satın alınan köleye pençikli denir ve boyunlarına pençikli olduklarını belli eden, kimlik bilgilerini içeren ve sahiplerinin kim olduğunu belli eden bir levha asılırdı. Boyunlarında bu vesikayı taşıyan kölelere pençikli köle denirdi.[1] Pençiklerin boynuna asılan pençikli olduğunu belli eden ve bu nedenle pençikli denilen vesikaya baba adları 'kul', yazılırdı. Penciklilerin boyunlarına asılan levhaya ise isimleri 'Allahın kulu' anlamına gelen Abd..ile başlayan isimler verilirdi. Abdi, Abdullah, Abdulbaki, Abdurrahman, Abdulmelik,Abdul[2] gibi. Esir pazarlarına gelen köle ve cariyelerin boyunlarına asılan bu levhalarda kölenin haklarına sahip olan kişi de belirtilirdi. [3] Kölenin azad olması belli bir hizmet süresine veya ücrete tabi idi.
Savaşlarda alınan esir oğlanlara "Pençik Oğlanı" deniyordu. Bu esirler, "Pençikçi" adı verilen memur tarafından kayıt altına alınıyordu. Pencikçiler, hükümet hesabına alınan esirlerin defterini tutan, pençik levhalarını hazırlayan ve pencikleri hükümet merkezine gönderen memurlardı.
Pençik oğlanları ilk önce Müslüman ailelerin yanına verilir, o ailelerin yanında Müslümanlığı ve Türkçe konuşmayı öğrenmesi sağlanır [4] ve daha sonra da askerî veya sarayda hizmetli olarak yetiştirtmek üzere seçilerdi.
Gerileme ve dağılma dönemlerinde esir alımı durduğundan esir pazarlarından alınıp satılan esir ve câriyeler için pencik vergisi devam etmiş Ancak1822 yılında II. Mahmud “esir alım satımının haram olduğu “ fetvasını verdirerek esir alım satımını durdurmuş, daha sonra da Yeniçeri Ocağı ortadan kaldırılmıştı. Ancak köle alım satımı 1908 yılına kadar devam etti. [5] Eski devrilerde bu nedenle “ Pençikli köle “ veya “ pençikli köle gibiyim “ deyimleri yaygındı. Eski devrin sosyal hayatında oldukça çok yer alan bu tabirler divan ve halk şiirimize de geçmiştir.
Pençikli abd-i kemteriyim mîr hâletim
Azad kılmasın Huda beni o bâbtan İzzet Molla
Nedir senden bu çekdiğim
Esirinsem ver pençiğim Ziya Paşa
KAYNAKÇA
[1]https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/pencik-sistemi-hums-i-ser-i-ve-pencikli-kole-nedir/136044
[2] Yervant Özuzun,, https://www.demokrathaber.org/osmanlida-devsirmeleri-bilir-misiniz-makale,9398.html
[3] A. Talat Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, 1996, s. 394
[4] ABDÜLKADİR ÖZCAN, https://islamansiklopedisi.org.tr/pencik
[5] Sahaflar Şeyhizâde Esad Efendi, Târih (haz. Ziya Yılmazer), İstanbul 2000, s. 111.