KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarRealizm Nedir Realist Akım ve Özellikleri  

Realizm Nedir Realist Akım ve Özellikleri  

09.12.2021

 

 

 Realizm Nedir Realist Akım ve Özellikleri  

Fransızca Réalisme ( Gerçekçilik )

Realizm akımı 1850’li yılların sonlarına doğru özellikle Romantizme tepki olarak Fransa’da ilk önce edebiyat alanında ortaya çıkmış daha sonra resim ve heykel sanatlarına da yayılmış bir sanat akımıdır.

Realizm’i Oluşturan Bilimsel Etkenler Pozitivizm ve Comte Etkisi

Sanat tarihçilerine göre Realizm ’in ortaya çıkışı Sosyoloji bilimin kurucusu olan Auguste Comte’un  (1798-1857) pozitivist düşüncelerine dayanır. Kurduğu pozitivist felsefeyi   “İnsanlık Dinine”  dönüştürmeye çalışan Auguste Comte ,  “insanın sadece gördüğüne inanması” şeklinde özetlenebilecek bir düşünce ortaya atmış, “ insan topluluklarının – tıpkı doğanın incelendiği gibi – bilimsel yöntemlerle incelenmesi gerektiği” fikrine inanarak  “bilgiye ulaşmanın tek meşru yolunun “gereğince birleştirilen akıl yürütme ve gözlem” olduğu görüşünü ortaya atmıştı.  "Tüm fenomenler değişmez doğa yasalarına tabidir"[1] fikrini ortaya atan Comte, bilim sahasında geçerliliği ispatlanmış yasaların sosyal bilimlerde de geçerli olacağını iddia etmişti.  Pozitivizm’e ait olan bu düşüncelerin edebiyata yansıtılması ile Realizm ortaya çıktı.

19.Yy.da tabi bilimde ortaya çıkan bu gelişimler ile birlikte pozitivist teorilerin edebiyata yansıması neticesinde deneylere ve gözleme dayanmayan, neden ve sonuç ilişkisi kurulamayan bilimsellik dayanağı olmayan konuların gerçekçi olamayacağı düşünceleri realist akımın temelini oluşturdu.

 

Determenizmin Etkisi

Pozitivizm yanı sıra “evrende gerçekleşen olayların bilimsel yasalarla belirlenmiş olduğunu ve bu belirlenmiş olayların gerçekleşmelerinin zorunlu olduğunu” öne süren Determinizm anlayışı da realizm ile natüralizmin ortaya çıkışına zemin hazırlayan diğer bir etken olmuştu. Determinizmin “Eşit şartlar altında aynı sebepler aynı sonuçları doğurur” , “ cisimlerde olduğu gibi canlı varlıklarda da her olgunun varoluş şartları mutlak bir biçimde belirlenmiştir”[2],” Kâinatta olup biten her hadise maddî veya mânevî sebeplerin zorunlu sonucudur” [3] gibi ilkeleri realizmi oluşturan sanatçıların hareket noktalarıydı.

Realizm Fransa’da III. Napolyon devri bilim insanları ve sanatçılar adına özgür bir ortam doğmuş, Pozitivizm ve determinizm düşüncesini kabul eden edebiyatçılar deneysel bilgilere ve gözleme dayanan, bilimsel verilerin desteklediği konulara uygun eserler ortaya çıkar hale gelmişti. Bu düşünceden hareketle sosyal hayatı, insanlığı ve doğayı iyi, kötü, güzel, çirkin yanları ile nesnel bir şekilde ele alan ilk romanlar yazılmaya başlandı. ,Bu eserler romantizmin anormal tesadüflere, sıra dışı duygulara ve olaylara dayalı aşırılıklara düşkün taraflarına karşılık hayatın ve insanın olağan hallerini gerçekçi bir şekilde ele alan gözleme dayalı bilimsel verilerle desteklenebilecek bir şekilde yazmaya başlamışlardı.

İlk Realist Eserler

Realizmin bir terim olarak ortaya çıkışı ise L'Artiste dergisinde Goerge Sand’e Champfleury tarafından gönderilen bir mektupta geçmiştir. [4]

Realzim’in ilk örneklerini veren yazarların kim olduğu biraz tartışmalı olsa da “ İnsanlık komedyasının “ yazarı olan Balzac ve paranın hükümranlığını küçümseyen, toplumsal düzene ve zamanının görgü kurallarına karşı olan Stendal’ın bu görüşe uygun ilk örnekler veren romancılar oldukları pek çok kişi tarafından kabul görür. Maupassant ve Goncourt kardeşler de gazete haberlerine yakın gerçekçilikte romanlar ve öyküler yazan ilk realistler olmaktadır.

Sanat tarihçilerinin birçoğu Realizim anlayışına uygun yazılan ilk önemli roman örneğin  Gustave Flaubert'in yazmış olduğu  Madame Bovary adlı roman olduğunu kabul ederler. 1857’de yazılmış olan “Madame Bovary” bu ilk büyük realist roman Falubert’in doktor olan babasının gözlemlerinden ve onun muayenehanesinde gördüğü olaylardan esinlenerek kaleme alınmış; bu roman romantizmin konularına tiplemelerine olay, tutum, tema ve teknik anlayışına muhalif bir yaklaşımla kaleme [5] yazılmıştı.

Realizmin Özellikleri

Realizm her şeyden önce bilimsel kaidelerin ve yöntemlerin roman hikâye ve tiyatro türlerinde de uygulanabilir olacağı inancıyla ortaya çıkmış, romantizme de bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Deneysel verilere dayalı bilimlerin izinden giden realistler, gözlem ve tasvirlere gerektiği kadar önem vermeye çalışmışlar sanatı klasik ve romantik akımların yapaylığından kurtarmak istemişler,  sanatı aristokrat zümreyi anlatan ve aristokrat zümrenin zevklerine hitap eden kısıtlı bir alandan çıkartarak insanlığın ve halkın hizmetine sunmak yoluna gitmişlerdir.

Toplumcu bir düşünceye sahip olan realist yazarlar, insanlar arasındaki sınıf ayrımlarına karşı temkinli duran,  sanatı yüksek sınıfların emrine amade, onların zevkine uygun temaları işlemeye mecbur hissetmeyen sanatçılar olmuşlardır.  Bu anlayışla her çeşit sosyal tabakadaki insanları, zengin, fakir yoksul aristokrat herkese uygun konuları ele alarak onları gündelik hayatları içinde ele almışlardır. Realist romancıların kişileri ne ideal aristokratlar, ne kusursuz kral veya kahramanlar; ne de olağan üstü duygu ve tepkilere sahip sıra dışı insanlardır. Realist yazarlar, kahramanlarını idealize etmeyen,  onları doğal ve sosyal çevreleri içinde ele alan, aşırı idealleri, kıskançlıkları, intikam duyguları, kinleri vb olmayan insanları kahraman olarak seçen yazarlardır. Ortalama insanların özelliklerine sahip olan bu kahramanlar sosyal çevreleri ile davranışlarıyla, anormal denilemeyecek tutkularıyla en ince ayrıntısına kadar irdelenen insanlardır.

Gerçek hayatı esas alan gerçekçiler nadiren görülen veya olağanüstü kabul edilecek olaylara yer vermekten kaçınmışlar; yaşanmış olan veya yaşanmış olmasından şüphe edilmeyecek olayları seçmişlerdir.

Realistler gündelik hayatı nesnel ve olabildiğince gözleme dayalı olarak, önyargısız bir şekilde ele almışlar, eserlerini bilimsel duyarlılık ve bilim adamı bakış açısı ile yazmak istemişlerdir.  Bu bakımdan insanı, sosyal çevreyi ve olayları klinik bulgulara, bilimsel deneylere uygun olacak bir şekilde yazmaya gayret etmişler, olaylara ve kişilere karşı objektif olmayı önemsemişlerdir

Realist yazarlarda öne çıkan anlatıcı tipi gözlemci anlatıcıdır. Yazarlar okurdan kendilerini gizlemişler olayları dışardan izleyen gazeteci, gözlemci, araştırmacı edasıyla yazmışlar, olaylara kendilerini karıştırmamışlardır. Gözlemci anlatıcı olarak kişiler, olaylar ve sonuçlar üzerinde nesnel bir tutum takınmışlar, yan tutmayan, bir tavırla okurlara bir şeyleri dikte eden anlatıcı olmaktan kaçınmışlardır.

Realist yazarlar anlatımda, gözlemde, biçim de kusursuzluğa çok önem vermişler, aklı zorlayan tesadüflere yer vermemişler, yalın, kolay anlaşılır bir anlatımı tercih etmişlerdir.  Gereksiz ayrıntılara girmeyen gerçekçiler “duvarda asılı duran bir tüfekten söz etmişlerse o tüfek mutlaka patlar”  titizliği içinde yazmışlardır.  Realist sanatçılar açık, sağlam, anlaşılır, süssüz, sanatsız bir anlatıma sahiptirler. Onların üsluplarında, yapmacıklı bir dil, sanatkârane bir anlatım, karmaşık söz oyunları bulunmaz.  

Realizmin önemli temsilcileri

Fransız Edebiyatı:

Honoré de Balzac

Stendhal

Gustave Flaubert

 

Rus Edebiyatı

Fyodor Dostoyevski

Lev Nikolayeviç Tolstoy

Nikolay Gogol

Anton Çehov

Maksim Gorki

 

İngiliz Edebiyatı

Daniel Defoe

Charles Dickens

Anthony Trollope,

İrlanda'da James Joyce

 

Amerikan Edebiyatı

Ernest Hemingway

Jack London

Theodore Dreiser

Mark Twain

 

KAYNAKÇA 

[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Auguste_Comte

[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Determinizm

[3] İLHAN KUTLUER, https://islamansiklopedisi.org.tr/determinizm

[4] https://fr.wikipedia.org/wiki/R%C3%A9alisme_(litt%C3%A9rature)

[5] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/madam-bovary-ve-ozeti-gustave-flaubert/84225

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da