Sefil baykuş ne gezersin bu yerde
Yok mudur vatanın illerin hani?
Küsmüş müsün selâmımı almadın
Şeyda bülbül, şirin dillerin hani?
Ecel tuzağın açamaz mısın
Açıp da içinden kaçamaz mısın
Azâd eyleseler uçamazmısın
Kırık mı kanadın, kolların hani?
Aç mısın yok mudur ekmeğin aşın
Odan ne karanlık, yok mu ataşın
Hanidir güveyin, hani yoldaşın
Hani kapın bacan, yolların hani?
Bunda yorgan döşek yastık var mıdır
Bu geniş dünyada yerin dar mıdır
Daim tahta duvar, önün yar mıdır Y
eşil başlı sunam, göllerin hani?
Düğününde acı şerbet içildi
Gelinlik esvabın dar mı biçildi
îlikle düğmeler göğsün açıldı
Noldu, kemer beste bellerin hani?
Alışmış kaşların var mı kınası
Ala idi o gözlerin binası
Kocaldın mı on beş yılın sunası
Yok mudur takatin, hallerin hani?
Emmim km aç kapıyı gireyim
Hasta mısın hatırcığın sorayım
Susuz değil misin, bir su vereyim
Çaylarda çalkanan sellerin hani?
Yatarsın gafletle gamsız kaygusuz
Ninni balam ninni kalma uykusuz
Hem garip ve çıplak hem aç ve susuz
Felek fukarası, malların hani?
Her gelip geçtikçe selâm vereyim
Nişangâh taşma yüzüm süreyim
Kaldır nikaabını yüzün göreyim
Ne çok sararmışsın hallerin hani?
Civan da canına böyle kıyar mı
Hasta başın taş yastığa koyar mı
Ergen kıza beyaz esvap uyar mı
Al giy allı balam, şalların hani?
Daha seyrangâha çıkamaz mısın?
Çıkıp da bağlara bakamaz mısın
Kaldırsam ayağa kalkamaz mısın?
Ver bana tutayım, ellerin hani?
Sen de Hıfzı gibi tezden uyandın
Uyandın da taş yastığa dayandın
Aslı Hanım gibi kavruldun yandın
Yeller mi savurdu küllerin hani?
(güveyi: (burada) eş, koca, kemer beste: kemer bağlı, binası: yapısı, rengi, nişangâh taşı: mezar taşı, hal: ben. civan: genç. Aslı Hanım: Kerem’in sevgilisi, seyrangâh: gezinti yeri.)