Sikke
Osmanlıca yazılışı: sikke : سكه / سِكَّه
Sikke, kelime kökeni olarak Akadça’dır. Sikke sözcüğü Akad dilinde mıh çivi anlamlarına gelen sikkatu sözcüğüne dayanır. Akadçadaki “sikkatu “kelimesi Arapçaya “sikke” olarak geçmiştir.[1]
Sikke sözcüğünün Arapçadaki çoğulu “damga ile damgalanmış” [2]anlamına gelen meskûkâttır.
Sikke, kağıt para bulunmadan önce kullanılan altın , gümüş veya bakır gibi madenlerden yapılmış madeni paralardır.
II. Ahmed dönemine ait eşrefî sikkenin ön ve arka yüzleri
Artemis resimli Yunan sikkesi
Sikke Sözlük Anlamı
Sikke , Arapça ve Osmanlıcada madenî para. Dövme demirden yapılan herhangi bir şey, saban demiri, üzerinde para basılan koni şeklinde demir kalıp, para , “damga veya nakış basmak için hazırlanmış kalıp, demir kalıp” anlamlarına gelir. A. Talat Onay, sikke sözcüğünün eski dilde tüyü henüz yeni çıkan şehre, surat anlamına da geldiğini belirtir. [3]
Sikke-i suret: Sikke üzerindeki resim, sikke üstüne darb edilmiş olan suret, yüz, yazı, damga, mühür,” sahte vakar, kerli ferli alayişli “ [4] demektir.
Mevlevilerin başlarına giydikleri huni şeklindeki keçeden yapılmış sivri külaha da sikke denir.. Ancak yazımızın konusu madeni para anlamındaki sikkedir.
Sikke, ağırlığı önceden ayarlanmış, üzerinde sikkeyi basan uygarlık ve hükümdarına ait özel damga, mühür veya resimler darb edilen tedavüle çıkarılan belli bir maddi değere tekabül eden madenî para türüdür
Sikke, sözcüğünün anlamı madeni paraların üzerine darb edilen mühür, yazı, damga veya resimleri de kapsar. Eski devrilerden beri her hükümdar adına para bastırmış ve bastırdıkları madeni paraların üzerine kendilerini sembolize eden mühürlerini, paralarını ve adlarını damgalatmışlardır.
Sikke veya paranın mucidi ( M.Ö. 7. Asır Lidya Krallığı ve Ionia bölgesi- ) Antik Anadolu uygarlıklarıdır. Sikke zamanla sadece ticari alış veriş değeri olan para birimi olmaktan çıkmış devletlerin egemenliğini ve hükümdarlarını da sembolize eder hale gelmiştir.
İslam devletlerinde Emevilerden itibaren başa geçen her hükümdar adına sikke bastırıp hutbe okutmuş, ancak sikkeler resimsiz olmuştur. Resim yerine hükümdarın adı, unvanları, sıfatları ile dualar ve kelime-i tevhid gibi dinî ibareler basılmıştır. Sikkelerin değersiz olanlarına pul veya mangır da denmiştir. [5]( bkzFüls-i Ahmer Nedir Bakır Sikke Kızıl Mangır)
Konu para, hükümdarlık alameti vb olunca divan şairlerinin sikkeye ilgisiz kalması düşünülemez. Divan şairleri hükümdarlara övgüler için yazdıkları şiirlerde adlarına basılmış sikkelerden ve hutbelerden de söz eder. Devlet büyükleri için kaside, mehdiye, ramazanname, nevruizye , sitayişname vb yazmak kitap takdim etmek zaten sikke , mevki , makam veya bir tımar almak içindir.
Nakş edip nâm-ı şerifin sinesinde sim ü zer
Sikke-i sûret olmağa can verir idi her zaman Mesihî
Sikke-i sûret basma kalıp karnı küp
Ma’rifetten bî-hâberdir koca düp Lâ edri
Ol kâfir sikke-i sûret râm edermiş yâri ağyara
Elime geçse billa^hi ederdim anı uüz pâre Sünbülzade Vehbi
Geçmiş seriri-i meykedeye rind-i bade- hâr
Muhtac-ı füls-ü ahmer iken kahramanlanır. Naili Kadim
KAYNAKÇA
[1]https://www.etimolojiturkce.com/kelime/sikke
[2] OĞUZ TEKİN, https://islamansiklopedisi.org.tr/sikke
[3] A.T. Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, 1996, s. 436
[4] A.T. Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, MEB, 1996, s. 436
[5] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/fuls-i-ahmer-nedir-bakir-sikke-kizil-mangir/100720