Korku - Stefan Zweig
Korku, adındaki uzun öykü Avusturya asıllı yazar Stefan Zweig’ın ilk kez 1925 yılında yayınlanan bir romanıdır.
Romanlarında çok şiddetli tutku, intihar, ihanet, korku ve aşk duyguları işlemiş olan romancı hayatı boyunca intihar saplantıları ile yaşamış en sonunda da intihar ederek hayatına son vermiş bir yazardır. Diğer eserlerinde de görülen intihar, suçluluk ve korku konuları yazarın bu romanında bariz bir şekilde karşımıza çıkmaktadır.
yazdığı romanı ve uzun hikâyelerinde genellikle intihar, aşırı tutkular ve aşkı en uç noktalarda hisseden kadınları ve erkekleri anlatmıştır. Dünya edebiyatının en çarpıcı aşklarını anlatan yazarlardan birisi olan Stefan Zweig ’in eserlerindeki aşk (Sabırsız Yürek ) , aşkından delirenler (Amok Koşucusu), aşık olduğu erkekler için tüm onurlarını ve hayatlarını riske atan kadınlar ( Bilinmeyen Bir Kadının MektubU ) , yaşadığı bir olay üzerine çok farklı tepkiler veren insanlar (Olağanüstü Bir Gece ) mühim yerler tutmaktadır.
Yazarın bu eseri gördüğü ilgi nedeni ile Hans Steinhoff’un yönettiği bir filme de konu olmuş, 1928 yılında yayımlanan bu sessiz filmi, Roberto Rossellini’nin yönettiği 1954 yapımı "Fear" adlı film uyarlaması da izlemiştir
KONUSU
Mutlu, zengin iyi bir koca ve iki tane muhteşem çocuklara sahip evli bir kadın olan İrene’nin muhteşem bir hayatı varken hayatını sıkıcı bulmaya başlar. Bunun sonrasında, kocasını bir piyanist ile aldatmış ve bu ihaneti de ortaya çıkmıştır. İrene, bunun üzerine büyük bir iç bunalımı yaşamaya başlamıştır.
ÖZETİ
Sekiz senedir evli olan Irene, iki çocuğu ile gıpta edilen bir kocaya sahiptir. İrene’nin eşi olan Fritz çok başarılı bir avukattır. Maddi durumları oldukça iyi olan İrene ve ailesinin mürebbiyeleri ve hizmetçileri de vardır. Her gün alışveriş yerlerine giden İrene; akşamları da davetlerde, balo ve tiyatrolarda gününü gün eden zengin bir kadındır. Lakin artık hayatını monoton bulmaktadır ve elindekiler ile yetinmeyen bir kadına dönüşmüştür.
Bir akşam bir davet de oldukça becerikli bir piyanist olan Eduard ile tanışır. Sıkıldığı hayatında bir macera arayan İrene bu piyanist ile birlikte olmaya başlamış, piyanistin evinde buluşarak eşini aldatmıştır. Bir gün piyanist sevgilisinin evinden çıkarken bir kadın ona saldırmış ve sevgilisini elinden aldığı için İrene’ye hakaretler etmiştir. . Yüzünü kalın bir duvak ile örtmüş olduğundan tanınmadığını zanneden İrene, susması için kadına para verip ardına bakmadan kaçar.
Bu olaydan sonra evliliğine ihanet eden Irene, büyük bir korkuya ve suçluluk duygusuna kapılmaya başlar. Irene zaten yaptığı bu ihanet yüzünden suçluluk duygusu içindedir. Piyanist sevgilisinden ayrılmaya karar veren İrene, bu kararını aşığına mektup yazarak bildirmiş, son bir görüşme için sözleşmişler ama o kadın yine onları görmüştür. Bunun üzerine piyanistin eski sevgilisi İrene’ye şantaj yapmaya başlar.
Piyanistin eski sevgilisi olan kadın Irene’nin evine adam yollayıp, para istemeye başlar. Kadın elinde istediği para miktarı olan bir adam yollamakta ve ve parayı bu pusulayı getiren adama vermesini istemektedir.
Irene, ilk önce kadına karşı koymayı düşünmüş ama kadınla yüz yüze gediğinde duyduğu korku ve telaş yüzünden bunu başaramamıştır. Fritz’de Irene ile şüpheci konuşmalar yapmakta, sanki bir şeyleri biliyormuş gibi konuşmaya başlamıştır. Eşinin bu şüpheci tavırları İrene’yi büyük bir korku ve gerilime doğru sürükleyip durmaktadır.
Avukta eşi Fritz, onunla iletişim kurup yardımcı olmaya çalışsa da İrene, olanları anlatamamış ve susmayı tercih etmiştir. Şantajcı kadın Irene’ye o mektuplar göndermeye ve sürekli olarak İrene’den paralar istemektedir. Hatta bir seferinde kadın evlerine kadar gelmiş parmağında ki yüzüğü bile almıştır. Nişan yüzüğünü de rehin olarak kadına veren İrene’nin hiç parası da kalmamıştır. Üstelik suçluluk ve korku yüzünden boğulmak üzeredir. Nişan yüzüğünü almak için kadını aramış ama kadın oradan kaybolmuştur.
En sonunda piyanist aşığının yanına kadar gidip kadının yerini öğrenmek ve nişan yüzüğünü geri almak istemiş ve olan olayları piyaniste anlatmıştır. Eduard, hiçbir zaman öyle bir kadınla birlikte olmadığını, öyle birini tanımadığını söyler.
Yaşadığı olaylardan sonra eşini aldatmadan önce esasında ne kadar mutlu ve huzurlu bir hayatının olduğunu da kavramıştır. Ama artık çok geçtir. Sekiz yıldan beri süren huzurlu ve müreffeh hayatını, güzelim çocuklarını, şen kahkahalarını, evinde duran güzel biblolarının da farkına varmıştır.
Artık intihar etmeye karar vermiş, eczaneye gidip ilaçları alacağı sırada kocası ile karşılaşır…