"Adil olmayan barış bile, en haklı savaştan iyidir." Stefan Zweig
Stefan Zweig ( D. Viyana 28 Kasım 1881 – Ö. 22 Şubat 1942, Petropolis Brezilya ), Avusturya doğumlu Yahudi kökenli roman, oyun, deneme biyografi yazarı, çevirmen ve gazeteci
AİLESİ EĞİTİM YILLARI
Zweig, Viyana’da zengin bir Yahudi tekstil fabrikatörü Moritz Zweig (1845–1926) ile Yahudi bankacının kızı Ida Brettauer'in ikinci oğlu olarak dünyaya geldi.[1]
Stefan Zweıg, zengin bir ailenin çocuğu olarak iyi bir eğitim aldı. Daha küçük yaşlarında Batı ve Rus kültürüne ait her şeyi öğrenmeye başladı. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrenerek Viyana'daki Wasagasse Gimnasium'u 1899 ‘da bitridi. Viyana Üniversitesi'nin felsefe bölümüne kaydoldu
Üniversite yıllarında bir dergi yöneticisi olan Theodor Herzl ile bir dostluk kurmuş ilk yazıları1897'den itibaren "Neue Freie Presse" gazetesinde çıkmaya başlamıştı. "Hippolyte Taine Felsefesi" üzerine hazırladığı tez ile 1904’te Doktora derecesi alarak mezun oldu. [2]
HAYATI VE YAZARLIK YILLARI
İlk romanı "Die Liebe der Erika Ewald" Erika Ewald’in Aşkı ve içinde Karmaşık Duygular, Alacakaranlık Hikâyesi gibi yedi hikayesinin bulunduğu Confusion adlı eseri 1904'te yayımlanmış, [3]kendi anlatım tarzını ve edebi üslubunu geliştirmeye başlamıştı. Bu yıllarda Verlaine, Baudelaire ve Émile Verhaeren gibi şair ve yazarların eserlerini Almancaya tercüme ediyordu.
Zengin ailesinin sınırsız imkânlarıyla 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwalior, Kalküta, Varanasi, Yangon gibi Hint adalarını ve Kuzey Hindistan'ı gezdi. Nazi korkusu duymadığı, intihar düşüncesine kapılmasına gerek olmadığı yıllarda dahi intihar hissini taşıdığını belli eden Bir Çöküşün Öyküsü “Geschichte eines Unterganges “ adlı eserini 1910 ‘da yazmıştı.[4]
1912'de New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu dolaştı. Ancak I. Dünya Savaşı çıkmış Zweig’in ruhu için kötü günler başlamıştı.
I.Dünya Savaşı çıkınca Belçika’ydı ve orduya katılmak için Viyana’ya dönmüştü. 1914-1917 arasında Viyana'da savaş arşivinde görev yapıyor, bir gazeteci ve yazar olarak da savaşı izliyordu. Ancak Galiçya cephede gördüğü facialar sonrasında savaştan nefret eden birisi haline geldi. 1916 ila 1918 yıllarında yayımlanan yazılarında savaş karşıtı bir tutum izlemişti. ” "Der Zwang-Zorlama" ,"Yeremya" (1917) adlı oyunu ve "Yabancı Ülkedeki Dostlarıma" başlıklı açık mektupları savaşı kınayan içerikler taşıyordu. Ordudaki durumunun özeti şu şekildeydi. "Övünülecek bir görev değil ama Rus köylüsünün bağırsaklarını süngüyle delmekten daha uygundu bana.”[5]
1917'de önce Yeremya gibi eserlerinde yazdığı savaş karşıtı yazıları yüzünden askerlik görevinden alınmıştı. Akabinde "Neue Freie Presse" gazetesinin muhabiri olmuş, İsviçre'nin Zürih kentine taşınmış, hümanist görüşlere kapılmaya başlamıştı.
Salzburg yılları
Savaş sona erince 24 Mart 1919'da İsviçre'den Avusturya'ya dönerken, ülkesini terk eden son Avusturya İmparatoru ile sınırda karşılaşmıştı. Bu olayı "Die Welt von Gestern- Dünün Dünyası " eserinde anlatmış olacaktı.
Salzburg'a yerleşmiş iki çocuklu Frederike von Winternit ile 1920 ‘de ilk evliliğini yapmıştı. [6] 1939 yılına kadar Salburg'un Kapuzinerberg semtindeki “Paschinger Schlössl" [7]adıyla bilinen köşkünde yaşayacaktı. Bu yıllar arasında bir hayli eser yazmış ve mutlu bir hayat sürmüştü. Bu köşkünde iken ünlü kişilerle dost olmuş, Thomas Mann , James Joyce , Paul Valery gbi pek çok şair, yazar, besteciyi vb köşkte misafir etmişti. Psikolojik sorunları yüzünden de olsa gerek Freud’un en yakın arkadaşlarından birisi de olmuştu.
Salzburg'daki köşkünde bir hayli eser de yazmış H. De Balzac, Charles Dickens , Lev Tolstoy , Stendal, ve Dostoyevski gibi yazarlar ve şairler üzerinde incelemeler de yapmış, Stendhal, Romain Rolland, Erasmus ve Nietzsche gibi yazarların özgün biyografilerini kalemiyle anlatmıştı. Salzburg’taki köşkünde geçirdiği bu huzurlu yıllarında Marie Antoinette adlı romanında da olduğu gibi belgesel nitelikli romanlar da yazmıştı.
Yine de bu dönemde kendisini karamsarlığa oradan da intihara kadar götürecek olan iç sıkıntılarının emarelerini ortaya çıkaran öyküleri de vardı. Örneğin 1925’te mutlu, zengin iyi bir koca ve iki çocuğa sahip evli bir kadının bu muhteşem hayatını sıkıcı bulmaya başlaması ve kocasını bir piyanist ile aldatmasını ve konu ettiği Korku adlı öyküsü belki de bu yıllarını ve iki çocuklu eşinin duygularını dile getirmiş oluyordu.
Salzburg’taki köşkünde Avrupa’nın kültürel birliğini vurgulayan yazılar da kaleme alarak, hatta konferansla vererek dışa dönük konulara da önem verebildiğini göstermişti. Aslında bu görüşleri Nazizm’in ve ırkçılığın gelişimine engel olabilecek bir düşünce olduğunu zannettiği için savunuyordu. Bu fikirlerini dile getirdiği "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları Münih’te yayımlandı.
1928'de Tolstoy'un 100'üncü doğum yıldönümü için Sovyet Rusya’ya gitmiş 1933’e kadar devam eden huzurlu günlerinde birçok eser daha yazmıştı. .
Sürgün Yılları
1933’te Hitler ve Nasyonal Sosyalizm egemen olmaya başlamış Yahudi karşıtlığı ülkede hortlamıştı. 1933'te, sürgün edilmek üzere kara listeye alınanlar ve Nazilerin yaktığı kitaplar arasında Zweig ve eserleri de vardı.1934'te Gestapo köşkünü basmış, Zweig ülkesini terk etmişti. Ondaki Naziler geliyor panik atağı bu şekilde çok çoğaldı.
Nazi korkusu yüzünden kendine sürgün cezası veren yazar, Salzburg’taki köşkünden kaçıp Londra'ya yerleşmiş "Rotterdamlı Erasmus'un Zaferi ve Trajedisi" adlı eserini burada bastırtmıştı. Londra’da iken 1935 ‘te yayımlanan Loperella adlı öyküsünde Stefan Zweig , yasak aşkından dolayı hamile kaldığı için korkuya ve utanca kapılan, en sonunda da intihar eden bir dadı [8]konusunu işlemişti.
1937'de ilk eşi Frederike'den ayrıldı. 1938’de Yahudi kökenli ve astım hastası genç bir kadın olan sekreteri Lotte Altmann ile Portekiz'e gitmişti. O yıl Naziler ülkesini işgal etmiş, Zweig da İngiliz vatandaşı olmaya çalışmıştı. 1939’da yine intihar konusuna yer verdiği "Sabırsız Yürek" adlı romanı yayımlanmıştı. [9]
İlk eserlerinden itibaren hayatın anlamı kalmadığı anda intihar etmek düşüncesine sahip olduğunu belli eden Zweig ilk karısı Friederike ile Londra’da iken intihar etmeyi tasarlamıştı. [10] Nazilerin tüm dünyayı ele geçireceği ve kendisini de öldüreceği korkusu içinde sürekli olarak intihar etmeyi düşünmüş hatta birkaç kez teşebbüs de etmişti.[11]
6 Eylül 1939'da İngiltere'nin Bath şehrinde Altmann ile evlendi. [12]Ancak ikinci eşinden de çocuğu olmayacaktı. 1940'ta İngiliz vatandaşı olarak kabul edilmiş ama Hitler’in Fransa ve Batıya doğru ilerlemesi üzerine Naziler geliyor korkusu yüzünden Nazilere en uzak ülkelere gitmeye karar vermişti. İkinci eşi Altman ile Avrupa'dan ayrılarak önce New York'a, daha sonra Nazilere en uzak yer olan Arjantin, Paraguay ve Brezilya'ya gitmişti. 1941’de "Brezilya-Geleceğin Ülkesi" isimli kitabı yayımlayarak, Brezilya'nın Petropolis kentinde kalmaya karar vermişti.
1941’de Avrupa'ya veda ederek Viyana'dan Zürih'e, Zürih'ten Salzburg, Londra ve New York'a uzanıp Buenos Aires ve Petropolis'te noktalanan kendi kendine verdiği sürgün cezası öncesindeki yılları ve Nazi İşgali ile dağılan Avrupa’nın işgal öncesi durumunu dile getiren Dünün Dünyası adlı eserini yayımlattı. [13] Alman ordusu hızla ilerledikçe kaygısı artıyor, Almanlardan ne kadar uzaklaşsa da kaygıdan kurtulması mümkün olamıyordu.
Buenos Aires’te iken Amok Koşucusu ve "Die Schachspiel” Satranç adlı uzun öyküsünü kaleme aldı. Amok Koşucusu adlı eseri II. Dünya Savaşı yıllarındaki ruh halini ortaya koyuyordu. “Nazilerden kaçarak yaşamaya çalışan Zweıg, Naziler ‘den kurtulmanın tek çaresinin intihar ve ölüm olduğunu düşünmeye başlamış bu romanını da kendisini intihara doğru sürükleyen o ruh hali içinde yazmıştı.” ( bkz Amok Koşucusu Hakkında Stefan Zweig) Satranç adlı uzun hikâyesi “Nazilerden fiziki olarak kaçmayı başaran ama ruhen kaçamayan sürekli olarak Naziler geliyor korkusunu içinde büyüten Stefan Zweig’in intiharından önce bıraktığı bir veda mektubunu da içermiş oluyordu. ) Satranç hem son, hem de Nazizm’i hedef aldığı tek kurmaca eseriydi.
22 Şubat 1942 gecesi Rio de Janeiro'nun yaklaşık 50 kilometre kuzeydoğusundaki Petrópolis'te aşırı doz Veronal alarak ikinci ve sadık eşi Lotte ile birlikte intihar etti. Bir kaç saat sonra hizmetçileri onları birbirlerine sarılmış ve ölü bir halde bulmuştu.
İntihar mektubunda Faşist düzenin yarattığı kaosun kalıcı olacağını vurgulamış ve şu notu da düşmüştü. “Bütün dostlarımı selamlarım! Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızıllığını görmek nasip olsun! Ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum”
Petropolis'e gömülen yazarın Petropolis'teki evi de müze haline çevrildi. [14]
EDEBİ KİŞİLİĞİ
Zweig, çok üretken roman, öykü , biyografi ve deneme yazarıdır. İki Dünya savaşı süresince yazarlık yapmasına rağmen eserleri pek çok dile çevrilen ve tanınan bir yazardır. Kendi psikolojisinin de sağlısız olması nedeni ile psikolojiye de çok önem vermiş, eserlerinde özellikle psikolojik sorunlar, kaygı, gerilim, teslimiyet, intihar konularına yer vermiş; psikolojik tahliller ve analizlere çok önem veren bir yazar olarak dikkat çekmiştir. Pek çok ünlünün biyografisini, hayatları ve rûh hâllerini yazım ve anlatım ustalığına özgü bir şekilde kaleme almış, hissiyat ve düşünme biçimi açısından son derece ilginç konulu öyküler ve romanlar da yazmıştır. Öykü ve romanlarındaki kahramanlar da tıpkı kendisi gibi, çok duyarlı, farklı düşünen ve hisseden, zorluklar, kaygıları veya korkuları ile yüzleşmek yerine intiharı tercih eden hassas hatta hastalıklı insanlardır.
Zweig’in seçtiği kahramanların hemen hepsi seçkin bir hayat yaşayan zengin, iyi eğitimli, kibar , hassas ruhlu kadın ve erkeklerdir. Hemen hepsi de özenilecek düzeyde yaşam zenginliğine sahip iken huzuru bulamayan, en ufak aksilikte dengeleri bozulan, küçük sorunlar, korkular ile savaşamayan zayıf ve hassas ruhlu tiplerdir.
Zweig’in kahramanları büyük ölçüde Zweig’in kendi ruh halini kopyalanmış halleridir. Bu kahramanlar, yüksek düzeyde maddi imkânlar sahip, çok rahat yaşayan, buna mukabil, çok zayıf ve hassas ruhlu, iletişim kurmakta zorlanan, sonuçlarını hesap edemeyen, intihar etmeye meyilli kişiler olmaktaydı.
Bu nedenle kurmaca eserlerinde trajedi ve dramatik konulara değinmiş, melankoli, korku, teslimiyet, intihar, kendinden ve toplumdan kaçış gibi pasif insanların meylettiği konulara değinmişti. Tam bir psikolojik gerilim ustası olan Stefan Zweig’in eserlerinde çok çarpıcı aşklar, ilginç ve sarsıcı intiharlar, aşkından delirenler, âşık olduğu erkekler için tüm onurlarını ve hayatlarını riske atan kadınlar anlatılmıştı.
Zengin bir aileye mensup zengin bir adam olmasına ve rahat yaşamasına rağmen intiharına kadar evhamlı bir ruh haliyle yaşamıştı. Gerilim dolu, kuşkulu, tedirgin korku dolu, depresif ruh hali nedeniyle Freud ve psikolojiye ilgi duymak zorunda kalmış, en huzurlu yıllarında dahi intihar takıntısı içinde olmuş, nihayetinde ruhunda git gide büyüyen Naziler geliyor korkusu nedeni ile intihar da etmiştir.
Stefan Zweig’in Türkçeye Çevrilen Eserleri
Acımak (Varlık Yayınları, 1969)
Yürek Çöküntüsü (Varlık Yayınları, 1970)
Herkesin Dostu Anton (Varlık Yayınları)
Dünün Dünyası (Can Yayınları, 1985)
Bir Kadının Yirmi Dört Saati (Oda Yayınları, 1986)
Yarının Tarihi (Can Yayınları, 1991)
Kendileri ile Savaşanlar: Kleist, Nietzsche, Hölderlin (1. Cilt) (İş Bankası Yayınları, 1991)
Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski (2. Cilt) (İş Bankası Yayınları, 1991)
Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar: Casanova, Stendhal, Tolstoy (3. Cilt) (İş Bankası Yayınları, 1991)
Lyon'da Düğün (Can Yayınları, 1992; İş Bankası Kültür Yayınları, 2018)
Yıldızın Parladığı Anlar (Can Yayınları, 1995)
Karışık Duygular (Milliyet Yayınları, 1995)
Satranç (Can Yayınları, 1997)
Günlükler (Can Yayınları, 1997)
Değişim Rüzgârı (Can Yayınları, 1998)
Calvin'e Karşı Castellio ya da Köleliğe Karşı Özgür Düşünce (Çiviyazıları Yayınları, 1998)
Fouche, Bir Politikacının Portresi (Can Yayınları, 1999)
Tehlikeli Merhamet (Babil Yayınları, 2000)
Amok Koşucusu (Can Yayınları, 2000; Cem Yayınları 2013)
Amok (Varlık Yayınları, 1954)
Balzac, Bir Yaşam Öyküsü (Kabalcı Yayınları, 2002)
Magellan (Kabalcı Yayınları, 2002)
Freud ve Öğretisi (Papirüs Yayınları, 2003)
Yakıcı Sır (Evrensel Basın Yayın, 2004)
Ruh Yoluyla Tedavi (İmge Kitabevi Yayınları, 2005)
Amerigo (Can Yayınları 2005)
Mektuplaşmalar (Yordam Kitap, 2007)
Buluşmalar (Yordam Kitap, 2008)
Rotterdamlı Erasmus,Zaferi Ve Trajedisi (Can Yayınları, 2008)
Bir Kadının Yaşamından 24 Saat ve Bir Yüreğin Ölümü (Can Yayınları 2009)
Clarissa (Can Yayınları, 2010)
Gömülü Şamdan (İş Bankası Kültür Yayınları, 2015)
Wondrak (İş Bankası Kültür Yayınları, 2018)
Korku (İş Bankası Kültür Yayınları, 2018)
Olağanüstü Bir Gece (
Benimle Dostluk Zordur (Kırmızı Kedi Yayınları, 2021)
KAYNAKÇA
[1] Çakıroğlu, Şebnem. "Stefan Zweig'ın eserleri örneğinde hiyerarşinin hümanizme etkisi". Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yüksek lisans tezi, Nisan 2015. 19 Ağustos 201
[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Stefan_Zweig
[3] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/karmasik-duygular-inceleme-ve-ozet-stefan-zweig/109645
[4] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/bir-cokusun-oykusu-hakkinda-konu-ozet-inceleme/105380
[5] Merve Öztürk , Stefan Zweig: Hayatı, Savaş Yılları, Eserleri ve İntiharı
[6] https://tr.wikipedia.org/wiki/Stefan_Zweig
[7] https://tr.wikipedia.org/wiki/Stefan_Zweig
[8] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/stefan-zweig-ve-loperella-adli-oykusu-konusu-ozeti/113144
[9] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/sabirsiz-yurek-romani-hakkinda-ve-ozeti-stefan/84642
[10] https://www.idefix.com/kitap/amok-kosucusu-stefan-zweig/tanim.asp?sid=Q6LQ48PHNA3CIBYMICQM
[11] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/stefan-zweig-lyon-da-dugun-hakkinda-ve-ozeti/130114
[12] Çakıroğlu, Şebnem. "Stefan Zweig'ın eserleri örneğinde hiyerarşinin hümanizme etkisi". Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yüksek lisans tezi, Nisan 2015. 19 Ağustos 20
[13] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/dunun-dunyasi-hakkinda-inceleme-ozet-stefan-zweig/109646
[14] https://tr.wikipedia.org/wiki/Stefan_Zweig