Paul Thomas Mann, (d. 6 Haziran 1875, Lübeck, Almanya - ö. 12 Ağustos 1955, Zürih, İsviçre) Nobel Ödüllü Alman romancı
Paul Thomas Mann 6 Haziran 1875'te Lübeck’de ağabeyi Heinrich Mann’dan dört yıl sonradoğdu. Babası Lübeckli bir tüccar ve mâliye senatörü olan Thomas Johann Heinrich Mann’dır.
Thomas Mann’ın babası, 1891’de mesane kanserinden ölmüştü.[1] Vasiyetinde, Lübeck'teki şirketin ve mülklerin satılmasını ve elde edilen varlığın aile üyelerine pay edilmesini, aile fertlerinin elde edilen faiz ve diğer gelirler ile yaşamasını şart koşmuştu.
Varlıklı ailesi sayesinde iyi bir eğitim görmesi gereken yazar 1893'te ortaokulu bitirmiş ama okullardan nefret ettiği için üniversite eğitimini tamamlamadan okul hayatını terk etmiş, annesi ile Münih'e taşınmıştı. On dört yaşından itibaren yazmaya başlamış [2] ama Münih’e geldiklerinde bir yangın sigorta kuruluşundaki meslek eğitiminden sonra, yirmi bir yaşına kadar sigorta işinde çalışmıştı. Ancak babasından kalan mirastan payını aldıktan sonra kendini edebiyata adadı. [3]
Yazar olarak ilk eseri 1894 yılında Gefallen başlıklı romanı oldu. Bu roman, 1893'te Thomas Mann'ın Zweimaliger Abschied başlıklı şiirini yayınlayan Die Gesellschaft adlı edebiyat dergisinde tarafından neşredildi. [4] Henüz 25 yaşındayken, kendi soy geçmişinin hikâyesi olan Buddenbrook Ailesi adlı roman serisinin ilk cildini yayımladı. Buddenbrook Ailesi adlı romanın ikinci cildi çıktığında 1900 yılında yayılmandı ve bu romanı ile Almanya İmparatorluğu’nun en çok konuşulan en genç romancısı olmayı başarmıştı. Yazarın bu romanı “Bir Ailenin Çöküşü” alt başlığını taşıyor ve yazar bu romanında, kendisinin de ait olduğu zengin bir tüccar ailesinin üç nesildir devam eden çöküşünü anlatıyordu. Yazar bu romanında “Lübeck şehrinin önde gelen zenginlerini, kuzenleri, amcaları, teyzeleri isimleri değiştirilmiş bir şekilde sırları, dedikoduları vb ile “ gerçekçi hatta natüralist bir yaklaşımla anlatmıştı.
Yazar bu romanında orta sınıfı başarıyla aktarmış, kaybolan burjuva değerleri için sanki bir ağıt yakmıştı. Vendik'te Ölüm adlı novellası Thomas Mann’ın yayıncısı S. Fischer Verlag tarafından 1912 da basılmıştı. Yazar bu romanı ile Buddenbrook Ailesi adlı roman serisindeki ününü pekiştirdi. [5] Bir çok biyografi yazarına göre Thomas Mann, Vendik'te Ölüm romanında 14 yaşında sigortacılık işleri ile uğraşan Polonyalı eşcinsel çocuğun saplantıları aracılığıyla kendisini anlatmıştı. [6] Bu romanında bir sanatçı erkek güzeli genç bir delikanlı karşısında hissettiği “sanatsal güzelliğe duyulan bir hayranlık, hatta babalık duygusu ile de karışan karmakarışık duygularını anlatmıştı.” ( bkz Thomas Mann’ın Vendik'te Ölüm Romanı Hakkında ve Özeti )
Bu romanları ile ded 1929’da Nobel Edebiyat Ödülünü kazanmanın yollarını da açmıştı. [7] 1933 yılında Naziler iktidara geldikten sonra, Naziler Thomas Mann’ın eserlerine dokunmasa da ağabeyi Heinrich Mann ve oğlu Klaus Mann’ın eserlerini yakmış,[8] aile önce İsviçre’ye sonra Fransa’ya, oradan da Amerika’ya geçmek zorunda kalmıştı. 1936'da da Alman vatandaşlığından çıkarıldı. Çeşitli ülkelere sığınarak yaşadı.
Mann'ın Amerikan yayıncısı, . Blanche Knopf, Mann'ın tüm eserlerini İngilizceye tercüme ettirmiş, Mann ve ailesinin Amerika'ya göç etmesi için yardım etmişti. 1944'te ABD vatandaşlığına geçen yazar 1948'de İsveç Akademisi'nin iki üyesi Mann'ı ikinci kez Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterdi. Yazar ABD ‘de iken en son romanı olan Doktor Faustus’u 1947 yılında yazdı. Yazar bu romanında yakalandığı hastalıktan kurtulmak ve yaratıcı bir ruha sahip olmak isteyen bu arzularını tatmin edebilmek için şeytanla pazarlık yapmaya razı olan bir bestecinin öyküsünü anlatmıştı. [9]
Ancak, yazar ABD de rahat edememiş, 78 yaşında 1952'de İsviçre'ye geri dönmüştü. Bu aralarda Almanya’ya gitmiş eski memleketindeki evini bile yerinde bulamamış, ölene kadar da İsviçre’de yaşamıştı. [10]
EDEBİ KİŞİLİĞİ
Mann romanlarında otobiyografik unsurların olduğunu her zaman inkâr etmişti. Ancak kendisinden önceki pek çok realist ve natüralist yazar gibi yazdığı eserlerinde ailesinin ve kendi öz geçmişinin anılarını birikimlerini anlattı.
Thomas Mann, burjuva geleneklerine ve ahlakına karşı çıkan kesin ve gerçekçi gözlemleriyle Nietzsche ve Schopenhauer etkisinde kalmış olan Emile Zola gibi natüralist bir yazardır. Thomas Mann, çocuklarının ve sosyalist ve özgürlükçü ağabeyi yazar Heinrich Mann’ın tersine kendini apolitik olarak tanımlamış, toplumsal sorunlardan kopmadan kendi ruhsal kimliği ile gerçek hayatına dair saplantılarını, özlemlerini, ruh çalkantılarını ve ailesini dile getiren romanlar kurgulamıştır.
KAYNAKÇA
[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Thomas_Mann
[2] Menekşe Toprak, Hayat ile Hayal Arasında: Thomas Mann, https://sanatkritik.com/yazilar/hayat-ile-hayal-arasinda-thomas-mann/
[3] Menekşe Toprak, Hayat ile Hayal Arasında: Thomas Mann, https://sanatkritik.com/yazilar/hayat-ile-hayal-arasinda-thomas-mann/
[4] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/thomas-mann-in-vendik-te-olum-romani-hakkinda-ve/111415
[5] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/thomas-mann-in-vendik-te-olum-romani-hakkinda-ve/111415
[6] https://tr.wikipedia.org/wiki/Thomas_Mann
[7] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/buddenbrook-ailesi-thomas-mann/80544
[8] Menekşe Toprak, Hayat ile Hayal Arasında: Thomas Mann, https://sanatkritik.com/yazilar/hayat-ile-hayal-arasinda-thomas-mann/
[9] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/thomas-mann-in-doktor-faustus-romani-hakkinda/111423
[10] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/buyulu-dag-hakkinda-biilgiler-ve-ozeti-thomas-man/84598