Sûk”i Ukaz ve Muallakat-ı Seb'a Hicaz’da Şairler Panayırı

19.11.2022

 

Osmanlıca yazılışı : Ukaz عكاظ, Hicaz da bir vadi adı

sûk : سوق : çarşı, pazar, panayır, Alım satım yeri.

Sûk”i Ukaz  عكاظ سوق :  Ukaz Panayırı

Ukaz, Mekke’nin güneydoğusunda Tâif ile Nahle arasında bir yer adıdır. Bu yer Mekke’ye 30, Tâif’e 15 mil uzaklıkta taşlık alanlarla su kaynaklarının bulunduğu geniş bir vadidir ve burada İslâmiyet'ten önceki Cahiliye devri Araplarının en önemli panayırları kurulurdu.  Ukaz Panayırı, Ebrehe’nin başarısız seferinden on beş yıl sonra, yani Hz Muhammed’in doğumundan üç dört yıl sonra 584 veya 585 yılında ilk kez yapılmaya başlanan bir panayırdı.

Mekkeliler bu panayır sayesinde Arabistan içerisinde düzenli bir ticaret ortamı da oluşturmuş oluyordu.  Bu nedenle Ukaz’da yapılan panayırın cahiliye devri Araplarının sosyal ve ekonomik hayatında önemli bir yeri vardı.

Bu panayıra pek çok göçebe Arap kabilleri de katılır her yılın şevval atında gerçekleşirdi. “Câhiliye devrinde hac mevsimi zilkade ayının başından yirmisine kadar süren, ilk günü ihramlı katılmanın zorunlu olduğu Ukâz ile başlayıp Zülmecâz ve Mecenne panayırlarıyla devam eder, buradan Arafat’a çıkılırdı.”[2]

Bu panayırda Arap kabilleri mallarını sararlar alış veriş yaparlar şiir yarışması da dâhil olmak üzere kabillerini temsil eden yarışmacılar arasında çeşitli müsabakalar düzenlenirdi. Arap kabileleri arasında yetişen en ünlü şairiler de bu panayıra katılır ve onlar arasında şiir yarışmaları da yapılırdı. Bu yarışmada “eleştiri süzgecinden geçerek seçilmiş” yedi şiir seçilirdi.

Bu panayırın en önemli özelliği yarışmada ödül alan yedi şairin şiirlerinin yıl boyunca ve bir dahaki panayıra kadar Kâbe’nin duvarlarında asılı kalmasıydı. Kâbe'ye asılan bu yedi adet şiire "muallakat-ı seb'a"  (Yedi seçkin şiir ) denirdi. Bu ödülü alan şair ve kabilesi için bu ödüller büyük bir prestij kazandırıyor ve övünç vesilesi oluyordu.

Kâbe’nin duvarlarına asılmayı hak edip ödül almış olan yani en beğenilen yedi şiir mısır ile örülen keten bezinden yapılmış tomarlara altın suyu ile yazılıp [3] Kabe’nin duvarlarına asılır “, gelip geçenlerin okuması sağlanırdı.” [4] Kâ’be cahiliye döneminde de bir mabet olarak kabul edilirdi ve o devirde Mekke’nin en önemli mimari yapısıydı.  Kâbe İslamiyet öncesi dönemdeki Arapların da hac ibadet merkeziydi.  Bu sayede Mekke, Arap yarımadasının en önemli dini, siyasi ve ticari başkentiydi.

Yemen Valisi Ebrehe’nin Mekke’ye sefer düzenlemesinin ana nedeni ise Mekke’yi ele geçirmek Kâbe’yi yıkarak  (FIL VAKASI FÎL SÛRESI EBABIL KUŞLARI EBREHE ) Hıristiyanlığı yaymak, Sana’yı Arabistan yarım adasının kültür ve ticaret başkenti haline getirmekti. [5]Ancak bu askeri teşebbüs başarısızlıkla sonuçlandığı gibi Arap kabillerinin Mekke’ye daha çok sahip çıkmasını sağlamış Kureyşlilerin siyasi gücüne de güç katmıştı.  IMekke yakınlarında her yıl gerçekleşen Ukaz Panayırı da kültürel ve ticari faaliyetleri ile tüm Arap kabilleri arasında Mekke’nin bir ticari ve kültürel merkez olmasını sağlıyordu.  

Ukaz panayırında Muallakâtü's-Seb’a ödüllerini alan şairlere muallaka şairleri denmiş, bu şairler arasında  en önemlileri İmrü'l-Kays ile Züheyr adlı şairler olmuşlardır.

Zamanla Muallakâtü's-Seb’a ödüllerini alan şairlerin şiirleri de derlenmeye başlanmış “ bu şiirler Muallakat adlı eserler de toplanmaya başlanmıştır.  İlk defa yedi muallâka kasidesi derleyen kişi ise Hammâd er-Râviye’dir. [6]

KAYNAKÇA 

[1] ELNURE AZİZOVA, https://islamansiklopedisi.org.tr/ukaz

[2] ELNURE AZİZOVA, https://islamansiklopedisi.org.tr/ukaz

[3] SÜLEYMAN TÜLÜCÜ, https://islamansiklopedisi.org.tr/muallakat

[4] İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü,  s. 422

[5] ŞAHAMETTIN KUZUCULAR, FIL VAKASI FÎL SÛRESI EBABIL KUŞLARI EBREHE

[6] Tülücü, Süleyman (2005), "Mu'allakat ve şairleri üzerine bir bibliyografya denemesi-I (Türkiye)", Atatürk Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, Atatürk Üniversitesi (sayı: 23, Erzurum, 2005),

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar