KategorilerEDEBİYATEdebiyat Terimleri MazmunlarSultan Nedir Kökeni Sultan Sevgili Hükümdar ve Şeyh

Sultan Nedir Kökeni Sultan Sevgili Hükümdar ve Şeyh

17.11.2022

 

Osmanlıca yazılışı: Sultân : سلطان

Sultan Sözcüğünün Kökeni

Sultan sözcüğünün kökeni Arapça, Arami dili ve Süryanicedeki "iktidar, hükümdarlık" anlamına gelen  “şulṭānā” sözcüğüne dayanır. Bu nedenle “ sultan sözcüğünün kökeni ( tarihi MÖ. 8. Asra kadar uzanan ) Arami dili ve onların soyundan geldiği düşünülen Süryaniler ile Süryaniceden Arapçaya geçmiş olmalıdır. Öyleyse sultan sözcüğü Aramice ve Süryanice “egemen olma, iktidar sahibi olma" anlamına gelen “ şlṭ -sad, lam dı)   "  kökünden türetilmiştir.[1]

Sultan sözcüğü Arapçada da “  slṭ(n) “ kökünden gelir. Sultan sözcüğü zorbalık etme anlamına gelen tasalluṭ تسلّط ve zorbalık anlamına gelen sulṭa ͭ سلطة sözcükleri ile aynı köke dayanır.

Sultan Sözlük Anlamları

Sulṭān سلطان  "iktidar, dünyevi kudret, haksız güç, tasallut hükümdarlık” anlamlarındadır.  Sultan sözcüğü sözlüklerde: “ Padişah, hükümdar. Hükümdar' ailesinden olan anne, kız kardeş, kız çocuk, ağabey ve kadınlardan her biri “ olarak tarif edilir.

Hanım sultan: sultan kızı.

Aç gözün Nemçe kiralı Gazi Sultan'dur varan

Ser halâs olmaz elinden bir aç arslandur varan

Dem çeker ejder gibi hem gaziler her subh u şâm

Nice yüz bin kahramanla Al-i Osman'dur varan  AŞIK ÖMER

 

Tasavvuf Şiirinde Sultan

Dini tasavvufi şiirlerde ve edebiyatta tarikatın şeyhi, abdallar ve veliler de sultan olarak anılır.  Bu nedenle tarikat ulularının sıfatı, adı, lakabı sultan olur.  Dede Sultan, Balım Sultan, Abdal Musa  ,  Pir Sultan Abdal gibi. Tasavvuftaki sultan tasavvuru derman dilenen,  arz-ı hal edilen, himmet umulan, nefes istenilen,  manevi inayetler beklenilen bir sultandır.

 

‘Arz-ı hâl içün Sultana geldim
 Sâ’ilem lutf u ihsâna geldim
 Derd-i firâka dermân aradım
 Ben ol tabîbe dermâna geldim

 

Divan Şiirinde Sultan Şah Padışah İmajlı Sevgili

Saray ve çevresi tarafından himaye edilen divan şairlerinin yazdığı şiirlerde sultan sözcüğü çoğunlukla akla ilk gelen anlamı yani padişah veya hükümdar manasında kullanılır. Saray çevresindeki şairler, çok çeşitli vesileler ile padişahlar için nevruz, bahar, cülus, sünnet, yılbaşı, bayram vb vesileleri ile şiirler yazmışlar, methiyeler düzenlemişler,  kasideler, tarih düşürmeler, tek-i ve terci- bendler vb yazmışlardır.

Hünkârlara, şehzadelere, hanedan üyelerine yazılan bu şiirlerdeki sultan sözcüğü hünkâra ve hanedan üyelerini kast eden manada olmaktadır.

Ancak sultan sözcüğü çoğu zaman sevgiliyi ifade eder. Fakat aşk şiirleri ile hünkârlara hitap eden şiirlerde geçen sultanlar arasında hitap ve tasvir farkları da vardır. Ancak sevgiliyi kast eden sultan ile hünkârları kast eden sultan betimlemeleri arasında da bir hayli benzerlikler görülür. Sevgili aşığın gönül ülkesinin sultanıdır. Sevgilinin isteği hünkârın emri gibidir. Dilediği an aşığı cellâtlara verebilir. ( bkzDivan Şiirinde Sevgili İmajı ve Sevgili Benzetmeleri  )

Aşığın âlemdeki en büyük sultanı sevgilidir. Sevgili veya maşuk güzellik âleminin ve mülkünün sultanıdır. Bu sultan daima genç, çoğunlukla yüzündeki ayva tüyleri yeni yeni çıkmaya başlayan, bazen da bu tüyleri siyahlaşmaya başlayan, aşığın gönlünü çalan, cellât bakışlı, avcı misali tavırları olan gaddar bir şah veya padişahtır.  Âşık ise sevgilinin güzellik mülkünün kapısında el etek öpen ve hep inayet uman bir kula,  köleye veya dilenciye benzer.  Sevgilinin kaşları kirpikleri gamzeleri, gözleri ululuk ve kuvvetiyle aşığa diz çöktürür.[2] Aşığın sultanı her zaman çok gaddardır.  Dilediği an aşığını kement olan saçlarıyla zülüfleriyle yakalayıp, urgan gibi tellerliyle aşığı darağacına astırır.  

Kısaca âşık hünkârların ne kadar vasfı varsa hepsini sevgilisine atfeder. Âşık da bazen kendisini aşkın sultanı olarak görür. ( Pâdişâh-ı 'aşkam u dil defter u dîvân bana ) Hatta bazen sevgili gerçek padişahların da sultanı olmaktadır.

Şâhâ senin cemâlini göreyim andan öleyim

Susamışam visâline ereyim andan öleyim"    Kadı Burhaneddin

 

Ey padişahım senin yüzünün güzelliğini göreyim, ondan sonra öleyim. Sana kavuşmaya susamışım, sana kavuşayım, sonra öleyim.

 

Bir şâha kul oldum ki cihân aña gedâdur
Bir mâha dutuldum ki yüzi şems-i duhâdur    Avni Fatih Sultan Mehmet

 

Bir şâha kulam kim kulı sultân-ı cihândur
Mihr-i ruhı şems-i felege nûr-feşândur      Avni Fatih Sultan Mehmet

 

Zülfüñüñ zencîrine bend eyledüñ şâhum beni

 Kullıgından kılmasun âzâd Allahum beni      Avni Fatih Sultan Mehmet

 

Celîs-i halvetüm vârum habîbüm mâh-ı tâbânum

Enîsüm mahremüm vârum güzeller şâhı sultânum

 

Kûy-i dilberde Muhibbiyâ gedâ olmak yeter

Bu cihanda ser-te-ser olmağa sultân istemez    Kanunî Süleyman

 

Hattıñ Habeş kuluyla alsaydı Fas diyârın                                           

Zülfün sevâd-ı Çîne tek pâdişâh olaydı ( Nevres)

 

“Fermanın (ayva tüylerin) zenci köleyle Fas diyarını alsaydı ve saçın Çin ülkesinin yegâne hükümdarı olsaydı.”

 

N’olacakdur terk-i ışk etme Fuzûli vehm edüb

Gayeti derler ola bir bende sultanın sever

 

(Ey Fuzûli ! Sakın korkup ta aşkı terk etme ne olacak ki? En fazla bir kul sultanını sevmiş derler.)

 

Bize nisbet mi sultanım

Adularla salınırsın

Melek nesli misin canım

Yeşil came bürünürsün  Aşık Ömer, Şiirleri

KAYNAKÇA 

[1] https://www.etimolojiturkce.com/kelime/sulta

[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/divan-siirinde-sevgili-imaji-ve-sevgili/75730

Yorum yapmak için lütfenKayıt Olunya da