Osmanlıca yazılışı: Sultân : سلطان
Sultan Sözcüğünün Kökeni
Sultan sözcüğünün kökeni Arapça, Arami dili ve Süryanicedeki "iktidar, hükümdarlık" anlamına gelen “şulṭānā” sözcüğüne dayanır. Bu nedenle “ sultan sözcüğünün kökeni ( tarihi MÖ. 8. Asra kadar uzanan ) Arami dili ve onların soyundan geldiği düşünülen Süryaniler ile Süryaniceden Arapçaya geçmiş olmalıdır. Öyleyse sultan sözcüğü Aramice ve Süryanice “egemen olma, iktidar sahibi olma" anlamına gelen “ şlṭ -sad, lam dı) " kökünden türetilmiştir.[1]
Sultan sözcüğü Arapçada da “ slṭ(n) “ kökünden gelir. Sultan sözcüğü zorbalık etme anlamına gelen tasalluṭ تسلّط ve zorbalık anlamına gelen sulṭa ͭ سلطة sözcükleri ile aynı köke dayanır.
Sultan Sözlük Anlamları
Sulṭān سلطان "iktidar, dünyevi kudret, haksız güç, tasallut hükümdarlık” anlamlarındadır. Sultan sözcüğü sözlüklerde: “ Padişah, hükümdar. Hükümdar' ailesinden olan anne, kız kardeş, kız çocuk, ağabey ve kadınlardan her biri “ olarak tarif edilir.
Hanım sultan: sultan kızı.
Aç gözün Nemçe kiralı Gazi Sultan'dur varan
Ser halâs olmaz elinden bir aç arslandur varan
Dem çeker ejder gibi hem gaziler her subh u şâm
Nice yüz bin kahramanla Al-i Osman'dur varan AŞIK ÖMER
Tasavvuf Şiirinde Sultan
Dini tasavvufi şiirlerde ve edebiyatta tarikatın şeyhi, abdallar ve veliler de sultan olarak anılır. Bu nedenle tarikat ulularının sıfatı, adı, lakabı sultan olur. Dede Sultan, Balım Sultan, Abdal Musa , Pir Sultan Abdal gibi. Tasavvuftaki sultan tasavvuru derman dilenen, arz-ı hal edilen, himmet umulan, nefes istenilen, manevi inayetler beklenilen bir sultandır.
‘Arz-ı hâl içün Sultana geldim
Sâ’ilem lutf u ihsâna geldim
Derd-i firâka dermân aradım
Ben ol tabîbe dermâna geldim
Divan Şiirinde Sultan Şah Padışah İmajlı Sevgili
Saray ve çevresi tarafından himaye edilen divan şairlerinin yazdığı şiirlerde sultan sözcüğü çoğunlukla akla ilk gelen anlamı yani padişah veya hükümdar manasında kullanılır. Saray çevresindeki şairler, çok çeşitli vesileler ile padişahlar için nevruz, bahar, cülus, sünnet, yılbaşı, bayram vb vesileleri ile şiirler yazmışlar, methiyeler düzenlemişler, kasideler, tarih düşürmeler, tek-i ve terci- bendler vb yazmışlardır.
Hünkârlara, şehzadelere, hanedan üyelerine yazılan bu şiirlerdeki sultan sözcüğü hünkâra ve hanedan üyelerini kast eden manada olmaktadır.
Ancak sultan sözcüğü çoğu zaman sevgiliyi ifade eder. Fakat aşk şiirleri ile hünkârlara hitap eden şiirlerde geçen sultanlar arasında hitap ve tasvir farkları da vardır. Ancak sevgiliyi kast eden sultan ile hünkârları kast eden sultan betimlemeleri arasında da bir hayli benzerlikler görülür. Sevgili aşığın gönül ülkesinin sultanıdır. Sevgilinin isteği hünkârın emri gibidir. Dilediği an aşığı cellâtlara verebilir. ( bkzDivan Şiirinde Sevgili İmajı ve Sevgili Benzetmeleri )
Aşığın âlemdeki en büyük sultanı sevgilidir. Sevgili veya maşuk güzellik âleminin ve mülkünün sultanıdır. Bu sultan daima genç, çoğunlukla yüzündeki ayva tüyleri yeni yeni çıkmaya başlayan, bazen da bu tüyleri siyahlaşmaya başlayan, aşığın gönlünü çalan, cellât bakışlı, avcı misali tavırları olan gaddar bir şah veya padişahtır. Âşık ise sevgilinin güzellik mülkünün kapısında el etek öpen ve hep inayet uman bir kula, köleye veya dilenciye benzer. Sevgilinin kaşları kirpikleri gamzeleri, gözleri ululuk ve kuvvetiyle aşığa diz çöktürür.[2] Aşığın sultanı her zaman çok gaddardır. Dilediği an aşığını kement olan saçlarıyla zülüfleriyle yakalayıp, urgan gibi tellerliyle aşığı darağacına astırır.
Kısaca âşık hünkârların ne kadar vasfı varsa hepsini sevgilisine atfeder. Âşık da bazen kendisini aşkın sultanı olarak görür. ( Pâdişâh-ı 'aşkam u dil defter u dîvân bana ) Hatta bazen sevgili gerçek padişahların da sultanı olmaktadır.
Şâhâ senin cemâlini göreyim andan öleyim
Susamışam visâline ereyim andan öleyim" Kadı Burhaneddin
Ey padişahım senin yüzünün güzelliğini göreyim, ondan sonra öleyim. Sana kavuşmaya susamışım, sana kavuşayım, sonra öleyim.
Bir şâha kul oldum ki cihân aña gedâdur
Bir mâha dutuldum ki yüzi şems-i duhâdur Avni Fatih Sultan Mehmet
Bir şâha kulam kim kulı sultân-ı cihândur
Mihr-i ruhı şems-i felege nûr-feşândur Avni Fatih Sultan Mehmet
Zülfüñüñ zencîrine bend eyledüñ şâhum beni
Kullıgından kılmasun âzâd Allahum beni Avni Fatih Sultan Mehmet
Celîs-i halvetüm vârum habîbüm mâh-ı tâbânum
Enîsüm mahremüm vârum güzeller şâhı sultânum
Kûy-i dilberde Muhibbiyâ gedâ olmak yeter
Bu cihanda ser-te-ser olmağa sultân istemez Kanunî Süleyman
Hattıñ Habeş kuluyla alsaydı Fas diyârın
Zülfün sevâd-ı Çîne tek pâdişâh olaydı ( Nevres)
“Fermanın (ayva tüylerin) zenci köleyle Fas diyarını alsaydı ve saçın Çin ülkesinin yegâne hükümdarı olsaydı.”
N’olacakdur terk-i ışk etme Fuzûli vehm edüb
Gayeti derler ola bir bende sultanın sever
(Ey Fuzûli ! Sakın korkup ta aşkı terk etme ne olacak ki? En fazla bir kul sultanını sevmiş derler.)
Bize nisbet mi sultanım
Adularla salınırsın
Melek nesli misin canım
Yeşil came bürünürsün Aşık Ömer, Şiirleri
KAYNAKÇA
[1] https://www.etimolojiturkce.com/kelime/sulta
[2] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/divan-siirinde-sevgili-imaji-ve-sevgili/75730