Sülûk Seyr-i Sülûk Nedir ve Müridin Eğitimi

06.12.2022

 

Osmanlıca yazılışı: sülûk :   سلوك

Osmanlıca yazılışı: seyr :  سير

Osmanlıca yazılışı: seyr-i sülûk : سلوك سير

Sülûk ve Seyr Sözcüklerinin Kökeni

Sülûk ve seyr sözcükleri Arapça kökenlidir. Sülûk, sözcüğü Arapçadaki   “slk “ kökünden gelir. Sülûk, sözcüğü Arapçada  “yola çıktı “ anlamına gelen salaka سلك  fiilinin mastarı olmaktadır. [1] “Seyr “sözcüğü de Arapça kökenlidir ve “bir yol izleme, gezi, yolculuk, rota” anlamlarında sözcükler üretilen “ syr” kökünden gelmektedir. [2]Bu nedenle seyyar, seyr, seyir, seyyare, sayir ( seyredici )  sözcükleri aynı kökten gelmektedir.

Sözlük ve Tasavvufi Anlamları İle Sülûk

Sülûk sözlüklerde : “ Bir yola girme,  “yolda yürümek; (bir şey) başka bir şeyin içine nüfuz etmek, katılmak, intikal etmek”, Mânevi terakki mertebelerinde devam etme..[3] Özel bir gruba dâhil olma, bir tarikata katılma. “ anlamları ile tarif edilir.

Sülûk sözlüklerdeki bu anlamları ile Tasavvufta  “insanı Hakk’a ulaştıran tavır, amel, ibadet, fiil, hareket ve davranış tarzları” anlamlarında bir terim olmaktadır. Sülûk bir şeyhin gözetiminde mânevi bir yolculuk ve  ahlaki bir terbiye ilmi olarak kabul edilmiş,  “Hakk’a ulaşma yolunda belli tasavvufî âdâb ve erkânın uygulanması” anlamında  tasavvufi bir ahlak eğitimi olarak görülmüştür.  Bu eğitim tarikatın tasavvufi görüş, anlayış, adap, erkân ve uygulama tarzlarına uygun olarak devam edecek olan bir eğitim sürecidir.  Bu eğitim sürecine dâhil olmak isteyen kişiye talip veya salik denir.  Salik, bir mürşidin gözetiminde sülûk eğitimi almaya aday olmuş ve bu eğitimi almayı sürdüren kişi demektir.

Bir talibin bir tarikata girerek o tarikatın mürşidinin ahlakına erişmek, düşünce, inanç, tavır, adap ve anlayış mertebesine ulaşmak yolunda görmeye başladığı eğitime ise seyr u sülûk denilir.

Seyr u sülûk,  sâlikin “cehaletten ilme, kötü ve çirkin huylardan güzel ahlaka, kendi varlığından Hakk’a doğru hareket edip yürümesidir. Sülûk ise, tasavvuf yoluna girmiş kişiyi Hakk’a vuslata hazırlayan ahlakî eğitim “ [4] süreci olmaktadır.  Seyr u sülûk,  dahiş olunan tasavvufi tarikatın erkân, adap, görüş, inanç, tavır şarını öğrenerek ahlak eğitimi tamamlama sürecidir. Salik’in seyr u sülûk sürecindeki hedefi ilme’l-yakīn mertebesinden ayne’l-yakīn ve hakka’l-yakīn mertebesine ulaşabilmektir. Bu hedefe ulaşamazsa bile belli bir mertebeye erişecek en azından ruhunu şekavetten  ( şakilik ve eşkıyalık) kurtarıp nefsini eğitmiş, ruhunu da terbiye etmiş olacaktır.  

Salik, vahdet sırrına, hakikate erişmeyi hedeflediği için seyr u sülûka girmiştir. Bu nedenle bir şeyhe tâbi olmuş o şeyhin veya tarikatın adap ve erkânına göre belirlenmiş bu eğitimi tamamlamak için elinden geleni yapmaya başlamıştır.

Seyr-i Sülûk Aşamaları ve Terimleri

Tasavvufta sülûk yapmak isteyene “tâlip”, yolun başında olana “mübtedî”, mesafe katedene

 “sâlik” (ehl-i sülûk), yolun sonuna ulaşana “müntehî” denir. Sülûkün aşamalarına ise : makāme, menzil, medrece, akabe[5]  denilmektedir.

Tasavvufta saliklerin cezbe hali, meczupluk hali gibi halleri vardır. Cezbe ve sülûk itibariyle sâlikler dört türlü hale girer. Bu haller:  sırf meczup, sırf sâlik, meczup olan sâlik, sâlik olan meczup şeklindedir.

Seyr-i sülûka giren mürid halktan Hakk'a doğru bir yolculuğa başlayarak muayyen zamanlarda vird ( mürşidin okunmasını uygun bulduğu zikir duaları ) ve evrâda (belli miktarda yapılan ibadet, dua ve zikr)  başlar. Bu yola giren müride halkı ve Hakk'ı görebilmenin ” fark” ı gösterilmeye çalışılır.  Mürid, yaptığa zikr ve ibadetlerle belirli bir ilahi cezbeye doğru yükselir. Adap, erkân, ibadet ve zikirler vasıtası ile belli bir mesafe kart ederken, mürşidinin gözetiminde nefisini terbiye yolunda aşama aşama yükselir.  Kötülüğü emreden nefse karşı verdiği savaşı kazandıkça  nefsin mertebelerinde yükselmeye başlar.  Müridin EMMARE, LEVVÂME ,MÜLHIME ,MUTMAINE, RÂZIYE ,MERZIYYE, KÂMILE olarak sıralanan bu mertebelerden hangisine erişebildiği veya hangisinde kaldığına karar verecek olan ise mürşididir.

Salik’e işaret edilen hedef “ gördüğü her şeyin yalnızca Hakk olduğunu idrak edebilme mertebesidir.  Bu makama "Cem" denir.  “Sâlikin cem makamına vardıktan sonra geri gelmesi şarttır. Dönüp yolculuğa başladığı noktaya geldi mi halkı, Hakk'm zuhûru; Hakk'ı da halkın hakikati olarak görür. Her mazharla o mazhardaki zuhûra göre muâmelede bulunur. Bu makam kemâl makamıdır ki "Fark-ı Sânî" ya[1]hut "Cem’u'l-Cem" olarak anılır. Fark'tan Cem'e gidişe "Kavs-i Urûc (çıkış yayı)"; Cem'den Fark’a gelişe de "Kavs-ı Nüzûl (iniş yayı)" adı verilir. Bu ikisi arasında sûfilerce 40 menzil hesap edilir ve geniş izâhlar yapılır.” [6]

Sülûku pirden öğren seni envâra gark etsin

Sorarsan bu gülistânın safâsın yâsemenden sor  Yalıya Bey

KAYNAKÇA 

[1]https://www.etimolojiturkce.com/kelime/s%C3%BCluk

[2]https://www.nisanyansozluk.com/kelime/seyir

[3]https://www.luggat.com/s%C3%BCluk/1/1#:~:text=s%C3%BCluk%20%2F%20s

[4] Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz,” Seyr u Sülûk – Tasavvufi Eğitim”, Altınoluk Dergisi, 1995 – Haziran, Sayı: 112, Sayfa: 032

[5] SÜLEYMAN ULUDAĞ, https://islamansiklopedisi.org.tr/suluk--tasavvuf

[6] İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri,

0

0

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar