Osmanlıca yazılışı: surre : صره
Osmanlıca yazılışı : hümâyûn : همايون
Osmanlıca yazılışı surre-i hümâyûn : همايون صره
Surre : Para kesesi, para çıkını. “içine altın ve para gibi kıymetli eşyaların konulduğu kese, içine akçe ve dinar koyulan çıkın” Hac zamanında hükümdarlar tarafından fakir Mekke ve Medine ahalisine gönderilen para ve hediyeler anlamlarına gelir. Homāyūn ise kutlu veya padişah ile ilgili [1] anlamındadır. Şu halde surre-i hümâyûn padışah veya devlet kesesi anlamlarına gelir.
Surre-i hümâyûn terim anlamı ile hac döneminden önce fakir Mekke ve Medine halkına dağıtılmak için yollanan para, altın ve diğer eşyalara denmektedir.
Surre-i hümâyûn tabiri veya Hac mevsiminde Mekke ve Medine halkına hediye gönderme geleneği Abbasiler devrinde başlamış, bu gelenek Memluk ve Osmanlı devletlerinde de devam etmiştir. Osmanlı devrinde ilk surre-i hümâyûn gönderen padişahın Yıldırım Bayezid olduğu zannedilmektedir. Çelebi Sultan Mehmed’in de surre alayı yolladığı II. Murad ve II. Bayezıd’ın da bu alayları gönderdiğine dair kayıtlar bulunmaktadır. Ancak Osmanlı padişahlarının her yıl Mekke, Medine, Kudüs’e sure alayı yollaması geleneğinin muntazam ve düzenli hale gelmesi Yavuz Sultan Selim’in Mısır ve Hicazı fethi 1517 yılından sonra Osmanlı Padişahlarının halife ve Hadimü’l-Haremeyni’ş-Şerîfeyn ( Mekke ve Medine’nin Hizmetkârı ) unvanını [2] alması sonrasında gerçekleşmiştir. Böylece Surre-i hümâyûn Kanuni’den sonra ve 1916 yılına kadar düzenli biçimde ve her yıl gönderilmeye başlanmıştır.
Kanûnî Sultan Süleyman zamanında ve 1543 ‘ten itibaren Surre-i hümâyûn ile birlikte Kâbe kapısı perdesi ve kuşağı, Ravza-i Mutahhara ve sahabe kabirlerinin örtüleri gönderilmeye başlanır. Bu örtüler Napolyon’un Mısır’ı aldığı 1798 yılına kadar Kahire’de dokunmuş ancak o tarihten sonra da İstanbul’da dokunmaya başlanmıştı. Bu örtüler Mekke’ye yollanır eskileri de geri dönen sure-i humayun ile tekrardan İstanbul’a getirilir ve esli örtü devrin ileri gelenlerine parça parça pay edilirdi. Bu gelenek 1915 yılına kadar kesintisiz sürmüştü. [3]
Surre-i hümâyûn Uğurlama Törenleri
Surre-i Hümâyûn Alayını düzenleme yetkisi 1587’den itibaren Dârüssaâde ağasının görevi haline getirilmişti. 1836’da bu vazif Haremeyn Evkaf Nezareti’ne verildi. [4] Her seneki Surre-i Hümâyûn’un idaresi ise o yıldaki sefer için tayin edilen Surre Emini, mîr-i hac, mîr-i emin de denilen kafile reislerine verilirdi. [5] Surre Emini, mîr-i hac, mîr-i emin hac kafilesinin ve sure alayının her konudaki sorumlusu olurdu. Surre-i hümâyûn’da hatırı sayılır bir muhafız kıtası bulunur. Bunların hepsine ise sure emini komuta ederdi. Muhafızlar alayın emniyetini sağlardı. Ancak gerileme döneminde Adana Kurtkulağı ile Hatay Belen menzilleri arasındaki Payas’ta hac kafileleri ve sure alaylarının güvenliği tehlikeye düşüyordu. Hac kafilelerinin ve sure alaylarının güvenliğini sağlamak ile yükümlü olan Payas Ayanları bu görevlerini suiistimal etmeye başlamışlardı. Çöllerde ise Bedevilerin saldırısı olmaya başlamıştı.
Surre-i Hümayun’da gönderilen padişah tarafından Mekke emîrine hitaben yazılmış nâme-i hümâyun, surre keseleri ve surre defterleri vardı. Bunlar surre eminine teslim edilir ve mahmil yüklü devenin de yer aldığı surre alayı, recep ayının 12. günü Topkapı Sarayı’nda yapılan törenlerin ardından Sirkeci İskelesi’nden Üsküdar’a geçerdi. Eğer, Padişahlar Dolmabahçe veya Yıldız sarayında ise sure alayı töreni Beşiktaş’ta yapılır ve alay Beşiktaş İskelesi’nden Üsküdar’a geçerdi.
İstanbul halkı için Surre alayının gidişi ve dönüşü büyük bir gösteriye dönüşürdü. Üsküdar’da mutasarrıflık dairesi avlusu ahalinin iştirak ettiği ve izlediği bir meydandı. Surre alayının gidişi ve dönüşü çok büyük bir gösteri haline gelir Boğaz’ın her iki yakasında büyük kalabalık bu gösteriye iştirak ederdi.
Surre’i Humayun’un Menzil ve Konaklama Yerleri
Surre’i Humayun’un yolculuğu Sirkeci veya ( son dönemlerde )Beşiktaş’tan başlar, Üsküdar, İzmit, Akşehir, Konya, Adana, Antakya, Hama, Şam, Maan, Medine ve Mekke’de sona ererdi. Bu ana şehirler arasında giderken elli dört menzilde konaklanırdı.
Bu menzil ve konak yerleri şunlardı: Kartal-Gekbûze (Gebze)-İznikmîd (İznik)-Sabanca-Akhisar-Lefke (Osmaneli)-Vezirhan-Söğüd-Eskişehir-Seyyidgâzi-Hüsrev Paşa Hanı-Bayat-Bolavadin-İshaklu-Akşehir-Ilgun-Lâdik-Konya-Şevmere-İsmil-Karapınar-Ereğli-Ulukışla-Çiftehan-Nîkhan-Çiftehan-Gülek Boğazı-Kuzulu Hanı-Kütüklü-Adana-Misis-kurt Kulağı-Payas-Balan (Belen)-Antakya Hacı Paşa Mezra'ası-Şuğul (Cisr-i Şuğûr)-Madik Kal'ası-Hama-Hums-İki Kapulu Han-Nebk (Benik veya al-Nabk)-Kudeyfe Şâm-ı Şerîf-Muzayrib Ma'an-Âsî Hurma-Berke-i Mu'azzama-Valide Kuyusu-Fahleteyn-Hediyye Eşmesi-Medîne-i Münevvere-Cudeyre-Bedr-i Huneyn-Râbiğ ve Mekk-i Mükerreme[6][7]
Surre’i Humayun hac yolculuğu yaparken bazı yerlerde bir veya iki gün kalırdı. Hac yolculuğu giderken elli sekiz gün, dönerken ise otuz iki gün sürüyordu. [8] Çünkü giderken tük taşıyan araçlar ve nispeten yavaş giden binek hayvanları ile ağır yükler oluyordu. Mekke’ye giden kafile Şam'a kadar at, katır veya merkeplerle gider Şam'dan itibaren ise deveye binerlerdi.
Surre’i Humayun’un Kaynakları ve Giderleri
Surre’i Humayun’un giderleri, Mekke ve Medine halkına gönderilen para ve hediyeler devlet hazinesinden ve halkın bağışlarından karşılanırdı. Surrelerin giderlerini karşılamak için Haremeyn vakıfları kurulmuştu. Hânedan mensupları ve devlet erkânına ait büyük vakıfların birçoğunun gelirleri Haremeyn’e tahsis edilmişti. Bunların dışında surre’i humayun’un giderleri için hazineden de yardım veriliyor zenginlerden ve halktan bağışlar da alınıyordu.
Surre’i Humayun ile Hac Kafilesi Emiri Muhafızları Akkamları
Hacc kervanlarının ve sure-i humayunun sorumlu bir amiri oluyordu. Kafile için reis seçilen kişilere mîr-i hac, emir-i hac (emîrü’l-hac) sure emini gibi adlar veriliyordu. Hac emiri kafilenin güvenliğini, ihtiyaçlarını, düzenini, alışveriş, ihtiyaç ve mal temini, gelir gider hesabını vb yönetmekle sorumluydu. Ortaya çıkan ihtilafları giderir, sorunlara çözüm bulur, muhafız birliklerini kontrol eder, huzuru ve düzeni bozanlara ceza verir, kafilenin ihtiyaçlarını menzil ve konak yerlerinden temin ederdi.
Hicaz ahalisine dağıtmak üzere gönderilen parları, altınları eşyaları vb not alır, masrafların defterleini tutar ve not alırdı.
Surre-i humayunun güvenliği için çok sayıda muhafız görevlendirilirdi. Ancak duraklama dönemlerinde bu muhafızlar birçok kez kafilenin güvenliğini sağlamakta yetersiz kalmıştı. Özellikle Payas ayanlığına nağlı mıntıkalarda ve Medine yakınlarındaki çöllerde kafile birçok kez baskına ve soyguna uğramıştı.
Surre-i humayun kafilesinin hamallığını, deveciliğini, hizmetkârlık ve seyisliklerini yapanlara ise akkâm deniliyordu. Akkâmlar, 50- 60 kişiden oluşur, kafilenin en başında olurlardı. Akkamlar, ellerinde küçük davullar, tefler, ziller, kılıçlar ve kalkanlar ile kafilenin önünden giderler, bir yerleşim yerine veya kervansaraya yaklaştıklarında şamata, gürültü vb çıkararak kılıç kalkan oynarlar, toplanan ahaliden cebren para da toplarlardı. Toplanan bu paralar da mir-i hacca veya sürre eminine verilirdi.
Gece yolcuklarında ise Akkamlar, kafilenin önünde meşaleler yakarlar, hac veya sürre eminin emrine göre hareket ederlerdi. ( bkz Mîr-i hac Mîr-i Emin Nedir Sürre Emini ve Hac Kafilesi)
KAYNAKÇA
[1] Prof. Dr. Mehmet Kanar, Osmanlı Türkçesi Sözlüğü.
[2] Ahmet DURAK, Osmanlı Devleti’nde Surre-i Hümayun Geleneği “18 Ekim 1656 Tarihli Mekke’ye Gönderilen Defter Örneğ, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/467395
[3] Ş. TUFAN BUZPINAR https://islamansiklopedisi.org.tr/surre
[4] Ş. TUFAN BUZPINAR https://islamansiklopedisi.org.tr/surre
[5] https://edebiyatvesanatakademisi.com/post/mir-i-hac-mir-i-emin-nedir-surre-emini-ve-hac-kafilesi/109851
[6] Hacc Yolu Güzergahı ve Masrafı (Kara Yolu, 1253/1837), Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslâm Tarihi Anabilim Dalı. Doç. Dr. Münir Atalar
[7] https://tr.wikipedia.org/wiki/Surre-i_H%C3%BCm%C3%A2y%C3%BBn
[8] Münir Atalar, Osmanlı Devletinde Surre-i Hümâyûn ve Surre Alayları, Ankara 1991