The Hobbit Hakkında Bilgi Özeti Tolkien

24.06.2019

 

 

ESERİN YAZARI KONUSU DÖNEMİ TÜRÜ HAKKINDA

Hobbit, adlı roman J. R. R. Tolkien’in “ Yüzüklerin Efendisi 1adlı roman serisine de ilham olan, vaka sıralamasına bakınca da bu serinin başlangıcını oluşturan bir romanıdır.  Roman ilk kez  21 Eylül 1937 tarihinde basılmış,yetişkinler tarafında da oldukça ilgi görmüştü.

"Tolkien, Bilbo Baggins adında küçük, neşeli bir canlının,  görünmezlik sağlayan bir yüzüğü anlattığı Silmarillion adlı bir eser yazmaya başlamıştı. Kendi çocukları için yazdığı Hobbit, 1936'da Londra yayıncılık firması George Allen'ın bir çalışanı olan Susan Dagnall'ın dikkatini çekmiş Tolkien'i yayımlanmak üzere göndermeye ikna etmiş, 1937 yılında bu öykü Hobbit adıyla yayımlanmıştı." ( John Ronald Reuel Tolkien Hayatı Eserleri)

Fakat son yıllarda romanın filme de uyarlanması üzerine roman ve filmi tüm zamanların en çok bilinen ve adı duyulan romanı ve filmi haline gelmiş hem roman hem de filmi oldukça popüler olmuştur.  Hobbit romanı ve filmi yazarın bu romana devam niteliğinde yazdığı Yüzüklerin Efendis 2 üçlemesi ile birlikte inanılmaz bir başarı yakalamış, filmleri onlarca milyon kişi tarafından izlenmiş,  The Hobbit ile devamı olan  Yüzüklerin Efendisi 3 serileri yüzlerce milyon kopya satmış tüm dünya da en ünlü romanlardan ve filmlerden birisi olmuştur.

Yüzüklerin Efendisi “Yüzük Kardeşliği” Romanı ve Özeti Tolkien

Yüzüklerin Efendisi İki Kule Hakkında ve Özet J.R.R. Tolkıen

Yüzüklerin Efendisi Kralın Dönüşü Hakkında Özeti J.R.R. Tolkıen

The Hobbit Hakkında Bilgi Özeti J.R.R. Tolkıen

John Ronald Reuel Tolkien Hayatı Eserleri

 

ESERİN ÖZETİ

Hobbitler çok kısa boylu, güzel yüzlü,  sevimli, sevecen, topraklara oyulmuş evlerinde mutlu ve huzurlu yaşayan insanlardır. Yemeye, içmeye ve eğlenmeye düşkün bu küçük insanlar doğal güzellikler ve yemyeşil bir doğanın koynunda sakin bir hayat sürmektedirler. Evleri çok temiz konforlu yiyeceklerle doludur.

Hobbitlerden birisi olan Bilbo Baggins de kendi sakin ve huzurlu hayatını sürdürürken, birdenbire yanına aksakallı up uzun ak saçlı elinde bir asa taşıyan bembeyaz giysiler giymiş yaşlı bir adam olan Gandalf, onu ziyarete geldi

Bilbo Baggins, aniden ortaya çıkan Gandalf ‘a iyi davranmadı ama Gandalf yanına gelir gelmez arkadaşı. Dwalin’in ile hemen onun arkasında on bir tane Hobbit cücesi çat kapı evine girdi.

Gandalf ile on iki Hobbit  o akşam yemiş içmiş ve ortalığı iyice dağıtmışlardı.  Gandalf ile diğer Hobbitler o gece Smaug adlı acımasız ejderhadan cücelerin haznesini kurtarmak için planlar da yapmışlardı. Bilbo Baggins bu konulara girmek istememiş yalnızca sürekli yiyip içen misafirlerinin isteklerini karşılamak için uğraşmıştı.

Cücelerin hazinesine el koyan Smaug i korkunç görünümlü ve ulaşılması çok zor olan bir dağın içinde yaşıyordu. Bu yaratık çok tehlikeli ve acımasız bir ejderha idi.  Gandalf ve  Hobbitler sabah olunca yola çıkmışlar  bu maceraya katılması için Bilbo Baggins ‘i de davet etmişlerdi.  Misafirlerini uğurlayan Bilbo Baggins’de isteksiz isteksiz davete icabet etmiş, canavarı öldürüp hazinleri kurtarmak isteyen maceracılar kafilesine artık o da katılmıştı.

Maceracılar sisli, gizemli ve derin vadiler içinden yol alırlarken Bilbo Baggins kendi yeteneklerinin ve gizemli güçlerinin farkına varmaya başlamıştı.  İçten içe böyle bir maceraya katıldığı için de sevinmeye başlamıştı.  Zaman ilerledikçe Bilbo Baggins cesaretinin gücünün farkına varmaya başlamıştı.

Kafile yola devam ederken ormanın derinliklerinde yaşayan Troller karşılarına çıkmış, Hobbitler esir düşmüştü. Fakat onlara yetişen Gandalf Hobbiitleri,  Trollerden kurtarmış, Şafak söktüğünde Gandalf’ın asası sayesinde Troller taşa dönüşmüş,  büyücü, hobbit ve cüceler trollerinin mağarasında bazı silahlar, yelekler ve kılıçlar da alarak yollarına devam etmişlerdi. . Bu olay Gandalf’ın olağanüstü güçleri olan bir büyücü olduğunu da ortaya çıkarmıştı

            Kafile, köylerine gelerek Hobbit savaşçılarını da öldürüp Hobbitlerin altınlarını ve definelerini alan kötü kalpli Smaug’u bulmak için tekrar yola koyulmuştu.  Kafile yemyeşil çayırları ve çok gür ormanları olan bir yere gelmişti. Burası Ayrıkvadi Elrond’un eviydi. Burada dinlendikten sonra tekrar yola çıkmıştı.  Fakat Hobbitlerin yaşadığı Ortadünya’nın yakınlarında Orta Dünya’yı ele geçirmek isteyen Orglar ile karşılaşmışlardı. Gandalf onları Orglardan da kurtarmıştı.

 Kafile daha sonra her yanı uçurumlarla dolu olan dağlık bir yere gelmişti. Gandalf ve arkadaşları bu dağların içinde gizemli bir mağaraya varmışlardı. Girdikleri bu mağarada Goblinler yaşıyordu. Goblinler onları yakalamış ve kafile onlara tutsak olmuştu.

Gandalf ve asası onları Goblinlerden kurtarmış ama Baggins dengesini kaybedip mağaranın içindeki bir uçurumdan aşağı yuvarlanmıştı.  Beggins, düştüğü yerde iri gözlü cüce ve acayip bir yaratık olan Gollum ile karşılaştı.  Gollum ile Beggins bir bilmece oyuınu oynamış Beggins, bu oyunda Gollum’u yenmiş bu arada bir yüzük bulmuş ve bu yüzüğü hiç kimseye sezdirmeden üzerinde saklamıştı. Bu yüzük  Orta Dünya’nın kaderini değiştirecek olan yüzüktü.

Beggins bu yüzük sayesinde Goblinlerin arasından geçerek ellerinden kurtulmuştu. Bu yüzüğü parmağına takan görünmez oluyordu.  Goblinlerden de kurtulan kafileye bu defa Warglar saldırmış ama Gandalf’ın asası sayesinde yetişen kartallar onları Warglardan kurtarmıştı.

Kafile bir ovada tek başına yaşan Beorn’a ulaşmış ve ona misafir olmuşlardı. Beoron onları iyi karşılamış,  onlara erzak vererek yolculukları için tavsiyeler de yapmıştı.  Önlerine çıkan ürkütücü bir ormandan geçerleyken onların karşısına devasa örümcekler çıkmıştı. Örümcekler hepsini teker teker yakalamış onları koza yapmıştı. Fakat Baggins sihirli yüzüğün sayesinde onları örümceklerden kurtardı.  Kafile  Elflerinin yaşadığı muhteşem bir ülkeye erişmişti. Fakat Elfler ile Hobbitler anlaşmayınca Elfler onları hapse atmıştı. Fakat yine Beggins devreye girmiş, Hobbitleri kurtarmıştı.

Elflerin ülkesinden ayrılan kafile fıçılara binerek ve nehri takip ederek yola koyulmuşlardı.  Burada orglar onlara saldırdı ama kafile Orglardan kurtulmuştu.

En sonunda aradıkları dağın girişine ve dağın kapısına kafile ulaşmış oldu. Kapının açılması için gereken anahtar günün son ışıkları kapıya vurduğunda kapının deliği görülünce işe yarayacaktı. Sonunda anahtar deliği bulunmuş ve kapı açılmıştı.  Bu kapının açtığı dağın içinde muazzam bir define ve bu defineyi koruyan o büyük ejderha vardı.  Üstelik burada hazineden bile daha değerli olan bir taş da bulunuyordu.   O taşı bulan büyük bir güce kavuşuyordu. Bunu bilen Bilbo Baggins taşı bulmak için aşağıya inmişti. Baggins adı Arkentaşı olan bu taşı bulmuş ama uyuyan ejderhayı da uyandırmıştı.

Ejderha saldırmaya başlayınca Göl halkı da Hobbtlere yardım etmiş köye saldıran Ejderha özel bir okla vurulup öldürülmüştü. öy düştü düşecekken özel hazırlanmış bir okla ejderha zayıf noktasından cesur biri tarafından vurularak öldürülür.  Böylece cüce kenti Erebor’un kurtulmuştur.

Fakat dağın savunmasız kaldığını duyan ırklar dağdaki definelere sahip olmak için saldırıya geçmişti. Her ordu diğerini yenerek dağdaki defineye sahip olmak istiyordu.  Üstelik bu dağı ele geçiren Orta Dünya’ya da hükmetmek imkânına kavuşacaktı. Bu nedenle Elfler, Göl Halkı ve Hobbitler bu dağı korumak için toplanmaya başlamıştı. Sonunda büyük bir savaş olmuş, dağı koruyan Hobbitler, Cüceler, Elfler ve Göl Halkı savaşı kazanmıştı.

Yorum Yapmak için Kayıt Olun veya Giriş Yapın

Yorumlar